Suriye başbakanlığına aday gösterilen Muhammed el-Beşir hakkında ne biliyoruz?

Ahmed el-Şara'ya yakın bir isim ve yeni görevinde hassas bakanlıklara odaklanacak

Esed'in devrilmesinden sonraki ilk Suriye Başbakanı (AFP)
Esed'in devrilmesinden sonraki ilk Suriye Başbakanı (AFP)
TT

Suriye başbakanlığına aday gösterilen Muhammed el-Beşir hakkında ne biliyoruz?

Esed'in devrilmesinden sonraki ilk Suriye Başbakanı (AFP)
Esed'in devrilmesinden sonraki ilk Suriye Başbakanı (AFP)

İsmail Derviş

Beşşar Esad rejiminin ve Baas Partisi iktidarının devrildiğinin duyurulmasından sonra eski rejimin Başbakanı Muhammed Gazi el-Celali evinde çektiği bir video ile Suriyelilere mesaj göndererek; hâlâ evinde olduğunu, ülkeden ayrılmadığını ve ayrılmayacağını söyledi.

“Ben sizdenim, siz de bendensiniz. Ben evimdeyim ve bu ülkeye ait olduğum ve vatanım dışında hiçbir ülkeyi tanımadığım için onu terk etmedim” diye belirtti. Haberler, Celali'nin, yönetimin barışçıl bir şekilde devredilmesi ve devlet kurumlarının çökmesinin önlenmesi için kendisinden görevde kalmasını isteyen Askeri Operasyonlar Dairesi Komutanı Ahmed Şara ile temasa geçtiğine işaret ediyor.

Esed'in devrilmesinden sonraki ikinci günde Şara, İdlib'deki Heyet Tahrir el-Şam'a bağlı Kurtuluş Hükümeti'nin başkanı Mühendis Muhammed el-Beşir'i Şam'da geçici hükümet kurmakla görevlendirdi. Peki, Suriye'nin kuzeyindeki İdlib şehri dışında tanınmayan Muhammed Beşir hakkında ne biliyoruz?

Mühendislik, şeriat ve hukuk

Muhammed Beşir 1983 yılında, Suriye rejim güçlerinin 2014 yılında muhalif güçlerin eline geçmesinden bugüne kadar giremediği Cisr el-Şuğur’da doğdu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi İdlib'de okudu, ardından Halep Devlet Üniversitesi'nde yüksek öğrenimine başladı. 2007 yılında aynı üniversitenin Haberleşme Bölümü'nden Elektrik Mühendisliği diplomasını aldı.

Beşir, mühendislik okumasının yanı sıra şeriat ilimleri bölümünü de okudu ve İdlib Üniversitesi'nden şeriat ve hukuk diploması aldı. 2011 yılında Suriye devriminin patlak verdiği dönemde Suriye Gaz Şirketi'ne ait gaz fabrikasında hassas enstrümantasyon bölümünün başkanı olarak çalışıyordu. Anadili olan Arapçanın yanı sıra İngilizceyi de akıcı bir şekilde konuşabiliyor.

İdlib'e dönüş

Suriye devriminin patlak vermesinden sonra rejimden ayrıldı ve Heyet Tahrir el-Şam'a katılana kadar İdlib'de kaldı. Yavaş yavaş, Heyet Tahrir el-Şam’ın lideri Ahmed el-Şara’ya yakın kişilerden oldu ve İdlib'de çeşitli görevlerde bulundu. En önemlisi, Kurtuluş Hükümeti'nin beşinci ve altıncı dönemleri olan 2021-2023 arasında üstlendiği Kalkınma Bakanı olarak görev yaptı. 27 Aralık 2023'te İdlib'de idari ve siyasi görevleri yürüten Kurtuluş Hükümeti'nin başkanlığına getirildi ve Suriye rejimi devrilene kadar bu görevi sürdürdü.

Üçlü toplantı

9 Aralık'ta Ahmed Şara, eski Suriye başbakanı Muhammed Celali ve Kurtuluş Hükümeti Başkanı Muhammed Beşir'in de katıldığı bir toplantı yaptı ve ikincisini Suriye'deki geçiş hükümetini kurmakla görevlendirdi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Suriye'de yeni yönetimin nasıl olacağı belirleninceye kadar, geçici hükümet yalnızca birkaç aylığına görev yapacak. Beşir'e yakın olanlara göre ise hükümetinin şu andaki önceliği, diğer bakanlıkları ihmal etmeden savunma, içişleri ve dışişleri gibi hassas bakanlıkların yönetilmesine odaklanmak olacak.

Yeni kabinede görev yapacakların isimleri henüz bilinmiyor ama Enformasyon Bakanlığı’na mühendis Muhammed Yakub el-Ömer'in getirileceği sızdırıldı. Bu arada Independent Arapça kaynakları, geçiş hükümetinde önceki Suriye hükümetinden herhangi bir bakanın olmayacağını teyit etti.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.