Esed’in düşüşü: Nasıl başladı, nasıl bitti?

Yanına kimseyi almadı, kimseye veda etmedi ve kimseyi savunmadı

Silahlı grupların bölgeyi kontrol altına almasının ardından Hama’nın dış mahallelerinde bulunan Siyasi Güvenlik Şubesi'ne ait bir tesiste Beşşar Esed'in çerçevesi kırılmış bir fotoğrafı, 7 Aralık 2024 (AFP)
Silahlı grupların bölgeyi kontrol altına almasının ardından Hama’nın dış mahallelerinde bulunan Siyasi Güvenlik Şubesi'ne ait bir tesiste Beşşar Esed'in çerçevesi kırılmış bir fotoğrafı, 7 Aralık 2024 (AFP)
TT

Esed’in düşüşü: Nasıl başladı, nasıl bitti?

Silahlı grupların bölgeyi kontrol altına almasının ardından Hama’nın dış mahallelerinde bulunan Siyasi Güvenlik Şubesi'ne ait bir tesiste Beşşar Esed'in çerçevesi kırılmış bir fotoğrafı, 7 Aralık 2024 (AFP)
Silahlı grupların bölgeyi kontrol altına almasının ardından Hama’nın dış mahallelerinde bulunan Siyasi Güvenlik Şubesi'ne ait bir tesiste Beşşar Esed'in çerçevesi kırılmış bir fotoğrafı, 7 Aralık 2024 (AFP)

Sami Mubayyed

Suriye’nin eski Devlet Başkanı Hafız Esed'in 2000 yılındaki cenaze törenine katılan tüm yabancı ülkelerin aynı zamanda dolaylı da olsa oğlu Beşşar Esed'in halefliğini kutsadıklarını söylesek yanlış olmaz.

Beşşar'ı devlet başkanı olmadan önce Elysee Sarayı'nda ağırlayan dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve yine dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright da cenazeye katılanlar arasındaydı. Albright'ın cenazeye katılımı dönemin ABD Başkanı Bill Clinton yönetiminin Beşşar'a bir lütfu olarak görülmüştü.

Bazıları Suriye’nin yeni Devlet Başkanı Beşşar Esed’in Londra'da eğitim gördüğü ve hayatı boyunca İngiltere'de yaşamış ve Humuslu saygın bir Sünni aileden gelen Esma el-Ahras ile evlendiği için Batı'ya yakın olduğunu söyledi. Beşşar’ın iktidarı önce Paris'i, ardından Kraliçe 2. Elizabeth tarafından kabul edildiği Londra'yı ziyaretiyle başladı. Ayrıca Suriye’de başkalarına açılma ve Baas Partisi'nin sosyalist çizgideki mirasından kurtulma arzusunu yansıtan birtakım icraatlarda bulundu.

Daha önce sahip olan kişi tarafından öldürülen iyi politikalar

İçeri cephede Esed, dünyaca ünlü Suriyeli karikatürist Ali Ferzat'ın 2000 yılında, Baas Partisi'nin 1963 yılında iktidara gelmesinden sonra ilk özel yayın olan Dumari isimli mizah dergisini kurmasına izin verdi. Ardından dergiyi kendisine ya da devlet başkanlığı makamına hakaret ettiği için değil, eski Başbakan Muhammed Mustafa Miro'yu eleştirdiği gerekçesiyle kapattı. Bununla verdiği mesaj açıktı; ‘Esed'in Suriye'sinde eleştiri yasaktı’. Daha sonra özel üniversitelerin kurulmasına izin veren Esed, sonrasında bu üniversitelerin çalışmalarını idari olarak kısıtladı. İktidardaki Baas Partisi’nin kollarından biri olan Suriyeli Öğrenciler Ulusal Birliği'ne boyun eğerek özel üniversitelere ağır vergiler getirdi.

Ardından 2001 yılında ‘Şam Baharı’ yaşandı. Şam Baharı, ‘rejim değişikliği’ yerine ‘reformun’ tartışıldığı entelektüel bir forumdu. Ancak Beşşar Esed, buna, forumu düzenleyenlerin, katılanların ve hakkında sempatiyle yazılar yazanların çoğunu tutuklayarak karşılık verdi.

ABD’deki 11 Eylül 2001 olayları Esed'e Washington ile iyi ilişkiler kurması için altın bir fırsat sundu. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın Suriye’deki faaliyetleri hakkında FBI'a doğru istihbarat sağlarken bu fırsatı iyi değerlendirecek gibi görünüyordu.

