Hizbullah sınırdaki İsrail güçlerini hedef alıyor… İsrail'in kuzeyinde siren sesleri

İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar devam ederken yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar devam ederken yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Hizbullah sınırdaki İsrail güçlerini hedef alıyor… İsrail'in kuzeyinde siren sesleri

İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar devam ederken yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki çatışmalar devam ederken yükselen dumanlar (Reuters)

Hizbullah, İsrail'in Genel Sekreter Hasan Nasrallah'ın iki halefini öldürdüğünü açıklamasından bir gün sonra yaptığı açıklamada, savaşçılarının bugün (Çarşamba) Lübnan sınır köyü el-Lebbune yakınlarındaki İsrail askerlerini top ve füzelerle hedef aldığını bildirdi.

İsrail'in kuzeyinde siren seslerinin duyulduğunu belirten İsrail ordusu, dün (Salı) ve bugün Lübnan'ın güneyindeki çatışmalarda üç İsrail askerinin ağır yaralandığını açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İsrail hava saldırıları sonucu geçen ay İsrail tarafından öldürülen Nasrallah'ın iki halefinin de öldürüldüğünü söyledi.

Netanyahu, Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım'ın müzakere edilmiş bir ateşkese açık kapı bırakmasından saatler sonra konuştu. Hizbullah, üst düzey komutanlarının İsrail hava saldırılarında öldürülmesinin ardından zor günler geçiriyor.

Netanyahu, “Hizbullah'ın kabiliyetlerini zayıflatmayı başardık. Hasan Nasrallah'ın kendisi, vekili ve vekilinin vekili de dâhil olmak üzere binlerce teröristi ortadan kaldırdık” ifadelerini kullandı.

xscdvf
Hizbullah'ın üst düzey liderlerinden Haşim Safiyuddin Suriye'nin İdlib kentinde öldürülen bir Hizbullah komutanının cenaze törenine katıldı. (AFP)

Diğer yandan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Nasrallah'ın yerine geçmesi beklenen Haşim Safiyuddin'in ‘ortadan kaldırılmış’ olabileceğini söyledi. Netanyahu'nun ‘vekilinin vekili’ terimiyle kimi kastettiği ise hemen anlaşılamadı.

Daha sonra İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, Safiyuddin'in geçen hafta Hizbullah'ın savaş uçakları tarafından bombalanan istihbarat biriminin merkezinde olduğunu bildiklerini, Safiyuddin'in durumunun ‘doğrulanmakta olduğunu ve öğrenildiğinde kamuoyunun bilgilendirileceğini’ söyledi.

Hizbullah ile bir yıldır süren sınır çatışmalarının ardından İsrail'in artan saldırısının bir parçası olan hava saldırısından bu yana Safiyuddin'den haber alınamıyor.

Netanyahu, “Hizbullah bugün uzun yıllardır olmadığı kadar zayıflamış durumda” dedi.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, son 24 saat içinde Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki yeraltı karargâhlarına düzenlenen yoğun hava saldırılarında aralarında altı komutan ve bölge yetkililerinin de bulunduğu en az 50 savaşçının öldürüldüğünü duyurdu.

İsrail ordusu, sınır ötesine konuşlandırılan ilk yedek tümen olan 146. Tümeni Güney Lübnan'a gönderdiğini ve Hizbullah'a karşı kara operasyonlarını güneydoğudan güneybatı Lübnan'a genişlettiğini söyledi.

Askeri bir sözcü Lübnan'da herhangi bir zamanda kaç asker bulunduğunu söylemekten kaçındı. Ancak ordu daha önce üç tümenin daha Lübnan'da faaliyet gösterdiğini duyurmuştu ki bu da büyük olasılıkla binlerce askerin Lübnan topraklarında olduğu anlamına geliyor.

İsrail, Hizbullah'ın kalesi Beyrut'un Dahiye bölgesini bir kez daha bombaladı ve Hizbullah'ın üst düzey liderlerine yönelik bir dizi suikastın sonuncusu olarak Süheyl Hüseyin Hüseyni'yi öldürdüğünü açıkladı.

