Güney Lübnan'da İsrail ateşi sonucu biri asker 11 kişi hayatını kaybetti

Yüzlerce kişi İsrail ordusunun çekilmediği sınır kasabalarına ve köylerine girmeye çalışıyor

Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabası yakınlarında İsrail ordusuna ait araçlar arka planda görülürken, Lübnan ordu personeli bölgeyi emniyete alıyor. (Reuters)
Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabası yakınlarında İsrail ordusuna ait araçlar arka planda görülürken, Lübnan ordu personeli bölgeyi emniyete alıyor. (Reuters)
TT

Güney Lübnan'da İsrail ateşi sonucu biri asker 11 kişi hayatını kaybetti

Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabası yakınlarında İsrail ordusuna ait araçlar arka planda görülürken, Lübnan ordu personeli bölgeyi emniyete alıyor. (Reuters)
Lübnan'ın güneyindeki Kafr Kila kasabası yakınlarında İsrail ordusuna ait araçlar arka planda görülürken, Lübnan ordu personeli bölgeyi emniyete alıyor. (Reuters)

Lübnan Sağlık Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin Güney Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde memleketlerine dönmeye çalışan insanlara ateş açması sonucu aralarında bir Lübnan ordusu askerinin de bulunduğu en az 11 kişinin hayatını kaybettiğini, onlarca kişinin de yaralandığını bildirdi.

Lübnan ordusu daha önce yaptığı açıklamada, ülkenin güneyinde İsrail güçleri tarafından bir askerinin öldürüldüğünü ve bir diğerinin de yaralandığını duyurmuştu. Lübnan ordusunun X platformundaki hesabından yapılan açıklamada, askerlerden birinin Sur'daki Mervahin - ed-Dahira yolunda öldürüldüğü, diğer askerin ise Meys el-Cebel - Mercuyun kasabasında İsrail güçleri tarafından hedef alındıktan sonra yaralandığı belirtildi.

#عاجل 🔴 إلى سكان لبنان ولا سيما سكان الجنوب اللبناني: #حزب_الله كعادته يضع مصلحته الضيقة فوق مصالح الدولة اللبنانية ويحاول من خلال أبواقه تسخين الوضع وذلك رغم كونه السبب الرئيسي في تدمير الجنوب.
🔸في الفترة القريبة سنواصل اعلامكم حول الأماكن التي يمكن العودة إليها. لحين الوقت،… pic.twitter.com/KHHGyiHYdx

— افيخاي ادرعي (@AvichayAdraee) January 26, 2025

 

Bugün erken saatlerden itibaren yüzlerce Lübnanlı, İsrail ordusunun çekilmediği sınır kasaba ve köylerine araçlarla ya da yaya olarak girmeye çalıştı. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre üzerlerine ateş açılması sonucu en az 10 kişi hayatını kaybetti, 83 kişi de yaralandı.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin Hizbullah ile savaş sırasında saldırı düzenledikleri sınır bölgelerinden çekilmeleri için tanınan sürenin dolduğu gün gerçekleşti.

“İsrail düşmanı gidecek”

İsrail ile İran destekli Hizbullah arasında bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalar, 27 Kasım günü şafak vakti yürürlüğe giren ateşkesle sona erdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre sarı Hizbullah bayrakları ve savaş sırasında öldürülen savaşçıların resimleriyle donatılmış yüzlerce araba ve motosikletten oluşan konvoylar, Lübnan ordusunun kontrol noktalarından geçerek İsrail ordusunun konuşlandığı bölgelere doğru ilerledi.

rgthyj
Kafr Kila yakınlarındaki Lübnan ordusu mensupları (Reuters)

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Kafr Kila’nın girişinde arkalarında İsrail ordu araçlarının bulunduğu toprak setlere doğru ilerleyen insanlar görülüyor. Konvoylar ayrıca, Meys el-Cebel, Ayta eş-Şaab ve Hula dahil olmak üzere diğer köylere doğru ilerledi.

Meys el-Cebel'de genç erkekler ve kadınlar köye girmeye ve toprak setleri yürüyerek ya da motosikletlerle geçmeye çalıştı. Bazıları 27 Eylül'de bir İsrail hava saldırısında öldürülen eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın fotoğraflarını taşıdı.

Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail güçlerinin ‘halen işgal altında olan kasabalarına girmeye çalışan’ halka ateş açtığını ve en az üç kişinin öldüğünü, 44 kişinin de yaralandığını bildirdi.

Lübnan askerleri insanları İsrail güçlerinin bulunduğu bölgelere doğru ilerlemekten vazgeçirmeye çalıştı, ancak birçoğu yoluna devam etti. Kafr Kila’ya girmeye çalışan 27 yaşındaki Ali Harb şunları söyledi: “Eninde sonunda köylerimize geri döneceğiz. Bütün insanlar köylerine geri dönecek. İsrail düşmanı gidecek. Şehit olsak da biz hazırız.”

edrfvg
Güney Lübnan'daki Kafr Kila kasabası yakınlarında İsrail ordusu tarafından vurulan bir kişiyi taşıyan Lübnanlılar (Reuters)

Lübnan ordusu, sınır kasabalarına ‘vatandaşların girişini izlediğini’ söyledi ve onları ‘itidalli olmaya ve güvenlikleri için askeri birliklerin talimatlarına uymaya’ çağırdı.

Yerel televizyon kanalı el-Cedid tarafından yayınlanan görüntülerde, Lübnanlı askerler ve Hizbullah ile müttefiki Emel'in bayraklarını taşıyan kişiler, birkaç İsrail askeriyle çevrili bir Merkava tankının metrelerce uzağında görüldü.

