Nevvaf Selam ve umut etme korkusu

Selam, Lübnan'ı Lübnanlılara iade etmek için büyüklük, sabır ve vizyondan yoksun olmayan bir söylem benimsiyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Nevvaf Selam ve umut etme korkusu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Husam İtani

Son yıllarda başlarına gelen pek çok felaket ve olumsuzluk nedeniyle pek çok Lübnanlı, yeni Cumhurbaşkanı Joseph Aoun ve Başbakan adayı Nevvaf Salam'a umut bağlamaktan korkuyor. Ardı arkası kesilmeyen şoklar, başarısızlıklar ve hayal kırıklıkları Lübnanlılara sadece beklentilerini düşürmeyi değil, aynı zamanda sadece yozlaşmış politikacılardan ve onların takipçilerinden değil, rüşvete, yalana, şiddete başvurmaya ve destekledikleri en dar görüşten bile farklı bakış açılarını anlayamamaya alışmış bir bütün olarak Lübnan halkından da bir şey beklenemeyeceğini düşünen bir tür “sinizm” öğretti.

Lübnanlıları bu noktaya getiren uzun bir yolculuktu. İçeride dış dayatmalara boyun eğme ve modern bir devletin toplumsal ve siyasal temelini oluşturacak ulusal mutabakatların oluşturulamaması, Lübnan'ın çöküşüne zemin hazırlayan ve sonrasında onu körükleyen, onu yıllarca tam bir çözümsüzlük içine sokan özellikler arasında yer alıyor. 2019 ve 2020'de yaşanan ekonomik çöküş ve Beyrut Limanı patlaması gibi iki büyük deprem, iktidarı elinde tutanların pozisyonlarını değiştirmede, Lübnan şehirlerinin meydanlarında asgari düzeyde de olsa reform ve adalet talebiyle gösteri yapan milyonlarca insanın taleplerine karşılık vermelerini sağlamada başarısız oldu. Lübnan'a amonyum nitratı sokan veya buna göz yuman faillerin soruşturulması talebi, bu felaketler dizisinin ardından korunan kırılgan güvenlik ve istikrarı bozmaya yönelik bir tehdit olduğu bahanesine dönüştü.

Selam bugün, iç savaşı sona erdiren ve pek çok maddesi uygulanmayan, ruhuna uygun hareket edilmeyen “Taif Anlaşması” temelinde Lübnan'ı Lübnanlılara iade etmek için büyüklük, sabır ve vizyondan yoksun olmayan bir söylem benimsiyor. Başbakan adayı, Lübnanlılar arasında varılan, ülkelerinin geleceğine doğru ilerlerken onunla en uygun gördükleri yöntem üzerinde anlaştıkları son yazılı mutabakat olduğundan, büyük olasılıkla Taif Anlaşması’nı bir sonraki aşamanın rehberi konumuna yerleştirdi. Nitekim hiçbir önemli siyasi grup anlaşmayı açıkça reddettiğini veya anlaşmadan çekildiğini açıklamadı. Ama Taif'e yönelik çeşitli itirazlar var. Birincisi, eskimiş, çağdışı kalmış ve artık var olmayan bir dünyaya ait olduğudur. Bir diğeri, 1989 sonbaharında varılan anlaşmanın öngörüldüğü şekilde uygulanmasına imkân verecek Arap veya uluslararası herhangi bir garantinin şu anda mevcut olmadığıdır.

Suç ortamında hiç kimsenin masum olduğunu iddia etme hakkı yoktur. Burada ganimet kamu malıydı. Ardından Lübnan'ın yolsuz politikacılarının iştahı özel sektörü de kapsayacak şekilde genişleyip, neredeyse yok olan orta sınıfın temellerini de havaya uçurdu

Lübnan siyasi sınıfı ile ilgili bir uluslararası insan hakları raporunun tanımladığı gibi “kötü gruplar”, “her krizi fırsata çevirmeyi” başardılar. Ülkenin tüm kaynakları üzerindeki kontrollerini sıkılaştırdılar. Umut verici bir projesi ve hatta ticari yatırım yapma niyetinde olan hiç kimsenin, bir tarafa veya diğerine belirli bir haraç ödemeden aşamayacağı çete şeklinde tekellerden “karteller” oluşturdular. Bu uygulama, ekonomik büyümenin ve genç nesillerin iş hayatına katılımının pencerelerini kapatırken, siyasi ve ekonomik yolsuzluk arasındaki derin örtüşmenin sürmesine de neden oldu. Suikastlar, bombalı saldırılar, mezhepsel şiddet ve bunlarla tehdit etme, Lübnan siyasal yaşamı denen kan ve pişmanlık törenlerinde bütün “şerefli” mezheplerin ve onları temsil eden tarafların söyleminden eksik değildi.

Bu suç ortamında hiç kimsenin masum olduğunu iddia etme hakkı yoktur. Burada ganimet kamu malıydı. Ardından Lübnan'ın yolsuz politikacılarının iştahı özel sektörü de kapsayacak şekilde genişleyip, neredeyse yok olan orta sınıfın temellerini havaya uçurdu.

Lübnan halkının umut etmekten korkmasını anlayabilmek için bu bilinen gerçeklere dönmek gerekiyor. Lübnanlılar tünelin sonunda gördükleri ışığın aslında karşı yönden gelen ve sağlam kalmış kemiklerini de ezip geçecek bir trenin ışığı olduğunu görmekten korkuyorlar. Yukarıdakiler göz önüne alındığında yapılabilecek en basit şey, “hepsi yozlaşmış” ve “hepsi birbirine benziyor”, “kader ve yargının elinin uzanmadığı, örgütlü ve genel yağma devletinde ganimetleri paylaşmakta anlaşmışlar” gibi kolay genellemelere güvenmektir.

