Türkiye ve İran ‘Halep operasyonu’ konusunda farklı düşünüyor, ancak SDG güçlerine karşı müttefikler

Astana Platformu Dışişleri Bakanları yakında toplanacak… El-Bahra BM kararlarının uygulanması çağrısında bulundu

Rusya, Türkiye ve İran dışişleri bakanlarının Astana Platformu çerçevesindeki son toplantısı, geçtiğimiz eylül ayında New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında gerçekleşti. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Rusya, Türkiye ve İran dışişleri bakanlarının Astana Platformu çerçevesindeki son toplantısı, geçtiğimiz eylül ayında New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında gerçekleşti. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye ve İran ‘Halep operasyonu’ konusunda farklı düşünüyor, ancak SDG güçlerine karşı müttefikler

Rusya, Türkiye ve İran dışişleri bakanlarının Astana Platformu çerçevesindeki son toplantısı, geçtiğimiz eylül ayında New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında gerçekleşti. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Rusya, Türkiye ve İran dışişleri bakanlarının Astana Platformu çerçevesindeki son toplantısı, geçtiğimiz eylül ayında New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında gerçekleşti. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Türkiye ve İran, Suriye'deki gelişmeler ve muhalif grupların Suriye'nin ikinci büyük kenti Halep'i ele geçirmesiyle sonuçlanan saldırılar konusunda görüş ayrılığına düştü. Diğer yandan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Hadi el-Bahra, Birleşmiş Milletler (BM) kararları doğrultusunda siyasi bir çözümün ülkedeki çatışmanın ‘tek uygulanabilir ve sürdürülebilir’ çözümü olduğunu vurguladı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ve diğer muhalif grupların neden Suriye rejim güçlerine karşı harekete geçtiğine ilişkin yorumlarında söz konusu farklılığı dile getirdiler. Fidan bu gelişmeyi dış müdahale ile açıklamanın büyük bir hata olacağını savunurken, Arakçi son olayların ABD ve İsrail tarafından tetiklendiğinde ısrar etti.

İki bakan, Astana süreci çerçevesinde üç garantör ülkenin (Rusya, Türkiye ve İran) dışişleri bakanları düzeyinde Suriye'nin kuzeyindeki son olayları ele almak üzere acil bir toplantı yapılması konusunda mutabık kaldı.

cdv
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi dün (Pazartesi) Ankara'da düzenledikleri ortak basın toplantısında (AFP)

Aynı zamanda Moskova, üçlü dışişleri bakanları toplantısı için Türkiye ve İran'la istişarede bulunduğunu duyurdu.

Türkiye: Dış müdahale yok

Dün (Pazartesi) Ankara'daki görüşmelerinin ardından Arakçi ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Fidan, Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşın daha da şiddetlenmesini istemediğini vurgulayarak, “Suriye'deki olayları dış müdahalelerle açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlıştır” dedi.

Fidan, muhalif grupların son hamlesini Suriye hükümetinin diyaloğu reddetmesine bağlayarak şunu söyledi: “Son gelişmeler bir kez daha Şam'ın kendi halkı ve muhalefetle uzlaşmaya varması gerektiğini gösteriyor.”

İranlı mevkidaşı ile Suriye'deki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduğunu da sözlerine ekleyen Fidan, ‘Suriye'de olup bitenleri dış müdahale ile açıklamaya çalışmanın hata olacağını, dış müdahaleden bahsedenlerin Suriye'de olup bitenleri anlamadıklarını ya da anlamak istemediklerini’ vurguladı.

cdgrth
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dünkü (Pazartesi) basın toplantısı sırasında (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Fidan sözlerini şöyle sürdürdü: “Astana süreci ile Suriye'de taraflar arasında iletişim sağlanmasını amaçladık. 13 yılı aşkın süredir bu mesele çözülemedi. Muhalefetin meşru haklarının görmezden gelinmesi ve rejimin olumlu adım atmaması, Suriye'de savaşın yeniden alevlenmesine yol açtı. Türkiye bu olaylar patlak vermeden önce ilgili tüm tarafları uyardı ve gerekli bildirimleri yaptı.”

Ulusal diyalog şart

Fidan, “Gelişmeler, rejimin muhalefetle ulusal uzlaşıya varması gerektiğini bir kez daha göstermiştir ve Türkiye bu konuda her türlü katkıyı sağlamaya hazırdır” dedi.

