İsrail, Gazze Şeridi'nde onlarca kişiyi öldürdü… Mısır ateşkesi görüşmek üzere Hamas liderlerini ağırlıyor

İsrail'i ‘aç bırakma silahını kullanmakla’ suçlayan Abbas, derhal ateşkes çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail saldırıları sonucu yıkılan binaların arasından geçen Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail saldırıları sonucu yıkılan binaların arasından geçen Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail, Gazze Şeridi'nde onlarca kişiyi öldürdü… Mısır ateşkesi görüşmek üzere Hamas liderlerini ağırlıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail saldırıları sonucu yıkılan binaların arasından geçen Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail saldırıları sonucu yıkılan binaların arasından geçen Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki sağlık görevlileri, İsrail ordusunun perşembe gecesi ve dün Gazze Şeridi'nde düzenlediği saldırılarda en az 40 Filistinlinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Diğer taraftan Hamas liderlerinin yeni bir görüşme turu için Kahire'ye gitmesiyle Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmelerini canlandırma çabaları da hız kazandı.

Gazze Şeridi'nin sekiz eski mülteci kampından biri olan Nuseyrat'ın kuzey bölgelerinde öldürülen 19 Filistinlinin cesedine ulaştıklarını söyleyen sağlık görevlileri, dün geç saatlerde Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bir eve düzenlenen İsrail hava saldırısında en az 10 Filistinlinin hayatını kaybettiğini belirtti.

Sağlık görevlileri, geri kalanların Gazze Şeridi'nin kuzey ve güney bölgelerinde öldürüldüğünü kaydetti. İsrail ordusu dün yeni bir açıklama yapmadı ancak perşembe günü yaptığı açıklamada, kuvvetlerinin ‘Gazze Şeridi'ndeki operasyonların bir parçası olarak terörist hedefleri vurmaya’ devam ettiğini bildirdi.

İsrail tankları perşembe günü Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzey ve batısını işgal etti. Tanklar dün kuzey bölgelerinden çekildi, ancak kampın batı bölgesinde kaldı. Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ekiplerinin evlerinde mahsur kalan sakinlerden gelen yardım çağrılarına cevap veremediğini belirtti.

İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)

Onlarca Filistinli dün, evlerindeki hasarı incelemek üzere ordunun çekildiği bölgelere geri döndü.

Sağlık görevlileri, yolda yatan cesetlerin üzerini battaniye ya da beyaz kefenlerle örterek sedyelerle taşıdı.

Kemal Advan Hastanesi hedef alındı

Sağlık görevlileri dün geç saatlerde bir İsrail insansız hava aracının (İHA) Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da bulunan Kemal Advan Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi Başkanı Ahmed el-Kahlut'u öldürdüğünü bildirdi.

İsrail ordu yetkilileri Reuters’a yaptıkları açıklamada, şu anda hastaneye yönelik bir saldırıdan haberdar olmadıklarını söyledi.

Kemal Advan Hastanesi, Gazze Şeridi'nin en kuzeyinde bulunan ve tıbbi malzeme, yakıt ve gıda sıkıntısı nedeniyle şu anda zar zor çalışan üç tıbbi tesisten biri. Sağlık yetkilileri, hastanenin sağlık personelinin çoğunun İsrail ordusu tarafından gözaltına alındığını açıkladı.

Sivil Savunma Müdürlüğü, Hamas ve Filistin resmi haber ajansı WAFA son 24 saat içinde İsrail'in Beyt Lahiya'ya düzenlediği iki saldırıda ölen Filistinlilerin sayısını 70 olarak açıkladı. Filistin Sağlık Bakanlığı ölü sayısını henüz teyit etmedi.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Gazze Şeridi'nde derhal ateşkes çağrısında bulundu ve İsrail'i ‘Gazze'nin kuzeyindeki vatandaşları topraklarından ve evlerinden etmek amacıyla onlara karşı açlık silahını kullanmakla’ suçladı.

Ateşkes çabaları yeniden başladı

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre iki Hamas lideri, bir Hamas heyetinin Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere bugün Kahire'ye gideceğini bildirdi.

Ziyaret, ABD'nin Gazze Şeridi'nde ateşkes görüşmelerini canlandırmak için Katar, Mısır ve Türkiye ile yeni çabalar başlatacağını açıklamasından birkaç gün sonra gerçekleşti.

Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için aylardır süren müzakerelerde çok az ilerleme kaydedildi. Görüşmeler şu anda durmuş durumda.