Esed'in en bariz özelliği, son güne kadar süren iktidarı boyunca ülkenin yasama organında yaşanan kaosa ve çelişkili kararlar almasına neden olacak şekilde aldığı her faydalı karardan geri adım atmasıydı. İster yargı, ister eğitim, ister basın alanında olsun gerçek bir reformun rejiminin yapısına darbe vuracağını ve rejimi yıkacağını biliyordu. Çünkü özgür bir basın, tarafsız bir yargı ve sağlam bir eğitim rejimi yıkar.

Dış politikadaki çelişkiler

Dış cephede ise Esed bir dönem Avrupa ve ABD arasında, bir dönem de Arap ülkeleri ve İran arasında bocaladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, (Erdoğan başbakan iken) ilk müttefiki ve yakın dostuydu, ta ki 2011 yılında politikaları onları ayırana kadar. Bunun ardından Esed’in karşısında ye alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gün önce ona son darbeyi vurdu.

Esed ayrıca Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ve Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat gibi babasının gergin ve çetrefilli bir ilişki içinde olduğu kişilerle de dostane ilişkiler kurmaya çalıştı. Irak üzerindeki kuşatmanın kaldırılmasına yardımcı olması için dönemin Başbakanı Muhammed Mustafa Miro'yu Bağdat'a gönderdi. Filistinlilerin 28 Eylül 2000 tarihinde İkinci İntifada’yı başlatması, ona kendisini ilk Arap davası olan Filistin'e bağlı bir Arap milliyetçisi olarak sunma fırsatı verdi. İntifadaya verdiği destek Hamas ve Hizbullah ile ilişkilerini güçlendirdi. O günden sonra İran'a da yakınlaştı. Ancak İran'la olan ilişkisi o zamanlar bağımlılık değil, dostluk ilişkisiydi. Bu ilişkiyi kendisini sözde ‘direniş ekseni’ içinde ılımlı bir unsur olarak sunmak için kullandı. Örneğin, 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin düşmesinden sonra Irak'ta tutulan yabancı rehinelerin serbest bırakılması için Iraklı gruplara müdahale etti. Ardından 2007 yılında İran karasularında tutulan 15 İngiliz denizcinin serbest bırakılması için yeniden devreye girdi.

XScdfv
İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, Esed’i Tahran'da kabul etti, 30 Mayıs 2024 (AFP)

Ancak üstlendiği bu ılımlı rol bile ikna edici olmadı. Suriye, ABD’nin çıkarlarını hedef almaları için cihatçıların Irak'taki ‘Sünni direnişine’ katılmasını kolaylaştırıyordu. Suriye devlet medyası ve güdümlü haber ajansları, İsrail ile diplomatik ilişkileri olan tüm ülkeleri eleştirmede babası Hafız Esed dönemindeki politikayı izledi. Ancak Katar’ın kurucu Emiri Şeyh Hamad bin Casim Al Sani ile şahsi dostluğu nedeniyle Katar bunun dışında tutuldu. Bir yandan da Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin) yerden yere vurulup ‘şeytanın kardeşleri’ olarak tanımlanıyordu. Ancak 2011 yılındaki halk gösterileri başlayana kadar Hamas'a kapılarını açtı. Türkiye'nin arabuluculuğunda İsrail ile 2008 yılında ciddi müzakerelere girme fırsatı bulduğunda, Hamas, Hizbullah ile birlikte sürecin neredeyse ilk kurbanlarından biri oluyordu.

11 Eylül olayları

İşgal altındaki Filistin topraklarında 2000 yılında başlayan İkinci İntifadanın ardından, 11 Eylül 2001 olayları Esed için dönemin Başkanı George W. Bush yönetimindeki ABD ile iyi ilişkiler kurmak için altın bir fırsat oldu. Çoğu 1970'li yıllarım sonu ve 1980'li yılların başında Baas Partisi’nin baskılarından kaçarak El Kaide'ye katılan Suriyeli Müslüman Kardeşler Teşkilatı üyelerinin faaliyetleri hakkında Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) doğru istihbarat sağlarken bu fırsatı iyi değerlendirecek gibi görünüyordu.