Dışişleri Bakanı Fidan, “Astana sürecinin aşamalarında İran ile koordinasyon içinde olduk ve olmaya devam edeceğiz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü her zaman destekledik ve bundan sonra da destekleyeceğiz. Açık ve net olarak vurgulamak istediğim bir husus daha var, o da Türkiye'nin şu anda yaşananları istismar etmeye çalışan hiç kimseye asla müsamaha göstermeyeceği ve ülkemize yönelik her türlü terör tehdidini kaynağında bertaraf edeceğimizdir” ifadelerini kullandı.

Türkiye ve İran'ın terörle mücadelede iş birliğini sürdüreceğini belirten Fidan, ortak düşman olan PKK ve onun Suriye'deki kolu YPG'ye karşı ortak bir mücadele yürütülmesi ve bunlara karşı net politika ve çabaların olması gerektiğini ifade etti.

Fidan, PKK’nın ve bölgedeki kollarının tasfiyesi konusunda Türkiye ve İran'ın tutumlarının aynı olduğunu ve bunun sahada gerçeğe dönüşmesi için daha fazla zaman kaybetmek istemediklerini vurguladı.

Fidan, İran ile bölgedeki çeşitli konularda ve Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak iş birliği ve istişareleri sürdürdüklerini söyledi.

Fidan, “İlgili kurumlarımız Suriye'deki gelişmeleri takip etmek için gece gündüz birlikte çalışıyor ve gelişmelere göre gerekli tedbirler alınıyor” dedi.

xscd
Halep Askeri Havaalanı’ndan dumanlar yükselirken Suriye ordusuna ait bir helikopterin enkazı (EPA)

Suriye'deki iç savaşın belli bir noktada durdurulduğunu ve bunun çok önemli bir başarı olduğunu kaydeden Fidan, Astana sürecinin garantör ülkeleri olan Türkiye, Rusya ve İran'ın son üç yılda istikrar aşamasına ulaşan bir çerçevenin oluşturulmasında hükümet ve muhalif gruplarla birlikte rol oynadığını ifade etti.

Fidan, “En son aşamada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dostluk elini en üst düzeyde uzatarak, bu sorunun diyalogla bir an önce çözülmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizdi. Çünkü ele alınan meseleler kontrolden çıkıyordu ve Suriye nüfusunun yarısı, yaklaşık 10 milyon insan yerlerinden edilmişti. Terör örgütleri ve bölgedeki durum meselenin yönetilmesini ve çözüme kavuşturulmasını daha da zorlaştırıyordu” şeklinde konuştu.

xytj
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi dün (Pazartesi) Ankara'da görüşmelerde bulundu. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Fidan sözlerine şöyle devam etti: “Suriye konusunda bölgede İran ile yoğun bir iletişimimiz var ve pozisyonların net bir şekilde ifade edilmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Ayrıca Rusya ile Astana sürecimiz var. Suudi Arabistan, ABD ve Katar ile de temaslarımız oldu. Son olaylardan önce BM'yi Türkiye'nin perspektifinden bilgilerle bilgilendirdik ve bu çok önemliydi.”

Fidan, ülkesinin Suriye'de geçmişte yaşanan acı olayların tekrarlanmasını, sivillerin öldürülmesini, altyapının tahrip edilmesini ve insanların evlerinden edilmesini istemediğini, aksine mültecilerin ülkelerine dönmelerini istediğini vurguladı.

Fidan, “Terörizme karşı duruşumuz devam ediyor. Terörizm Suriye'de yaşananlardan faydalanarak yeni bir zemin kazanmamalı. Yapılması gereken Suriye rejimi ile muhalefet arasında diyalog kanalları açmaktır. İran ile bölgedeki çeşitli ülkelerin yapması gereken şey de bu yönde çalışmaktır” dedi.

Farklı İran yorumu

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Suriye'deki gelişmelerle ilgili ortak kaygıları ele aldıklarını ve farklılıklar ya da farklı görüşler olmasının normal olduğunu söyledi.

Arakçi, Türk mevkidaşıyla yaptığı görüşmeleri ‘hızlı, doğrudan, dostane, yapıcı ve verimli’ olarak tanımladı.

