Libya'da yeni Suriye yönetimiyle ilişkiler konusunda anlaşmazlık

UBH heyeti Ahmed eş-Şera ile görüştü… LİH gelişmeleri takip ediyor

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) heyetinin Şam'a yaptığı ziyaretten (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) heyetinin Şam'a yaptığı ziyaretten (UBH)
TT

Libya'da yeni Suriye yönetimiyle ilişkiler konusunda anlaşmazlık

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) heyetinin Şam'a yaptığı ziyaretten (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) heyetinin Şam'a yaptığı ziyaretten (UBH)

Libya'nın doğu ve batı cepheleri, özellikle İletişim ve Siyasi İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) heyetinin Şam'a yaptığı ve bazı iç tartışmalara yol açan ziyaretin sona ermesinin ardından, yeni Suriye yönetimiyle ilişkiler konusunda farklı tepkiler verdi. Libya'nın doğusundaki yetkililer ise halen gelişmeleri takip ediyor.

Siyasi elitlere göre, UBH heyetinin Suriye ziyareti, Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yönetimi destekleme başlığını taşısa da, Şam'ın yeni liderlerine karşı iki rakip hükümet arasındaki siyasi pozisyon farklılığını vurgulama girişimiydi.

Libya Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali et-Tikbali, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin ‘Türk müttefikleriyle birlikte Suriye'de zafer kazanan ekibin yanında yer aldığı mesajını vermeye çalıştığını’ ve ‘yeni Suriye yönetiminin en önde gelen destekçisi olan Ankara'nın pozisyonuna katıldığını’ düşünüyor.

Et-Tikbali Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Dibeybe hükümetinin ‘ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın Şam'da olanları olumlu gördüğüne inandığını, bunun da Washington'un gelecekte Trablus'ta iktidarın başında kalmasını sorun etmeyeceği anlamına geldiğini’ söyledi.

Et-Tikbali'ye göre Libya'nın doğusundaki siyasi ve askeri liderler, şu anda Suriye'deki duruma ek olarak bölgedeki gelişmeleri de izlemekle yetiniyor.

TM Başkanı Akile Salih, Arap Parlamentolar Arası Birliği'nin Şam'a yaptığı ziyaret kapsamında Şubat 2023'te devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile bir araya gelmişti.

Et-Tikbali, ‘Dibeybe hükümetinin Suriye'ye 50 milyon dolar yardımda bulunma taahhüdünde bulunduğuna dair söylentilerin sosyal medya platformlarında eleştirilere yol açtığını’ belirtti.

brnytju
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) heyetinin Şam'a yaptığı ziyaretten (UBH)

Et-Tikbali, Libya'nın batısındaki Suriyeli paralı askerlerin sınır dışı edilmesi ihtimaliyle ilgili olarak şunları söyledi: “Birçok siyasi elit, bu ziyaretin, Türkiye'nin başkentteki savaş sırasında Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerini desteklemek amacıyla 2020 başlarında Trablus'a getirdiği bu unsurların sınır dışı edilmesiyle sonuçlanacağını göz ardı ediyor ve bu unsurların yalnızca Ankara'nın emriyle ayrılacağı biliniyor.”

Sosyal medya platformlarında UBH heyetinin Şam ziyaretini Suriye halkının iradesine destek olarak karşılayanlar olduğu gibi Libya'daki iç duruma odaklanılması, likidite sorununun çözülmesi ve altyapının iyileştirilmesi çağrısında bulunanlar da oldu.

Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hasan es-Sağir, el-Lafi'nin Şam ziyaretini ‘Dibeybe hükümetinin Ankara'nın yeni müttefikine bir nezaketi’ olarak nitelendirdi ve “Doğu Libya ile bu yeni yönetim arasındaki ilişkiyi belirleyecek olan şey Türkiye'nin tutumudur” dedi.

Ankara ile Doğu Libya arasındaki ilişkilerde son iki yılda önemli ilerlemeler kaydedildi; Salih birden fazla kez Ankara'yı ziyaret etti, Hafter'in oğulları Saddam ve Belkasım de Ankara'yı ziyaret ederek üst düzey Türk hükümet yetkilileriyle görüştü.

Es-Sağir, ‘2012 ve 2013 yıllarında Esed rejimi ile çatışmaları sırasında Suriyeli radikal örgütlere katıldıklarını söylediği Libyalı radikal örgütlerin bazı üyelerinin ülkeye geri dönme ihtimalini’ de göz ardı etmedi.

Libya'da iki hükümet iktidar için mücadele ediyor: Birincisi başkent Trablus'ta bulunan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki UBH. İkincisi ise TM tarafından görevlendirilen ve Usame Hammad tarafından yönetilen, Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) tarafından desteklenen ve doğu bölgesi ile güneydeki bazı bölgeleri yöneten Libya İstikrar Hükümeti (LİH).

TM üyesi Salih Afhima, UBH heyetinin Şam ziyaretini rakip Hammad hükümetine karşı bir ‘siyasi rekabet’ olarak nitelendirdi. Afhima ziyaretin zamanlamasının ‘Hammad hükümetinin Suriye'ye yönelik herhangi bir diplomatik hamlesini önleme ve yeni yönetimle ilişki kurma girişiminin yanı sıra Şam'ın etrafındaki mevcut ivmeden faydalanarak bölgesel arenada var olma çabasını yansıttığını’ söyledi.

Libyalı siyasi analist Ferec Farkaş ise UBH heyetinin Şam ziyaretinin, çeşitli ülkelerden gelen heyetlerin yeni yönetimi tanımak ve Suriye halkına desteklerini açıklamak için yaptıkları diğer ziyaretlere benzediğini savundu.

Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada Farkaş, Dibeybe hükümetinin Rusya'nın bölgedeki yayılmasına karşı koymak için bir Suriye-Libya ittifakı kurmaya çalıştığı ihtimalini dışladı. Farkaş, Dibeybe'nin Moskova'dan askeri teçhizatının Libya'nın doğusuna nakledileceğine dair dolaşan haberlere açıklık getirmesini istediğini belirtti.



HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
TT

HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)

Osman el-Esbat

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.

HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?

Organize bir çalışma

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.

Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”

İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.

defvrgth
Darfur'daki çatışmalardan kaçan Sudanlılar Sudan ve Çad arasındaki sınırı geçerken (Reuters)

Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.

Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”

Tutuklama kampanyası

El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.

Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:

“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”

SCDFVGTHY
Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar devam ederken av fişekleri tutan bir çocuk (Reuters)

Kuralların ihlali

Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.

HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.

Rakamlar ve trajediler

El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.

El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.

Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.

BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.