Hasan Nasrallah ile yakın ilişkilere sahip olan Esed'in Lübnan’ın eski Başbakanı Refik Hariri ile ilişkileri ise çok gergindi. Esed, Hariri’den hoşlanmıyordu, çünkü Hariri, Esed'i pazarlıkçı, dalavereci ve dürüst olmayan siyasi bir haydut olarak görüyordu.

ABD Dışişleri Bakanlığının eski Suriye Direktörü Richard Erdman'a göre bu doğru istihbarat sağlama hamlesi işe yaradı ve “Suriye’nin iş birliğiyle Amerikalıların hayatı kurtarıldı”. Ancak bu iş birliği, Esed'in 2001 yılının ekim ayında Afganistan’da El Kaide'ye karşı savaşa katılmayı reddetmesi ve birkaç gün sonra Suriye'yi ziyaret eden İngiltere Başbakanı Tony Blair'e küçümseyici bir şekilde davranması nedeniyle kısa sürdü.

Irak ile ilişkiler

Babasından Irak’a açıklık politikasını miras alan ve bunu 2000-2002 yılları arasındaki ablukayı kırma girişimleriyle geliştiren, ardından da 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgalini reddeden Beşşar Esed’in bölge politikasında Irak'ın önemli bir yeri vardı. Her ne kadar Irak'a direnişçi göndermiş olsa da Baasçı rejimlerinin yakınlığı nedeniyle pek çok kişi onu Saddam Hüseyin'e benzetti. Ancak Saddam döneminde Şam'a sık sık giden ya da Şam'da ikamet eden Irak’ın eski başbakanları İbrahim Caferi ve Nuri el-Maliki ile İslami Dava Partisi ve İslam Devrimi Yüksek Konseyi'nden diğer Şii politikacıları destekleyen İran'a bağlı yeni rejimden büyük fayda sağladı.

xsdcvf
Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki ve Esed, 2007 (AFP)

Mehdi Ordusu'ndan Bedir Milisleri'ne kadar Sünni ve Baasçı isimleri ortadan kaldırmak için milis gruplar kuran İran, bu milisleri Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi), Nuceba Hareketi ve Hizbullah Tugayları gibi farklı isimler altında eğitti, silahlandırdı ve Suriye’deki savaşta kullandı. Bu milis gruplar, 2014 yılında DEAŞ ortaya çıktığında Beşşar Esed'le ortak bir düşman edinmiş oldu. Ancak kasım ayının sonlarındaki son savaşında Esed’i desteklemek amacıyla bu kez müdahil olmadılar. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, bu yılın ortalarında Esed ve Erdoğan arasında arabuluculuk yapmayı teklif etti, ancak Esed bu teklifi reddetti.

Hizbullah ile ilişkiler

Hasan Nasrallah ile yakın ilişkilere sahip olan Esed'in Lübnan’ın eski Başbakanı Refik Hariri ile ilişkileri ise çok gergindi. Esed, Hariri’den hoşlanmıyordu, çünkü Hariri, Esed'i pazarlıkçı, dalavereci ve dürüst olmayan siyasi bir haydut olarak görüyordu. Hariri’nin sık sık “Hafız Esed bizimle görüşürdü. Biz de mutlu ve memnun ayrılırdık. Hepimizi kucaklardı. Ama bu genç adam bunu yapamaz” dediği aktarıldı.

Ardından Esed ve Hariri arasında Hizbullah'ın desteklediği Lübnan Cumhurbaşkanı Emil Lahud'un görev süresinin uzatılması konusunda bir tartışma yaşandı. Hariri, Lahud’un görev süresinin uzatılmasını reddetti ve onun Lübnan toplumunun demokratik ve siyasi yapısıyla bağdaşmayan bir asker olduğunu söyledi. Ancak Esed, Hariri’yi öldürmekle tehdit etti ve Suriye’nin Lübnan'daki İstihbarat Birimi’nin şefi Rüstem Gazali'ye de onu tehdit etmesi, hakaret etmesi ve Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye güçlerinin Lübnan'dan çekilmesini öngören 1559 sayılı kararının uygulanmasını engellemekle suçlaması talimatını verdi. Ardından 14 Şubat'ta bu tehdit gerçeğe dönüştü ve Refik Hariri Beyrut’un merkezinde meydana gelen büyük bir patlamada öldürüldü. Hizbullah ve Suriye bu suça karışmakla suçlandı.

