Şarku’l Avsat, son rötuşlar yapılmaya başlanırken Gazze anlaşmasının yeni ayrıntılarını ortaya koyuyor

Hamas 11 askeri serbest bıraktı… İsrail bunu büyük bir ilerleme olarak değerlendirdi

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail bombardımanı sonucu ölen bir bebek için ağlayan Filistinli kadınlar, 14 Ocak 2025. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail bombardımanı sonucu ölen bir bebek için ağlayan Filistinli kadınlar, 14 Ocak 2025. (Reuters)
TT

Şarku’l Avsat, son rötuşlar yapılmaya başlanırken Gazze anlaşmasının yeni ayrıntılarını ortaya koyuyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail bombardımanı sonucu ölen bir bebek için ağlayan Filistinli kadınlar, 14 Ocak 2025. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail bombardımanı sonucu ölen bir bebek için ağlayan Filistinli kadınlar, 14 Ocak 2025. (Reuters)

Katar'ın başkenti Doha'daki müzakerelere katılan taraflar, İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine yönelik bombardımanının arttığı bir dönemde, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşması ve Hamas ile İsrail arasında esir değişimi konularını sonuçlandırmaya başladı.

Birçok kaynağa göre İsrail'in yeni bir engeli ya da şartı olmaması halinde anlaşmanın bugün ilan edilmesi ve 48 saat sonra yürürlüğe girmesi bekleniyor.

xascdfrg
Gazze Şeridi’nde tutulan esirlerin yakınları ve aktivistler bugün Kudüs'teki İsrail parlamentosu önünde protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynakları, anlaşmanın ilk aşamasının 60 gün süreceğini ve dün geceye kadar varılan son anlaşmaya göre İsrail kara kuvvetlerinin Netzarim ve Philadelphia (Selahaddin) koridorlarından kademeli olarak çekileceğini bildirdi.

Doha'daki müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, Netzarim Koridoru’ndan çekilmenin hemen başlayacağını, Philadelphia Koridoru’ndan çekilmenin ise ilk aşamanın başladığı andan itibaren 40 ila 50 gün sonra kademeli olarak başlayacağını açıkladı.

Ateşkesin yedinci gününden itibaren yerinden edilmiş kişilerin dönüşüne herhangi bir arama yapılmaksızın izin verilecek. Ancak Gazze Şeridi'nin güneyinden kuzeye dönen araçlar, Mısır-Katar şirketleri tarafından işletilen ve herhangi bir silah transferini önlemek amacıyla İsrail de dahil olmak üzere çeşitli taraflarca izlenen bir X-ray cihazı tarafından taranacak.

sdefrg
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta İsrail bombardımanının vurduğu bir bölgeyi inceleyen Filistinliler, 14 Ocak 2025. (Reuters)

Kaynaklar, dün gece İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması mekanizması üzerinde anlaşmaya varıldığını ve özellikle Gazze Şeridi'nin kuzeyinde olmak üzere 700 metreye kadar değişen mesafelerde sınırda bulunmalarına izin verileceğini açıkladı.

Kaynaklar, 40 gün sonra Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerinden kademeli olarak çekilmenin başlayacağını ve ikinci aşamaya ilişkin müzakerelerin başlamasına hazırlık yapılacağını bildirdi.

Filistin direnişinin, 7 Ekim 2023 saldırısına karışmamış olmaları koşuluyla, mevcut savaş sırasında Gazze Şeridi'nde tutuklanan bin mahkûmun serbest bırakılması karşılığında kadın, çocuk ve yaşlı esirleri teslim edeceği ifade edildi.

İlk aşamada, yüksek cezalara çarptırılmış 200 mahkûmun da serbest bırakılacağı, yaşayan mahkûmların ölülerden daha fazla olduğunun teyit edilmesi halinde bu sayının biraz daha artırılabileceği ve ilk aşamanın ilk günlerinde bazı esir gruplarıyla iletişim kurulduktan sonra akıbetlerinin açıklanacağı belirtildi.

Kaynaklar, serbest bırakılacak Filistinli mahkûmların isimlerinin belirlenmeye başlandığını ifade etti.

