Yeni Suriye ve İdlib yönetim modeli

Suriyeliler İdlib ve Halep'in kuzey kırsalına yoğun ilgi gösteriyor

Suriye'nin kuzeyinde İdlib’in Sarmada ilçesi yakınlarındaki ed-Dana semtinde ellerinde devrim bayrağı tutan çocuklar, 13 Aralık 2024 (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde İdlib’in Sarmada ilçesi yakınlarındaki ed-Dana semtinde ellerinde devrim bayrağı tutan çocuklar, 13 Aralık 2024 (AFP)
TT

Yeni Suriye ve İdlib yönetim modeli

Suriye'nin kuzeyinde İdlib’in Sarmada ilçesi yakınlarındaki ed-Dana semtinde ellerinde devrim bayrağı tutan çocuklar, 13 Aralık 2024 (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde İdlib’in Sarmada ilçesi yakınlarındaki ed-Dana semtinde ellerinde devrim bayrağı tutan çocuklar, 13 Aralık 2024 (AFP)

Firas Kerem

Çeşitli dinlerden, etnik kökenlerden ve milletlerden tüm Suriyeliler, 14 yıldır yıkıcı bir savaşa sahne olan ülkelerinde barış, istikrar ve huzurlu bir yaşam özlemi çekiyor. Devrik lider Beşşar Esed'e bağlı ordu güçleri, Suriye Kurtuluş Hükümeti (SKH) tarafından yönetilen İdlib ve Halep kırsalı dışında, ülkedeki şehirlerin çoğunu içlerindeki okullar, hastaneler, sanayi, ticari, turizm merkezleri ve kurumlarıyla birlikte yok etti. Kontrol ettiği bölgelerde sivil ve idari hayatı düzenleyen SKH, Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından Suriye'yi ‘geçici hükümet’ adı altında yönetmeye başladı.

Uzun yıllardan sonra ilk kez İdlib'i ziyaret etme fırsatı bulan Suriyeliler, buradaki ekonomik ve kentsel kalkınma ve güvenlik ortamı karşısında şaşırdıklarını ifade ettiler. Kontrol noktalarının ve Esed'in Suriye’nin kuzeybatısı ile arasına ördüğü askeri duvarın kaldırılmasından sonra İdlib'deki yaşama dair videolar, bir zamanlar Esed rejimi yetkilileri tarafından yasaklanmış olan sosyal medya sitelerinde dolaşmaya başladı.

Halep şehri ve diğer bölgelerin kurtarılması ve Suriye rejiminin düşmesiyle birlikte, Suriye şehirleri arasındaki ana yollar açıldı. Rejim düşmeden önce kendi bölgelerini Suriye'nin kuzeybatısında yer alan muhalif grupların kontrolündeki bölgelerden ayırmak için kurduğu askeri kontrol noktaları ve beton duvarlar kaldırıldı. Suriyeliler İdlib ve Halep'in kuzey kırsalına yoğun ilgi gösterirken, bu bölgeler alışveriş ve ziyaret noktası haline geldi.

Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre Halep şehrinden Suriyeli bir iş adamı olan Ahmed er-Serrac, şunları söyledi:

“Halep'in ve Suriye'nin özgürleştirilmesinden önce İdlib hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Çünkü Suriye rejiminin istihbarat servisleri, vatandaşların kendi kontrolü dışındaki bölgeler, özellikle de İdlib hakkında herhangi bir haber almasını yasaklamıştı.”

Serrac, Sarmada ilçesini ziyaret ettiğinde, pazarlardaki ticari canlılık karşısında hayran kaldığını ifade etti.

HTŞ, İdlib'de son 6 yılda farklı ideolojik yönelimlerine rağmen askeri alanda bir birleşme gerçekleştirmeyi başardı.

Askeri alanda birleşme ve yönetim alanında deneyim

Heyet Tahrir Şam (HTŞ), İdlib'de son 6 yılda farklı ideolojik yönelimlerine rağmen askeri alanda bir birleşme gerçekleştirmeyi başardı. 2017 yılın kasım ayı başlarında siyasi ve örgütsel bağlardan uzaklaşarak ve çeşitli yetkinliklere, bilimsel ve teknik uzmanlığa sahip olanlara yönelerek, ‘teknokratik’ bir karaktere bürünen SKH’yi kurup destekledi.

