Lübnan'da ateşkes koşullarını neler engelliyor?

 İsrail'in geçen pazar günü Beyrut banliyösüne düzenlediği baskının etkileri (AP)
İsrail'in geçen pazar günü Beyrut banliyösüne düzenlediği baskının etkileri (AP)
TT

Lübnan'da ateşkes koşullarını neler engelliyor?

 İsrail'in geçen pazar günü Beyrut banliyösüne düzenlediği baskının etkileri (AP)
İsrail'in geçen pazar günü Beyrut banliyösüne düzenlediği baskının etkileri (AP)

Beyrut'tan bilgi sahibi kaynaklar Şarku'l Avsat'a, Lübnan-İsrail sınırında 1701 sayılı kararın uygulanmasına yönelik çağrıların, ciddi bir ateşkese ulaşmak için gerekli unsurlar hala mevcut olmadığından, şu an “temenniye daha yakın” olduğunu belirtti.

Kaynaklar, ateşkesin, ilk olarak uluslararası cephede karşılaştığı zorlukları şu şekilde açıkladı:

*BM Güvenlik Konseyi'nin, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı ve ABD-Çin ilişkilerindeki gerilim nedeniyle birleşik uluslararası iradenin parçalanmasından büyük zarar gördüğü bir sır değil.

*Bir yıl önce Gazze'de başlayan savaş, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres'in rolünün ciddi şekilde zarar gördüğünü ve neredeyse felç olduğunu gösterdi.

*ABD yönetiminin henüz Güney Lübnan'da ateşkesi hızlandıracak etkili ve acil bir hamle başlatmış olduğu görünmüyor.

*Amerika'nın, Batılı ülkelerle birlikte, “Aksa Tufanı'nın ertesi günü ilan ettiği "Destek Cephesi" aracılığıyla, Lübnan Hizbullah'ını savaştan sorumlu tuttuğu açıktır.

trbhyt
Lübnan'ın güneyini bombalayan İsrail helikopteri (AP)

*Çeşitli açıklamalar, Washington'un, İsrail'in, Hizbullah'ın askeri yeteneklerine saldırma girişimini desteklediğini ve Binyamin Netanyahu hükümetinden Lübnan'daki altyapıya saldırıp siviller arasında ağır kayıplara neden olmaktan kaçınmasını istemekle yetindiğini gösterdi.

* Avrupa'nın olaylarda etkili bir rol oynaması mümkün görünmüyor ve Netanyahu, Fransa'nın ateşkesi hızlandırmadaki rolünü bozmak için Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir kriz yaratmakta gecikmedi.

Hizbullah’la ilgili durum hakkında şunları söyledi:

* Yalnızca Lübnan cephesinde herhangi bir ateşkes, Hizbullah'ın aceleyle bir "destek cephesi" ilan ederek yanlış ve maliyetli bir karar verdiği izlenimini sürdürmek anlamına gelir.

*1701 sayılı Kararın ve diğer ilgili kararların sıkı bir şekilde uygulanması, Güney Lübnan cephesini mevcut çatışmanın dışında bırakıyor. Bu, pratikte Hizbullah'ın bölgesel rolünün ve İsrail'e askeri baskı uygulama yeteneğinin sekteye uğraması anlamına gelir.

* Sıkı uygulama aynı zamanda İran'ı Güney Lübnan kartından mahrum bırakmak anlamına geliyor ki bu kartın önemi Irak Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi') ve Husilerle ilişkilerin öneminden çok daha ağır basıyor.

* Buna paralel olarak, Hizbullah'ın son dönemde Hayfa ve diğer bölgelere yaptığı füze saldırıları, liderlik yapısındaki olumsuzluklara rağmen, askeri mekanizmasının hala çalıştığını ve sınırda zorlu savaşlar yürütebilecek kapasitede olduğunu gösterdi.

*Netanyahu'nun kullandığı zafer dili ve bölgedeki denklemleri tersine çevirme konusundaki ısrarı, tavizler içeren bir çözümün Hizbullah'ın imajını, kredisini ve konumunu mutlaka etkileyeceği yönündeki korkularını ikiye katlıyor.

sc
İsrail'in Güney Lübnan ve Beyrut banliyölerine düzenlediği saldırılardan kaçan yerinden edilmiş insanlar (AFP)

*Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı'nın, Lübnan Meclis Başkanı “Abi” Nebih Berri'yi övmesi ve ateşkese destek vermesi, Berri'nin 1701'in ciddi bir şekilde uygulanmasını onaylama yetkisine sahip olduğu anlamına gelmiyor.

*Hizbullah’ın, kimseye danışmadan açıkladığı “Destek Cephesi”ne Lübnanlıların çoğunluğunun destek vermediğini biliyor. Bu nedenle, 1701 sayılı Kararın ciddi bir şekilde uygulanmasını kabul etmesi, birçok kişinin Hizbullah'ı çevresine ve genel olarak Lübnan'a verdiği zararlardan sorumlu tutmasına neden olacaktır.

*Hizbullah şu anda, merhum Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın büyüklüğünde, böylesine zor bir pozisyonu üstlenebilecek bir liderlik figürüne sahip değil.

