Suriye'nin kuzeyindeki çatışmasızlık bölgesi ve ‘küllerin altındaki kor’

Suriye'nin kuzeyinde silahlı muhalif grupların kontrolündeki Cerablus bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir askeri araç (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde silahlı muhalif grupların kontrolündeki Cerablus bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir askeri araç (AFP)
TT

Suriye'nin kuzeyindeki çatışmasızlık bölgesi ve ‘küllerin altındaki kor’

Suriye'nin kuzeyinde silahlı muhalif grupların kontrolündeki Cerablus bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir askeri araç (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde silahlı muhalif grupların kontrolündeki Cerablus bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir askeri araç (AFP)

Mustafa Rüstem
Suriye'nin kuzeyindeki çatışmasızlık bölgesi, İdlib ve Halep kırsalında zeytin ağaçlarıyla bezeli yeşil bir alanken bir savaş alanına dönüştü. Silahlı muhalif grupların açtığı ateş yüzünden tükenmiş haldeki bölgede ufukta herhangi bir çözüm görünmüyor. Öte yandan Ankara ve Moskova, Suriye'nin kuzeyine yeni düzenlemeler dayatmak ve yeni bir tablo çizmek için baskıya devam ediyorlar.
Çatışmasızlık bölgesi, şiddetli çatışmaların patlak vermesinin ardından en kötü günlerini yaşadı. Türk güçleri, her ikisi de silahlı muhalif gruplar olan ‘Kuzey Şahinleri Tugayı’ adlı grubu dağıtmaya çalışıp silahlarını 'Müşterek Kuvvet' adlı gruba teslim etmeye zorlayarak çatışmaların fitilini ateşledi.
Gözlemciler, bölgedeki son gelişmeleri, Türkiye’nin Şam ve Ankara arasında aralarında güvenlik toplantılarının ve iki ülkenin dışişleri bakanları arasında Rusya'nın başkenti Moskova’da yapılan üst düzey diplomatik toplantının yer aldığı çok sayıda görüşmenin ardından Suriye-Türkiye normalleşmesine karşı çıkan tüm muhalif gruplara kaçınılmaz bir son vermeyi amaçlayan hamlesinden kaynaklandığı yorumunda bulundular.
Ankara endişeli 
Ankara, aslında desteklediği, ancak Türk askerinin konuşlu olduğu üslere saldıran, Türk kargo araçlarına ve Türk mallarını taşıyan araçlara zarar veren bazı silahlı muhalif grupların Şam ile normalleşmesine karşı olmalarının yarattığı tehlikeyi hissetti. Bu tehlike özellikle Halep'in kuzeydoğusunda, Halep'e 40 kilometre uzaklıktaki El Bab kenti yakınlarında bulunan Ebu ez- Zendin Sınır Kapısı dahil olmak üzere, muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri düzenli güçlerin kontrolündeki bölgelere bağlayan sınır kapılarının açılmasını engellediklerinde ve Türk bayraklarını yırttıklarında daha da belirgin hale geldi.
Gözlemciler Kefer Cenne ve Afrin'deki son gelişmelerin sebebinin, Ankara’nın Şam'la ilişkileri yeniden kurmadaki kararlılığının ardından aralarında Kuzey Şahinleri Tugayı’nın da olduğu muhalif grupların Türkiye'nin Suriye ordusuna yönelik saldırıların azaltılması yönündeki dayatmalarına boyun eğmeyerek Türk devriyelerine saldırmasından ve Türk askerlerinin muhalif grupların saldırılarına maruz kalmasından kaynaklandığını düşünüyorlar.
Kuzeyden gelen bilgiler Kuzey Şahinleri Tugayı’nın karargahını teslim ettiğine işaret ediyor olabilir. Konuyla ilgili bazı kaynaklar, Türkiye’nin yeni yaklaşımına karşı çıkan ve aralarında Şam Cephesi (Cebhe eş-Şamiye), Semerkant Tugayı, El-Mutasım Tugayı ve Ahrar eş-Şarkiye gibi grupların bulunduğu geniş çaplı bir çatışmaya girmesi muhtemel grupların hazır olduğundan ve Türkiye'nin muhalefetin iç saflarını ve askeri kanadını organize etmek için sadece Türkmen grupları tutacağını söylediler. 
 