Refah Sınır Kapısı’yla ilgili olarak ise bilgi sahibi kaynaklar, hasta ve yaralıların seyahat etmesine izin verilmesiyle başlayarak, kademeli olarak yeniden açılacağını duyurdu. Ayrıca seyahat özgürlüğü, hiçbir yolcuyu gözaltına almadan ya da Philadelphia Koridoru’nda konuşlanacak İsrail güçleri tarafından hedef alınmadan garanti altına alınacak.

gtrhyju
Gazze Şeridi’nde tutulan esirlerin yakınları ve aktivistler bugün Kudüs'teki İsrail parlamentosu önünde protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Dün öğleden sonraya kadar ortaya çıkan anlaşmazlıkların, İsrail güçlerinin bazı yerlerden çekilme ve tampon bölge konusuna ilave olarak, ilk aşamada serbest bırakılacak askerler olan, ‘insani’ koşulları karşılamayan ve bir anlaşmaya varma görevini kolaylaştırmak için eklenen 11 esir için İsrail'in ödeyeceği bedel konusundaki anlaşmazlıklarla ilgili olduğunu belirten kaynaklar, bunlar üzerindeki anlaşmazlıkların çözüldüğünü ve bunun da bugün bir anlaşmaya varmaya yaklaştırdığını ifade etti.

Kaynaklar, İsrail'in ilk aşamada 11 esir askerin yerleştirilmesini çıkmazda bir kırılma olarak değerlendirdiğini ve bunun kendisi için önemli bir kazanım olduğunu belirtti. Bu nedenle işler daha da yakınlaştı ve direniş o dönemde Binyamin Netanyahu hükümetini baskı altına alarak müzakereleri hızlandırdı.

Hamas, bu yeni esirlerin bedelinin hasta ve yaşlılara aynı muamelenin yapılması olacağını reddedince İsrail yumuşadı ve ilk aşamada serbest bırakılacak ve çoğu Filistin dışına sınır dışı edilecek olan müebbet hapis cezalı mahkumların sayısını arttırdı.

İsrailli kaynaklar anlaşmaya yakın olunduğunu teyit ederken, İsrail'in savaşa geri dönme hakkı olduğunu vurguladı. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı kaynaklar, bunun anlaşma şartlarının herhangi bir tarafça ihlal edilmesiyle bağlantılı olduğunu açıkladı.

Netanyahu, anlaşmayı reddeden ve hükümeti feshetmekle tehdit eden kabine içindeki aşırı sağla yüzleşmekte zorlanırken, muhalefet partileri anlaşmanın tamamlanması karşılığında kendisine bir güvenlik ağı sağlamaya hazır olduklarını açıkladı.

Bombardıman şiddetlendi

Anlaşma haberlerinin yayılmaya başlamasından bu yana İsrail, başta kuzey olmak üzere Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine yönelik bombardımanını arttırdı; Deyr el-Balah ve Han Yunus'ta yerinden edilmiş insanların çadırlarını hedef alarak bazılarını öldürdü.

Yerlerinden edilmiş insanların çadırlarından, yaklaşan anlaşma haberini sevinçle karşılayan şarkılar ve sloganlar duyuldu.

zxscdfrgt
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan binalar, 13 Ocak 2025. (Reuters)

Eş-Şati Mülteci Kampı’ndan Han Yunus'a göç etmek zorunda kalan Faten Yasin şunları söyledi: “Uzun zamandır bugünü bekliyorduk... Evlerimize ve bölgelerimize dönmek istiyoruz... Bu kadar ölüm ve yıkım yeter.”

Gazze şehrindeki ed-Derac mahallesinde yaşayan üniversite mezunu Ahmed Farac ise şu ifadeleri kullandı: “Buradaki herkes akan kanın durmasını, İsrail bombardımanının durmasını ve güvenliğimizin geri gelmesini bekliyor... Savaş durduğunda başka bir savaş başlatacağız ama bu, günün her saati maruz kaldığımız ölümlere kıyasla daha kolay olacak.”



Kaynaklar: Sudani'nin listesi Irak seçimlerinde ‘büyük bir zafer’ elde etti

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)
TT

Kaynaklar: Sudani'nin listesi Irak seçimlerinde ‘büyük bir zafer’ elde etti

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra (AP)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin koalisyonuna yakın kaynaklar, Sudani'nin listesinin dün yapılan parlamento seçimlerinde ‘büyük bir zafer’ elde ettiğini söyledi.

