İsrail, Hizbullah'ı boğmak için mi yoksa Suriye'yi kuşatmak için mi sınır kapılarını bombalıyor?

Bir ay içinde 23 kez hava saldırılarının hedefi olan yerinden edilen kişiler, iki ülke arasında uzun mesafeleri yürüyerek kat etmek zorunda kalıyor.

İsrail, Suriye ile Lübnan arasındaki Cdeydit Yabus-Masnaa Sınır Kapısı'nı ve çevre yolları bombalayarak tahrip etti (Independent Arabia)
İsrail, Suriye ile Lübnan arasındaki Cdeydit Yabus-Masnaa Sınır Kapısı'nı ve çevre yolları bombalayarak tahrip etti (Independent Arabia)
TT

İsrail, Hizbullah'ı boğmak için mi yoksa Suriye'yi kuşatmak için mi sınır kapılarını bombalıyor?

İsrail, Suriye ile Lübnan arasındaki Cdeydit Yabus-Masnaa Sınır Kapısı'nı ve çevre yolları bombalayarak tahrip etti (Independent Arabia)
İsrail, Suriye ile Lübnan arasındaki Cdeydit Yabus-Masnaa Sınır Kapısı'nı ve çevre yolları bombalayarak tahrip etti (Independent Arabia)

Tarık Ali

Independent Arabia 25 Eylül ile 27 Ekim tarihleri arasında, yani yaklaşık bir ay boyunca, İsrail'in Suriye ile Lübnan arasındaki sınır bölgelerine düzenlediği 23 hava saldırısını gözlemledi.

Bu saldırıların en dikkat çekeni Suriye ile Lübnan arasındaki Suriye tarafında Cdeydit Yabus ve Lübnan tarafında Masnaa adıyla bilinen sınır kapısını ve çevre yolları hedef alan saldırı oldu. Cdeydit Yabus-Masnaa Sınır Kapısı, Humus kırsalındaki Cussiye (Lübnan'da Elka) Sınır Kapısı ve yine Humus’taki Mutarba Sınır Kapısı gibi Lübnan ile Suriye arasındaki yasal üç sınır kapısından biri. Ancak saldırılar, kara yolları, köprüler ve sınır kapıları gibi altyapıyı kullanılamaz hale getirdi.

İsrail’in amacı ne?

İsrail neden yasal sınır kapılarına ve çevresindeki yollara yönelik saldırılarını yoğunlaştırırken bu bombalamaların sayısı, niteliği ve hedefleri ile siviller ve Hizbullah arasında ne gibi bir bağlantı var? Bu tür sorular gözlemcilerin, ilgili tarafların ve iki ülke arasındaki uzun mesafeleri yıkım nedeniyle arabalarla seyahat edemedikleri için yaya olarak kat etmek zorunda kalan yerinden edilmiş kişilerin aklını kurcalıyor.

Analistlere, İsrail merkezli haber sitelerine ve basına sızan haberlere göre İsrail'in Suriye ve Lübnan sınırına yönelik bu daha önce eşi ve benzeri görülmemiş saldırıları, bir yandan muhtemelen Suriye'den yapılan tedariki durdurarak, diğer yandan da yerinden edilmiş çevresini zorlu koşullara iterek Hizbullah’ın boğmayı amaçlıyor.

Sert bir uyarı mesajı

Siyasi ilişkiler konusunda uzman bir akademisyen olan İbrahim Aziz, durmaksızın tekrarlanan saldırıların amacının Suriye ve Hizbullah üzerinde baskı kurmak, daha da önemlisi Hizbullah'ın Suriye’den tedarik yollarını kesmek, Hizbullah çevrelerine baskı yapmak ve Lübnan içinde ve çıkış noktalarında, hatta kısa bir süre önce Şam'ın iki mahallesi olan Mezze ve Kefer Susa'da olduğu gibi Şam ve diğer şehirlerde suikastlar ve saldırılar düzenleyerek onu kuşatmak olduğunu düşünüyor.