İsrail ile Hamas'ın müttefiki Hizbullah arasında çarşamba günü şafak vakti yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, son birkaç aydır keskin bir şekilde şiddetlenen çatışmaları durdurdu.

Lübnan'daki ateşkesi duyuran ABD Başkanı Joe Biden salı günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde de benzer bir anlaşmaya varılması için çabalarını sürdüreceğini belirterek, İsrail ve Hamas'ı bu fırsatı değerlendirmeye çağırdı.

Gazze Şeridi'ndeki yetkililer İsrail'in saldırılarının 44 bin 300'den fazla can aldığını ve Gazze nüfusunun neredeyse tamamını en az bir kez yerinden olmak zorunda bıraktığını açıkladı.



İran'ın barışa ulaşma vizyonu

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)
TT

İran'ın barışa ulaşma vizyonu

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan Basra, Irak'ta konuşuyor, Eylül 2024, (Isam el-Sudani/Reuters)

Muhammed Cevad Zarif

30 Temmuz'da Mesud Pezeşkiyan İran'ın yeni cumhurbaşkanı olarak yemin etti. Yemin töreninden birkaç saat sonra İsrail, Filistin Ulusal Otoritesi'nin eski başbakanı ve Hamas'ın siyasi büro başkanı İsmail Heniyye'ye cumhurbaşkanlığı kompleksi yakınındaki bir misafirhanede suikast düzenledi. Heniyye yemin törenine davet edilmişti, ancak İran topraklarında suikasta uğraması yemin törenini bozdu ve dikkatleri törenden uzaklaştırdı. Ayrıca Pezeşkiyan'ın dış politika hedeflerini gerçekleştirmeye çalışırken karşılaşacağı zorlukları da açığa çıkardı.

Ancak Pezeşkiyan önümüzdeki yıllarda beklenen tüm zorluklarla başa çıkmaya tamamen hazır. Yeni Cumhurbaşkanı, dünyanın, küresel aktörlerin farklı alanlarda eş zamanlı olarak hem iş birliği yapıp hem rekabet edebildiği kutuplar sonrası bir döneme doğru ilerlediğinin bilincinde. Bu nedenle modası geçmiş modellere dayanmak yerine, diplomatik angajmanı ve yapıcı diyaloğu ön planda tutan esnek bir dış politika benimsedi. İran'ın güvenliğine ilişkin vizyonu da kapsamlı; geleneksel savunma yeteneklerini ekonomik, sosyal ve çevresel sektörlerin iyileştirilmesi yoluyla insan güvenliğinin güçlendirilmesi ile birleştiriyor.

Gerçek şu ki, Pezeşkiyan Ortadoğu'da istikrar ve ekonomik kalkınmayı sağlamak istiyor. Komşu Arap ülkeleriyle iş birliği yapmayı ve İran'ın müttefikleriyle ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyor, lakin aynı zamanda Batı ile yapıcı ilişkiler kurmayı da arzuluyor ve bunu hedefliyor. Hükümeti, yeni bir başkan seçen ABD ile gerilimi yönetmeye hazır. Pezeşkiyan, nükleer anlaşma konusunda adil ve eşit müzakereler yürütmeyi ve hatta belki de bundan daha fazlasını umuyor.

Bununla birlikte Pezeşkiyan, İran'ın mantıksız taleplere boyun eğmeyeceğini, ülkenin her zaman İsrail saldırganlığının karşısında duracağını ve ulusal çıkarlarını korumaktan geri adım atmayacağını da açıkça ifade etti.

Çözümler içeriden başlar

Bu, istikrarı gerçekleştirmek için dünyanın kaçırmaması gereken tarihi bir fırsat ve Tahran da şüphesiz bunu kaçırmayacak. İki asırdan fazla süren zayıflığın ardından, Dini Lider Ali Hamaney liderliğinde İran, nihayet kendisini her türlü dış saldırıya karşı savunabileceğini kanıtladı. İran, bu başarıyı daha yüksek bir düzeye taşımak amacıyla, yeni liderliği altında istikrarı, refahı ve güvenliği artıran bölgesel bir düzenin kurulmasına yardımcı olmak için komşu ülkelerle ilişkilerini geliştirmeyi planlıyor.  Bölgemiz çok uzun süredir dış müdahalelerden, savaşlardan, mezhep çatışmalarından, terörizmden, uyuşturucu kaçakçılığından, su kıtlığından, mülteci krizlerinden ve çevresel bozulmadan dolayı acı çekti ve çekiyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için ekonomik entegrasyon, enerji güvenliği, seyrüsefer özgürlüğü, çevrenin korunması ve dinler arası diyaloğun sağlanması için çalışacağız.

