Sudan: HDK Mavi Nil'e girdi, ordu bir kasabayı yeniden ele geçirdi

El-Faşir'de topçu bombardımanı yeniden başladı

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de daha önce yaşanan çatışmalar sonucu bir canlı hayvan pazarında çıkan yangından (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de daha önce yaşanan çatışmalar sonucu bir canlı hayvan pazarında çıkan yangından (AFP)
TT

Sudan: HDK Mavi Nil'e girdi, ordu bir kasabayı yeniden ele geçirdi

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de daha önce yaşanan çatışmalar sonucu bir canlı hayvan pazarında çıkan yangından (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'de daha önce yaşanan çatışmalar sonucu bir canlı hayvan pazarında çıkan yangından (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Sudan'ın güneydoğusundaki Mavi Nil eyaletine ani bir saldırı düzenleyerek et-Tadamun bölgesindeki Cerive ve Roro kasabalarının kontrolünü ele geçirdi. Ordu güçleri de komşu Sennar eyaletindeki el-Lenkdi kasabasını geri aldı.

HDK üyeleri X platformunda yayınladıkları videolarla, Sudan ordusunun dördüncü tümeninin karargahının da bulunduğu eyaletin başkenti ed-Damazin'e yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki bölgelerde bulunduklarını teyit etti.

scdf
El-Faşir'deki bombardıman sonrası (sosyal medya)

HDK eylül ayında ilerleyerek Roro kasabasını kontrol altına aldı, ancak daha sonra geri çekilerek Sennar eyaletindeki ed-Dali ve ed-Mazum'da konuşlu ana güçlerine katıldı.

Öte yandan medya organları ordunun Sennar eyaletinin başkenti Singa'ya yaklaşık 60 kilometre mesafede bulunan el-Lenkdi kasabasını geri aldığını duyurdu.

Ekim ayında ordu Sennar'daki ed-Dendir ve es-Suki kentlerinin yanı sıra bu kentleri çevreleyen bazı küçük kasabaları da geri aldı.

Raporlar ordunun haziran ayında HDK tarafından ele geçirilen Singa şehrine doğru önemli ilerleme kaydettiğini gösteriyor.

Sudan'ın batısında bulunan Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'deki sükûnet, bir yandan ordu ile müttefik silahlı grupların ortak gücü, diğer yandan da HDK arasında yeniden başlayan çatışmalarla bozuldu. Yerel kaynaklar Şarku’l Avsat'a, HDK'nin 6. Askeri Tümen Komutanlığı'na doğru bir dizi yerleşim bölgesini ağır toplarla bombaladığını bildirdi.

cxdvf
Darfur bölgesindeki el-Faşir Hastanesi’nde meydana gelen yıkımdan (Darfur Bölge Valisi’nin Facebook hesabı)

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Bombardıman kentte günlerdir süren sükunetin ve savaşan taraflar arasındaki kara çatışmalarının azalmasının ardından geldi” dedi.

Ordunun el-Faşir'deki 6. Piyade Tümeni tarafından yapılan açıklamada, kentin önceki günlere kıyasla yüzde 80 daha sakin olduğu ifade edildi.

Sudan resmi haber ajansı SUNA’ya göre, HDK milisleri ayrım gözetmeksizin bir dizi dağınık mahalleyi bombaladı.

Tümen tarafından yapılan açıklamada, savaş uçaklarının ‘düşman kalelerini hedef alan üç hava saldırısı düzenlediği, büyük başarılar elde ettiği ve milislerin şehrin doğusuna çekildiği’ bildirildi.

Ordu, ‘durumun kontrol altında olduğunu ve kuvvetlerinin tüm muharebe eksenlerinde ilerlediğini’ doğruladı.

Silahlı gruplardan oluşan ortak güç, ‘HDK tarafından el-Faşir'e çeşitli eksenlerden başlatılan şiddetli saldırıları engellediğini’ bildirdi. Yerel kaynaklar da “HDK kentteki ana hastaneye girdi ve kontrolü ele geçirdi. Geçmişteki çatışmalar sırasında çevre mahallelere girmeyi ve tümen komutanlığına yakın savunma siperleri kurmayı başarmalarının ardından el-Faşir'e ilerlemeye çalışıyorlar. Ancak ordu ve silahlı grupların güçlü direnişiyle karşılaşıyorlar” ifadelerini kullandı.

gtyh
El-Faşir'de çatışmaların patlak vermesi yüz binlerce kişinin eyaletin kuzeyindeki güvenli bölgelere göç etmesine neden oldu. (AFP)

El-Faşir sakinlerine göre, sivil bölgeleri hedef alan ayrım gözetmeyen top ve füze atışları nedeniyle binlerce aile kentten kaçmaya devam ediyor.

Resmi istatistikler geçen yıldan bu yana kentteki çatışmalarda en az bin sivilin öldüğünü ve yaralandığını gösteriyor.

Birleşmiş Milletler (BM) ve Sudan'daki insani yardım ortaklarına göre, çatışmaların patlak verdiği Nisan 2023'ten bu yana 188 binden fazla kişi hayatını kaybetti ve 33 binden fazla kişi yaralandı.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."