Azizi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başta Cussiye Sınır Kapısı’na olmak üzere sınır kapılarına yönelik son saldırılar bardağı taşırdı.  Çünkü bu saldırılar, sadece sınır kapısında değil, Suriye toprakları içinde gerçekleşti. Sivil merkezler hedef alındı. Başta Tel en-Nebi Mando bölgesindeki Asi Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlayan köprü olmak üzere hassas altyapıyı tahrip edildi. Ayrıca oradan gelen görüntülerden de anlaşılacağı üzere can kayıplarına ve büyük bir yıkıma neden oldu. Şam'daki güvenlik karargahlarını ve sivil merkezleri hedef alan ve başkentin kalbinde can kayıplarına neden olan bu saldırılar, güçlü bir uyarı mesajıdır. Dolayısıyla İsrail, savaşın kapsamını genişletirken tüm taraflara mesajlar gönderiyor. Bu mesajlar, savaşın sonuna kadar açık olduğu ve hiç kimsenin hiçbir yerde güvende olmadığını söylüyor. İsrail’in geçtiğimiz günlerde Tahran'a yönelik saldırısı sırasında Suriye'nin güneyindeki hava savunma sistemlerini nasıl hedef aldığını gördük. Bu da İsrail'in hükümet ve ordu düzeyinde tüm tehlikeleri bertaraf etme ve tehlike derecesi düşük olsa bile kendisine karşı tehdit olarak gördüğü ne varsa savaş açma kararı aldığını açıkça ortaya koyuyor.”

Aşırı güç boşaltımı

Berlin'de yaşayan Suriyeli siyasi danışman Mahmud İtani, yaşananların güçlü baskı enerjisinin boşalmasından kaynaklanan askeri bir güç gösterisi olduğunu düşünüyor. İtani’ye göre İsrail, Suriyelilere, Hizbullah'ın Lübnan'daki çevresine ve genel olarak Lübnanlılara karşı, Batılı ülkelerin Suriye halkına karşı izlediği, onları boşluğa, muhtaçlığa ve kalıcı yoksulluğa sürükleme ve ardından öncelikleri ve arzuları değiştirme politikasının aynısını izliyor.

scdfv
Sınır kapılarının ve çevre yolların bombalanması yerinden edilenlerin çektiği zorlukları katladı (Independent Arabia)

İtani, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Suriyeliler yıllar önce, inançlarını savunmak için savaşmaya, mücadele etmeye ve tüm cephelere gitmeye hazır ve istekliydi. Ancak onları zihinsel, mekansal ve finansal olarak boşluğa itmek ve en büyük endişesini tüp gaz, ekmek ve benzin alabilmek haline getirmek için bir plan yapıldı. Bu yüzden Suriyeliler artık savaş peşinde değil, o gün yiyecekleri ekmeğin peşindeler. İsrail'in bugün istediği de bu. Herkesin sadece hayatta kalmayı düşünmesi ve ellerindekileri bırakıp Suriye'de alternatif bir barınak ve yeni bir hayat kurmakla meşgul olmasını istiyor. Eğer ülkelerine geri dönerlerse, savaşmayı ve intikam almayı değil, sadece evlerini yeniden inşa etmeyi ve kaybettiklerini yeniden elde etmeyi düşünmeliler. Aşırı güç kullanmasının gerekçesi de bu.”

