Gazze'de ateşkes anlaşmasına dair neler biliniyor?

Gazze'de İsrail bombardımanlarıyla öldürülenlerin sayısı 47 bine yaklaştı (AFP)
Gazze'de İsrail bombardımanlarıyla öldürülenlerin sayısı 47 bine yaklaştı (AFP)
TT

Gazze'de ateşkes anlaşmasına dair neler biliniyor?

Gazze'de İsrail bombardımanlarıyla öldürülenlerin sayısı 47 bine yaklaştı (AFP)
Gazze'de İsrail bombardımanlarıyla öldürülenlerin sayısı 47 bine yaklaştı (AFP)

Gazze savaşında taraflar, ateşkes görüşmelerinin son aşamasına varıldığını bildiriyor. 

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, müzakerelerin son ayrıntılarının görüşülmesine devam edildiğini söyledi. Anlaşma taslağının Hamas ve İsrail'e gönderildiğini belirten Ensari, "Gazze'de ateşkes, anlaşmaya varıldıktan çok kısa bir süre sonra yürürlüğe girecek" dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da "Hamas teklifi kabul ederse, anlaşma tamamlanıp uygulanmaya hazır olacak" ifadelerini kullandı. 

New York Times (NYT), Doha'daki Hamas yetkililerinin, Gazze'deki örgüt liderleriyle iletişime geçerek anlaşmayı ileteceğini fakat bunun zaman alabileceğini yazıyor. Bu komutanlar arasında, İsrail'in saldırısıyla öldürülen eski Hamas lideri Yahya Sinvar'ın kardeşi Muhammed Sinvar da var. 

Ateşkes taslağıyla ilgili bir bilgi henüz paylaşılmadı. Kimliğinin açıklanmaması şartıyla NYT'ye konuşan bir diplomat, muhtemel ateşkesin üç aşamalı olacağını belirtiyor. Bu süreçte İsrail ordusunun kademeli şekilde Gazze'den çekilmesi, Hamas'ın da elindeki rehineleri serbest bırakması öngörülüyor. Bu rehineler, İsrail cezaevinde tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilecek. 

İsrailli bir yetkili, ateşkesin yaklaşık 6 hafta sürecek ilk aşamasında Hamas'ın 33 rehineyi bırakacağını söylüyor. Kaynak, İsrail'in de bunun karşılığında yüzlerce Filistinli mahkumu serbest bırakmaya hazır olduğunu belirtiyor. Hamas'ın serbest bırakacağı rehinelerin çoğunun canlı olduğu düşünülüyor.

Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırısıyla başlayan Gazze savaşında ateşkes görüşmeleri aylardır tıkanmıştı. NYT, Donald Trump'ın 20 Ocak'ta göreve gelmesinin, süreci tekrar hızlandıran unsurlardan biri olduğuna işaret ediyor. 

Kimliklerinin açıklanmaması kaydıyla Times of Israel'e konuşan iki Arap diplomat, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi adayı Steve Witkoff'un, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla görüşmesinin ardından süreçte büyük ilerleme kaydedildiğini belirtiyor. 

Diplomatlar, "Joe Biden'ın bir yıl boyunca yapamadığını Trump'ın tek seferde hallettiğini" söylüyor. 

Witkoff, 11 Ocak'ta gittiği İsrail'de Netanyahu'yla bir araya gelmişti. Diplomatlar, görüşmenin "gergin" geçtiğine işaret ediyor.

Diğer yandan BBC'nin aktardığına göre Gazze'de "insani bölge" ilan edilen noktalara mayıstan beri en az 97 kez saldırı düzenlendi. Sivillerin tehlikeden uzak tutulması için kurulan bu bölgelere saldırıların mayıstan beri yoğunlaştığı, bu ay ise en az 22 bombardıman gerçekleştirildiği bildiriliyor.

Independent Türkçe, New York Times, Times of Israel, BBC



Nevvaf Selam ve umut etme korkusu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Nevvaf Selam ve umut etme korkusu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Husam İtani

Son yıllarda başlarına gelen pek çok felaket ve olumsuzluk nedeniyle pek çok Lübnanlı, yeni Cumhurbaşkanı Joseph Aoun ve Başbakan adayı Nevvaf Salam'a umut bağlamaktan korkuyor. Ardı arkası kesilmeyen şoklar, başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları Lübnanlılara sadece beklentilerini düşürmeyi değil, aynı zamanda sadece yozlaşmış politikacılardan ve onların takipçilerinden değil, rüşvete, yalana, şiddete başvurmaya ve destekledikleri en dar görüşten bile farklı bakış açılarını anlayamamaya alışmış bir bütün olarak Lübnan halkından da bir şey beklenemeyeceğini düşünen bir tür “sinizm” öğretti.

Lübnanlıları bu noktaya getiren uzun bir yolculuktu. İçeride dış dayatmalara boyun eğme ve modern bir devletin toplumsal ve siyasal temelini oluşturacak ulusal mutabakatların oluşturulamaması, Lübnan'ın çöküşüne zemin hazırlayan ve sonrasında onu körükleyen, onu yıllarca tam bir çözümsüzlük içine sokan özellikler arasında yer alıyor. 2019 ve 2020'de yaşanan ekonomik çöküş ve Beyrut Limanı patlaması gibi iki büyük deprem, iktidarı elinde tutanların pozisyonlarını değiştirmede, Lübnan şehirlerinin meydanlarında asgari düzeyde de olsa reform ve adalet talebiyle gösteri yapan milyonlarca insanın taleplerine karşılık vermelerini sağlamada başarısız oldu. Lübnan'a amonyum nitratı sokan veya buna göz yuman faillerin soruşturulması talebi, bu felaketler dizisinin ardından korunan kırılgan güvenlik ve istikrarı bozmaya yönelik bir tehdit olduğu bahanesine dönüştü.