Başbakan’a yakın bir yetkili AFP'ye, “Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Bloğu çok önemli bir zafer elde etti” derken, listeye yakın diğer iki kaynak da bloğun yaklaşık 50 veya daha fazla sandalye ile ‘en büyük parlamento bloğunu’ kazandığını doğruladı.

dfv
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün yapılan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmadan önce (EPA)

Irak Bağımsız Seçim Komisyonu'nun bu akşam geç saatlerde ön sonuçları açıklaması bekleniyor.

Sudani, üç yıl önce İran'a yakın Şii partiler ve grupların oluşturduğu Koordinasyon Çerçevesi'nin desteğiyle iktidara geldikten sonra Irak'ta önemli bir siyasi güç haline geldi.

Seçim merkezleri, dört yıllık görev süresi için Temsilciler Meclisi’ni seçmek üzere kayıtlı 21,4 milyondan fazla seçmene 11 saat boyunca oy kullanma imkânı tanıdıktan sonra akşam 18:00’de kapandı.

Parlamento bir başkan atadıktan sonra, başkan anayasaya göre ‘en büyük parlamento bloğunun’ adayı olan ve fiilen yürütme organının temsilcisi olan başbakanı atar.

Mutlak çoğunluk bulunmadığında, müttefikleriyle müzakere ederek en büyük bloğu oluşturabilecek herhangi bir koalisyon, bir sonraki başbakanı seçer.

Başbakanın atanması ve hükümetin kurulması süreci, seçimlerden sonra en karmaşık süreçtir. Önceki örneklerde olduğu gibi, Şii çoğunluğa mensup partiler, başbakanı atamak ve hükümeti kurmak için anlaşmaya vardılar.

sdf
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) sınırları içerisinde bulunan Erbil'in kuzeyindeki Akra kentinde oy kullanmak için sıra bekleyen seçmenler (AFP)

2003 yılında ABD'nin işgaliyle Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra Irak'ta yerleşen geleneklere göre, Şii çoğunluk en önemli pozisyon olan başbakanlık görevini üstlenirken, Sünniler Temsilciler Meclisi'ni elinde tutuyor. Büyük ölçüde sembolik olan cumhurbaşkanlığı görevi ise Kürtlere veriliyor.

Irak Bağımsız Seçim Komisyonu'na göre, dünkü seçimlerde seçmen katılımı yüzde 55'i aştı. Bu oran, Şii lider Mukteda es-Sadr'ın bu yılki seçimleri boykot etmesine ve birçok Iraklının, yeni adayların olmaması nedeniyle seçimlerin hayatlarında gerçek bir değişiklik getirmeyeceği yönündeki hayal kırıklığını dile getirmesine rağmen, 2021'deki son seçimlerde kaydedilen yüzde 41'lik orandan önemli ölçüde yüksek.


ABD ve İran arasında Irak'ın geleceği savaşı

ABD ve İran arasında Irak'ın geleceği savaşı
TT

ABD ve İran arasında Irak'ın geleceği savaşı

ABD ve İran arasında Irak'ın geleceği savaşı

Refik Huri

Irak'ın geleceği, yeni bir Ortadoğu'ya giden yolda yaşanan hızlı değişimlerle bağlantılı olduğundan belirsizliğini koruyor. Ülkede yapılan parlamento seçimleri, ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgalinden bu yana devam eden çıkmazın ve ardından Mezopotamya'da nüfuz mücadelesi veren ABD ile İran arasındaki rekabetin bir tekrarından ibaret. Mezopotamya, ulusal kimlikten mezhepsel, dini, etnik ve bölgesel kimliklere doğru bir inişe tanık oldu. Mevcut durum ve çıkmaz, iki zıt pozisyonla özetlenebilir. Bunlardan biri Irak’ta faaliyet gösteren Hizbullah Tugayları sözcüsünün “Şiiler Irak üzerinde tam bir vesayet sahibidir” açıklamasında ifade edilirken diğeri Washington tarafından tekrarlanan ‘milislerden arındırılmış bir gelecek sağlamak için Irak'ın yanında durmak’ şeklindeki açıklamalarda dile getiriliyor. Şiilerin ‘tam vesayet’ sahibi olduğu ve Sünniler, Kürtler, Hıristiyanlar ve bir dizi tarihi mezhebin Şiilerin vesayeti altında olduğu bir ülkede devlet kurmak imkânsız. Bir milyondan fazla askeri personeli olan, ancak çoğu İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile bağlantılı 70 silahlı örgütün yer aldığı Halk Seferberlik Güçleri’ne (Haşdi Şabi) güvenmek zorunda kalan bir ülkede devlet kurmak mümkün değil.