Arakçi, Türkiye Dışişleri Bakanı'nın Suriye'deki son olaylara İran'ın benimsediği dış müdahale perspektifinden bakmayı reddetmesinin tam aksine şunları söyledi: “Bize göre Suriye'deki terörist ve tekfirci grupların ABD ve İsrail ile açık bir koordinasyonu var. Bu gruplar dikkatleri İsrail'in Filistin ve Lübnan'da yaptıklarından başka yöne çekmeye çalışıyor ve bu nedenle Suriye'de güvensizlik ortamı yaratıyorlar.”

xcvfb
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dünkü (Pazartesi) basın toplantısı sırasında (AFP)

Arakçi, Suriye'nin kuzeyinde ‘tekfirci gruplar’ olarak adlandırdığı grupların yeniden canlanmasının ve özellikle Halep'e saldırmalarının endişe verici olduğunu ve Suriye'nin güvenlik ve istikrarı için bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Başta Suriye'nin komşuları olmak üzere bölgedeki tüm ülkelerin bu tehlikeli durumdan etkileneceğinden şüphe duymadığını ifade eden Arakçi, ‘Siyonist rejimin bölgedeki gerginliğin artmasındaki rolünü görmezden gelmenin büyük bir hata olacağını’ vurguladı.

Türk mevkidaşıyla Suriye'de istikrar ve güvenliğin sağlanmasının yollarını ve Suriyeli mültecilerin ülkelerine güvenli bir şekilde dönmelerini ele aldıklarını ifade eden Arakçi, Astana süreciyle elde edilen kazanımların korunması konusunda görüşlerinin örtüştüğünü ve Astana sürecinin bir sonraki toplantısının dışişleri bakanları düzeyinde yapılması ve bu sürecin çıkmaza girmesinin engellenmesi gerektiğine karar verdiklerini belirtti.

Şam'a destek

Arakçi, Suriye'yi istikrarsız bir ülke haline getirmenin bölgenin güvenliğine bir darbe olacağını ve Suriyeli sivillerin öldürülmesinin Suriye ekonomisine bir darbe vuracağını ifade etti.

Suriye'nin terör örgütleri için bir merkez olmaması gerektiğini ve Suriye'yi istikrarsız bir bölgeye dönüştürme projesinin Siyonist bir proje olduğunu ve hiç kimsenin Siyonistlerin buradaki rolünü göz ardı etmemesi gerektiğini ifade eden Arakçi, “İki kardeş ülke (Türkiye ve İran) olarak rolümüzü oynamamız ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın sağlanması için hızlı ve etkili müdahalelerde bulunmamız gerekiyor” dedi.

Arakçi, İran'ın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye hükümetine ve Suriye halkına tam destek vereceğini ve bölgenin istikrar ve güvenliği için Suriye rejimi ve ordusunun yanında yer almaya devam edeceğini vurguladı.

Arakçi, “İran, Türkiye, Irak, Suudi Arabistan, Mısır, Irak ve bölgedeki diğer ülkelerle temas ve istişarelerini sürdürmektedir. Bu bölgesel istişarelerin Suriye'deki durumun kötüleşmesini durdurmada önemli bir rol oynayacağından eminiz” ifadelerini kullandı.

xcd
Halep'teki ilerleyiş sırasında muhalif grupların üyeleri (EPA)

Türkiye ve İran Suriye krizinde karşıt taraflarda yer alıyor, Türkiye Suriyeli muhalifleri, İran ise Şam'ı destekliyor, ancak siyasi bir çözüme ulaşmak için Rusya ve Suriyeli taraflarla Astana sürecinde birlikte çalışıyorlar.

İran, HTŞ ve müttefik grupların ülkenin kuzeyinde başlattığı büyük saldırı karşısında Suriye ordusunu desteklemek üzere Suriye'de İranlı ‘askeri danışmanların’ varlığını sürdürme niyetinde olduğunu bildirdi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Arakçi'nin Ankara ziyaretine denk gelen basın toplantısında, “İranlı danışmanların varlığı yeni bir şey değil, geçmişte de vardı ve Suriye hükümetinin isteğine göre gelecekte de kesinlikle devam edecek” dedi.