Selam bugün, iç savaşı sona erdiren ve pek çok maddesi uygulanmayan, ruhuna uygun hareket edilmeyen “Taif Anlaşması” temelinde Lübnan'ı Lübnanlılara iade etmek için büyüklük, sabır ve vizyondan yoksun olmayan bir söylem benimsiyor. Başbakan adayı, Lübnanlılar arasında varılan, ülkelerinin geleceğine doğru ilerlerken onunla en uygun gördükleri yöntem üzerinde anlaştıkları son yazılı mutabakat olduğundan, büyük olasılıkla Taif Anlaşması’nı bir sonraki aşamanın rehberi konumuna yerleştirdi. Nitekim hiçbir önemli siyasi grup anlaşmayı açıkça reddettiğini veya anlaşmadan çekildiğini açıklamadı. Ama Taif'e yönelik çeşitli itirazlar var. Birincisi, eskimiş, çağdışı kalmış ve artık var olmayan bir dünyaya ait olduğudur. Bir diğeri, 1989 sonbaharında varılan anlaşmanın öngörüldüğü şekilde uygulanmasına imkân verecek Arap veya uluslararası herhangi bir garantinin şu anda mevcut olmadığıdır.

Suç ortamında hiç kimsenin masum olduğunu iddia etme hakkı yoktur. Burada ganimet kamu malıydı. Ardından Lübnan'ın yolsuz politikacılarının iştahı özel sektörü de kapsayacak şekilde genişleyip, neredeyse yok olan orta sınıfın temellerini de havaya uçurdu

Lübnan siyasi sınıfı ile ilgili bir uluslararası insan hakları raporunun tanımladığı gibi “kötü gruplar”, “her krizi fırsata çevirmeyi” başardılar. Ülkenin tüm kaynakları üzerindeki kontrollerini sıkılaştırdılar. Umut verici bir projesi ve hatta ticari yatırım yapma niyetinde olan hiç kimsenin, bir tarafa veya diğerine belirli bir haraç ödemeden aşamayacağı çete şeklinde tekellerden “karteller” oluşturdular. Bu uygulama, ekonomik büyümenin ve genç nesillerin iş hayatına katılımının pencerelerini kapatırken, siyasi ve ekonomik yolsuzluk arasındaki derin örtüşmenin sürmesine de neden oldu. Suikastlar, bombalı saldırılar, mezhepsel şiddet ve bunlarla tehdit etme, Lübnan siyasal yaşamı denen kan ve pişmanlık törenlerinde bütün “şerefli” mezheplerin ve onları temsil eden tarafların söyleminden eksik değildi.

Bu suç ortamında hiç kimsenin masum olduğunu iddia etme hakkı yoktur. Burada ganimet kamu malıydı. Ardından Lübnan'ın yolsuz politikacılarının iştahı özel sektörü de kapsayacak şekilde genişleyip, neredeyse yok olan orta sınıfın temellerini havaya uçurdu.

Lübnan halkının umut etmekten korkmasını anlayabilmek için bu bilinen gerçeklere dönmek gerekiyor. Lübnanlılar tünelin sonunda gördükleri ışığın aslında karşı yönden gelen ve sağlam kalmış kemiklerini de ezip geçecek bir trenin ışığı olduğunu görmekten korkuyorlar. Yukarıdakiler göz önüne alındığında yapılabilecek en basit şey, “hepsi yozlaşmış” ve “hepsi birbirine benziyor”, “kader ve yargının elinin uzanmadığı, örgütlü ve genel yağma devletinde ganimetleri paylaşmakta anlaşmışlar” gibi kolay genellemelere güvenmektir.

Kolay genellemeleri bir kalkan olarak kullanmak- ve sevilen lideri, küçük parti üyelerinin ve takipçilerinin geleneği olduğu üzere, bu yolsuzluk suçundan muaf tutmak- 2015 yılında toplanmayan çöpler skandalı nedeniyle patlak veren protesto gösterileri gibi ister sokak ister seçim yoluyla, değişim girişimlerinin tekrar tekrar başarısızlığa uğramasının yol açtığı travmadan psikolojik olarak korunmanın en garantili yoluydu.

2019'daki Ekim Devrimi gösterileri sırasında Nevvaf Selam'ın adının anılmasının bile halüsinasyon görme, gerçeklikten sapma, yanılsamalara ve ulaşılamaz umutlara kapılma suçlamalarına maruz kalınmasına neden olduğu bir sır değil.

Bu nedenle, pek çok Lübnanlı, Joseph Avn-Nevvaf Selam tecrübesinin yolsuzluk, öldürme ve yağma, kanunların kötüye kullanılması, ülkedeki kamu yönetiminin, sosyal ve kültürel hayatın tahrip edilmesi ahtapotunu kuşatmakta başarılı olması konusunda ihtiyatlı olmaktan çekinmiyor. Engellerin yüksekliği bulutlara varıyor ama denildiği gibi umut bir eylemdir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.