Ahmed eş-Şera: Suriye'nin bölünmesine ve Kürt milislerin Türkiye'yi tehdit etmesine izin vermeyeceğiz

Ankara ve Şam serbest ticaret anlaşmasını yeniden canlandırmak istiyor

Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Şam'daki Başkanlık Sarayı’nda, 16 Ocak 2025. (AFP)
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Şam'daki Başkanlık Sarayı’nda, 16 Ocak 2025. (AFP)
TT

Ahmed eş-Şera: Suriye'nin bölünmesine ve Kürt milislerin Türkiye'yi tehdit etmesine izin vermeyeceğiz

Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Şam'daki Başkanlık Sarayı’nda, 16 Ocak 2025. (AFP)
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Şam'daki Başkanlık Sarayı’nda, 16 Ocak 2025. (AFP)

Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, Suriye'nin bölünmesini ya da devletin kontrolü dışındaki silahlı grupların varlığını kabul etmeyeceklerini söyledi. Uluslararası topluma Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılması çağrısında bulunan eş-Şera, ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan ya da Türkiye'ye yapacağını açıkladı.

Eş-Şera, yönetiminin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ana bileşeni olan Kürt Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) devlet kontrolü dışında herhangi bir silahlı gruba sahip olmasına ya da Suriye'de ‘yabancı savaşçı gruplarının’ bulunmasına izin vermeyeceğini söyledi. Eş-Şera, A Haber’e verdiği röportajda, Suriye yönetiminin PKK’nın Türkiye'ye karşı terör saldırıları düzenlemesine izin vermeyeceğini ve Türkiye sınırının güvenliğini sağlamak için elinden geleni yapacağını vurguladı.

Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın A Haber’e verdiği röportajdan (A Haber internet sitesi)

Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın A Haber’e verdiği röportajdan (A Haber internet sitesi)

Kürt milislere mesaj

Eş-Şera, “Biz yabancı silahlı grupları istemiyoruz. Özellikle Türkiye’yi tehdit eden grupları kabul etmemiz mümkün değil. İstanbul ve Ankara'daki bombalamalar PKK/YPG tarafından gerçekleştirildi. Türkiye’ye yönelik bir tehdide topraklarımızda müsaade edemeyiz. Arap ve Kürt aşiretler de PKK/PYD’yi istemiyor” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, SDG ile müzakere için alan olduğunu, Suriye yönetiminin toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmek için tüm araçları kullanma hakkına sahip olduğunu ve SDG içinde ülkeyi terk etmesi gereken Suriye kökenli olmayan unsurlar bulunduğunu belirtti. Eş-Şera, “Kan dökülmesini istemiyoruz, görüşelim dedik. Ama kendi ülkelerinden ayrılanların ülkelerine dönmeleri şartıyla. Bütün silahlar devletin elinde olmalı” dedi.

Ahmed eş-Şera geçtiğimiz ay SDG'den bir heyetle görüştü. Ancak Suriye’deki yeni yönetimin Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz çarşamba günü yaptığı açıklamada, SDG'nin birleşik Suriye ordusuna katılma konusunda Suriye yönetimini oyaladığını belirtti. Ebu Kasra, şu anda müzakereler için kapının açık olduğunu, ancak gerekirse güç kullanılabileceğini ifade etti.

Türkiye, yabancı savaşçılarının Suriye'yi terk etmemesi ve Suriyeli unsurlarının silah bırakıp birleşik Suriye ordusuna katılmaması halinde kuzey ve doğu Suriye'deki YPG'yi ezmekle tehdit ediyor ve yeni Suriye yönetiminin bu konuda adım atabileceğini belirtiyor.

Kürt birlikleri, ABD ve DEAŞ'a karşı Uluslararası Koalisyon’un üyesi olan Batılı ülkeler tarafından güçlü bir şekilde destekleniyor ve Suriye'de DEAŞ’a karşı savaşta yakın bir müttefik oldukları iddia ediliyor.

DEAŞ meselesini istismar etmek

Eş-Şera, Suriye'deki kolu YPG olan PKK’nın DEAŞ'ı bir şantaj aracı olarak kullandığını, bu durumun uluslararası düzeyde çözülmesi gerektiğini ve cezaevlerinin kontrolü taleplerini yinelediklerini söyledi.

