Cumhurbaşkanı Erdoğan YPG’ye yönelik operasyonların ve Şam'ı desteklemek için atılacak büyük adımların ipuçlarını verdi

Halep'in doğusundaki gerilim tırmanmaya devam ederken SDG Münbiç’teki saldırının sorumluluğunu reddetti

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşurken, 28 Aralık 2024 (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşurken, 28 Aralık 2024 (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan YPG’ye yönelik operasyonların ve Şam'ı desteklemek için atılacak büyük adımların ipuçlarını verdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşurken, 28 Aralık 2024 (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşurken, 28 Aralık 2024 (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Türkiye’ye yakın Suriyeli muhalif gruplar arasındaki şiddetli çatışmalar Halep'in doğusundaki Tişrin Barajı çevresinde devam ediyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Türkiye’nin güney sınırlarını güvence altına almak için yeni tedbirler alacağını doğruladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 2025 yılına güney sınırlarının güvenliğini güçlendirecek ve ‘terör tehditlerini’ ortadan kaldıracak yeni adımlarla başlayacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güney sınırlarının ötesinde güvenliği sağlayıp gerek PKK gerek Suriye'deki uzantısı (SDG'nin en büyük bileşeni olan Kürt ağırlıklı YPG) gerekse DEAŞ olsun, halkın güvenliğini ve bölgenin istikrarını tehdit eden örgütleri ortadan kaldırma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 13 yıllık insani kriz boyunca Suriye halkına yönelik rolüne ve iç savaştan kaçan 3 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yaptığına işaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönmelerini sağlamak için yardım etmeye devam edeceğini vurguladı.

Bursa'nın tıpkı geriye kalan Anadolu coğrafyası gibi koca yürekli bir şehir olduğunu, Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Şam'dan Halep'e kadar kardeşleri bulunduğunu, Bursa'nın Hama ve Şam'ın da kardeşi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) ülkedeki Suriyeliler meselesini olumsuz propaganda için istismar etmeye devam etmekle suçladı. Erdoğan, Suriyelilerin ülkelerine dönmelerinin, onların varlığını siyasi istismar aracı olarak kullananları üzdüğünü belirtti.

Halep'in doğusunda gerilim tırmanıyor

Diğer taraftan Türkiye’ye yakın Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları ile YPG öncülüğündeki SDG arasında Halep'in doğusunda, Türkiye sınırındaki Ayn el-Arap (Kobani) ilçesi yakınlarında bulunan Tişrin Barajı çevresinde yaşanan şiddetli çatışmalar cuma gecesi ve cumartesi sabahı devam etti.

SDG tarafından yapılan açıklamada, SMO gruplarıyla yaşanan çatışmaların birçok cephede devam ettiği ve bazı haberlere göre biri komutan 17 unsurun öldürüldüğü belirtildi. Açıklamada “SDG, Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü yakınlarındaki SMO mevzilerini füzelerle hedef alırken SMO grupları, Ayn el-Arap’ın güneyindeki Aslanki köyüne yoğun topçu ateşiyle karşılık vererek sivil kayıplara ve ağır maddi hasara neden oldu” denildi.

vjuk
Tişrin Barajı ekseninde ilerlemeye çalışan SDG güçleri (Getty)

Sultan Süleyman Şah Tümeni (Emşat) ile SDG arasında Kalkil köyünün eteklerinde şiddetli çatışmalar yaşandı. SDG'nin es-Saideyn köyüne sızma girişimi püskürtülürken 7 SDG üyesi öldürüldü. Ayn el-Arap, Türkiye’nin SDG’nin kontrolündeki bölgelere yönelik son saldırılarını kınamak amacıyla düzenlenen büyük bir halk protesto gösterisine sahne oldu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi SOHR’un aktardığına göre göstericiler, Türkiye karşıtı sloganlar atarken SDG bayrakları ile “Hepimiz SDG'yiz” yazılı pankartlar taşıdı.

Bu arada SDG üyelerinin Rakka’nın kuzeyindeki Tel Abyad’ın güneybatı kırsalında yer alan Nebe es-Selam bölgesindeki toprak barikatlara yakın noktalara sızma girişimine karşı koyan SMO gruplarından Feylak el-Mecd grubunun 3 üyesi yaralandı.