Sonuçta bu çabalar, Körfez'in dış güçlere bağımlılığını azaltacak ve paydaşları çözüm mekanizmaları yoluyla çatışmaları çözmeye teşvik edecek yeni bir bölgesel düzenlemeye götürebilir. Bunu sağlamak için de bölge ülkeleri anlaşmalar yapma, kurumlar oluşturma, politikaları onaylama ve mevzuatlar çıkarma yoluna gidebilir. İran ve komşuları, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın kuruluşunun zeminini hazırlayan Helsinki Anlaşması’nı simüle etmeye başlayabilir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'nin 1987'de BM Genel Sekreteri'ne 598 sayılı karar uyarınca verdiği, hiçbir zaman kullanılmayan yetkiden de yararlanabilirler. İran-Irak savaşını sona erdiren bu kararda Genel Sekreter'e, Körfez'de güvenlik ve istikrarı artırabilecek tedbirleri uygulamak için İran, Irak ve bölgedeki diğer ülkelerle istişarede bulunması çağrısında bulunuluyordu. Pezeşkiyan yönetimi, bu maddenin kapsamlı bölgesel görüşmelerin yapılmasına yasal temel oluşturabileceğine inanıyor.

Elbette barışçıl ve entegre bir bölgesel düzenin kurulması için İran ve komşularının aşması gereken engeller var. Komşularıyla yaşadığı bazı anlaşmazlıkların derin kökleri ve arkasında da tarihin farklı yorumlanması var. Bazı anlaşmazlıklarsa çoğunlukla kötü veya yetersiz iletişimden kaynaklanan yanlış anlamalardan doğuyor. İran'ın nükleer programının niteliği ve hedeflerine ilişkin iddialar gibi, dış güçlerin yerleştirdiği siyasi algı ve kavramlardan kaynaklanan başka anlaşmazlıklar da bulunuyor.

Ancak Körfez bölgesinin de ileriye bakması gerekiyor, çünkü İran'ın vizyonu, gelecek nesiller için daha istikrarlı ve müreffeh bir bölge arzulayan Arap ülkelerinin çıkarlarıyla uyumludur. Bu nedenle İran ve Arap dünyasının anlaşmazlıklarını aşabilmesi gerekiyor. İran'ın Filistin direnişine verdiği destek bu tür bir iş birliğinin teşvik edilmesine yardımcı olabilir, zira Arap dünyası, nihayetinde Filistin halkının haklarını geri kazanması için verdiği destekte İran ile birleşmektedir.

Süreci sıfırlama

20 yılı aşkın ekonomik kısıtlamaların ardından ABD ve Batılı müttefikleri, İran'ın baskılara boyun eğmediğini anlamalı. Giderek zorlayıcı olan tedbirleri sürekli olarak geri tepti. Washington'un son “maksimum baskı” kampanyasının zirvesinde, İsrail'in önde gelen İranlı nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade'ye suikast düzenlemesinden sadece birkaç gün sonra, İran Meclisi nükleer programını hızlandırmaya ve uluslararası denetimi azaltmaya yönelik bir yasayı kabul etmişti. ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekildiği 2018 yılından bu yana İran'daki santrifüjlerin sayısı önemli ölçüde arttı. Zenginleştirme seviyeleri muazzam bir şekilde yüzde 3,5'tan yüzde 60'ın üzerine çıktı. Eğer Batı iş birliğine dayanan yaklaşımını terk etmemiş olsaydı, bunların herhangi birinin gerçekleşebileceğini hayal etmek zor. Bu bağlamda, ocak ayında yeniden başkanlığı devralacak olan Trump ve Washington'un Avrupa'daki ortakları, İran'ın nükleer programının ilerlemesinin sorumluluğunu taşıyor.

Batı, İran üzerindeki baskıyı artırmak yerine herkesin yararına olacak çözümler aramalı. Aslında nükleer anlaşma bu bağlamda öne çıkan bir model [güvenilir bir emsal] sunuyor ve Batı'nın bunu canlandırmaya çalışması gerekiyor. Ancak bunu yapabilmek için söz verildiği gibi İran'ın anlaşmadan ekonomik olarak faydalanmasını sağlamak amacıyla karşılıklı yarar sağlayacak siyasi, yasal ve yatırım icraatları dahil, somut ve pratik adımlar atmalı. Trump'ın bu tür adımlar atmaya karar vermesi halinde, İran hem Tahran'ın hem de Washington'un yararına olacak bir diyaloğa girmeye hazır.