Hdhdhdh
Kuzey Şahinleri Tugayı, 11 yıl önce Suriye'nin kuzey bölgelerinde rejim güçlerine karşı kurulmuştu (Independent Arabia)

(Muhalif) Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı İkinci Kolordu'nun (27. Tümen) Kuzey Şahinleri Tugayı’nın geri çekildiğini duyurdu. SMO tarafından 17 Ekim'de yayınlanan açıklamaya göre yeniden yapılandırma çalışmaları iki yıldır devam eden SMO’da bazı askeri oluşumlara verilen roller ve faaliyetler yeniden dağıtıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Son dönemde sahadaki gereksinimler nedeniyle ve askeri gücü düşmanlarla savaşta daha etkili ve daha verimli hale getirmek amacıyla Kuzey Şahinleri Tugayı dağıtılarak Şam Cephesi’nden ayrıldığı duyuruldu. Birliğin yönetimi Savunma Bakanlığı'na devredildi.”
Kitlesel göç
Kefer Cenne’ye bağlı köyler de dahil olmak üzere Afrin kırsalındaki çatışma bölgelerinde yaşananları yakından takip eden kaynaklar, Kuzey Şahinleri Tugayı’nın Askeri Kolej'den çekildiğini bildirdi. İnsan hakları aktivisti Muhammed es-Seyid Ömer, Afrin'in Bülbül, Meryemeyn, Şeyhurze ve Kızılbaş köylerinde Türkiye yanlısı ve karşıtı gruplar arasında yaşanan çatışmalar ve bölge sakinlerinin sivillerin tarafsızlaştırılması çağrılarının ortasında yüzlerce ailenin Kefer Cenne köylerinden Afrin'e kitlesel göç ettiğini söyledi.
Ömer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müşterek Kuvvet gruplarının (Hamzat Tugayı, Amşat Tugayı ve Sultan Murad Tugayı) başlattığı savaş karşısında Kuzeyin Şahinleri Tugayı’nın silahlarını teslim etmesinin ardından, Halep kırsalında Cerablus, El Bab ve Afrin kentlerinde teyakkuz halinde itidalli bir sükunetin hakim olması bekleniyor. Ancak Türkiye'nin planına karşı çıkan silahlı muhalif grupların sayısının fazla ve kuzeybatıda geniş bir alanı kontrol eden Heyetu Tahriru'ş Şam’ı (HTŞ) yatıştırmanın zor olması nedeniyle gerginlik henüz bitmiş değil.”
Çatışmasızlık bölgesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 eylülünde Soçi'de Suriye ordusu ile muhalifler arasında 15 ila 25 kilometre büyüklüğünde silahtan arındırılmış bir bölge kurulması konusunda anlaşmaya varmaları ve bunu ilan etmelerinin ardından Putin-Erdoğan bölgesi olarak adlandırılmaya başladı. Bölgede geniş bir alanı silahlı muhaliflerin kontrolünde olan İdlib’teki durumu düzeltmek amacıyla Rus ve Türk güçleri tarafından ortak devriyeler düzenleniyor. 
Çatışmasızlık bölgesinin kurulmasını öngören Soçi Anlaşması ağır silahların bölgeden çıkarılmasını ve aralarında HTŞ’nin araların da olduğu savaşan muhalif grupların bu bölgenin dışına çekilmesini şart koşuyor. Ancak Suriye'de DEAŞ’tan sonra en büyük militan grup olan HTŞ özellikle kuzeybatıda askeri bir operasyona hazırlanıyor.
