Erdoğan'dan SDG'le mücadele sözü: Silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler

“Farklılıkları” kontrol altına almak için Kürt istişareleri... ve gösterilerin ardından Humus'ta sokağa çıkma yasağı

Yeni otoritenin bir üyesi dün Şam'da bulunan uyuşturucuları imha ederken, ateşin önünde Esad'ın resminin bulunduğu bir pankart (AP)
Yeni otoritenin bir üyesi dün Şam'da bulunan uyuşturucuları imha ederken, ateşin önünde Esad'ın resminin bulunduğu bir pankart (AP)
TT

Erdoğan'dan SDG'le mücadele sözü: Silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler

Yeni otoritenin bir üyesi dün Şam'da bulunan uyuşturucuları imha ederken, ateşin önünde Esad'ın resminin bulunduğu bir pankart (AP)
Yeni otoritenin bir üyesi dün Şam'da bulunan uyuşturucuları imha ederken, ateşin önünde Esad'ın resminin bulunduğu bir pankart (AP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) militanlarının silahlarını teslim etmemeleri halinde onları Suriye topraklarına gömmekle” tehdit etti.

Erdoğan dün Ankara'da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) meclis grubu toplantısında yaptığı konuşmada, “Ya bölücü katiller silahlarını bırakacak ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler” dedi. Erdoğan, “Türkiye'nin tek hedefi, Suriye'den başlayarak bölgenin her karış toprağında barış, refah ve istikrarı en güçlü şekilde sağlamaktır” dedi.

Bu arada Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt siyasi güçleri, SDG ile Türk güçleri ve müttefiki Suriye Ulusal Ordusu arasında çatışmaların yaşandığı bir dönemde, “farklılıkları” kontrol altına almak ve başkent Şam'da Ahmed el Şera liderliğindeki yeni yönetimle müzakereleri yürütmek üzere birleşik bir heyet oluşturmak için kendi aralarında temas ve istişarelerde bulunuyor. Muhalif Kürt Ulusal Konseyi'nin resmi sözcüsü Faysal Yusuf, SDG lideri Mazlum Abdi ile ABD ve Fransa elçilerinin arasında bir görüşme yapıldığını açıkladı.

Konuyla ilgili olarak, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ve tanıklara göre, Halep'te (kuzeyde) bir Alevi türbesine yapılan saldırıyı gösteren videonun yayınlanmasının ardından dün ülkenin çeşitli bölgelerinde meydana gelen öfkeli protestoların ardından Suriyeli yetkililer Humus'ta akşam 18 ile sabah 08 arasında sokağa çıkma yasağı ilan etti. Şarku’l Avsat’ın SOHR’dan aktardığına göre, ülkenin sahil ve orta kesimlerinde yer alan ve Alevilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde kitlesel gösteriler düzenlendi.



Hizbullah, İsrail'i karşılık vermekle tehdit etti: Önlerinde bir deneme süresi var… Mevcut durum devam etmeyecek

Milletvekili Hasan Fadlallah
Milletvekili Hasan Fadlallah
TT

Hizbullah, İsrail'i karşılık vermekle tehdit etti: Önlerinde bir deneme süresi var… Mevcut durum devam etmeyecek

Milletvekili Hasan Fadlallah
Milletvekili Hasan Fadlallah

Hizbullah, Milletvekili Hasan Fadlallah aracılığıyla İsrail'in ihlallerine karşılık verme tehdidinde bulundu. Fadlallah, Güney Lübnan'daki mevcut durumun devam etmeyeceğini yineleyerek düşmanın sahada başaramadığını bu yöntemlerle başaramayacağı uyarısında bulundu. Direnişin görevlerini bildiğini vurgulayan Fadlallah, sorumluluğu hükümete ve uluslararası topluma yükledi.

Fadlallah'ın gerilimi artıran açıklamaları, İsrail'in Güney Lübnan'daki ihlallerinin devam ettiği bir dönemde, Hizbullah tarafından güneydeki Aynata kasabasında şehit olanlar için düzenlenen tören sırasında geldi. Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı'ndan (NNA) aktardığına göre İsrail ordusu savaş sırasında girdiği köylerden çekilmedi. Dahası İsrail, dün şiddetli bir ev bombalama operasyonu gerçekleştirdi. Ayrıca Taybe gibi Lübnan kasabalarına ilave saldırılar düzenlendi.