SKH, başta insani yardım dosyaları olmak üzere çetrefilli birçok dosyayla ve krizle başa çıkma konusunda yönetim ve idare alanında geniş bir deneyim kazandı. Bölgenin yaklaşık 4,5 milyon yerinden edilmiş insanı barındıran gayri resmi mülteci kamplarıyla aşırı kalabalık olması nedeniyle, insani yardım dosyası, uluslararası ve yerel insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamak için evlerin ve mülteci kamplarının doğru bir şekilde ‘kodlanması ve numaralandırılması’ gibi gelişmiş yöntemlerle yönetildi.

dsfvgrbthyj
Suriye'nin kuzeyindeki İdlib’e bağlı Ed-Dana semti, 13 Aralık 2024 (AFP)

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye sınırındaki Babu’l-Hava Sınır Kapısı (Cilvegözü Sınır Kapısı) ile İdlib'in kuzeyindeki Sarmada ve ed-Dana bölgeleri arasındaki yol üzerinde sanayiciler ve sermaye sahipleri onlarca fabrika ve imalathane kurdular. Onlarca ticaret merkezi, otomobil galerisi, kuyumcu ve diğer değerli metallerin satıldığı en büyük pazarı açtılar. SKH ayrıca İdlib’in idari sorumluluklarını beş bölgedeki (İdlib Merkez, Sarmada, ed-Dana, Cisr eş-Şugur ve Eriha) kurumları ve Suriye'nin kuzeybatısındaki diğer bölgelerde bulunan departmanları aracılığıyla yönetti. Pratik çalışmaları kapsamında özellikle güvenliğe ve insani boyutlara odaklanan SKH, (hükümetin üzerinde hiçbir yetkisinin olmadığı) altıdan fazla ana mahkemeyle bağımsız yargının rolünü güçlendirdi. SKH, başta 8 bin kamu çalışanı olmak üzere, yarı sembolik ücretlerle vatandaşların farklı bölgeler arasındaki hareketliliğini kolaylaştırmak için Suriye'nin kuzeybatısındaki bölgeler arasında ulaşım ve iletişim hareketliliğine düzenlemeler getirdi.

SKH son yıllarda, toplumsal ve bilimsel ihtiyaçları karşılamak, işgücü piyasasında gerekli bilgiye sahip nitelikli üniversite mezunları yetiştirmek ve hastanelerde, sağlık merkezlerinde ve eğitim merkezlerinde tıbbi ve eğitim kadroları sağlamak amacıyla üniversiteler, kolejler ve eğitim enstitüleri (İdlib'teki ed-Dana bölgesinde kurulan eş-Şehba Üniversitesi gibi) kurarak ve açarak eğitimi destekledi.

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye sınırındaki Babu’l-Hava Sınır Kapısı (Cilvegözü Sınır Kapısı) ile İdlib'in kuzeyindeki Sarmada ve ed-Dana bölgeleri arasındaki yol üzerinde sanayiciler ve sermaye sahipleri onlarca fabrika ve imalathane kurdular. Onlarca ticaret merkezi, otomobil galerisi, kuyumcu ve diğer değerli metallerin satıldığı en büyük pazarı açtılar.

Suriyeli insani yardım aktivisti Ethem el-Hac Yunus Al Majalla’ya yaptığı açıklamada, Suriye rejimine bağlı ordu güçlerinin Suriye'nin kuzeybatısında altyapıyı tahrip ettiği ve yaklaşık 5 milyon yerinden edilmiş insanın barındığı bin 430'dan fazla mülteci kampında insani krizlerin daha da kötüleştiği bir dönemde SKH’nın tüm ağırlığı ve idari faaliyetleriyle devreye girdiğini ve Birleşmiş Milletlere (BM) ortak insani yardım kuruluşlarıyla iş birliği içinde, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını doğrudan organize ettiğini söyledi.