“Biz onlara açık mektup gönderdik. Ülkelerle de görüştük. YPG - SDG koruması altında olan bu hapishaneler bizim kontrolümüzde olsun dedik” diyen eş-Şera, yönetiminin bu konuda Türkiye'den destek isteyebileceğini kaydetti.

Eş-Şera, yönetiminin devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed döneminde büyük haksızlıklara maruz kalan Kürtlerle bir uzlaşma yolu bulmaya çalıştığını belirterek, “Kürtler Suriye toplumunun önemli bir parçasıdır ve biz onlarla kan dökülmeden barış içinde yaşamak istiyoruz” dedi.

Anayasa ve mültecilerin geri dönüşü

Eş-Şera Suriye'yi yeniden inşa etme planına da değinerek şunları söyledi: “Yasalar geliştireceğiz ve insanlar arasında diyaloğu teşvik etmeye çalışacağız. Önümüzdeki dört ya da beş yıl içinde yeni bir anayasa hazırlayacağız ve seçimlere gideceğiz.” Yurtdışındaki Suriyelileri ülkelerine dönmeye çağıran eş-Şera, “Onları kabul etmeye ve Suriye'yi yeniden inşa etmek için onlarla birlikte çalışmaya hazırız” dedi.

Yeni ABD yönetiminin Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağı ve Suriye halkını destekleyeceği yönündeki umudunu da dile getiren eş-Şera, yeni yönetimin adaleti sağlama konusundaki kararlılığını yineleyerek, uluslararası mahkemelere başvuracaklarını ve kayıpların akıbetini ortaya çıkarmaya ve ihlallerden sorumlu olanları cezalandırmaya çalışacaklarını söyledi. Eş-Şera, “İsrail’in Suriye topraklarını işgali kabul edilemez. Birleşmiş Milletler'den (BM) onlara baskı yapmasını isteyeceğiz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'yi kabul etti. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'yi kabul etti. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye'ye destekleri için teşekkür eden eş-Şera, “Türkiye ve Erdoğan, mecbur olmadıkları halde, sadece masumların yanında durmak için bize karşı insani bir duruş sergiledi. Sayın Erdoğan’ın yaptıklarını tarih yazacaktır. Suriye halkı her zaman Türkiye’nin yanında olacaktır ve bu desteği unutmayacaktır” ifadelerini kullandı. Eş-Şera, Erdoğan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ve kendisini Suriye'yi ziyaret etmeye davet ettiğini söyledi. Eş-Şera ayrıca, yakın gelecekte ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye veya Suudi Arabistan'a yapmayı planladığını belirtti.

Temaslar ve çatışmalar

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov daha önce Ankara'da bir araya geldikleri görüşmede (Dışişleri Bakanlığı)Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov daha önce Ankara'da bir araya geldikleri görüşmede (Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ile perşembe akşamı ayrı ayrı yaptığı telefon görüşmelerinde Suriye'deki gelişmeleri ele aldı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Fidan ve mevkidaşları Suriye'nin terör örgütlerinden temizlenmesi ve ülkeye istikrar ve güvenliğin getirilmesinin önemini vurguladı.

Bu arada Türkiye yanlısı Suriye Milli Ordusu (SMO) birlikleri ile SDG arasındaki şiddetli çatışmalar, başta Tişrin Barajı ekseni olmak üzere Halep'in doğusunda birçok bölgede devam etti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), SDG'nin Halep'in doğusunda Münbiç kırsalındaki el-Hoşariye köyü ve Deyr Hafer kırsalındaki Türk üsleri ile Münbiç'in güneyindeki Atşane köyünde Türk güçlerine ait araç ve personel topluluğunu hedef alan operasyonlarında 9 SMO mensubunun öldüğünü, 11'inin de yaralandığını bildirdi.

Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) bir Türk üssüne bombardıman (X)Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) bir Türk üssüne bombardıman (X)

SOHR, SDG operasyonlarının Türk güçleri ve Türkiye yanlısı grupların Suriye'nin kuzey ve doğusunda SDG'nin kontrolündeki bölgelere yönelik devam eden kara ve hava saldırılarına yanıt olarak geldiğini, Türkiye'nin Tişrin Barajı ekseninde ve Ayn el-Arap (Kobani) bölgelerinde hava ve kara bombardımanının devam ettiğini bildirdi.