Suudi Arabistan’dan sonra petrol rezervleri açısından ikinci sırada yer alan Irak, iflas etmemiş, soyulmuş, önde gelen simalar tarafından zenginlikleri çalınmış ve sanki hiçbir kaynağı yokmuş gibi elektrik, su ve altyapıdan yoksun kalmıştır. Yolsuzluk o kadar yaygın hale gelmiştir ki, bazı bakanlar milyarlarca dolar çalmış ve milyarlarca dolarlık rüşvet almıştır. Bazı hükümet başkanları ise göreve başladıklarından daha zengin bir şekilde, hesaplarında on milyarlarca dolar ile görevlerinden ayrılmıştır. Irak’ta kimse ya yetersizlikten ya da yolsuzluktan faydalanma ve dış güçleri memnun etme arzusu yüzünden bu yaptıklarının hesabını vermez. Kerbela, Nasiriye, Meysan, Vasit, Basra gibi gençlerin ‘ABD ve İran işgalinden kurtulun!’ sloganını attığı güney illerinde yaygın bir şekilde patlak veren ‘Ekim Devrimi’ en şiddetli baskı, şiddet ve katliamlarla bastırıldı. İran'ın vesayeti dışında kalan İyad Allavi ve Mustafa el-Kazımi haricinde Şii partilerin liderlerinin başını çektiği hükümetler ya İran'ın nüfuzunu lehine dengelemeye ya da Washington ve Tahran ile ilişkilerde minimum bir denge sağlamaya ve kardeş Arap ülkelerine açılmaya çalıştı. Ancak tüm bunlara rağmen ülkedeki çıkmaz devam etti.

Ebu Bekir el-Bağdadi'nin Musul Camii’nden duyurduğu ve Suriye'nin Rakka kentini başkenti olarak ilan ettiği ‘Irak ve Şam İslam Devleti’nin (DEAŞ) düşmesinden sonra bile Enbar dışından gelen silahlı milisler nüfuzlarını sürdürmeye devam ediyor. Mukteda es-Sadr’ın lideri olduğu Sadr Hareketi, meclisteki en fazla sandalye sayısını kazandığında ve iktidar yapısını parti kotalarından uzaklaştırıp ulusal bir programa kaydırmaya çalıştığında meclisten çekilmek zorunda kaldı. Boşalan sandalyelere ise seçimin kaybedenleri tarafından dolduruldu. Sadr Hareketi, yeni seçimleri de boykot etme kararı aldı. Ancak İran, ‘Şii vesayetinin İran vesayeti’ olduğu gerekçesiyle oyuna devam ediyor. Nehreyn Üniversitesi'nde ulusal güvenlik profesörü olan Hüseyin Allavi, “Irak, İran'ın ulusal güvenlik politikasının ilk halkasını temsil ediyor” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'ye gelince, Ninova'daki Zilkat Askeri Üssü’nün yanı sıra Irak'ta 60 askeri üssü bulunuyor. DMO'ya bağlı milisler ise Amerikan güçlerinin bulunduğu üsleri değil, Yeşil Bölge ve Bağdat Havalimanı'nı bombalıyor ve hiçbir hesap vermiyor. Hükümetlerin Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin talimatlarını gerçekten uygulayacağını umalım.