Açık talimatlar

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre göç ve pasaport yetkilisi, Cdeydit Yabus Sınır Kapısı'nı önündeki yolun iki kez üst üste hedef alındığını ve bunun sınır kapısının yasallığına karşı bir meydan okuma olduğunu söyledi. Şam kırsalındaki tek sınır kapısı olan Cdeydit Yabus Sınır Kapısı'nın Lübnan'dan gelenlere ne kadar dayanabileceği ve hizmet verebileceğini sorgulayan yetkili, “Direktiflerimiz ve talimatlarımız açıktır. İçişleri Bakanlığı'nın kararına göre geçiş işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla Lübnan'a giriş yapan Suriyeliler için 100 dolarlık döviz alım satımı askıya alındı. Bunun yanında özellikle şimdiye kadar 500 binden fazla Suriyeli ve Lübnanlının ülkenin çeşitli sınır kapılarından giriş yapmasıyla birlikte hazırlık durumumuzu güçlendirdik. Olası her türlü gelişmeye karşı hazırlığımızı arttırmaya devam etmeliyiz” şeklinde konuştu.

xzcdvfdv
Cdeydit Yabus-Masnaa Sınır Kapısı'nda bekleyen yerinden edilmiş kişiler (Independent Arabia)

Sınırda doğum vakaları olduğunu belirten yetkili, “En üst düzeyde tıbbi bakım, hazır bekleyen hastaneler ve yerinden edilmiş kişiler olarak kabul edilemeyecek gurbetçi kardeşlerimiz için gerekli olan ne varsa ülkemin politikasında ve bize verilen talimatlarda yer alıyor” ifadelerini kullandı.

İnsan taşımacılığı işi

İsrail’in Cdeydit Yabus ile Masnaa arasındaki yaklaşık iki kilometrelik alanda büyük bir yıkıma yol açan ilk saldırısından sonra yolcu başına beş ila yedi dolar karşılığında insanları arabayla hasar gören bölgenin ötesine taşıma işine başlandı. Ancak her halükarda genç olsun yaşlı olsun herkes yürümek zorunda kalıyor.

scdvf
İsrail'in Cussiye-Humus Sınır Kapısı’na düzenlediği saldırının ardından meydana gelen yıkım (Humus Medya Merkezi)

Lübnan'dan gelenlerden biri olan Ali Hamiyye, insanları para karşılığı taşıma zorbalığına boyun eğmeyi reddederek, bu durumu ‘şüpheli’ olarak tanımladı. Hamiyye, “Ailem ve ben, kriz anında ortaya çıkan bu işgüzarlar olmadan çantalarımızla iki kilometre yürüdük. Allah böyle bir yolculuğu düşmanımın bile başına vermesin. Suriye tarafında sağlığımızla ilgilenmek, bize yardım etmek ve bizi geçici barınaklara yönlendirmek ya da başka bölgelere gitme isteğimizi değerlendirmek için Suriye Kızılayı ve ambulans ekipleri tarafından karşılandık” diye konuştu.

Tuktuklar ve kaçakçılık

Suriyeli bir gurbetçi olan Abir Zemreyni, ülkesinin sınırlarında ilk kez ‘tuktuk’ denen araçlardan gördüğünü ve daha rahat seyahat ettiklerini söyledi. Motosikletlerin de olduğunu söyleyen Zemreyni, “Her şeyin de bir bedeli var” diye ekledi.

sacdvfb
Tuktuklar, sınır kapılarının çevresindeki yolların hasar görmesinden sonra yerinden edilmiş kişiler için bir ulaşım aracı haline geldi (Independent Arabia)

Zemreyni, şöyle devam etti:

“En çok dikkatimi çeken kaçak mallar, özellikle de yakıt taşınmasıydı. Her şeyin kontrolsüz ve serbest olduğu söylenemez, ama yolda gördüklerimiz dehşet vericiydi. Daha da dehşet verici olansa İsrail’in yeni bir hava saldırısı düzenlemesi ihtimaline karşı çukurların ve moloz yığınlarının arasında yürüyor olmanız.”

İsrail'in yeni bir saldırısı düzenlemesinden korkan Zemreyni, daha önceki iki saldırının Lübnan topraklarına yönelik olduğunu söyledi. Zemreyni’ye göre bu saldırıların amacı Hizbullah'ın tedarik yollarını kesmek değil, Suriye'yi karadan kuşatmaktı. İsrail saldırılarından hemen sonra bölgeyi inceleyen Suriyeli komutanların fotoğrafları da bunu kanıtlıyor.