Fadlallah, “Direnişin kararlılığı ve Meclis Başkanı Nebih Berri'nin Hizbullah liderliğiyle tam bir koordinasyon içinde yürüttüğü siyasi çaba ateşkese yol açtı. Ateşkes, düşmanın 60 günlük bir süre içinde geri çekilmesini gerektiriyor. Ateşkes ilanı, Lübnan topraklarında, güneyde ve sınır köylerinde düşmanın gerçekleştirdiği ihlalleri ve saldırıları istediği gibi gerçekleştirmesine izin veren herhangi bir madde içermiyor” ifadelerini kullandı.

Fadlallah, Hizbullah'ın İsrail'in ihlalleri karşısındaki tutumuna ilişkin sorulara şöyle yanıt verdi: “Bizden daha önce konuyu devlete, uluslararası kararlara ve uluslararası topluma bırakmamızı isteyenlere, devletin de uluslararası toplumun da bizi koruyabileceğini söyleyenlere şunu diyoruz: Önünüzde altmış günlük bir süre var. Bu süre bütün bu açıklamalar için deneme süresidir. Onlar için bir test, bizim için değil. Kanıta, deneyime ya da tarihsel okumaya ihtiyacımız yok. Biz bu düşmanı tanıyoruz. Onunla yüzleşmekten, direniş silahından ve denklemden (halk, ordu ve direniş) başka bizi koruyabilecek hiçbir şey olmadığını biliyoruz. Bunları söyleyenlere gelince, bugün onlara şunu söylüyoruz: Bu dönemde Lübnan'ın egemenliğini nasıl koruyacaksınız? Düşmanın bu ihlalleri gerçekleştirmesini nasıl engelleyeceksiniz? Hiçbir şey yapamayacaklar.”

Fadlallah sözlerini şöyle sürdürdü: “Direniş görevlerini ve ne yapması gerektiğini biliyor. Omuzlarına düşen ulusal sorumluluğu biliyor. Egemenlikten yana olduğunu iddia edenlerin sloganlarının ve tutumlarının inandırıcılığı ise tehlikede. Litani'nin güneyindeki bölge artık resmi askeri güçleri aracılığıyla devletin sorumluluğunda. Karar hükümetin. Bu konunun takibi için kendileriyle iletişim halindeyiz. Konunun herhangi bir şekilde ihale, siyasi pozisyon, tartışma ve sorumluluk atama yoluyla ele alınmasını istemiyoruz. Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) yüklenen sorumluluğa ek olarak yetkililerin bu ihlal ve saldırılara karşı koyma sorumluluğunu taşıması gerekiyor. Aksi halde düşmanın bu kurumlara izlemeleri gereken yollarla ilgili talimatlarını nasıl verdiğini görüyoruz.”

“Güneydeki meseleyi UNIFIL ve resmî kurumların sorumluluğuna bırakmamız için bize yapılan çağrının sonucunu şimdi görüyoruz” diyen Fadlallah sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Bu durum devam etmeyecek ve düşman sahada elde edemediğini bu yollarla elde edemeyecek. Şehitlerimiz düşmanın topraklarımıza sızmasını ve işgal etmesini engelledi. Kardeşleri ve yoldaşları düşmanın bu toprakları işgal etmesine ve burada kalmasına izin vermeyecek. Gelinen aşama bu anlaşmayla ilgilidir. Biz bu anlaşmayı uygulamak istiyoruz. Biz meseleyi devletin sorumlulukları açısından ele alıyoruz. Bu durum uzun süre devam etmeyecek. Bizim topraklarımızda İsrail'in kimseden bir güvencesi olmayacak. Topraklarımız üzerinde herhangi bir şekilde tasarrufta bulunma özgürlüğüne sahip olamayacak. Topraklarımızı özgürleştirmek, halkımızı korumak ve şehitlerimizin fedakarlıklarıyla elde edilen kazanımları korumak için Lübnan'ı savunma davasını taşımaya devam edeceğiz.”