Beşşar Esed karşıtı halk protestoları 15 Mart 2011 tarihinde patlak verdiğinde, bazıları ‘reformist’ Devlet Başkanı’nın yolsuzluğa ve Baas Partisi'ne karşı babasının 1970 yılında hamlesine benzer yeni bir reformcu harekete öncülük edeceğini düşünüyordu.

zxs
Devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Hizbullah'ın merhum lideri Hasan Nasrallah ile 2010 yılında Şam'da (AFP)

Uluslararası bir soruşturma komitesi kuruldu ve 2020 yılında Hasan Nasrallah'ın iadesini reddettiği bir Hizbullah üyesi hakkındaki kararını verdi. Hariri suikastının bir diğer kurbanı da 12 Ekim 2005 tarihinde ‘intihar eden’ ve Alman Savcı Detlev Mehlis tarafından yapılan soruşturmadan sonra bizzat Esed tarafından ‘katledildiği’ söylenen Suriye İçişleri Bakanı ve Suriye'nin Lübnan'daki eski İstihbarat Birimi Şefi Gazi Kenan'dı. Gazi Kenan, Suriye’nin en etkili ve güçlü Alevi subaylarından biriydi. Suriye'de bir askeri darbe olsaydı, bunu gerçekleştirecek adaylardan biri olarak görülüyordu. Ancak o da öldürüldü, tıpkı 2012 yılında Suriye devriminin başlarında öldürülen, ülkede Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yapmış olan Beşşar Esed'in eniştesi Asıf Şevket gibi. Şevket’in ‘silahlı terörist gruplar’ tarafından öldürüldüğü öne sürüldü.

Suriye devrimi

Beşşar Esed karşıtı halk protestoları 15 Mart 2011 tarihinde patlak verdiğinde, bazıları ‘reformist’ Devlet Başkanı’nın yolsuzluğa ve Baas Partisi'ne karşı babasının 1970 yılındaki hamlesine benzer yeni bir reformcu harekete öncülük edeceğini düşünüyordu. Esed’in “Adam kayırma, ihmal, rüşvet, yolsuzluk ve kuzenim Rami Mahluf'un Suriye ekonomisine hakim olması konularında sizin yanınızdayım ve en az sizin kadar incindim” demesini bekliyorlardı. Esed, protestoların başlamasından sonra Suriye Halk Meclisi'nde ilk konuşmasını yapmak için 2011 yılının Mart ayı sonlarına kadar bekledi. Esed, protestocuları sakinleştirmek ve o zamanlar ‘rejimin düşmesi’ talebinin ye almadığı taleplerini karşılamak yerine, onları ‘ajanlar’ ve hatta ‘virüsler’ diyerek küçümsedi. Milislerinin protestocuları bastırmasına izin verdi ve meseleyi binlerce protestocunun işkence altında öldüğü güvenlik birimlerine devretti. Protestolar tırmanıp şehirler birer birer düşmeye başlayınca önce Hizbullah'tan, sonra İranlı mezhepçi milislerden ve son olarak da 2015 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den askeri destek istedi. Hepsi de anında yanıt verdi ve Esed'i dokuz yıl boyunca askeri ve siyasi olarak ayakta tuttu. Rusya ordusu Şam kırsalını, antik Palmira kentini, Halep'i, Deyrizor'u ve Dera'yı onun için geri aldı. Buna karşılık Putin onu Erdoğan'la ciddi bir siyasi diyaloğa girmeye ikna etmeye çalıştı, fakat bunu reddetti. Suriyeli muhaliflerle diyalog kurmasını istedi, ona da “hayır” dedi.

Ülkesini terk edişindeki en çarpıcı olan noktaysa şüpheli sessizliği ve halkına hiçbir şey söylemeden ve kendisini biraz olsun kurtarabilecek şekilde iktidarı devretmeden Şam'dan ayrılmasıydı. Yanına kimseyi almadı, kimseye veda etmedi ve kimseyi savunmadı.