Moskova ise Suriye'deki durumla ilgili olarak Türkiye ve İran ile yakın temas halinde olduğunu açıkladı ve Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakanlarının Suriye konusunda üçlü bir toplantı yapma olasılığını göz ardı etmedi.

Muhalifler ve siyasi çözüm

Hadi el-Bahra, BM kararları doğrultusunda siyasi bir çözümün ülkedeki çatışmanın ‘tek uygulanabilir ve sürdürülebilir’ çözümü olduğunu vurguladı.

Dün düzenlediği basın toplantısında “Siyasi bir çözüm için mümkün olan tüm araçları kullanma hakkına sahibiz” diyen el-Bahra, muhalefetin ‘siyasi hedefler olmaksızın askeri eylem’ peşinde olmadığını vurguladı.

sc
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Hadi el-Bahra dün (Pazartesi) İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında (Reuters)

El-Bahra, Suriye'nin kuzeybatısında birkaç gün önce silahlı gruplar tarafından başlatılan askeri operasyonun ‘hükümet siyasi geçişi sağlamak üzere tam bir siyasi sürece dahil olana kadar devam edeceğini’ açıkladı.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu pazar günü yaptığı açıklamada, Türkiye yanlısı Suriyeli grupların Suriye'nin kuzeybatısında Kürt silahlı gruplara ve Suriye güçlerine karşı başlattığı yeni askeri operasyonu (Özgürlük Şafağı) desteklediğini bildirdi.

Suriye Geçici Hükümeti yaptığı açıklamada, ‘Esed güçleri ve PKK militanları tarafından gasp edilen bölgeleri kurtarmak’ amacıyla Özgürlük Şafağı Operasyonu'nu başlattığını duyurdu.



Şahin Taburları’nın kamikaze İHA’ları Suriye'de denklemi değiştiriyor

Şahin Taburları’nın geliştirdiği kamikaze İHA’nın havalanırken çekilmiş bir fotoğrafı
Şahin Taburları’nın geliştirdiği kamikaze İHA’nın havalanırken çekilmiş bir fotoğrafı
TT

Şahin Taburları’nın kamikaze İHA’ları Suriye'de denklemi değiştiriyor

Şahin Taburları’nın geliştirdiği kamikaze İHA’nın havalanırken çekilmiş bir fotoğrafı
Şahin Taburları’nın geliştirdiği kamikaze İHA’nın havalanırken çekilmiş bir fotoğrafı

Firas Kerem

Heyet Tahrir Şam (HTŞ) gruplarından Şahin Taburları tarafından geliştirilen, kullanılan ve yönetilen kamikaze insansız hava araçları (İHA), Suriye rejimi güçlerine ve İran destekli milislere karşı yürütülen Saldırganlığın Caydırılması Operasyonu’nda önemli kazanımlar elde etti. Çünkü Şahin Taburları, silahlı grupların kara kuvvetleriyle iş birliği içinde savunma hatlarını önceden yarma ve Suriye rejimi güçlerinin Şam'ın kontrolü altındaki herhangi bir bölgedeki herhangi bir savunma hattında direnme ya da savunma pozisyonlarını koruma kabiliyetini zayıflatma kabiliyetine sahip.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı özel açıklamalara göre komutanlar, özellikle Saldırganlığın Caydırılması Operasyonu'nda muhaliflerin savaş yönetim tarzındaki stratejik değişiminin yanı sıra rejim güçlerinin mevzilerine yönelik saldırılarda kamikaze İHA’ların kullanılması ve grupların önceki çatışmalarda öne çıkan topçular ve diğer konvansiyonel silahların terk edilmesiyle elde edilen kazanımları ayrıntılarıyla anlattı.

Halep cephelerindeki 14 askeri mevzi, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından kullanılan 6 askeri mevzi (hepsi savunma amaçlı) ve Halep'in batısındaki 46. Alay içindeki komuta mevzileri Şahin Taburları’nın İHA’ları tarafından imha edildi. Muhalif gruplardan resmi bir kaynağa göre İHA’lar Halep'teki rejim güçlerinin savunma hatlarının kırılmasına, rejim subaylarının ve mevzilerdeki unsurlarının moralinin bozulmasına ve zırhlılar da dahil olmak üzere hedefleri imha etme kabiliyeti ve büyük etkinliği nedeniyle korku ve kaos ortamı yaratılmasında güçlü bir şekilde katkıda bulundu.