Yunus, sözlerini şöyle sürdürdü:

“SKH, Suriye'nin kuzeybatısında hizmet ve sağlık alanındaki çalışmaları, devlet hastanelerinin yanı sıra okullar ve eğitim merkezlerinin inşası, onarımı ve restorasyonu ile ana ve yan yolların asfaltlanması gibi insani ihtiyaçları öncelikler doğrultusunda yönetti. Başlıca bölgelerde ve mülteci kamplarının bulunduğu yerlerde güvenlik merkezleri kurdu. Kanun kaçaklarının peşine düşerek güvenliğin ve istikrarın arttırılması ve tesis edilmesini sağladı. 2011’deki Suriye devriminin ilk yıllarına kıyasla suç oranının yüzde 20'nin altına düşmesine katkıda bulundu. Tüm bunlar uluslararası kuruluşlar arasında SKH'nin bölgeyi iyi yönetebileceğine dair iyi bir izlenim bırakabilir ve güven verebilir.”

Suriye Geçiş Hükümeti Yerel Yönetim ve Çevre Bakanı Muhammed Müslim, Suriye'nin resmi haber ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada, “Yıkıma uğramış bazı bölgelerde havadan yaptığımız ilk incelemelerde gerek şehirlerde gerek köylerde gerekse kırsal kesimlerde olsun Suriye'nin tüm bölgelerinde büyük bir yıkım olduğunu tespit ettik” dedi.

Yeniden inşaya ihtiyaç duyan tüm bölgelerde nüfus sayımı sürecinin devam ettiğini belirten Müslim, “Geçmişte eski rejimin bu bölgelerde doğru bir nüfus sayımı yapmadığını belirtmek gerek. Nüfus sayım işlemlerinde uzmanlaşmış ekipler oluşturacağız ve yeniden inşa edilmesi gereken çeşitli tesisler için tüm bölgelerde doğru sayımı başlatmak üzere uygulamalı atölye çalışmaları gerçekleştireceğiz. Ayrıca yıkımın boyutuna ilişkin net bir veri tabanı oluşturmaya ve bir sonraki aşama için uygun planlar ve hedefler belirlemeye çalışacağız” şeklinde konuştu.

SKH’nın elde ettiği tüm bu başarılar ve 6 yılı aşkın bir süredir Suriye'nin kuzeybatısındaki bölgeleri yönetme kabiliyeti göz önünde bulundurulduğunda, burada şu önemli sorunun sorulması gerekiyor: “SKH büyüklüğü, alanı, istisnai ve karmaşık koşulları, bölgesel ve uluslararası zorlukları ile Suriye'yi yönetebilir mi?”

Devrik Suriye rejimi döneminde Suriye'nin Alikhbaria televizyon kanalında sunuculuk yapan Suriyeli gazeteci Celal İbrahim ise yeni Suriye'nin önünü açan 14 yıllık devrimin ardından yeni Suriye yönetiminden gelen ilk açıklamaların tüm Suriyeliler için umut ve güven verici olabileceğini söyledi.

İbrahim, çeşitli sorular sıraladığı açıklamasına şöyle devam etti:

“Birçok sektörde çalışan ve maaşlarından başka gelir kaynağı olmayan kişilere ne olacak? Eski askeri personele nasıl davranılacak? Hizmetlerinin sona ermesinden sonra maaşlarını alacaklar mı? Silah bırakmış ve şu an cezaevinde olan askeri personele ne olacak? Mevcut hükümet işsizlere kısmen istihdam sağlamak için yeni iş olanakları oluşturabilecek mi? Ülkelerden ve uluslararası kuruluşlardan gelmeye başlayan insani yardımlardan kimler faydalanacak?”

dfvgbtrhy
Suriye'nin kuzeyindeki İdlib’e bağlı Sarmada yakınlarında bulunan ed-Dana semtinde bir alışveriş merkezinde devrim bayrağı tutan genç, 13 Aralık 2024 (AFP)

Büyük kurtuluşun ardından gelen büyük sevinç atmosferinde, mevcut hükümetin bu sorulara cevap verebileceği ve bu talepleri karşılamak için çalışabileceği konusunda iyimser ve umutlu olmaktan kendimizi alamıyoruz. Ancak mevcut tablonun hassasiyetinin, kendisine büyük yolsuzluk vakalarının ve harap bir ekonominin miras kaldığı geçiş hükümetine uygun kararları alması için yeterli zamanı vermek üzere biraz sabır gerektirdiğini biliyoruz.