İsrailli bir askeri sözcü ekim ayından bu yana Lübnan'dan İsrail'e 3 binden fazla füze atıldığını, ancak hava savunma sistemlerinin engellemelerinin çok sayıda can kaybını ve önemli hasarı önlediğini söyledi.

İsrail ve Hizbullah arasında artan çatışmalar son iki hafta içinde Lübnan'da binden fazla kişinin ölümüne ve bir milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine neden oldu.

sacdvfg
Sana'daki Husiler Hizbullah ile dayanışma gösteriyor. (AFP)

Bölgesel gerginlik son haftalarda Lübnan'ı da içine alacak şekilde tırmandı. Gerginlik bir yıl önce Hamas’ın Gazze Şeridi'nden İsrail'in güneyine bir saldırı düzenlemesiyle patlak vermişti.

Hem Hizbullah'ı hem de Hamas'ı destekleyen İran, 1 Ekim'de İsrail'e bir füze saldırısı düzenledi. İran dün, İsrail'i misilleme sözünü yerine getirmemesi konusunda uyardı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İran altyapısına yönelik herhangi bir saldırıya karşılık verileceğini söyledi.

Axios'un üç ABD'li yetkiliye dayandırdığı haberine göre ABD Başkanı Joe Biden'ın bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile İran'ı vurma planları hakkında bir telefon görüşmesi yapması bekleniyor.

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre ABD'li bir yetkili, “Bu telefon görüşmesini İsrail'in vereceği tepkinin sınırlarını belirlemek için kullanmak istiyoruz” ifadesini kullandı.

ABD'li yetkili Axios’a yaptığı açıklamada, Washington'un İsrail'in İran'da önemli ama aşırı olmayan hedeflere saldırdığından emin olmak istediğini söyledi.

Batılı güçler ise çatışmanın petrol üreticisi Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırmasından ve ABD'yi savaşa sürüklemesinden korkarak diplomatik bir çözüm arayışında.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) dün yaptığı açıklamada, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın Washington ziyaretini ve ABD'li mevkidaşı Lloyd Austin ile bugün yapılması planlanan görüşmeyi iptal ettiğini duyurdu.

Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım, açıklanmayan bir yerden televizyona yaptığı konuşmada ateşkes girişimlerini desteklediğini söyledi.

İlk kez Gazze'deki savaşın sona ermesi Lübnan'daki çatışmaların durdurulması için bir ön koşul olarak dile getirilmedi. Kasım, Hizbullah'ın müttefiki olan Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin çatışmaların durdurulmasını sağlamaya yönelik girişimlerini desteklediğini belirtti.

Netanyahu'nun ofisi Kasım'ın yorumları hakkında yorum yapmayı reddetti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ise Washington'da verdiği bir brifingde ‘Hizbullah'ın pozisyonunu değiştirdiğini ve ateşkes istediğini, çünkü örgütün savaş alanında savunmada olduğunu ve ağır darbeler aldığını’ ifade etti.

Kasım, İsrail'in aldığı ‘acı verici darbelere’ rağmen Hizbullah'ın kabiliyetlerinin sağlam kaldığını söyledi. Kasım ayrıca, İsrail'de Hizbullah'ın füze menzili içinde onlarca şehir olduğunu kaydetti.



Lübnan ve Gazze: Bağlantı savaşı ve bağlantının kesilmesinin önündeki engeller

Güney Lübnan'ın Sur şehrine bağlı bir köyde şiddetli İsrail bombardımanının izleri (AFP)
Güney Lübnan'ın Sur şehrine bağlı bir köyde şiddetli İsrail bombardımanının izleri (AFP)
TT

Lübnan ve Gazze: Bağlantı savaşı ve bağlantının kesilmesinin önündeki engeller

Güney Lübnan'ın Sur şehrine bağlı bir köyde şiddetli İsrail bombardımanının izleri (AFP)
Güney Lübnan'ın Sur şehrine bağlı bir köyde şiddetli İsrail bombardımanının izleri (AFP)