Rusya'nın desteği sadece askeri meselelerle sınırlıydı. Ekonomik konulara müdahale etmediği gibi rejime elektrik ya da petrol de sağlamıyordu. Buna karşın İran askeri ve ekonomik ayrıcalıklar talep etti ama Esed hiçbir şey vermedi. Bunun üzerine İran ona sırtını döndü ve tıpkı Lübnan’daki son savaşta Hizbullah'ı terk ettiği gibi onu da terk etti. İran, tıpkı Rusya gibi onu desteklemek için asker göndermeyi reddetti. Bu da Esed'in düşüşünü ve 7 aralığı 8 aralığa bağlayan gece ülkeden kaçışını hızlandırdı. Halkının elektriksiz ve yakıtsız yaşaması, şehirlerinin her gece İsrail tarafından bombalanması ve geçimini sağlayanların bile servetlerinin ve geçim kaynaklarının yağmalanmasına alışmış görünüyordu. Bütün bunlara daha da izin verilebilirdi.

sxcdf
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’i Moskova'daki Kremlin Sarayı’nda kabul etti, 24 Temmuz 2024 (AFP)

Ülkesini terk edişindeki en çarpıcı olan noktaysa şüpheli sessizliği ve halkına hiçbir şey söylemeden ve kendisini biraz olsun kurtarabilecek şekilde iktidarı devretmeden Şam'dan ayrılmasıydı. Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Esed Şam’dan ayrılırken yanına kimseyi almadı. Kimseye veda etmeyen Esed kimseyi de savunmadı. Ülkelerinden benzer şekilde ayrılmak zorunda kalan başka yöneticilerle karşılaştırabilir, Esed’in ülkesinden çıkışını 1952 yılında Kral Faruk'un başına gelenlerle kıyaslayabiliriz. Kral Faruk, askeri üniformayla ayrılmayı ve Hür Subayların en yüksek rütbelisi olan askerin (General Muhammed Necib) kendisini selamlayarak yolcu etmesini şart koşmuştu. Ayrıca istifa mektubunun Mısır ve Sudan Kralı'na yakışır şekilde resmi bir kâğıda yazılmasında ısrar etti. Bu ayrıntıların hiçbiri Esed'ın aklına gelmedi. Suriye'yi ve kendisi için ya da kendisi yüzünden ölenleri hiçe sayarak gecenin karanlığında hızla ülkeyi terk etmeyi tercih etti.



Irak'ta bir alışveriş merkezinde çıkan yangında yaklaşık 60 kişi hayatını kaybetti

TT

Irak'ta bir alışveriş merkezinde çıkan yangında yaklaşık 60 kişi hayatını kaybetti

Yanmış binanın dışından bir fotoğraf... 17 Temmuz 2025 (AFP)
Yanmış binanın dışından bir fotoğraf... 17 Temmuz 2025 (AFP)

Irak İçişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamaya göre, Bağdat'ın 170 km güneydoğusundaki Vasıt vilayetinin merkezinde beş katlı bir ticaret merkezinde çıkan yangında 61 kişi hayatını kaybetti.

Irak televizyonlarında yer alan haberlere göre Kut kentindeki alışveriş merkezinde çıkan yangında yaşamını yitirenlerin sayısı 77'ye yükseldi.

Vasıt vilayetindeki yerel yetkililer daha önce kentteki bir alışveriş merkezinde gece çıkan yangında yaklaşık 50 kişinin hayatını kaybettiğini ve yaralandığını açıklamıştı.

ukılo
Irak Sivil Savunma İdaresi ekipleri, Kut yangınını söndürmeye ve mahsur kalan vatandaşları kurtarmaya çalışıyor. (INA)

Şarku’l Avsat’ın Irak Haber Ajansı’ndan (INA) aktardığına göre Vali Muhammed Cemil el-Meyyahi yaptığı açıklamada, “Vasıt vilayetindeki büyük bir ticaret merkezinde meydana gelen trajik yangında şehit olan ve yaralananların sayısı yaklaşık 50 kişiye ulaştı” ifadelerini kullandı.

3 günlük yas ilan edildi

Eyalette 3 günlük yas ilan edildiğini belirten Vali, ‘ilgili makamların yangının nedenlerini araştırmaya devam ettiğini ve ilk sonuçların 48 saat içinde açıklanacağını’ kaydetti.

Vali, “Yerel makamlar olayla ilgili olarak bina sahibi ve alışveriş merkezi hakkında yasal işlem başlattı” dedi.

Kut'taki bir AFP muhabiri, ilk raporların yangının altı katlı binanın birinci katında çıktığını ve büyüyerek son kata kadar yayıldığını gösterdiğini belirtti.

AFP muhabiri, şehirdeki bir hastanede yanmış cesetler gördüğünü, hastanenin sabah saat 4’e kadar yaralı taşıyan ambulanslarla dolu olduğunu ifade etti.