Bir sivil toplum kuruluşu olan Suriye Toplumsal Kalkınma Merkezi (Syrian Society for Social Development/SSSD) Direktörü Rıdvan el-Atraş, istikrar ve güvenliğe yönelik temel ve önemli bir adımın içeride barışın sağlanması, tüm Suriyeli taraflar arasında güvenin tesis edilmesi ve istikrarlı bir toplumsal ortamın yaratılması için büyük bir fırsat olduğuna inanıyor. Atraş’a göre tüm bunlar, diyalog için kapsayıcı bir ulusal konferans ile başlayabilir. Yeni Suriye yönetiminden kaynaklara göre böyle bir konferans için hazırlıklar başladı ve konferansın bu ayın ortalarında düzenlenmesi planlanıyor.

Suriye'de ulusal diyalog konferansı düzenlenmesi fikrinin belirli konuların ele alınması için elzem olduğunu ifade eden Atraş, söz ettiği konular arasında yeni anayasanın, mevcut dönemde yönetim mekanizmasının düzenlenmesinin ve geçiş dönemi adaletinin sağlanmasının yer aldığını belirtti.



İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
TT

İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki yardım dağıtım operasyonlarını sonlandırdığını duyurdu.

Kuruluş, altı hafta önce Washington’un arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkesin ardından dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Vakıf, yayımladığı son açıklamada görevini “kalıcı olarak” durdurduğunu ve misyonunu tamamladığını belirtti.

Vakıf Direktörü John Acrey, yaptığı yazılı açıklamada, “Gazze halkına yardımların ulaştırılmasında daha iyi bir yöntem olduğunu kanıtlama görevimizi başarıyla yerine getirdik” dedi.

Kısa süre faaliyet gösteren vakfın operasyonları büyük ölçüde gizlilik içinde yürütülmüştü. ABD ve İsrail destekli alternatif bir yapı olarak BM’ye bağlı UNRWA’nın yerine kurulmuş, ancak finansman kaynakları ya da yardım noktalarını yöneten silahlı yüklenicilerin kimlikleri kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Vakıf, amacının yardımların Hamas’a aktarılmasını engellemek olduğunu savunuyordu.

Ancak Filistinliler, yardım çalışanları ve sağlık yetkilileri, bu sistemin yardım almak isteyen sivilleri, İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakarak hayatlarını riske attığını belirtiyordu.

Kurumun görevlerini, Gazze’deki ateşkesi denetlemekle sorumlu İsrail’deki ABD merkezli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezine devredeceğini açıklayan Acrey, “Vakıf haftalardır Koordinasyon Merkezi ve uluslararası kuruluşlarla bir sonraki adımlar konusunda temas hâlinde. Açıkça görülüyor ki bizim uyguladığımız modeli benimseyip genişletecekler” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Mayıs ayı sonunda, İsrail’in üç ay boyunca gıda girişini durdurmasının ardından Gazze’de kıtlık eşiğine gelinmesi üzerine faaliyete başlamıştı. İsrail, BM’nin gıda dağıtım sisteminin yerine geçmesi hedeflenen bu özel kuruluşu, Hamas’ın büyük miktarda yardıma el koyduğu iddiasıyla savunmuştu; ancak BM bu iddiaları reddetmişti.

BM, söz konusu vakfın kurulmasına karşı çıkarak sistemin İsrail’e gıda dağıtımı üzerinde tam kontrol sağlayabileceğini ve Filistinlilerin yerinden edilmesine yol açabileceğini belirtmişti. Savaş süresince BM ve insani yardım kuruluşları, yüzlerce merkez üzerinden Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve diğer ihtiyaçların ulaştırılmasına öncülük etmişti.

