Esed'in devrilmesi: Büyük değişikliklerin mi yoksa yeni tehditlerin mi başlangıcı?

Suriye'de rejimin devrilmesi Rusya ve İran'ın hesaplarını karıştırıyor, Ortadoğu'da bölgesel dengeleri yeniden şekillendiriyor

Esed'in devrilmesi İran'da yönetimdeki rejim için bir başka büyük yenilgiyi temsil ediyor (Independent Arabia)
Esed'in devrilmesi İran'da yönetimdeki rejim için bir başka büyük yenilgiyi temsil ediyor (Independent Arabia)
TT

Esed'in devrilmesi: Büyük değişikliklerin mi yoksa yeni tehditlerin mi başlangıcı?

Esed'in devrilmesi İran'da yönetimdeki rejim için bir başka büyük yenilgiyi temsil ediyor (Independent Arabia)
Esed'in devrilmesi İran'da yönetimdeki rejim için bir başka büyük yenilgiyi temsil ediyor (Independent Arabia)

John Bolton

Ortadoğu'da tarihin çarkı hızlanıyor ve bölgede iyi ya da kötü yönde radikal değişim potansiyelini de beraberinde taşıyor. Suriye'de Esed ailesinin diktatörlüğünün çöküşü, Beşşar Esed'in kendisinden başlayıp Rusya ve İran'daki müttefiklerine kadar herkes için büyük bir şok oldu. Arap ve Batılı istihbarat servisleri bile rejimin kırılganlığını, özellikle de askeri ve güvenlik kurumlarının zayıflığını ve sadakatsizliğini keşfedemedi.

Acımasız diktatörlük düştü, peki sırada ne var? En önemlisi, Esed'in devrilmesinin İran'daki Molla yönetimi açısından bir başka büyük yenilgiyi temsil etmesi. İsrail’in Hizbullah milislerine indirdiği güçlü darbelerden ve Hamas'ın neredeyse tamamen dağıtılmasından sonra bu, Tahran'ın benimsediği İsrail karşıtı ateş çemberi stratejisinin karşı karşıya kaldığı üçüncü büyük felaket sayılıyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, Hizbullah ile ateşkesi kabul etse de ateşkesin süresinin 60 günü aşmadığını ve Joe Biden'ın görevden ayrılmasından hemen sonra sona ereceğini açıkça belirtti. Irak ve Suriye'den geçen kara ikmal hattının kalıcı olarak kesilmesi halinde Hizbullah daha fazla zorlukla karşılaşacaktır. Hamas ile ateşkes yok, bu da her iki terörist vekilin de daha fazla İsrail saldırılarıyla karşı karşıya kalabileceği anlamına geliyor.

İran'ın kendisine gelince, durumu bundan daha kötü olamazdı. Bölgesel gücünün üç temel dayanağının düşmesi veya çökmek üzere olmasıyla birlikte Mollalar hem uluslararası hem de iç düzeyde büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Devrim Muhafızları'nın üst düzey komutanları ile düzenli İran ordusu arasındaki karşılıklı suçlamalar ve eleştiriler halihazırda halk arasında geniş çapta yayılmış durumda.

Otoriter rejimlerin üst düzey liderlerinin saflarındaki parçalanma ve bölünme, genellikle rejimin çöküşünün ilk işaretleri arasındadır. İran'da kronik ekonomik gerileme, genel olarak gençlerden ve kadınlardan gelen muhalefetin yanı sıra etnik ve diğer gerilimlerin bir sonucu olarak halk arasında hoşnutsuzluk zaten yaygındı. Devrim Muhafızları ve düzenli ordunun askeri liderliği de çökmeye başlarsa, iç silahlı çatışmanın patlak verme ihtimali artacaktır. Esed rejiminin çöküşü, güçlü görünmenin derin zayıflığı maskeleyebileceğini ve çöküşün aniden ve hızla gerçekleşebileceğini gösterdi.

Dışarıdan bakıldığında İran rejimi 1979 devriminden bu yana hiç bu kadar kırılgan olmamıştı. İsrail, Rusya'nın İran'a sağladığı S-300 hava savunma sistemlerini imha edebildi, balistik füze yeteneklerine ciddi zarar verdi ve nükleer silah programının bir kısmını yok edebildi. Netanyahu'nun İran nükleer programının tamamını veya büyük bir kısmını ortadan kaldırmak için bundan daha iyi bir fırsatı hiç olmadı. Bunu başarmak, İsrail'i, komşu ülkeleri ve tüm dünyayı, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nın uzun süredir ihlal edilmesiyle onlarca yıldır devam eden İran nükleer silahlanma tehdidine karşı daha güvenli hale getirecek.

