Sudani'nin İran ziyaretine ilişkin çelişkili haberlerhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5097097-sudaninin-i%CC%87ran-ziyaretine-ili%C5%9Fkin-%C3%A7eli%C5%9Fkili-haberler
Sudani'nin İran ziyaretine ilişkin çelişkili haberler
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
Irak hükümeti, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin İran'a yapacağı ziyareti resmi olarak teyit eden bir açıklama yayınlamadı; ancak ziyaretin yarın (Perşembe) yapılacağına dair haberler dolaşıyor.
Irak resmi kaynakları ziyaret konusunda sessizliğini korurken, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin önümüzdeki hafta sonunda Tahran'ı ziyaret edeceğini açıkladı.
Şarku’l Avsat’ın İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansından aktardığına göre Bekayi, Irak Başbakanı'nın İran ziyareti sırasında üst düzey İranlı yetkililerle görüşmelerde bulunacağını belirtti. Bekayi, bu ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve bölgedeki güncel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması amacıyla sürdürülen istişareler kapsamında gerçekleştiğini kaydetti.
Sudani'nin açıklanan dış ziyaret programına göre bu ay içerisinde İngiltere'ye de bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor.
İngiltere'nin Irak Büyükelçisi Stephen Hitch ile söz konusu ziyaretin gündemini görüşen Sudani, İngiltere'ye yapacağı ziyaretin hazırlıklarını, hedeflerini ve karşılıklı faydayı ele aldı.
Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan açıklamada, “Hitch ile yapılan görüşmede, Sudani'nin resmi bir davet üzerine Birleşik Krallık'a yapacağı ve Irak ile İngiltere'nin karşılıklı yararına olacak şekilde iki ülke arasındaki iş birliği ve ilişkilerin çeşitli alanlarda geliştirilmesini amaçlayan toplantıları da içerecek olan ziyaretin hazırlıkları ele alındı. Görüşmede ayrıca, bölgedeki gelişmeler ve bölgede istikrarın yeniden tesis edilmesi ve güvenliğin sürdürülmesine yönelik bölgesel ve uluslararası çabaların arttırılmasının yolları tartışıldı” denildi.
Görüşmeler ve uzlaşmalar
İran'a yapılacak ziyarete gelince, Sudani'nin son dönemde özellikle Şii Koordinasyon Çerçevesi liderleriyle birlikte hareket etme biçiminden yola çıkarak bu ziyaret, Irak'ta İran'a bağlı silahlı grupların akıbetine ilişkin nihai tutumla ilgili kısa bir ziyaret olacak.
Beyaz Saray'a girmek için geri sayıma başlayan ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın yönelimleriyle ilgili olarak ABD'nin Sudani'ye doğrudan bir mesaj gönderdiğine dair haberlerin dolaşıma girdiği bir ortamda, iktidardaki Şii Koordinasyon Çerçevesi liderleri arasında yaşanan hareketlilik, özellikle de bir yandan Sudani ile diğer yandan Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ve Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali'nin başını çektiği çerçevenin önde gelen bazı liderleri arasında bir tür uzlaşma ya da anlaşma gibi görünen gelişmeler dikkat çekti.
Bu bağlamda paylaşılan fotoğraflar, ‘ses sızıntıları’ olarak bilinen olaydan sonra aylardır araları açık olan Sudani ile Maliki’nin bir araya geldiğini gösterdi. Bir diğer görüşme ise hakkında birçok söylentinin ortaya çıktığı Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali ile Sudani arasında gerçekleşti. Sudani'nin el-Hazali ile görüşmesinde Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan'ın da bulunması dikkat çekiciydi.
Haşdi Şabi ve gruplar arasında
İran yanlısı olarak tanımlanan silahlı grupların ve Irak güvenlik teşkilatının bir parçası olan Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşdi Şabi) akıbetine ilişkin olarak Sudani'nin yeni Trump yönetiminden aldığı gizli bir mesaj sızdırıldı. Bu mesajda öne çıkan husus, Trump göreve gelmeden önce silahlı grupların Haşdi Şabi ile birlikte tasfiye edilmesi ve böylece İsrail Başbakanı'nın, İsrail ve ABD'nin Haşdi Şabi ile diğer gruplar arasında bir ayrım yapmaması nedeniyle, silahlı gruplar ve Haşdi Şabi karargâhı da dahil olmak üzere Irak'ı vurması için bir bahane kalmaması gerektiğiydi.
Ancak Sudani'nin Koordinasyon Çerçevesi liderleriyle görüşmesi ve hatta İran'a yapacağı ziyaretle ilgili olarak açıklanan pozisyonlar, iki ülke arasındaki normal anlayışın ve Sudani'nin iç güvenliği korumak için geçtiğimiz dönemde aldığı tedbirler konusunda Koordinasyon Çerçevesi liderlerini bilgilendirmesinin ötesine geçmedi.
HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
Osman el-Esbat
Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.
HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?
Organize bir çalışma
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.
Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:
“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”
İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.
Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.
Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”
Tutuklama kampanyası
El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.
Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:
“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”
Kuralların ihlali
Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.
HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.
HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.
Rakamlar ve trajediler
El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.
El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.
Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.
Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.
Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.
BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.