Vakıf, açıklamasında Gazze’de 3 milyonun üzerinde gıda paketi dağıttığını, bunun 187 milyon öğüne denk geldiğini duyurdu.


Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)

Hamas Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve orta kesiminde ‘etnik temizlik’ yaptığını söyledi.

Sözcü Hazım Kasım, “İşgal güçleri, sarı hattın dışındaki sivilleri hedef alıyor. Bu sabahtan itibaren dört vatandaş öldürüldü, yıkım operasyonları yoğunlaştı ve doğu bölgelerinden vatandaşlar yerlerinden edildi” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, bu sabah İsrail'in Gazze ve Han Yunus şehirlerini hedef alan bombardımanında dört Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

dcgtrhy
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen Filistinli genç Ahmed el-Hevari'nin cenazesine katılan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu sabah üç kişinin cenazesi hastanelere getirildi; ikisi Han Yunus’un doğusundaki Beni Suheyle kasabasında İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından, bir diğeri ise Gazze kentinin doğusundaki et-Tuffah mahallesinde İsrail tankının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti” dedi.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi, iki ölü ve biri ağır olmak üzere üç yaralıyı kabul ettiğini duyurdu. Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nin Müdürü Dr. Muhammed Ebu Selmiye de et-Tuffah mahallesinde sivillere yönelik tank ateşi nedeniyle bir ölü ve çok sayıda yaralının hastaneye ulaştığını doğruladı.

Gazze'deki bir güvenlik kaynağı AFP'ye, ‘işgal uçaklarının bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah'ın güneydoğusundaki bölgelere birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ söyledi. Kaynak, İsrail ordusunun ‘ez-Zeytun, Şucaiyye ve et-Tuffah (Gazze şehrinin doğusu) mahallelerinde ve Han Yunus ile Refah'ta savaş sırasında hasar gören onlarca binayı ve evi yıkmaya devam ettiğini’ belirtti.

İsrail güçleri, Refah şehrinin büyük bir kısmını ve Han Yunus'un doğu bölgelerini kontrol altında tutuyor. İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından Gazze Şeridi'ne savaş açtı. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşında en az 69 bin 756 kişi hayatını kaybetti.


Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
TT

Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)

Mısırlılar bugün, 2025 Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy kullanmaya başladı.

İki gün sürecek seçimler, 73 seçim bölgesi ve 5 bin 287 alt komiteden oluşan 13 vilayette gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre, bu aşamada bin 316 aday bireysel sistem altında yarışıyor ve Kahire ile Kuzey, Orta ve Güney Delta ve Doğu Delta'nın iki seçim bölgesinde bir liste yer alıyor.

Mısır Ulusal Seçim Komisyonu, vatandaşlara seçimlere katılım çağrısında bulunarak, sürecin bütünlüğünü sağlama ve seçmenlerin iradesini tam şeffaflık içinde sandığa yansıtma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Seçimlerin ikinci aşamasına dahil olan vilayetler, Ulusal Seçim Komisyonu’nun verilerine göre Kahire, Kalubiyye, Dakahliye, Garbiye, Menufiye, Kafr eş-Şeyh, Şarkiye, Dimyat, Port Said, İsmailiye, Süveyş, Güney Sina ve Kuzey Sina’dan oluşuyor.

gju
Parlamento seçimlerinin ilk turunda oy verme merkezlerinin önünde bekleyen Mısırlı kadınlar (Gençlik Partisi Koordinasyon Komitesi)

Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşaması, ilk turda 19 seçim bölgesindeki sonuçların ‘önemli ihlaller’ gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından geliyor. Bu ihlaller arasında sandıkların önünde yapılan usulsüz propaganda ile adaylara oy sayım tutanaklarının nüshalarının verilmemesi gibi durumlar yer aldı. Gözlemciler bu adımı ‘emsalsiz’ olarak nitelendirdi.

Bu seçim bölgelerindeki sonuçların iptal edilmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ‘azami şeffaflık’ sağlanması için yaptığı doğrudan çağrının ardından gerçekleşti.