Irak'ı bir asır önceki haline döndürmek mantıklı değil. 1920 yılında Suudi Arabistan Kralı Faysal, “Bana göre Irak'ta henüz bir Irak halkı yok, daha çok milliyetçi ideolojiden yoksun, dini geleneklere ve batıl inançlara saplanmış hayali insan toplulukları var” demişti. 2025 yılında Irak, devlet öncesi mezhepsel bileşenlerine geri dönüyor gibi görünüyor. Bugünkü mücadele seçimlerle ilgili değil, seçim sonrası dönemle, Irak'ın geleceği için verilen mücadeleyle ilgili. Tahran, ABD’yi askeri, siyasi ve kültürel olarak Mezopotamya'dan çıkarmak istiyor. İran’a bağlı milisler, ülkenin bu yılın sonuna kadar ABD askerlerinden arındırılması konusunda ısrarcı. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ise ABD ile 2008 yılında imzalanan Stratejik Çerçeve Anlaşması çerçevesinde DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon (DMUK) katılımı yerine çeşitli alanlarda ikili ortaklıklar üzerinde anlaşmaya varmak istiyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre aslında Irak üzerindeki çatışma çok hassas ve zorlu bir aşamaya giriyor. Beşşar Esed rejiminin düşüşüyle Suriye’yi kaybeden ve Gazze Şeridi’nde ve Lübnan’da yenilgiye yaklaşan İran, Bağdat’taki önemli nüfuzunu korumaya çalışıyor. Çünkü Irak’ı kaybetmek İran’ın bölgesel projesinin sonu anlamına geliyor. Ayrıca Suriye, Lübnan ve Gazze'de zamanı geri çevirmeye çalışıyor. ABD, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze ve Lübnan’daki savaşlarını ve Irak'taki silahlı milisleri vurma tehditlerini kullanarak, Ortadoğu'yu değiştirmek ve Başkan Donald Trump’ın himayesinde bölgede kapsamlı bir barış tesis etmeye çabalıyor. Bu barış, ancak İran'ın katılımıyla, ya Washington ile yapılan bir anlaşma kapsamında ya da rejimin düşmesine yol açan bir askeri saldırı sonrasında tamamlanabilir. Eğer Tahran, köklü değişikliklerin ardından imkânsız bir görevi üstleniyorsa, ABD’nin yeni Ortadoğu mühendisliğinin karşı karşıya olduğu zorluklar da küçümsenecek gibi değil. Irak, özellikle güneyde ve genel olarak diğer bölgelerde yoksulluk vakalarının ve işsizlik oranlarının artması ve hizmetlerin yetersizliği sorunlarını çözemeyen, başarısız bir devlet olarak kalırsa, geleceği de olmaz. Alınan yarım yamalak önlemler artık yeterli değil. ABD ile İran arasındaki çıkmazda dönüp durmak da ulusal bir spor değil. Irak ya Arap olacak ya da yeniden yapılanma sürecindeki bir bölgede, ulusal meşruiyetten başka hiçbir meşruiyeti olmayan başka bir melez ülkeden ibaret kalacak.


BM'nin üst düzey bir yetkilisi ile Burhan arasında Sudan halkına yardım sağlanması konusunda ‘yapıcı’ görüşmeler

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçan Sudanlılar Tavile'de toplanıyor. (Reuters)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçan Sudanlılar Tavile'de toplanıyor. (Reuters)
TT

BM'nin üst düzey bir yetkilisi ile Burhan arasında Sudan halkına yardım sağlanması konusunda ‘yapıcı’ görüşmeler

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçan Sudanlılar Tavile'de toplanıyor. (Reuters)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'den kaçan Sudanlılar Tavile'de toplanıyor. (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Tom Fletcher dün Port Sudan’da Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile ‘yapıcı’ görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmede, ateşkes çabaları ve insani yardımların ulaştırılmasının sağlanması konuları ele alındı. Bu sırada, orduyla Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar ülkenin batısında genişlemeye devam ediyor.

Fletcher, iki yıldan fazla süredir savaşın pençesindeki ülkenin çeşitli bölgelerine yardım ulaştırılmasını sağlamayı amaçlayan ve ‘yapıcı’ olarak nitelendirdiği görüşmeleri övdü.

Görüşmenin ardından Sudan Egemenlik Konseyi tarafından yayımlanan bir videoda Fletcher şunları söyledi: “Bugün öğleden sonra Burhan ile yaptığımız yapıcı görüşmeleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu görüşmelerin amacı, Sudan’ın her yerinde çalışmalarımızı sürdürebilmemizi ve yardımları tamamen tarafsız, bağımsız ve önyargısız bir şekilde, uluslararası desteğe en çok ihtiyaç duyan insanlara ulaştırabilmemizi sağlamaktır.”