Daha geniş bir ölçekte, Batılı karar vericiler, (bir dizi Arap ülkesi ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştiren) İbrahim Anlaşmaları gibi girişimleri destekleyerek İran ve Arap ülkeleri arasında anlaşmazlık yaratmayı amaçlayan stratejilerin, geçmişte başarısızlığını kanıtladığını ve gelecekte de başarısız olacağını anlamalıdır. Batı'nın, İran'ın inşa etmek için çok çalıştığı özgüvenden yararlanacak daha olumlu bir yaklaşıma ihtiyacı var. İran'ın bölgesel istikrarın direği olduğunu kabul etmeli ve ortak sorunlara iş birliğine dayanan çözümler aramalı. Bu ortak meydan okumalar Tahran ve Washington'u gerilimi artırmak yerine çatışmaları yönetmeye yönelmeye itebilir. Bölgesel huzursuzluğun temel nedenlerini ele almak, İran ve ABD de dahil olmak üzere tüm ülkelerin ortak çıkarınadır.

Her ne kadar İran kendini savunmak için savaşma gücünden emin olsa ve buna güvense de barış istiyor.

Bu, İsrail işgalinin sona ermesinde tüm ülkelerin çıkarı olduğu ve işgal bitene kadar savaş ve öfkenin devam edeceğinin farkına varmaları gerektiği anlamına geliyor. İsrail, Filistinlilere karşı kalıcı bir zafer elde edebileceğine inanıyor olabilir ama bu gerçeğe aykırı, çünkü kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir halk yenilmez. Hizbullah ve Hamas gibi örgütler işgale tepki olarak ortaya çıkan halk kurtuluş hareketleridir ve varlıklarının ardındaki koşullar devam ettiği sürece, önemli bir rol oynamaya devam edeceklerdir. Bunun anlamı, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını elde etmesi gerektiğidir. Bunun için Lübnan ve Gazze'de derhal ateşkes de dahil olmak üzere ara (ön) adımlar atılabilir.

İran, Gazze'deki mevcut insani felaketin sona erdirilmesinde yapıcı bir rol oynamaya devam edebilir ve çatışmada kalıcı ve demokratik bir çözüme ulaşmak için uluslararası toplumla birlikte çalışabilir. Tahran, Filistinlilerin kabul edeceği her türlü çözümü kabul edecektir, ancak hükümetimiz, bir asırdır süren bu acıdan kurtulmanın en iyi yolunun, gelecekte yaşanabilir bir yönetim sisteminin belirlenmesi için Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında yaşayan tüm halkların, Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin, ilave olarak (çocukları ve torunlarıyla birlikte) 20. yüzyılda yerlerinden edilen Filistinlilerin katılabileceği bir referandum yapılması olduğuna inanıyor. Bu, uluslararası hukuka da uygundur ve apartheid rejiminin yaşanabilir ve sürdürülebilir demokratik bir devlete dönüştüğü Güney Afrika'daki başarılı deneyime dayanmaktadır.

İran ile yapıcı ilişkiler ve çok taraflı diplomasi taahhüdü, Körfez'de küresel güvenlik ve istikrar için bir çerçeve oluşturulmasına katkıda bulunabilir. Bu yaklaşım gerilimleri azaltabilir ve uzun vadeli refah ve kalkınmayı teşvik edebilir. Bu dönüşümün köklü çatışmaların üstesinden gelmek için hayati önem taşıdığı varsayılıyor. İran bugün kendini savunmak için savaşma gücünden emin olmasına rağmen barış istiyor ve daha iyi bir gelecek inşa etmeye kararlı. Ortaklıkları karşılıklı saygı ve eşitliğe dayandığı sürece de buna kadir, istekli ve (hazır) bir ortak olabilir. Yeni bir başlangıç ​​için bu fırsatı kaçırmayalım.

* Tahran Üniversitesi'nde küresel çalışmalar alanında üye profesör olan Muhammed Cevad Zarif, Ağustos 2024'ten bu yana İran'ın Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev yapıyor. 2013'ten 2021'e kadar İran Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 2013'ten 2015'e kadar ülkenin baş nükleer müzakerecisi ve 2002'den 2007'ye kadar da BM Daimî Temsilcisiydi

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.