Diğer yandan Türkiye Ticaret Bakanlığı dün Şam'da yetkililerle ticari ve ekonomik ilişkilerin ele alındığı bir toplantı sırasında, bazı mallara uygulanan gümrük vergilerinin yeniden değerlendirilmesi konusunda Suriye yönetimiyle mutabakata varıldığını açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, iki ülke yetkililerinin Suriye'deki iç savaşın patlak verdiği 2011 yılında askıya alınan serbest ticaret anlaşmasının yeniden aktif hale getirilmesi için müzakerelere başlanması konusunda mutabık kaldıkları belirtildi.



Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor
TT

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar, Şam tarafından perşembe günü onaylanan anayasa bildirgesinin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya geçiş dönemini yönetmek için mutlak yetkiler verdiğini, ancak ‘otoriter bir rejimin’ yeniden üretilmesinden korktuklarını ifade eden Kürtler gibi azınlık grupların isteklerini yerine getirmediğini söylüyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması, eş-Şera'nın yaklaşık 14 yıl süren kanlı ve yıkıcı çatışmaların ardından Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana geçiş döneminde otoritesini sağlamlaştırma çabalarının bir parçası olarak atmayı taahhüt ettiği adımlardan biri.

Eş-Şera perşembe günü, geçiş dönemini beş yıl olarak belirleyen ve geçiş dönemi cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargı makamlarını oluşturmada mutlak yetkiler veren, aynı zamanda ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesini benimseyen 53 maddelik anayasa bildirgesini imzaladı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 13 Mart 2025 tarihinde Şam'da anayasa bildirgesini imzaladı. (AFP)

Anayasa hukuku profesörü Sam Dallah AFP'ye yaptığı açıklamada, anayasa bildirgesinin ülkede ‘yeni bir siyasi aşama oluşturmadığını’ söyledi.

Dallah, “Anayasa bildirgesi, geçiş dönemi boyunca herhangi bir seçim meşruiyeti olmaksızın tam bir hükümet dönemine eşdeğer olan geçiş dönemi, cumhurbaşkanına tüm makamların oluşumunda mutlak yetkiler ve karar almak için açık çek veriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'den ayrılmadan önce 2012'de anayasa taslak komitesinin sözcülüğünü yapan Dallah'a göre anayasa bildirgesi, ‘geçiş dönemini yönetmek için uygun olmayan bir başkanlık sisteminin kurulmasını’ öngörüyor.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan bildirgenin şartlarına göre cumhurbaşkanı ‘Halk Meclisi üyelerinin üçte birini’ atıyor ve ‘Halk Meclisi'nin geri kalan üyelerinin üçte ikisini seçmek’ için alt organların oluşumunu denetleyen bir ‘üst komite’ oluşturuyor. Cumhurbaşkanı, atadığı bakanlarla birlikte ‘yürütme yetkisini’ üstlenecek, bu da başbakanlık makamının hariç tutulduğu anlamına geliyor.

Bildirgede yargının ‘bağımsız’ olduğu vurgulansa da cumhurbaşkanına ülkedeki en yüksek yargı mercii olması beklenen Anayasa Mahkemesi üyelerini atama hakkı veriliyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Dallah şu soruyu soruyor: “Eğer cumhurbaşkanı, Halk Meclisi üyelerini doğrudan ya da dolaylı olarak seçiyorsa, bakanları atayıp istediği zaman görevden alıyorsa ve Anayasa Mahkemesi üyelerini tek başına atıyorsa, kuvvetler ayrılığı ilkesinden geriye ne kalır?”

“Güçler dengesi ve ayrılığı ile ilgili hiçbir şey mevcut değil” diyen Dallah, mevcut bildirgenin ‘cumhurbaşkanına daha geniş yetkiler veren önceki rejimi yeniden ürettiğine ve yeni aşamaya doğru demokratik bir geçiş için hiçbir garanti sağlamadığına’ inandığını ifade etti. Dallah, “Bu, yeni yönetimin büyüklüğüne göre uyarlanmış bir anayasal bildirge” dedi.