Egemenlik Konseyi'nin basın ofisinden yapılan açıklamaya göre Burhan, ‘Sudan'ın BM ve çeşitli kurumlarıyla, özellikle insani yardım alanında iş birliği yapmaya istekli olduğunu’ yineledi.

Fletcher ayrıca, ateşkes önerilerini görüşmek üzere Sudan Dışişleri Bakanı Muhyiddin Salem ve Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ile bir toplantı yaptı.

Sudan'ın geniş bölgelerinde ordu ile HDK arasında çatışmaların tırmanışa geçtiği görülüyor. Çatışmalar, HDK'nin geçen ay kontrolünü ele geçirdiği Darfur bölgesine komşu Kordofan bölgelerine yayılıyor.

HDK pazartesi günü, Batı Kordofan'ın Babnusa kentine, oradaki ordu karargahını ele geçirmek amacıyla ‘büyük kalabalıklar’ halinde savaşçılarının geldiğini duyurdu.

Şehir, Hartum ile Darfur bölgesini birbirine bağlayan yol üzerinde yer alıyor; HDK’nin kontrolü altında bulunan Güney Darfur'daki Nyala ile iki taraf arasında çatışmaların şiddetlendiği Kuzey Kordofan'ın başkenti el-Ubeyd'in tam ortasında bulunuyor.

Fletcher dün X platformunda yaptığı bir paylaşımda Sudan'a geldiğini doğruladı. Paylaşımında, ‘zulümleri durdurmak, barış çabalarını desteklemek, BM Şartı’na bağlı kalmak, ekiplerin gerekli finansmana erişimi ve hareket özgürlüğü elde etmesi için baskı yapmak ve çatışma hatlarının her iki tarafında da hayat kurtarmak’ için çalışacağını belirtti.

HDK, 26 Ekim'de Kuzey Darfur'daki el-Faşir şehrini ele geçirerek ülkenin batısındaki Darfur bölgesini tamamen kontrolü altına alırken, ordu doğu ve kuzeydeki kontrolünü sürdürüyor.

d
El-Faşir'deki çatışmalarda yaralanan askerler, Kuzey Darfur'daki Tavile’de Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından kurulan bir sahra hastanesinde tedavi ediliyor. (Reuters)

O zamandan beri, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırılarla ilgili sık sık haberler geliyor. İnsan hakları örgütleri ise HDK'nin kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildiriyor.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin kişinin yanı sıra, son iki hafta içinde 90 binden fazla sivil el-Faşir'den komşu kasabalara kaçtı.

IOM Genel Direktörü Amy Pope yaptığı açıklamada, güvensizlik ve ağır insan hakları ihlallerinin yerinden edilme vakalarında önemli bir artışa yol açtığını ve insani krizi daha da kötüleştirdiğini söyledi. Pope, “El-Faşir'deki kriz, ailelerin gıda, su ve tıbbi bakıma erişimini engelleyen 18 aylık kuşatmanın doğrudan bir sonucudur” dedi.

HDK geçen hafta, Uluslararası Dörtlü (Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD) tarafından önerilen insani ateşkes anlaşmasını kabul ettiğini açıkladı, ancak Hartum ve Atbara dahil olmak üzere ordunun kontrolündeki şehirlere saldırılarına devam etti.

Sudan Savunma Bakanı Hasan Kabrun ise Güvenlik ve Savunma Konseyi'nin Uluslararası Dörtlü tarafından sunulan ateşkes önerisini görüşmesinin ardından ordunun HDK ile savaşmaya devam edeceğini doğruladı.

Burhan, bir saha ziyareti sırasında ‘el-Faşir, el-Cuneyne, el-Cezire ve isyancılar tarafından saldırıya uğrayan tüm bölgelerde öldürülen ve işkence görenlerin intikamını alacağına’ söz verdi ve ‘ordunun düşmanı yenmeye ve Sudan devletini en üst düzeyde güvence altına almaya devam edeceğini’ vurguladı.

Sudan'da iki yıldan fazla süredir devam eden savaş, on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olarak milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.