Uzmanlar HTŞ'nin 2019 nisanında Suriye ordusunun başlattığı askeri operasyonunun yanı sıra İdlib'in güney kırsalı ve Hama'nın doğu kırsalındaki bölgeleri kaybetmesinin ardından Gazze ve Lübnan'daki olaylar ve Hizbullah üyeleri ile komutanlarının Lübnan'ın güneyinden çekilmesinin yarattığı kaostan faydalanarak cephe hatlarına doğru ilerlemeye çalıştığını düşünüyor. Uzmanlara göre HTŞ, düzenli ordunun 2019 nisanında başlattığı askeri operasyonun ardından bu amaçla üyelerine üst düzey askeri eğitimler veriyor. 
Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), ağır ve gelişmiş toplar ve orta menzilli roketatarların yanı sıra askeri ve lojistik teçhizat, mühimmat ve asker araçlar taşıyan 70 tırlık bir askeri konvoyu Bab el-Heva Sınır Kapısı’ndan İdlib'in doğu ve güney kırsalındaki Türk mevzilerine doğru yola çıkardı. Bu arada Suriye ordusunun bölgeye büyük takviyeler gönderdiği ve seçkin güçler ile 25. Özel Görev Kuvvetleri Tümeni tarafından askeri bir harekât başlatıldığı bildiriliyor.
Ortak devriyeler
Rusya ve Türkiye arasında imzalanan mutabakatının uygulanması kapsamında, her iki ülkenin ordularından sekizer araçtan oluşan ortak devriyeler, 22 Ekim 2019 tarihinden bu yana devriye güzergâhı boyunca iki Rus helikopterinin hava desteği eşliğinde Halep kırsalındaki Ayn el-Arap bölgesinde düzenli olarak gerçekleştiriliyor. 
Diğer taraftan Rus savaş uçaklarının İdlib yakınlarında bir mobilya fabrikasını hedef alan saldırısında 10 kişi öldü, en az 30 kişi de yaralandı. Suriye'nin kuzeybatısında muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde Beyaz Baretliler olarak bilinen Suriye Sivil Savunma Örgütü, ‘ölenlerin hepsinin sivil olduğunu’ açıkladı. Suriye Sivil Savunma Örgütü’nün X platformundaki hesabından yapılan açıklamaya göre savaş uçakları bir kereste fabrikasını hedef aldı.
Çatışmasızlık bölgesi, Suriye hükümeti güçlerinin büyük askeri takviyelerinin yanında aylarca süren bir aranın ardından ilk kez Rusya’nın hava saldırılarına sahne oldu.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Cisr eş-Şuğur kırsalındaki el-Kende, eş-Şeyh, Sindiyan ve Keferiddin köyleri ile Lazkiye'nin kuzey kırsalındaki Kubane Tepeleri Hama'nın batı kırsalındaki Gap Ovası bölgesindeki el-Karkur köyü, Derkuş yakınlarındaki Ayn ez-Zerka bölgesi, İdlib kırsalındaki Bisengul ormanları, Şeyh Bahr bölgesi yakınlarındaki Maarat Misrin'in batısı ve Hareş Batanta bölgesi çevresine hava saldırıları düzenlendiğini bildirdi. 
Suriye'nin kuzeyine yönelik tehdit sadece güvenlik ve askeri durumla ve muhalif gruplar arasındaki kaosla sınırlı değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim'de İsrail'in Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Lübnan'ın güneyine yönelik saldırılarının buralarla sınırlı kalmayıp Suriye'nin kuzeyine doğru genişletmeyi planladığına dair uyardı.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Umutsuzluk, şok ve kamuoyu eleştirisi... İsrail'de Gazze savaşına yönelik iç öfke artıyor

Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)
TT

Umutsuzluk, şok ve kamuoyu eleştirisi... İsrail'de Gazze savaşına yönelik iç öfke artıyor

Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki savaş yeni bir şiddet evresine girerken ülke içinde yaygın bir öfkeyle karşı karşıya.

Sol görüşlü bir politikacı ve İsrail ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı olan Yair Golan pazartesi günü yaptığı açıklamada, “İsrail aklı başında bir devlet gibi davranmaya geri dönmezse Güney Afrika gibi ülkeler arasında parya olma yolunda ilerliyor” diyerek öfkeye yol açtı.

Golan, İsrail Yayın Kurumu'na verdiği demeçte, “Aklı başında bir devlet sivillere savaş açmaz, çocukları hobi olarak öldürmez ve nüfusu yerinden etmeyi amaçlamaz” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Golan'ı orduya ve İsrail devletine karşı ‘kışkırtıcılık’ yapmakla ve ‘uydurmaları’ tekrarlamakla suçladı.

Ancak dün İsrail eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon daha da ileri giderek X platformunda yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Filistinlileri öldürmek bir hobi değil, nihai amacı iktidara tutunmak olan bir hükümet politikasıdır. Bu bizi yıkıma götürüyor.”

Umutsuzluk ve şok

Sadece 19 ay önce, Hamas mensupları sınır tellerini aşarak İsrail'e girdiğinde, İsrail hükümetinin verilerine göre yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğünde ve 251 kişiyi esir aldığında bu tür açıklamalar imkânsız görünüyordu.

Ancak şimdi Gazze Şeridi harabeye dönmüş durumda, İsrail yeni bir askeri saldırı başlattı ve 11 haftadır Gazze Şeridi'ne uyguladığı ablukayı sona erdirmeyi kabul ettiğini açıklamasına rağmen şu ana kadar çok az yardım ulaştı.

İsrail Kanal 12 televizyonu tarafından kısa süre önce yapılan ankete göre İsraillilerin yüzde 61'i savaşın sona ermesini ve esirlerin geri dönmesini istiyor. Halkın sadece yüzde 25'i çatışmaların genişletilmesinden ve Gazze Şeridi'nin işgal edilmesinden yana.

Eski bir İsrailli esir müzakerecisi olan Gershon Baskin BBC'ye yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun halen bir destek tabanı olmasına rağmen, İsrail toplumundaki ruh halinin ‘umutsuzluk, şok ve herhangi bir şeyi değiştirebilme duygusundan yoksunluk’ olduğunu söyledi.

Baskin, “Esir ailelerinin büyük çoğunluğu savaşın sona ermesi ve bir anlaşmaya varılması gerektiğine inanıyor. Küçük bir azınlık ise öncelikli hedefin önce Hamas'ı ortadan kaldırmak, ardından da esirleri kurtarmak olması gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.

Savaş karşıtı gösteriler

Geçtiğimiz pazar günü birçoğu ‘Gazze'deki vahşeti durdurun’ yazılı tişörtler giyen ve İsrail hava saldırıları sonucu hayatını kaybeden çocukların fotoğraflarını taşıyan yaklaşık 500 protestocu, İsrail'in yeni saldırısını protesto etmek üzere Sderot kasabasından Gazze sınırına yürüdü.

Göstericilere, İsrail'in Yahudi ve Filistinli vatandaşlarından oluşan küçük ama büyüyen bir savaş karşıtı grup olan Birlikte Duruyoruz (Standing Together) önderlik etti.

Grubun lideri Alon Lee Green, bir yolu kapatmaya çalışırken sekiz kişiyle birlikte gözaltına alındı.

Green BBC'ye şunları söyledi: “Bence İsrail kamuoyunda bir uyanış olduğu açık. Giderek daha fazla insanın açık sözlü bir duruş sergilediğini görebilirsiniz.”

Jfjfj
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden gösterilerden (AFP)

Bir başka Birlikte Duruyoruz aktivisti Uri Feltman, savaşa devam etmenin ‘sadece Filistinli sivillere zarar vermekle kalmayıp, esirlerin ve askerlerin hayatını da tehlikeye attığına ve hepimizin hayatını tehdit ettiğine’ dair artan bir inanç gördüğünü söyledi.

Feltman, “Ruh hali değişiyor, rüzgâr ters yönde esmeye başlıyor” dedi.

Ldlkdk
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında pankart tutan İsrailli protestocular (AFP)

Geçtiğimiz ay, ordunun tüm birimlerinden binlerce İsrailli yedek asker, Netanyahu hükümetini savaşa son vermeye ve Gazze Şeridi’nde kalan esirlerin iadesi için bir anlaşmaya varmaya odaklanmaya çağıran bir bildiri imzaladı.

Uluslararası alanda ise İsrail'in Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısına karşılık verme hakkını sürekli olarak savunan Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada liderleri, Gazze Şeridi'ndeki yüksek sivil vefat sayısı ve kıtlık uyarılarına yol açan aylardır süren abluka karşısında duydukları dehşeti dile getirdiler.