Çoğu zaman güvenlik standartlarının göz ardı edildiği ülkede son yangın dün geç saatlerde çıktı. Raporlara göre yangın, 5 katlı binada bulunan Corniche Hipermarket’in birinci katında çıktıktan sonra tüm binaya yayıldı. Yangının nedeni henüz bilinmiyor, ancak kurtulanlardan biri AFP'ye yaptığı açıklamada bir klimanın patladığını söyledi.

ıdfgbh
Yangında hayatını kaybeden kurbanların cenaze töreninden... 17 Temmuz 2025. (Reuters)

51 yaşındaki Ali Kazım, alışveriş merkezi ile kurbanların nakledildiği hastane arasında gidip geldi ve kaybolan akrabasını, eşini ve üç çocuğunu aradı. Alışveriş merkezinde, kurtarma ekipleri enkaz altında kurbanları ararken, bir ambulans da yakınlarda bekliyordu. Akrabasının cep telefonunun olayın başından beri kapalı olduğunu söyleyen Kazım, “Ailesi dünden beri ona ulaşmaya çalışıyor ama başaramıyor. Onlara ne olduğunu bilmiyoruz” dedi. AFP muhabiri olay yerinde yangının kontrol altına alındığını, ancak binanın cephesinin kül olduğunu bildirdi. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Bu acı yangın, çoğu yoğun duman nedeniyle boğularak hayatını kaybeden 61 masum vatandaşın hayatına mal oldu. Bunların arasında kimliği bilinmeyen 14 yanmış ceset de bulunuyor” denildi.

kıloşp
Yangında hayatını kaybedenlerin cenaze törenine katılan yakınları... 17 Temmuz 2025 (Reuters)

“Kaçamadık”

INA daha sonra bir sağlıkçı kaynaktan ‘kurbanların sayısının 63 ölü ve 40 yaralı olduğunu’ aktardı. AFP’ye konuşan bir sağlıkçı kaynak, kimliği belirlenemeyen çok sayıda ceset olduğunu doğruladı. İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, sivil savunma ekiplerinin restoran ve süpermarket bulunan binada mahsur kalan ‘45'ten fazla kişiyi’ kurtardığını belirtti. AFP muhabiri, adli tıp kurumunda sevdikleri hakkında bilgi almak için bekleyen kurbanların yakınlarını gördüğünü bildirdi. Bazıları yıkılmıştı. Yerde oturan bir adamın kendine vurup bağırdığı görüldü. 50'li yaşlarında bir doktor olan Nasır el-Kureyşi, yangında 5 aile ferdini kaybettiğini söyledi. AFP’ye konuşan el-Kureyşi, “Başımıza bir felaket geldi... Evdeki elektrik kesintilerinden kaçmak için akşam yemeği yemek üzere alışveriş merkezine gittik... İkinci katta bir klima patladı, ardından yangın çıktı ve kaçamadık.”

Gevşek güvenlik kuralları

45 yaşındaki Mutaz Kerim, üç akrabasının kayıp olduğunu öğrendikten sonra gece yarısı alışveriş merkezine koştu. Saatler sonra, ikisinin cesetleri yanmış haldeyken kimliklerini tespit etti. Bunlardan biri, üç gün önce bu alışveriş merkezinde çalışmaya başlamıştı. Adli tıp kurumunun önünde, kayıp olan üçüncü akrabası hakkında bilgi almak için beklerken öfkeyle şöyle dedi: “Yangınları söndürmek için bir sistem yok.”

df bgfr
Yanmış binanın dışından bir fotoğraf... 17 Temmuz 2025 (AFP)

Son günlerde sıcaklıkların yükselmesi ile Irak'ın çeşitli bölgelerinde mağaza ve depolarda yangınlar çıktı.

Petrol kaynakları açısından zengin olan Irak'ta, özellikle inşaat ve ulaştırma sektörlerinde güvenlik kurallarına çoğu zaman uyulmuyor. Ayrıca ülke, on yıllardır süren çatışmaların sonucu olarak çökmüş bir altyapıya sahip ve bu da sık sık yangınların ve diğer ölümcül felaketlerin meydana gelmesine neden oluyor.

Eylül 2023'te, Irak'ın kuzeyindeki Kerkük’te bir düğün salonu yangını çıktı ve 134 kişi hayatını kaybetti. Yetkililer, yangının havai fişekler ve yanıcı inşaat malzemeleri nedeniyle çıktığını bildirdi.