Muhaliflerin yeni askeri stratejisinde Şahin Taburları’nın İHA’larının başka bir rol oynadığını söyleyen kaynak, “Bu İHA'lar, Suriye rejiminin cephelerdeki mevzilerinde bulunan operasyon odalarını hedef alıyor. Bu da rejim saflarında idari ve komuta dengesizliğine neden olurken muhalif grupların kara birliklerinin ilerlemesine ve bu bölgelerde kalan rejim güçleriyle yaşanan sınırlı ya da büyük çatışmaların ardından bölgelerin kontrolünü ele geçirmesine yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.

Halep cephelerindeki 14 askeri mevzi, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) tarafından kullanılan 6 askeri mevzi (hepsi savunma) ve Halep'in batısındaki 46. Alay içindeki komuta mevzileri Şahin Taburları’nın İHA’ları tarafından imha edildi. İHA’lar Halep'teki rejim güçlerinin savunma hatlarının kırılmasına güçlü bir şekilde katkıda bulundu.

Hassas saldırılar gerçekleştirme kabiliyeti yüksek olan bu İHA’ların üretiminden, geliştirilmesinden ve kullanılmasından sorumlu olan Şahin Taburları’nın da katıldığı Saldırganlığın Caydırılması Operasyonu’nda görevli bir komutan, “Bu İHA’lar tamamen yerel imkânlarla ve Suriye rejiminden kaçan ve bu alanda büyük uzmanlığa sahip subaylar tarafından üretilmiş ve geliştirilmiştir. Herhangi bir uluslararası kuruluşun katılımı söz konusu değildir” diye konuştu.

Açıklamalarını detaylandıran komutan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şahin Taburları tarafından kullanılan üç tip İHA bulunuyor. Bunların başında Ruslar ve İranlılar tarafından son birkaç yıldır Suriye'nin kuzeybatısında sivilleri hedef almak için kullanılan, infilak etmeyen ya da önemli bir hasara uğramayan ve silahlı gruplardaki Suriyeli uzmanlar tarafından onarılıp geliştirilen, bazıları elle fırlatılan İHA’lar geliyor. Bunun yanında hedefe doğru uçmalarını ve el bombası ya da roket güdümlü el bombası (RPG) gibi bir miktar patlayıcı ile donatıldıktan sonra isabetli bir vuruş yapmalarını sağlamak için kameralarla donatılmış pervaneli İHA’lar var. Aynı şekilde kısa bir süre önce Şahin Taburları, hedeflerine doğru uçmak için bir gözetleme kamerasıyla donatılmış jet motorları kullanan İHA’lar üretti. Bu İHA’lar, hedef aldığı yerlerdeki, özellikle de rejimin askeri operasyonlarının komuta merkezlerindeki yıkıcılığı nedeniyle askeri operasyon dengesinin gruplar lehine değişmesinde büyük rol oynadı.”

Şahin Taburları’nın geliştirdiği İHA’lar korku salıyor

Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’ndaki komutanlardan Mahmud el-Abdullah, rejim güçleri yakalandıklarında bulundukları mevzilerde ve kendileriyle yapılan ilk sorgulamalarda, İHA'ların saflarında nasıl korku ve kaos ortamı yarattığını anlattıklarını söyledi.

Savunma ve geri mevzilerdeki güçler arasındaki karışıklık, operasyonda kullanılan İHA’ların hedeflerini isabetli bir şekilde vurma kabiliyetleri ve sahada neden oldukları yıkım, rejim güçleri subaylarının sık sık geri mevzilere ve hatlara doğru kaçmasına ve buralardan gruplarla çatışacak unsurlara emirler vermesine neden oluyor.

Muhalif gruplar tarafından 2019 sonlarında kurulan ve rejim güçleri ile İran destekli milislere karşı Suriye'nin kuzeybatısındaki tüm askeri operasyonların yönetim ve koordinasyonunu üstlenen Fetih’ul-Mubin Operasyon Odası’na yakın kaynaklar şunları söyledi:

“Fetih’ul-Mubin Operasyon Odası’na bağlı gruplardan biri olan Şahin Taburları, gruplar için İHA üretmek, geliştirmek ve fırlatmak üzere sadece Suriyelilerden oluşan bir kadroyla kuruldu. Grupların rejim güçlerine ve müttefiklerine karşı savaş yöntemini geliştirmeye, savaşlara yeni bir savaş stratejisi getirmeye ve rejimin gruplara karşı askeri kabiliyetlerine karşı kendi kabiliyetlerini artırma ihtiyacı buna itti.”

Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'na katılan komutanlardan biri, rejim güçleri yakalandıklarında bulundukları mevzilerde ve kendileriyle yapılan ilk sorgulamalarda, İHA'ların saflarında nasıl korku ve kaos ortamı yarattığını anlattıklarını söyledi.

Saldırganlığın Caydırılması Operasyonu’ndan sorumlu Fetih’ul-Mubin Operasyon Odası, İHA’ların kullanımının yanı sıra önemli askeri mevzileri ve rejim güçlerinin önde gelen isimleri hassas bir şekilde hedef aldığını gösteren bazı videolar yayınladı.

Saldırganlığın Caydırılması Operasyonu devam ederken pazartesi günü Şahin Taburlarının bir İHA’sı rejim güçlerinin askeri güvenlik servisi başkanını ve birkaç arkadaşını Suriye'nin orta kesimlerindeki Hama’nın 15 kilometre kuzeyinde bulunan Suran ilçesini hedef aldı. Hedef alınan kişiler olay yerinde öldü.

Bu saldırı, Hama'nın kuzeyinde bulunan Zeynel Abidin Dağı'nın tepesinde bir araya gelen rejim güçleri subaylarının benzer şekilde hedef alınması ve Muhaliflerin Hama kentine girip taktiksel olarak Hama'nın kuzeyindeki geri hatlara çekilmesinden ve ardından Şahin uçaklarının Hama askeri havaalanını doğrudan hedef alıp bir helikopteri imha etmesinden bir gün sonra rejim ordusunun askeri şefi General Abdulkerim Mahmud İbrahim’in Hama şehir merkezine doğru geri çekildiği bir dönemde gerçekleşti. Fetih’ul-Mubin Operasyon Odası, Hama'nın kuzeyinde devam eden çatışmalar sırasında Şahin Taburları İHA’larıyla farklı bölgelerde hedef alınan rejim güçlerinden bazı subayların (Tuğgeneral Casim Diyab, Tuğgeneral Eymen Mulhem ve Albay Mahmud Kadir el-Mahmud) öldürüldüğünü duyurdu.

Veriler Şahin Taburları İHA’larının fırlatıldığı yerden 25 kilometreye kadar mesafe kat edebilme kabiliyetine sahip olduğunu gösteriyor. Hama'nın 40 kilometre batısındaki Masyaf bölgesinde, yani Hama kırsalında grupların ilerlediği son noktadan Hama'nın yaklaşık 20 kilometre kuzeyinde, Cumhuriyet Muhafızları da dahil olmak üzere farklı rütbelerden rejim güçlerine mensup subayların katıldığı bir toplantı yerini hedef alması da bunu doğruluyor.

zxcdvf
Şahin Taburları İHA’sının bir fotoğrafı

Öte yandan operasyonun ve gidişatının gizliliğini sağlamak için askeri sırların, özellikle de muharebe ve taktiksel sırların korunması çerçevesinde gruplardan hiçbir askeri unsur bu İHA’ların sayısından bahsetmedi.

Bu İHA’ların sahadaki ve şiddetli çatışmalardaki rolü Halep ve Hama sınırları ve surlarıyla sınırlı değildi. Halep'in yaklaşık 30 kilometre güneydoğusundaki es-Sefira ve Cebel İzzan bölgelerinde konuşlu rejim güçlerinin direncinin kırılmasında ve morallerinin bozulmasında da benzer ve önemli bir rolü oldu. Gruplar, stratejik öneme sahip es-Sefira ve Cebel İzzan bölgelerindeki Askeri Savunma Sanayi Merkezi’nde konuşlu rejim güçlerinin ve İran destekli milislerin son kalelerine doğru İHA’lı saldırılar düzenledi. Bu saldırılar, grupların karadan yürüttüğü saldırılarla birlikte bu bölgelere yönelik yarı hava saldırısının başlangıcını oluşturdu.