Gazze Şeridi'nde kadın sağlığı ürünleri ulaşılması zor bir hayal

Gazze'de yağmur suları altında kalan çadırların arasında yürüyen sekiz çocuk annesi Menal Lubad (AP)
Gazze'de yağmur suları altında kalan çadırların arasında yürüyen sekiz çocuk annesi Menal Lubad (AP)
TT

Gazze Şeridi'nde kadın sağlığı ürünleri ulaşılması zor bir hayal

Gazze'de yağmur suları altında kalan çadırların arasında yürüyen sekiz çocuk annesi Menal Lubad (AP)
Gazze'de yağmur suları altında kalan çadırların arasında yürüyen sekiz çocuk annesi Menal Lubad (AP)

Gazze Şeridi'nin geniş alanlarına yayılan kamplarda kişisel bakım ürünlerinin ve mahremiyetin olmaması Filistinli yerinden edilmiş kadınlar için hayatı giderek zorlaştırıyor.

Çadırlar, birçoğu erkek olan geniş aile üyeleriyle ve birkaç adım ötedeki komşu çadırlarda yaşayan yabancılarla doluyken kadınlar giyinmekte zorlanıyor. Kadınların adet dönemlerinde kullandıkları hijyenik pedlere erişimleri sınırlı olduğundan, eski battaniyeleri ya da kıyafetleri yırtarak hijyenik ped yerine kullanıyorlar. Yerinden edilmiş kişilerin şu anda kullandıkları derme çatma tuvaletler genellikle kumda bir delikten ibaret, etrafı ipe asılı battaniyelerle çevrili ve onlarca başka insanla paylaşılmak zorunda.

Yerinden edilmiş kadınlardan biri olan Ala Hamami, tesettür sorununu her zaman namaz elbisesi giyerek çözüyor. AP'ye yaptığı açıklamada, ‘artık pazara giderken bile namaz elbisesi giydiğini’ söyleyen üç çocuk annesi Hamami, “Saygınlığımız kayboldu” dedi.

Hamami, eskiden sadece namaz kılarken namaz elbisesi giydiğini, ancak şimdi etrafında bu kadar çok erkek varken, yaşadığı yerin gece bir İsrail saldırısına uğrayacağı ve hızla kaçmak zorunda kalacağı korkusuyla artık uyurken bile çıkarmadığını söyledi.

İsrail'in 14 ay önce Gazze Şeridi'nde başlattığı savaş, 2,3 milyon Filistinlinin yüzde 90'ından fazlasını evlerinden etti ve yüz binlercesi şu anda birbirine çok yakın istiflenmiş çadırlarla dolu bakımsız kamplarda yaşıyor.

Kanalizasyon sokaklara akıyor, yiyecek ve su bulmak zor. Evlerinden kaçarken kıyafetlerini ve eşyalarının çoğunu geride bırakan yerinden edilmiş insanlar, genellikle haftalarca aynı kıyafetleri giyiyor.

Kamplardaki herkes her gün yiyecek, temiz su ve yakacak odun arıyor. Kadınlar ise kendilerini sürekli tehlikede hissediyor.

Yırtılmış ve yemek pişirilen ateşin külüyle lekelenmiş bir namaz elbisesi giyen Hamami şu ifadeleri kullandı: “Eskiden bir çatımız vardı. Ama burada öyle bir şey yok... Buradaki hayatlarımız tamamen kamuya açık ve kadınların mahremiyeti yok.”

Basit ihtiyaçlara bile ulaşmak zor

Yerinden edilmiş bir başka kadın olan Vefa Nasrallah, kamplardaki yaşamın, kadınlar için pedler gibi en temel ihtiyaçları bile karşılamayı çok zorlaştırdığını, çünkü bunların çok pahalı olduğunu belirtti. İki çocuk annesi Nasrallah, “Eski bez parçaları, hatta fiyatları çok artmış olan bebek bezleri kullanmayı denedim… Banyoma gelince, yerde bir çukur var ve etrafı sopalara asılı battaniyelerle çevrili” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM), Gazze Şeridi'nde hijyen ürünlerinin yanı sıra temiz su ve tuvalete ihtiyaç duyan 690 binden fazla kadın ve kız çocuğu olduğunu bildirdi.

Yardım görevlileri tüm bu talepleri karşılayamıyor ve İsrail'den geçişlerde malzeme yığılması yaşanıyor. Hijyen kitlerinin stokları tükenmiş durumda ve fiyatlar çok yüksek. Pek çok kadın hijyenik ped ya da yiyecek ve su almak arasında seçim yapmak zorunda kalıyor.

Çadır kamplarından birinde yaşayan üç çocuk annesi Dua Halas, hijyenik ped olarak kullanmak için eski kıyafetlerini parçaladığını söyledi. Halas, “Nerede bez bulursak yırtıp kullanıyoruz. Bir paket hijyenik pedin fiyatı 45 şekel (12 dolar), ancak tüm çadırda beş şekel bile yok” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi'nde faaliyet gösteren bir insan hakları kuruluşu olan Anera, bazı kadınların adet dönemlerini durdurmak için doğum kontrol hapları kullandığını açıkladı. Bazı kadınlar ise tekrarlanan yerinden edilmenin yarattığı stres ve travma nedeniyle adet döngülerinde kesintiler yaşıyor.

Gazze Şeridi'nde kadınlara kişisel bakım ürünü sağlayan ve deneyimleri hakkında anketler düzenleyen Kadın İşleri Merkezi'nin Müdürü Emel Sıyam, korkunç koşulların kadın sağlığı için gerçek riskler oluşturduğunu söyledi.

Bazı kadınların 40 gündür kıyafetlerini değiştirmediğine dikkat çeken Sıyam, bunun yanı sıra eski kıyafetlerden yırttıkları kumaş parçalarını ped olarak kullandıklarını belirtti. Sıyam, “Bu kesinlikle cilt hastalıklarına, üreme sağlığı sorunlarına ve psikolojik rahatsızlıklara yol açacaktır” dedi.



HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
TT

HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)

Osman el-Esbat

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.

HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?

Organize bir çalışma

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.

Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”

İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.

defvrgth
Darfur'daki çatışmalardan kaçan Sudanlılar Sudan ve Çad arasındaki sınırı geçerken (Reuters)

Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.

Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”

Tutuklama kampanyası

El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.

Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:

“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”

SCDFVGTHY
Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar devam ederken av fişekleri tutan bir çocuk (Reuters)

Kuralların ihlali

Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.

HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.

Rakamlar ve trajediler

El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.

El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.

Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.

BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.