Kolay genellemeleri bir kalkan olarak kullanmak- ve sevilen lideri, küçük parti üyelerinin ve takipçilerinin geleneği olduğu üzere, bu yolsuzluk suçundan muaf tutmak- 2015 yılında toplanmayan çöpler skandalı nedeniyle patlak veren protesto gösterileri gibi ister sokak ister seçim yoluyla, değişim girişimlerinin tekrar tekrar başarısızlığa uğramasının yol açtığı travmadan psikolojik olarak korunmanın en garantili yoluydu.

2019'daki Ekim Devrimi gösterileri sırasında Nevvaf Selam'ın adının anılmasının bile halüsinasyon görme, gerçeklikten sapma, yanılsamalara ve ulaşılamaz umutlara kapılma suçlamalarına maruz kalınmasına neden olduğu bir sır değil.

Bu nedenle, pek çok Lübnanlı, Joseph Avn-Nevvaf Selam tecrübesinin yolsuzluk, öldürme ve yağma, kanunların kötüye kullanılması, ülkedeki kamu yönetiminin, sosyal ve kültürel hayatın tahrip edilmesi ahtapotunu kuşatmakta başarılı olması konusunda ihtiyatlı olmaktan çekinmiyor. Engellerin yüksekliği bulutlara varıyor ama denildiği gibi umut bir eylemdir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Doğada olmayan proteinler üreten yapay zeka, yılan ısırığı tedavisinde "devrim yaratacak"

Bilim insanları yılan zehrine karşı etkili ve ucuz panzehirler üretmeye çalışıyor (Pexels)
Bilim insanları yılan zehrine karşı etkili ve ucuz panzehirler üretmeye çalışıyor (Pexels)
TT

Doğada olmayan proteinler üreten yapay zeka, yılan ısırığı tedavisinde "devrim yaratacak"

Bilim insanları yılan zehrine karşı etkili ve ucuz panzehirler üretmeye çalışıyor (Pexels)
Bilim insanları yılan zehrine karşı etkili ve ucuz panzehirler üretmeye çalışıyor (Pexels)

Yapay zekayla geliştirilen yeni proteinler, ölümcül yılan zehrini etkisiz hale getirmede önemli bir başarı elde etti. 

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre her yıl 2 milyondan fazla kişi yılan ısırıkları sonucu sağlık sorunu yaşıyor ve en az 100 bin kişi hayatını kaybediyor. Bu vakaların büyük bir kısmı Afrika ve Asya'daki orta veya düşük gelirli ülkelerde görülüyor.

Genellikle hayvanlardan elde edilen mevcut panzehirler, yüksek maliyet, düşük ve yan etki gibi problemler taşıyor. 

Daha etkili ve uygun fiyatlı alternatifler üretmeye çalışan bilim insanları önemli bir adıma imza attı. 

2024 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan isimlerden Prof. Dr. David Baker liderliğindeki araştırmacılar, yapay zeka kullanarak yılan zehrine bağlanıp bunu etkisiz hale getiren yeni proteinler üretti. Prof. Dr. Baker, 2003'ten beri doğada olmayan proteinler ürettiği için ödüle layık görülmüştü.

Bulguları hakemli dergi Nature'da dün (15 Ocak) yayımlanan çalışmada üç parmaklı toksin denen protein grubuna odaklandı. 

Özellikle kobra, mamba ve mercan yılanı zehirlerindeki bu proteinler, mevcut panzehirlere karşı epey dirençli. 

Yapay zekanın geliştirdiği yeni molekülleri, farelerdeki üç parmaklı toksinlere karşı test eden ekip, hayvanların yüzde 80 ila yüzde 100 oranında hayatta kaldığını gözlemledi. Bu oran, toksin türü, buna karşı uygulanan protein biçimi ve dozuna göre değişkenlik gösterdi. 

Her bir yılanın zehri kendine has bir toksin bileşimi içerdiğinden yeni tedavi, bütün yılan zehirlerini etkisiz hale getirmeyi vaat etmiyor. 

Ancak yeni çalışma,tedavinin etkinliğini ve yapay zekanın protein geliştirme sürecini hızlandırma potansiyelini ortaya koyuyor.

Makalenin yazarlarından Susana Vázquez Torres, "Yılan ısırıklarının tedavisinde devrim yaratabileceğimizi düşünüyorum" diyor. 

Vázquez Torres ayrıca yapay zekayla üretilen proteinleri düzenlemelerine gerek kalmadığını da ekliyor:

İlk denemede işe yarayan bir şey bulmak inanılmaz bir şeydi.

Diğer yandan yılan ısırıkları üzerine çalışan Diogo Martins, yer almadığı çalışma hakkında "Bunu çığır açıcı diye tanımlamasam da (benzer yaklaşımlar üzerinde çalışan birkaç grup var) makine öğrenimi verilerini, sıcaklık değişimlerine dirençli ve üretim dostu proteinlere etkili bir şekilde dönüştürmesi açısından öne çıkıyor" diyor. 

Bilim insanları yeni proteinlerin kolay ve ucuza üretilmesiyle kayda değer bir avantaj sağladığını söylüyor. 

Makalenin bir diğer yazarı Timothy Patrick Jenkins "Tasarlanan bu proteinlerin bir avantajı da küçük olmaları; o kadar küçükler ki dokuya daha iyi nüfuz etmelerini ve toksinleri mevcut antikorlardan daha hızlı etkisiz hale getirmelerini bekliyoruz" diyerek ekliyor:

Ayrıca yapay zeka destekli yazılımla tamamen bilgisayarda oluşturulan bu proteinler, keşif sürecindeki zamanı önemli ölçüde azalttı.

Independent Türkçe, Phys.org, Popular Science, Telegraph, Nature, Dünya Sağlık Örgütü