İsrail, gerekirse ABD'nin yardımıyla nükleer program konusunda zafer kazanmaya çalışmalıdır. Bu sadece Tahran'ın nükleer Holokost tehdidini ortadan kaldırmakla kalmayacak, aynı zamanda Mollalara içeriden bir başka siyasi darbe daha vuracaktır. İran'ın şu anda yok edilen terörist vekillerini desteklemek için heder edilen on milyarlarca doların yanı sıra, nükleer silahlar ve balistik füzelerin geliştirilmesine harcanan milyarlarca dolar da boşa gitmiş sayılacaktır. İran vatandaşlarının Mollaların hiçbir zaman kendi çıkarlarını düşünmedikleri ve onların görevden alınmasının artık tamamen meşru olduğu sonucuna varma hakları olacaktır.

Rusya ise ikinci en büyük kaybeden. Kremlin, üçüncü yılına girmek üzere olan Ukrayna'ya yönelik haksız saldırganlığına tüm dikkatini verdiğinden ve onunla meşgul olduğundan, Şam'daki yandaşını kurtaracak kaynaklardan yoksun kaldı. Vladimir Putin'in maruz kaldığı bu aşağılama dünya çapında yankı bulacak ve Rusya içinde de yıkıcı bir etki yaratacaktır. Bu, Ukrayna savaşının Rus vatandaşlarına ve ekonomisine dayattığı devam eden yüklere karşı nihayet daha etkili bir muhalefeti harekete geçirebilir.

Rusya gelecekte daha büyük kayıplarla bile karşı karşıya kalabilir. Kremlin'in Suriye'deki ana çıkarları, Rusya'nın eski Sovyetler Birliği toprakları dışındaki tek iki askeri tesisi olan Tartus Deniz Üssü ve Lazkiye Hava Üssü'dür. Bu iki üs, Rusya'nın Doğu Akdeniz'deki konumu açısından hayati önem taşıyor. Rusya'nın bu iki üssü boşaltmak zorunda kalması halinde, Karadeniz dışında gücünü pekiştirme kabiliyeti önemli ölçüde azalacak ve Akdeniz'de NATO'ya yönelik tehdidi azalacaktır. Her ne kadar Rusya'nın iki üssü elinde tutmaya çalışabileceğine dair ilk belirtiler olsa da son dönemde yayınlanan ticari uydu görüntüleri, Rusya'nın kuvvetlerinin bir kısmını veya tamamını geri çekmeye hazırlanabileceğini gösteriyor. Durum istikrarsızlığını sürdürüyor.

Şu ana kadar en büyük kazananlar şüphesiz Türkiye, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu oldu. Ancak Suriye'deki iç durum istikrarlı olmaktan çok uzak. Amerikan askerleri hâlâ kuzeydoğu Suriye'de mevcut ve DEAŞ karşıtı operasyonun yanı sıra el-Tanf bölgesinde çoğunluğu Kürtlerden oluşan SDG’ye destek sağlıyor. Bilhassa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin Arap topraklarındaki nüfuzunu genişletme yönündeki “Yeni Osmanlıcılık” politikası göz önüne alındığında Kürtlerden vazgeçilmemelidir. Her ne kadar Biden yönetimi akılsızca böyle bir adım atmayı düşünüyor olsa da şu aşamada Heyet Tahrir el-Şam'ı Washington'un yabancı terör örgütleri listesinden çıkarmak hata olur.

Esed'in devrilmesi İran tehdidinin azaltılmasına önemli bir katkı sunsa da bu kez Akdeniz'de başka bir terörist devletin ortaya çıkmasında ne İsrail'in, ne komşu Arap hükümetlerinin ne de ABD'nin bir çıkarı yoktur. Önümüzdeki dönemde önümüzde hassas bir diplomasi var. Bu arada Biden, Heyet Tahrir el-Şam'ı bu kaynaklardan mahrum bırakmak için DEAŞ’ın Doğu Suriye'deki silah depolarını bombalamakta haklıydı. İsrail’in de aynı nedenle Esed hükümetinin askeri varlıklarını yok etmesi haklı çıkarılabilir.

Esed'in kimyasal ve biyolojik silah programlarının tüm boyutlarıyla tespit edilmesi ve güvence altına alınması için acil çaba gösterilmesi bölge ve dünya açısından önem taşıyor. Esed, 2017 ve 2018 yıllarında kendi halkına karşı kimyasal silah kullandı, dolayısıyla bu silahların var olduğuna şüphe yok.