Kaynaklar, özellikle İsrail askeri makinesinin Gazze'deki sahneleri yeniden canlandıran bir vahşetle hareket etmesi nedeniyle, çatışmanın tarafları çileden çıkmak için gerekli gerçekçilik düzeyine ulaşmadan önce “daha kanlı bölümler” ve daha fazla insani ve ekonomik kayıp bekliyorlar. Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklar, Washington-Tahran hattında olup bitenlerin, özellikle de İsrail'in İran'a beklenen yanıtı vermesinden sonra izlenmesi çağrısında bulundu.



Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)
TT

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri, Yemenli kadınları ‘savaş’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorluyor

 Husi kadın savaşçılar (X)
Husi kadın savaşçılar (X)

Şarku’l Avsat'a bilgi veren kaynaklara göre Husiler, Gazze Şeridi'ni savunma ve füze gücü ile insansız hava araçlarını (İHA) destekleme bahanesiyle başkent Sana, Hacca ve İbb vilayetlerinden kaçırılan yüzlerce Yemenli kadın ve kızı seferberlik faaliyetlerine katılmaya, maddi ve ayni bağışta bulunmaya zorladı.

Kaynaklar, Husilerin ‘Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümü’ kutlamaları bağlamında Yemenli kadınları hedef almak ve onları ‘savaş çabaları’ için seferberlik faaliyetlerine katılmaya zorlamak amacıyla liderlerinin doğrudan talimatıyla onlarca kadın saha ekibi oluşturduğunu açıkladı.

Husilere bağlı Zeynebiyat güçleri ilk faaliyetlerini gerçekleştirmeye başladı. Sana ve kırsalında bir gün içerisinde mezhepçi bir karaktere sahip altı etkinlik düzenleyerek, kadınları bağış yapmaya ve oğullarını cephelere yollamaya çağırdılar.

SABA’nın haberine göre, Husilerin Sana'daki kadın komisyonu, füze gücü, deniz gücü ve İHA’ları destekleme bahanesiyle yaklaşık 100 bin dolar (Husilerin kontrolündeki bölgelerde bir dolar 530 Yemen riyaline denk geliyor) değerinde mali ve ayni bağıştan oluşan bir kadın konvoyuna öncülük etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan Sana ve kırsalındaki çeşitli mahalle ve köylerde bulunan kadınlar, ‘Zeynebiyat’ın evlerine sürpriz ziyaretler yaparak, Gazze Şeridi'ni destekleme ve ABD ile İsrail saldırganlığına karşı durma bahanesiyle, Fatımatü’z Zehra'nın doğum yıldönümünü anma törenine aile üyeleriyle birlikte katılmalarını ve para ve mücevherlerini vermelerini istediklerini’ söyledi.

Bazı kadınlar, kadın ve kız çocuklarının seferberliği sırasında Husi kadın amirler tarafından kullanılan korkutma ve asgari haklardan mahrum bırakma tehditlerinden bahsetti.

Sana şehrinin el-Kaa mahallesinde yaşayan ev hanımı Ümmü Abdullah, kendisinin ve mahallesindeki diğer kadınların Husilerin ‘mezhepsel seferberlik’ ve gruba destek amaçlı bir etkinliğine katılmaya zorlandığını anlattı.

Ümmü Abdullah, Husilerin kadın etkinliklerini finanse etme bahanesiyle, görünüşte Gazze Şeridi ve Lübnan'ı desteklemek ve savaş çabalarını finanse etmek için nüfusun çoğunun maruz kaldığı zor yaşam ve maddi koşulları göz ardı ederek kadınlara yeni haraçlar dayatmasından duyduğu derin memnuniyetsizliği dile getirdi.

Husi kadın militanların saha hareketi, Yemen'in kuzeybatısındaki Hacca şehrini ve Eflah eş-Şam, Kuhlan eş-Şeref, Mabin, eş-Şağadira ve el-Mehabişa ilçelerini kapsıyor. Kadın komisyonu ve Zeynebiyat güçleri de aynı bahaneyle Yemen'in İbb vilayetinin çeşitli bölgelerindeki anneleri ve ev kadınlarını mezhepçilik ve bağış toplama kampanyalarıyla hedef almaya devam ediyor.

İbb'in ez-Zihar ilçesinde yaşayan ve Husilerin bir etkinliğine katılan Yemenli kadınlar, Husi liderlerini Filistin davasını ve bölgedeki insanların acı ve sıkıntılarını istismar etmek ve Yemenlilere dayattıkları bağışlardan büyük servet kazanmakla suçladı.

Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde kadınları hedef alması, onlara karşı çeşitli suçlar ve ihlaller işlemeye devam ettiği bir döneme denk gelirken, uluslararası ve yerel örgütler bu ihlallerin durdurulması için insani yardım çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Yemen Hak ve Özgürlükler Ağı yayınladığı bir raporda, Husilerin Eylül 2016 ile geçtiğimiz mart ayı arasında 18 vilayette Yemenli kadınlara karşı işlediği 10 bin 156 ihlali belgeledi.

Rapora göre Husiler, top atışı ve Katyuşa roketleriyle bombardıman, mayın ve EYP patlamaları, kasıtlı keskin nişancılık ve meskûn mahallerde gelişigüzel ateş açma gibi çeşitli şekillerde 2 bin 786 kadını öldürdü ve 4 bin 369 kadını da yaraladı.