İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki hastaneleri hedef almaya devam ediyor

Bugün düzenlenen saldırılarda 13 kişi hayatını kaybetti... Macron, büyük miktarda insani yardım gönderilmesi çağrısında bulundu

TT

İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki hastaneleri hedef almaya devam ediyor

Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta evlerinden edilen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta evlerinden edilen Filistinli çocuklar (AFP)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze şehrinin merkezindeki el-Vefa Hastanesi'nin üst katını bombalaması sonucu en az yedi kişinin hayatını kaybettiğini ve aralarında ağır vakaların da bulunduğu çok sayıda kişinin yaralandığını bildirdi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya konuşan yerel kaynaklar, bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlenen saldırılarda 13 vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.

İşgalci İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA), Gazze şehrinin merkezindeki el-Vahde Caddesi'nde bulunan Yermuk Stadyumu'nda yerlerinden edilmiş insanların çadırlarının yakınındaki bir araziyi bombaladı.

sdvfrgt
Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'ta evlerinden edilen Filistinli çocuklar (AFP)

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığı habere göre bugün erken saatlerde İsrail'in Gazze ve Refah'a yönelik bombardımanında 4 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusunun dün gece Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerini hedef alan bir dizi hava saldırısı ve topçu ateşi sırasında ise çok sayıda Filistinli yaralandı.

WAFA’ya bilgi veren sağlıkçılar, İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği bombardımanda iki Filistinlinin yaşamını yitirdiğini ve diğerlerinin yaralandığını, Gazze şehrinin en-Nefak bölgesinde de bir evin hedef alınması sonucu iki Filistinlinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Buna Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzey ve batı bölgelerine düzenlenen ve yaralanmalara yol açan yoğun topçu ve hava saldırıları eşlik etti.

fbgrnhtjyu
Han Yunus'ta dün meydana gelen İsrail saldırısında öldürülen akrabaları için ağlayan bir Filistinli (AFP)

WAFA ayrıca, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinin kuzeyinde İsrail işgal güçleri tarafından düzenlenen bombardımanda bir vatandaş ve eşinin öldürüldüğünü bildirdi.

El-Ehli Baptist Hastanesi bombalandı

İsrail topçusu, işgalcilerin Gazze Şeridi'ndeki sağlık sistemini sürekli ve kasıtlı olarak hedef almasının bir parçası olarak Gazze şehrindeki el-Ehli Baptist Hastanesi'nin en üst katını da bombaladı.

WAFA'nın kaynaklarından aktardığına göre işgal topçusu, Kemal Advan Hastanesi'nin hizmet dışı bırakılması, yıkılması ve yakılmasının ardından Gazze Şeridi'nin kuzeyinde halen faaliyet gösteren tek hastane olan el-Ehli Baptist Hastanesi'nin son katını vurdu.

csdvfrgthy
İsrail saldırısında yıkılan “El Ehli Baptist Hastanesi” binası (Reuters)

WAFA’nın bildirdiğine göre işgal ordusu, cuma günü Kemal Advan Hastanesi'ne baskın düzenleyerek ateşe verdi ve hastaneyi tamamen hizmet dışı bıraktı. Bununla da kalmayıp hastane müdürü Husam Ebu Safiyye, 180 sağlık personeli, 75 yaralı, hasta ve refakatçileri dâhil olmak üzere 350'den fazla kişiyi gözaltına alarak bilinmeyen bir yere götürdü.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne yönelik kara, deniz ve hava saldırılarını sürdürerek çoğu kadın ve çocuk 45 bin 484 sivili öldürdü ve 108 bin 90 kişiyi de yaraladı; binlerce kurban halen enkaz altında olduğu için ambulans ve kurtarma ekipleri onlara ulaşamıyor.

Macron: Gazze'deki durum felaket

Elysee Sarayı’ndan dün yapılan açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ‘felaket bir durumla ve dayanılmaz insani kayıplarla’ karşı karşıya olan Gazze Şeridi'ne ‘büyük çaplı insani yardım ulaştırılmasına duyulan acil ihtiyacı’ vurguladığı ifade edildi.

Fransa Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada Macron'un şu sözlerine yer verildi: “Hamas'ın elindeki tüm esirlerin serbest bırakılması, kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve Gazze halkına geniş çaplı insani yardım ulaştırılması, 15 ay süren çatışmaların ardından her zamankinden daha acil bir hal almıştır.”

Macron'un bu sözleri ilki cuma günü Ürdün Kralı 2. Abdullah ve ikincisi de dün Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile yaptığı iki telefon görüşmesi sırasında sarf ettiği belirtildi.

Macron, Fransa'nın Gazze Şeridi'ne doğrudan yardım ulaştırmak amacıyla Ürdün ile ortak insani yardım faaliyetlerini sürdürmeye hazır olduğunu vurguladı.

Macron ayrıca, ‘Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona ermesinin ertesi günü tüm bölgesel ortaklarla birlikte çalışmaya ve özellikle de haziran ayında Suudi Arabistan ile düzenlenecek ortak zirve çerçevesinde iki devletli çözümün etkin bir şekilde uygulanmasına hazır olduğunu’ bildirdi.

Beşşar Esed'in devrilmesinin Suriye ve tüm bölge için bir fırsat olduğunu vurgulayan Macron, ‘azınlıkların korunması’ ve ‘terörle mücadeleye devam edilmesi’ gerektiğini belirtti.

Lübnan'la ilgili olarak ise Macron, “Bir cumhurbaşkanı seçmek için seçim sürecinin tamamlanması gerekiyor” dedi.

Lübnan'da cumhurbaşkanlığı makamı iki yılı aşkın bir süredir boş bulunuyor. Lübnan parlamentosunun 9 Ocak'ta bir cumhurbaşkanı seçmek üzere toplanması planlanıyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.