Dolayısıyla Esed'in devrilmesi ve Moskova'ya sürülmesiyle ilgili pek çok olumlu haber gelse de Suriye'deki koşullar Ortadoğu'da ve küresel anlamda barış ve güvenliğe ciddi tehdit oluşturmaya devam ediyor. Özellikle Trump başkanlığındaki bir sonraki ABD yönetimi için rehavete kapılmanın ya da geri çekilmenin zamanı değil.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Hamas'tan bir kaynak Şarku'l Avsat'a : Gazze'de ateşkes anlaşması çok yakında

TT

Hamas'tan bir kaynak Şarku'l Avsat'a : Gazze'de ateşkes anlaşması çok yakında

Hamas'tan bir kaynak Şarku'l Avsat'a : Gazze'de ateşkes anlaşması çok yakında

Hamas hareketinden bilgi sahibi bir kaynak Şarku'l Avsat'a, yeni bir sorun çıkmaması halinde Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının bu hafta sonunda imzalanmasının beklendiğini doğruladı.

Kaynak, "Davaların çoğu kapatıldı" dedi. "Anlaşma yakındır" Görüşmelerde en önemli konuların çözüme kavuşturulduğunu, bazı ayrıntıların ise görüşülmeye devam ettiğini belirtti.

Kaynağa göre anlaşma ilk aşamada ateşkesi ve İsrail ordusunun şehir merkezlerinden çekilmesini, ancak Gazze Şeridi'nden çekilmemesini, Netzarim ve Philadelphia eksenlerinde ise kısmen kalmasını içeriyor. Tüm kadın ve çocukların kuzey Gazze Şeridi'ne dönmesine izin verilecek ve daha sonraki ve kademeli bir aşamada erkekler, üzerinde anlaşmaya varılan bir mekanizmaya göre geri dönecek.

“Erkekleri de aşamaya dahil etmek için yoğun girişimler var ve müzakereler devam ediyor” dedi.

vfgbrhty
40'tan fazla kişinin ölümüne yol açan İsrail baskını sonrasında Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat kampındaki evinin enkazı arasında bir Filistinli kadın (EPA)

Hamas, 45 günden 60 güne kadar sürecek olan ilk aşamada, aralarında müebbet hapis cezasına çarptırılmış düzinelerce mahkûmun da bulunduğu belirsiz sayıda Filistinli mahkûm karşılığında, ölü ve diri 30 kadar İsrailli mahkûmu teslim edecek. Anlaşma Refah sınır kapısının Filistin Yönetimine devredilmesini de içeriyor, ancak bu hemen olmayacak ve Mısır'ın gözetiminde yapılacak düzenlemeler çerçevesinde gerçekleşecek.

Kaynağa göre Hamas, ilk aşamada savaşın durdurulması ve ordunun Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi koşullarından vazgeçerek büyük tavizler verdiğini düşünüyor, ancak hareketin anlaşmanın sonraki aşamalarında bu hedefe ulaşmak için garantiler aldığını vurguladı.

Kalan Hamas mahkumlarının teslimi ve savaşın durdurulması konularının ilk aşamada ele alınması bekleniyor.

İsrail ve Hamas dün önemli ilerlemeler kaydedildiğini teyit etti. Savunma Bakanı Yisrael Katz anlaşmanın “her zamankinden daha yakın” olduğunu, çünkü “geçmişte engel teşkil eden şeylerin” ortadan kalktığını söyledi.

Hamas bir açıklama yayınlayarak “bugün (Salı) Doha'da arabulucuların (Katarlı ve Mısırlı) himayesinde gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler çerçevesinde, işgalin yeni koşullar koymaktan vazgeçmesi halinde, ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu” teyit etti.

Hamas, Lübnan Hizbullah'ının etkisiz hale getirilmesi, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve ABD'deki değişim başta olmak üzere Ortadoğu'da meydana gelen büyük değişikliklerin ardından siyasi ve askeri liderliğinin çoğunu kaybetmesi nedeniyle kendisini karmaşık bir durumda buldu.

fgrth
Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta gıda yardımı kuyruğu oluştu (AFP)

Hareketin gerçeklerine vakıf olan diğer kaynaklar ise Hamas'ın kabul etmesi için çok konuda ve sayıda baskı altında bulduğunu, aksi takdirde bedelinin çok ağır olacağını söyledi.

Hamas da İsrail gibi ABD Başkanı Donald Trump gelecek ay göreve başlamadan önce bir anlaşmaya varmak istiyor. Hareketin pozisyonundaki değişimi açıklayan bir Arap diplomat Times of Israel'e, Hamas'ın şu ana kadarki en zayıf pozisyonunda olduğunu belirtti ve “onlara ne kadar uzun süre beklerlerse şartların o kadar kötü olacağını söyledik” ifadelerini kullandı.