Refik Huri

Lübnan, bölge ve dünya liderleri ikinci bir Gazze'ye dönüştürülmemesi konusunda uyarıda bulunmadan önce ikinci bir Gazze idi. Lübnan, Hizbullah'ın, Gazze Savaşı'na yol açan 7 Ekim 2023 operasyonunun ardından Hamas'a destek savaşına girişmesinden bu yana böyle ve destek savaşının ilk yılının sonunda ve Gazze Şeridi'nde savaşın biraz yatışması ile birlikte Gazze'den daha büyük, Filistin meselesinden daha geniş bir savaşın merkezi haline geldi.

İsrail'in vahşi saldırganlığının sınırının olmadığı, sahadaki Hizbullah üyelerine odaklanmayan, bölgesel ve uluslararası boyutları olan tam teşekküllü bir savaş yaşanıyor. Hiçbir uluslararası diplomatik baskı Binyamin Netanyahu'nun savaşta sonuna kadar gitmesine engel olamıyor.  Keza  Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile Hizbullah’ın birinci ve ikinci kademe liderlerine yönelik suikastlar da Lübnanlı Hizbullah’ın liderliğini, kontrolünü ve İsrail'in kara saldırısına karşı koyma gücünü kaybetmesine neden olamadı. Celile, Hayfa, Safed ve Hayfa'nın ötesine yönelik füze saldırılarını yoğunlaştırmasına engel olamadı. Lübnan'daki yıkım henüz Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutuna ulaşmadıysa da türü ile Gazze'de yaşananları aşıyor.

 Başlangıçta farklılık, Güney Lübnan cephesinde Ağustos 2006'daki 33 günlük savaşın ve (1701) sayılı BM Kararının akabinde yaşanan sükunetten sonra ile Ekim 2023’teki Hamas saldırısının akabinde olayları okuma şeklinde yatıyor. Hizbullah,  Nasrallah'ın açıklamaları ile İsrail'in "örümcek ağından daha zayıf" olduğunu tekrarladı. Lübnan'ın geleceği ile Hamas'ın Gazze'deki geleceği arasında İran Dini Lideri Ali Hamaney'in söylediği gibi “direniş ekseninin üstün olacağı” bölgenin geleceği ile bağlantılı bir stratejik fırsat penceresi gördü.

Öte yandan Lübnan'daki diğer dini grupların liderleri, sivil toplumun elitleri ve sokaktaki insanlar yaklaşan tehlikeyi görüyorlardı. Lübnan ile Gazze arasında bağlantı kurulmasına karşı uyarıda bulunuyorlardı ve Lübnan'ın mali, ekonomik ve sosyal çıkmazının üstesinden gelebilmesi için siyasi ve ulusal çıkmazdan kurtarılması çağrısında bulunuyordu. Güney cephesindeki ateşkesi Gazze'deki ateşkese bağlamaktan kaynaklanan hesap hatasını sürdürmekte ve böylece düşmanın Netanyahu'nun kontrol ettiği kararının esiri olmakta neden diretildiğini sorguluyorlardı.

Resmi otoritenin kalıntıları ise, suç ortaklığı ya da korku nedeniyle Hizbullah'ın kararının arkasında durdular ve anayasanın askıya alınmasından yararlanmaya devam ettiler. Dahası Lübnan ile Gazze arasındaki bu bağlantı, cumhurbaşkanlığı koltuğundaki boşluktan, kurumların zayıflaması, idari yıpranma, bozulma ve krizlerin ağırlaşmasına kadar Lübnan'daki her şeyi içerdi. Nitekim tek başına savaşa girme kararını alan ve bir cumhurbaşkanının varlığının çalışmalarına engel olacağını düşünen Hizbullah, sanki iki hususu hesaba katmamış gibi görünüyor. Birinci husus, savaş sırasında dünyaya seslenecek ve savaşın ertesi günü kurulacak müzakere masasına oturacak resmi bir başlığa duyulan ihtiyaçtır. İkincisi ise direnişi besleyen ortamın göç etmek zorunda kalması, diğer mezheplerin ve bölgelerin 1 milyondan fazla yerinden edilmiş insanı kucaklamasıdır. Oysa hiç kimse arkasına bakmadan, kendi iç cephesini kollamadan önce savaşa girmez.