Sınır kapılarının tahrip edilmesinin etkileri

Zemreyni’ye göre geçtiğimiz günlerde ve haftalarda yaşananlardan sonra Suriye'nin Irak’a açılanlar dışında karadan sınır kapısının kalmaması ve bu sınır kapılarına giden yolun da uzun ve tehlikeli olması, ABD üslerinin yakınlarından ve muhalif grupların kontrolündeki bölgelerden geçmesi nedeniyle Suriye içinde fiyatları daha da yükselebilir.

vfgtrhyju
Sınır kapılarının yıkılmasının ardından yerinden edilen kişiler büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor (Independent Arabia)

Kara yolunun kapanması ve Lübnan’dan yerinden edilen ilk kişilerin gelişi, kiralık daire fiyatlarının birkaç yüz dolardan binlerce dolara yükselmesi demekti. Araba kiralama, karaborsada yakıt, benzin ve gaz fiyatlarında büyük bir artış oldu. Basit bir örnek olarak, çoğu Lübnan'dan gelen tütün ürünlerinde fiyatlar iki katına çıktı.



Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
TT

Rusya, İsrail ile Suriye arasında güvenlik anlaşması için gizli arabuluculuk yapıyor

İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)
İsrail askerleri, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Suriye’yi ayıran tampon bölgede, Dürzi köyü Mecdel Şems yakınlarında zırhlı personel taşıyıcı üzerinde (AFP)

Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Rusya’nın İsrail ile Suriye arasında bir güvenlik anlaşmasına varılması amacıyla gizli arabuluculuk yürüttüğünü, bu sürecin ABD yönetiminin bilgisi ve onayı dâhilinde ilerlediğini açıkladı.

İsrail devlet televizyonu Kan 11, Azerbaycan’ın şu anda üst düzey yetkililerin katıldığı toplantı ve görüşmelere ev sahipliği yaptığını; temasların Bakü’de sürdüğünü bildirdi.

Bilgi sahibi bir güvenlik kaynağı, Rus arabuluculuğuna rağmen İsrail ile Suriye arasındaki temaslarda hâlâ bir boşluk bulunduğunu, ancak son haftalarda sınırlı da olsa ilerleme kaydedildiğini söyledi.

Kan 11’e konuşan kaynaklar, Moskova ile Şam’ın ilişkileri güçlendirmek için çalıştığını; Rusya’nın geçen ay Lazkiye kıyı bölgesine asker ve askeri teçhizat sevk ettiğini aktardı. Aynı kaynaklar, İsrail’in Suriye’nin güneyinde Türkiye’nin varlığını pekiştirme girişimleri yerine, Rusya’nın sahadaki varlığını tercih ettiğini kaydetti.

Dün (çarşamba) Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani Moskova’yı ziyaret ederek Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştü ve iki ülke ilişkilerinin stratejik düzeye taşınmasının hedeflendiğini belirtti.

İkili ilişkilerdeki en dikkat çekici gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 15 Ekim’de Suriye’de geçiş döneminin başkanı Ahmed eş-Şera’yı kabul etmesi oldu. Görüşmede taraflar, stratejik ve siyasi ilişkilerin güçlendirilmesi ile enerji ve gıda alanlarında iş birliğinin önemine vurgu yapıldı.