Nebe es-Selam'da konuşlu Türk topçu birlikleri Ebu Rasin kırsalındaki birkaç köyü hedef aldı ve Tel Tamer kırsalındaki bölgeleri bombaladı. SDG'ye bağlı Rakka Askeri Konseyi güçlerinin Rakka kırsalındaki Ayn İsa köyünün doğusunda yer alan Ummu’l-Beramil köyüne sızma girişimini püskürtmesi sonucu Türkiye yakın grupların iki üyesi hayatını kaybetti.

fvegb
SDG’ye destek gösterisinden bir kare (AFP)

Öte yandan SDG, aralık ayı başlarında Türkiye’ye yakın gruplar tarafından ele geçirilen Halep'in doğusundaki Münbiç’in merkezinde bulunan Ulu Cami önünde meydana gelen bombalı saldırının sorumluluğunu reddetti. SDG tarafından yapılan açıklamada, cumayı cumartesiye bağlayan gece Münbiç'te meydana gelen saldırı ‘terör saldırısı’ denilerek kınanırken SDG’nin bu olaya karıştığı yönündeki suçlamalar reddedildi. SDG açıklamada, Münbiçlileri ve akil adamlarını, ‘sivilleri öldürme, yağmalama ve terörize etme suçları giderek artan işgalin paralı askerleri’ olarak tanımladığı ‘gerçek failleri’ ortaya çıkarmak için el ele vermeye çağırdı.

grth5y
Münbiç'te Ulu Cami önünde bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi (X)

Suriye Sivil Savunma Teşkilatı, Münbiç'in merkezindeki Ulu Cami önünde bomba yüklü bir aracın infilak ettiğini bildirmişti.

Şam’ın desteklenmesi

Diğer yandan Türk makamları, Türkiye'nin Şam'da Ahmed eş-Şera başkanlığındaki yeni Suriye yönetimine verdiği destek bağlamında, yeni Suriye yönetiminin talebi üzerine Suriyeliler için kimlik, pasaport ve ehliyet gibi resmi belgelerin basılmasına yardımcı olmak üzere hazırlıklara başladı.

İktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesinin haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye yönetiminin her alandaki taleplerinin karşılanması için tüm bakanlara gerekli talimatları verdi. Türk makamları tarafından yapılan hazırlıklar çerçevesinde Suriye vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere Türkiye'de kullanılan ve elektronik çiplere dayanan akıllı belgelere benzer bir sistem benimsenecek. Suriye'deki durumun istikrara kavuşmasının ardından, geçici koruma aşamasının sona ermesiyle iki ülke arasındaki dolaşımın daha iyi düzenlenmesine katkıda bulunmak amacıyla, Suriye ve Türkiye arasında giriş ve çıkışlar için bir vize sisteminin uygulanmasına yönelik bir plan geliştirilecek.

Geçici koruma statüsünün iptal edilmesinin ardından Türkiye'de ikamet etmeye devam edecek Suriyelilere yönelik olarak, kalıcı ikamet ya da çalışma izni verilmesi yahut belirli süreli vize sisteminin uygulanması gibi yeni seçeneklerle ilgili de çalışmalar devam ediyor.

Suriyelilerin geri dönüşüne ilişkin istatistikler, ülkelerine dönmek isteyenlerin oranının yüzde 45'ten yüzde 70'e yükseldiğini gösterdi.

rgthyj6u7k
Suriyeliler evlerine dönmek için Türkiye sınır kapılarından ayrılmaya devam ediyor (AFP)

Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kaynaklar, Suriye'de birçok alanda çalışmaların başlatılması için harekete geçildiğini söylediler. Kaynaklara göre okulların onarımı ve inşası ile öğretmen ve idari personelin eğitiminden, bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda yeni eğitim müfredatlarının hazırlanmasına, meslek okulları açılarak ekonomik kalkınmanın desteklenmesinden, Suriye'de yıllardır süren savaş ortamından etkilenen ailelere ve çocuklara psikolojik ve sosyal destek sağlanarak okula dönebilmelerine kadar pek çok alanda çalışmalar yürütülüyor.

Yeni iş birliği

Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Encümen Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, belediyeler arası iş birliğinin yeniden tesis edilmesi ve sürdürülebilir bir temele oturtulması konusunu görüşmek üzere TBB’nin bir heyet ile en kısa zamanda Suriye'yi ziyaret edeceğini söyledi.

Dün yaptığı açıklamada, yerel yönetimlerin Suriyeli mültecilerin gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşlerine katkıda bulunması gerektiğine inandığını ifade eden İmamoğlu, “TBB olarak başta Şam olmak üzere Suriye'deki şehirlerin ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek amacıyla bir TBB heyetinin en kısa zamanda Suriye'yi ziyaret etmesini hep birlikte kararlaştırdık” dedi.

TBB heyetinin Şam ziyareti için Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği ile koordinasyon halinde olduklarını açıklayan İmamoğlu, ziyaretin en kısa zamanda gerçekleşmesini ve TBB’nin Türk belediyelerinin deneyimlerini Suriye'deki yerel yönetimlerle paylaşmasını umduğunu söyledi.



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.