Bugünkü sahne üzüntü ve öfke uyandırıyor; 1,2 milyon yerinden edilmiş Lübnanlı ile iki milyon yerinden edilmiş Suriyeli, bazıları çadırlarda, bazıları okullarda, barınma merkezlerinde, evlerde, bir kısmı da Beyrut'ta kaldırımlarda yaşıyor ve uyuyor. Ülkenin bu kişilere yardım etme gücü çok sınırlı. Dışarıdan gelen yardımlar sınırlı. Dahası inisiyatif almış gibi görünen, bir cumhurbaşkanının seçilip 1701 sayılı kararın uygulanmasının gerekliliğinden bahsedenler bile bunları Lübnan ve Gazze'deki ateşkese bağladılar. Ateşkes kararı ise içeridekilerin değil Netanyahu ve Hamaney'in elinde.

İslamcı grubun, Lübnan'a bir cumhurbaşkanı seçmekte acele eden Arap ve uluslararası başkentlerdeki hareketliliği “Siyonist planın hizmetinde olan bir Amerikan-Avrupa-Arap komplosu” olarak tanımlaması alışılmadık bir durum değil. Zira bu grubun önceliği, sanki sahadaki başsız mücadele, bir devlet olarak mücadele etmekten daha önemliymiş gibi, kriz içindeki Lübnan'da otoritenin yeniden oluşturulması değil, İsrail saldırganlığına karşı koymaktır. Oysa bir cumhurbaşkanının ve bir devletin varlığı, tüm Lübnanlıların bu saldırganlığa karşı harekete geçmesine katkıda bulunacaktır. Lübnan’ı Gazze’ye bağlama hesapları Gazze'de Hamas'ın, Lübnan'da Hizbullah'ın, Sana'da Husilerin, Suriye'de İranlı milislerin, Irak'ta Haşdi Şabi Güçlerinin korunmasıyla başlıyor, İran'daki rejimin korunması ve bölgesel projesi için Filistin'in denizden nehre kurtuluşu bayrağı altında çalışılmasına uzanıyor.

Ancak İran ekseni Filistin'in özgürleştirilmesinin şu aşamada gündemde olmadığını biliyor ve bazen de itiraf ediyor. Zira Filistin’i özgürleştirmek, 20. yüzyıl ve 21. yüzyılın ilk çeyreği boyunca birbirini takip eden nesillerin hikayesidir ve tek bir savaşın değil, savaşların hikayesidir. Bu, yalnızca İsrail ile değil, ABD ve Avrupa ile bir mücadelenin, Rusya ve Çin ile de bir anlaşmazlığın hikayesidir. Bu durumda sorumuz şu; madem ki çatışma nesillerin ve on yılların hikayesi, neden Lübnan bu nesilde de yıkıma maruz bırakılıyor?  İmam Humeyni'nin Irak-İran savaşında ateşkesi kabul ederek “zehri yudumladığını” söylediği andan itibaren yapılan hesaplarda çatışmanın hep var olduğunu varsayıp, mevcut muharebelerin ortasında geri çekilmek için çok geç kalınmışsa da, gözden geçirmenin, kesin ve belirli bir seçimde bulunmanın zamanı geldi. Yani ya Lübnan ile sadece Gazze savaşı değil, İran'ın bölgesel projesi arasındaki bağlantı sürdürülecek ya da bağlantı koparılıp Lübnan ulusal projesi yeniden canlandırılacak, mesele budur.

1928'de İngiliz tarihçi Frederick Morris, savaşların gidişatını tahmin etmenin zorluğu hakkında şunları yazmıştı: “1914 yazında Birinci Dünya Savaşı başladığında, analistler savaşın Noel'de biteceğini tahmin ediyorlardı ama dört yıl sürdü.” Geçmişten alınan ders gelecekte daha güçlüdür.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan  çevrilmiştir.