İsrail’in Rusya ile iyi ilişkiler sürdürdüğü ve Tel Aviv’in Suriye dosyasında Moskova ile çıkar paylaşımı konusunda uzlaşı aradığı biliniyor. Mayıs ayından bu yana Putin ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, Suriye başta olmak üzere çeşitli başlıkları ele alan dört uzun telefon görüşmesi yaptığı ifade ediliyor.

scd
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da çarşamba günü gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare  (SANA)

Suriye Dışişleri Bakanlığı Enformasyon İdaresi, mayıstaki temasların ardından yaptığı açıklamada, Putin’in Suriye’yi bölmeye yönelik her türlü İsrail müdahalesini kesin biçimde reddettiğini ve Moskova’nın yeniden imar ile istikrarın sağlanmasına desteğini yinelediğini duyurmuştu.

cdfr
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Şam’da düzenlenen ortak basın toplantısından bir kare (EPA)

Tel Aviv’de ise “Türkiye nüfuzuna karşı Suriye’de Moskova ile ortak çıkarlar bulunduğu” değerlendirmesi yapılıyor. Maariv gazetesine göre Rusya, hem Türkiye hem de İsrail ile iyi ilişkiler sürdürüyor ve iki ülke arasında gerilimin tırmanmasını engellemeye çalışıyor. Aynı zamanda, tüm tarafların—Suriye dâhil—onayıyla ülkedeki pozisyonlarını korumayı hedefliyor.

dfgt
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, İstanbul’da cumartesi günü ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yaptığı görüşmeler sırasında, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin de hazır bulunduğu an (EPA)

ABD’nin İsrail-Suriye güvenlik düzenlemelerinde başat rolü üstlenmesine rağmen, Washington’un Rusya dâhil diğer müttefiklerden gelecek “olumlu katkılara” kapıyı kapatmadığı belirtiliyor.

Eski diplomat ve Suriye-Ortadoğu uzmanı akademisyen Mihail Harari’ye göre, Ahmed eş-Şera’nın Suriye’yi temkinli ve dengeli biçimde yönetmesi, ülkeye bölgesel ve uluslararası destek kazandırdı. Harari, İsrail’in Suriye’de kaosun sürmesini isteyen bir aktör gibi görünmekten kaçınması gerektiğini savundu.

Şarku’l Avsat’ın Harari’nin Maariv’de yayınlanan makalesinden aktardığı analize göre İsrail’in çıkarlarını sağlıklı yönetebilmesi için Şam ile bir güvenlik anlaşmasını hızla sonuçlandırması gerekiyor. Harari, son savaşta elde edilen askerî kazanımların siyasi kazanca dönüştürülmesinin, mevcut “pasif” tutumla mümkün olmayacağını ifade etti.


Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
TT

Gazze’de ilk kez silahlı bir grup sivilleri göçe zorladı

Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta bir Filistinli kadın, yardım mutfağından yemek alırken (AP)

Gazze’nin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde faaliyet gösteren silahlı bir grup, İsrail ile Hamas’ın kontrol alanlarını ayıran “sarı hat”a yakın bir konut alanında yaşayan sivillerin tamamını silah tehdidi altında tahliyeye zorladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları, “Rami Halis Grubu” olarak anılan silahlı yapıya mensup kişilerin perşembe sabahı erken saatlerde Şuaf ve Kibbutz bölgelerinde ayakta kalan evlerin yakınına gelerek havaya ateş açtığını, ardından bölgeden çekildiğini aktardı. Aynı grubun öğle saatlerinde geri dönerek megafonla, gün batımına kadar tahliye edilmemesi halinde ateş açılacağı uyarısında bulunduğu belirtildi.

Kaynaklara göre silahlı kişiler, olası bir saldırıdan kaçınmak amacıyla sivillerle doğrudan temas kurmadı ve yüzlerce metre mesafeden megafonla seslendi. Grup, tahliyenin İsrail ordusunun talimatıyla yapıldığını iddia ederken, İsrail güçlerinin sarı hattın doğusunda, bu ailelerin kısa süre önce döndüğü evlere yaklaşık 150 metre uzaklıktaki bölgeleri kontrol ettiği ifade edildi.