Yeni bir ‘diktatörlük’

Yeni bir anayasa hazırlanana ve parlamento seçimleri yapılana kadar referans olarak kullanılacak olan anayasa bildirgesi, iktidarın merkezileşmesini meşrulaştırırken, adem-i merkeziyetçilik ve Esed sonrası Suriye'nin inşasında rol oynamayı uman Suriyeli bileşenlere güven verici sinyaller gönderilmesi de dahil olmak üzere birçok konuyu göz ardı ediyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması iki dönüm noktasının ardından geldi. Bunlardan ilki, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından açıklanan son rakamlara göre, Suriye kıyılarında çoğu Alevi bin 476 sivilin kamu güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü kanlı şiddet olaylarıydı. Bu, ‘intikam’ mantığından uzak bir şekilde ‘sivil barışı’ koruma sözü veren eş-Şera için erken bir sınavdı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve SDG Genel Lideri Mazlum Abdi, 10 Mart 2025 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'da SDG'nin devlet kurumlarına entegre edilmesini öngören anlaşmayı imzalarken (AFP)

İkincisi ise eş-Şera’nın Kürtlerle, özerk yönetimlerinin kurumlarını Suriye devletine ‘entegre etmek’ üzere bir anlaşma imzalamasıydı.

Ancak son haftalarda yönetim tarafından oluşturulan konferans ve komitelerden dışlanan Kürtler, anayasa bildirgesini ‘diktatörlüğü yeniden üretme girişimi’ olarak kınayarak ilk reddedenler oldu.

Cuma günü yaptıkları açıklamada, ‘bildirgenin adil bir güç dağılımı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, tüm Suriyeli bileşenlerin haklarının tanınması ve ademi merkeziyetçi ve demokratik bir hükümet sisteminin benimsenmesi çağrısında bulundular.

Hiçbir yerinde demokrasi kelimesinin geçmediği anayasa bildirgesinde, daha önce yasamanın birincil kaynağı olan İslam hukukunun ‘ana kaynak’ olduğu belirtiliyor. Ayrıca cumhurbaşkanının dininin İslam olduğu belirtiliyor ve başka bir koşul getirilmiyor. Arapça, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ‘resmi dili’ olarak ifade ediliyor.

Eş-Şera anayasa bildirgesini imzalarken, taslak hazırlama komitesi üyeleri sağında, Esed'i deviren saldırıya öncülük eden eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam'ın (HTŞ) bazı şeriatçı liderleri de solunda oturuyordu.

Azınlık endişeleri

Paris'te bir üniversitede öğretim üyesi olan Prof. Tigran Yegavian, azınlıkların ‘olup bitenler konusunda endişeli olduklarını’ söyledi. “Tüm göstergeler Suriye İslam Cumhuriyeti'ne kademeli bir dönüşüme işaret ediyor” diyen Yegavian, bunu ‘çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik eden bir söylemin suratına atılmış tokat’ olarak nitelendirdi.

Yegavian, “Yeni rejim tarafından tehdit edildiklerini hisseden azınlıklara güven verebilecek tek şeyin, eğitim ve mahkemelerde özerkliği garanti altına alan bir tür federalizm olduğu açıktır” dedi.

Eş-Şera perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda anayasa bildirgesini imzalarken yaptığı açıklamada, “Bu, Suriye için adaletsizliği adaletle değiştirdiğimiz yeni bir tarih” dedi. Eş-Şera, bunun ‘inşa ve kalkınma yolundaki Suriye ulusu için iyi bir alamet’ olmasını diledi.

Görsel kaldırıldı.Suriye'nin kuzeydoğusunda Anayasa Bildirgesi'ne karşı düzenlenen yürüyüş sırasında ademi merkeziyet çağrısı yapan pankartlar taşıyan göstericiler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yeni bir anayasa hazırlamak üzere Cenevre'de kurulan anayasa komitesinin üyesi olan Avukat Tarık el-Kurdi AFP'ye yaptığı açıklamada, “Anayasa ilanı, 54 yıllık diktatörlük ve Esed rejiminin Suriye halkına karşı yürüttüğü 14 yıllık yıkıcı bir savaşın ardından Suriye'de zor bir zamanda geldi” dedi.

El-Kurdi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anayasaya gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşılmalı, çünkü uzun süredir normal ve istikrarlı koşullara sahip ülkelerdeki anayasalarla kıyaslanamaz. Uygulama başladığında zorluklar veya boşluklar ortaya çıkabilir. Yasama otoritesinin bunu derhal geliştirmesi gerekecek.”

El-Kurdi, “Araç çalıştı ve geçiş aşaması başladı. Şimdi ihtiyaç duyulan şey, Suriyeliler arasında ulusal birliği güçlendirmek için tüm taraflar arasında diyalog kurulmasıdır” ifadelerini kullandı.