Tehditler üzerine bölge sakinleri fiilen göç etmek zorunda kaldı ve Gazze kentinin batısındaki alanlara yöneldi. Kaynaklara göre, bir kısmı ağır hasarlı evlerde, bir kısmı ise çadırlarda yaşayan 240’tan fazla kişi yeni ve zorlu bir göç yolculuğuna çıktı.

Önceki İsrail adımı

Saha kaynakları, İsrail güçlerinin salı ve çarşamba akşamları söz konusu bölgelere patlayıcı içermeyen sarı renkli variller attığını, ancak o aşamada tahliye talep edilmediğini ifade etti. Bugünkü zorla tahliye adımının ise, ateşkes anlaşması kapsamındaki çekilme hattı doğrultusunda “yeşil ve güvenli” olarak sınıflandırılan bölgelerde yaşayan daha fazla sivili yerinden etmeye yönelik İsrail planlarının uygulanması anlamına geldiği kaydedildi.

tgrhy
Gazze kentinin doğusundaki Tuffah Mahallesi’nde yıkılmış bir bina (EPA)

İsrail güçlerinin son haftalarda sarı hattın kapsamını genişlettiğine işaret eden kaynaklar, yeni hamlenin Tuffah Mahallesi’nin içine doğru yaklaşık 150 metre derinlikte ve 300 metre genişlikte yeni bir alanın fiilen kontrol altına alınması anlamına geldiğini vurguladı. Bu sürecin, zaman zaman bombardıman, zaman zaman tehdit yoluyla mahallenin adım adım ele geçirilmesi şeklinde ilerlediği belirtildi.

Ek bir tampon bölge

Görünen o ki İsrail, Gazze’nin doğusunda, özellikle Selahaddin Caddesi’nden 7 Ekim 2023 öncesindeki sınırlara kadar uzanan ve en az 2,5 kilometre derinliğinde bir tampon bölge oluşturma planını fiilen hayata geçiriyor. Bu plan, Filistinli kaynaklar tarafından haftalar önce Şarku’l Avsat’a açıklanmıştı.

sd
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Gazze’nin kuzeyinden güneyine uzanan Selahaddin Caddesi, savaş boyunca büyük askerî öneme sahipti ve İsrail ordusu bu yolu farklı eksenlerden kesmeye odaklandı. Ateşkes anlaşmasında “ilk çekilme hattı” olarak sunulan sarı hattın, birçok bölgede fiilen ileri taşındığı; bunun da çevredeki yerleşim alanları üzerinde İsrail kontrolünü genişlettiği ifade ediliyor.

Süregelen ihlaller

Bu gelişmeler, Gazze Şeridi’nde İsrail’in ateşkes ihlallerinin sürdüğü bir döneme denk geldi. Beyt Lahiya’da bir insansız hava aracı saldırısında bir Filistinli hayatını kaybederken, diğer bölgelerde de İHA’lardan ve zırhlı araçlardan açılan ateş sonucu yaralanmalar yaşandı. İsrail hava kuvvetleri, Han Yunus’un doğusu ve Refah’ın kuzeyinde çeşitli hedefleri vurdu.

10 Ekim 2023’te yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail ihlallerinde hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 413’ü aştığı bildiriliyor. Hamas ise ihlal sayısının 900’ü geçtiğini belirterek, arabulucularla temas halinde olduklarını ve anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesini değerlendirdiklerini açıkladı.

rgh
Gazze’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta, bir yardım mutfağından yemek almak için bekleyenler arasında duran Filistinli bir kız (AP)

Hamas, İsrail’in anlaşmaya uyması konusunda ABD’nin rolüne dikkat çekiyor. Hareketin sözcüsü Hazım Kasım, “Başkan Trump’ın Gazze ve bölgede barışı sağlayabilecek tek kişi olduğuna inanıyoruz. Netanyahu’yu barışın gereklerini yerine getirmeye zorlayabilecek tek aktör odur” dedi.


Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?