“Lübnan'ın egemenliği müzakere edilemez”

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Güney Lübnan sakinlerine ‘itidalli davranmaları ve egemenliklerini korumak ve evlerine ve kasabalarına güvenli bir şekilde dönmelerini sağlamak isteyen Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne güvenmeleri’ çağrısında bulundu.

Avn, “Lübnan'ın egemenliği ve toprak bütünlüğü müzakere edilemez. Haklarınızı ve onurunuzu sağlamak için bu konuyu en üst düzeyde takip ediyorum” dedi.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee de bölge sakinlerine köylerine dönmemeleri uyarısını yineledi. Adraee, X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Sizden beklemenizi ve Hizbullah'ın geri dönüp sizi sömürmesine izin vermemenizi istiyoruz” ifadesine yer verdi.

Hizbullah, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinin ardından müttefiki Hamas için destek cephesi açtı. Eylül 2024'ten itibaren İsrail, Hizbullah'ın güney ve doğu Lübnan'daki kalelerine ve Beyrut'un güney banliyösüne yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı ve geniş sınır bölgelerine kara harekâtı düzenledi.

Yetkililere göre Lübnan'da yaklaşık 900 bin kişi yerinden edildi ve çoğu Eylül 2024'ten bu yana olmak üzere bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmalarda 4 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

ABD arabuluculuğunda varılan anlaşma uyarınca İsrail'in 60 gün içinde, yani 26 Ocak'a (bugün) kadar kuvvetlerini geri çekmesi gerekiyor. Buna Lübnan ordusunun ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) unsurlarının daha fazla konuşlandırılması eşlik edecek.

Savaş sırasında ağır darbeler alan ve birçok liderini kaybeden Hizbullah'ın ise personel ve teçhizatını geri çekmesi, sınırdan yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesi ve güneyde kalan tüm askeri yapılarını dağıtması gerekiyor.

Ancak İsrail cuma günü yaptığı açıklamada, Lübnan'ın anlaşmayı ‘tam olarak’ uygulamaması nedeniyle kuvvetlerinin geri çekilmeyi tamamlamayacağını duyurdu. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, “Aşamalı geri çekilme ABD ile koordinasyon içinde devam edecek” denildi.

Lübnan ordusu ise ‘İsrail’in çekilmeyi ertelemesini’ kınadı ve bu güçler ayrılır ayrılmaz konuşlanmasını tamamlamaya hazır olduğunu vurguladı.

Ateşkes taahhüdü

Hizbullah, İsrail'in çekilmemesinin ‘anlaşmanın açık bir ihlali, Lübnan'ın egemenliğine daha fazla tecavüz ve işgalde yeni bir sayfa açılması anlamına geldiği’ uyarısında bulundu.

Geçtiğimiz haftalarda taraflar, ABD'nin arabuluculuğunda ve ABD, Fransa, Lübnan, İsrail ve UNIFIL’den oluşan beşli komite tarafından denetlenen ateşkesi ihlal etmekle suçlandılar.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, ‘ateşkes anlaşmasına destek olan ülkeleri, saldırganlığı caydırma ve İsrail’i işgal ettiği topraklardan çekilmeye zorlama konusundaki sorumluluklarını üstlenmeye’ çağırdı.

Ateşkese rağmen İsrail defalarca Hizbullah karargâhlarına yönelik saldırılar düzenlediğini duyururken, Lübnan devlet medyası da İsrail güçlerinin halen konuşlandıkları sınır köylerinde evlere ve binalara bubi tuzakları kurduğunu bildirdi.

İsrail, Hizbullah'la çatışmasının amaçlarından birinin, savaşçılarını kuzey sınırından uzak tutmak ve on binlerce vatandaşının 2023'te sınır ötesi bombardımanın başlamasıyla yerlerinden edildikleri kuzeydeki evlerine dönmelerine izin vermek olduğunu söylüyor.



BM Sudan Özel Temsilcisi Şarku'l Avsat'a konuştu: Silahlanma askeri yanılsamaları besliyor

Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (BM)
Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (BM)
TT

BM Sudan Özel Temsilcisi Şarku'l Avsat'a konuştu: Silahlanma askeri yanılsamaları besliyor

Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (BM)
Birleşmiş Milletler Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (BM)

“Barış dayatılmaz, yapılır. Sudanlılar başaramazsa, dışarıdan gelmeyecektir.” Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra, BM misyonunu üstlenmesinden bu yana gerçekleştirdiği ilk kapsamlı röportajı bu cümleyle sonlandırmayı tercih etti. Ancak aynı cümle, krizin hüküm sürdüğü bölgedeki en karmaşık savaşlardan birine yaklaşımda Lamamra'nın felsefesini anlamak için de bir giriş noktası olabilir.

Uzun yıllar Cezayir'de dışişleri bakanlığı yapmış ve Afrika'da zorlu arabuluculuklarda bulunmuş bir diplomat olan Lamamra, yanlış bahisleri sürdürmenin bir anlamı olmadığını düşünüyor ve savaşı kemik kıran bir savaş olarak yönetme mantığını kabul etmiyor. Ona göre silah ve savaşçı akışının devam etmesi, ‘askeri yanılsamaları körüklediği ve trajediyi uzattığı’ için çözümün önündeki en büyük engel.

Lamamra, Londra'daki Sudan Konferansı’na katılımının ardından Port Sudan, Addis Ababa ve Kahire'ye yaptığı mekik seyahatleri arasında Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Sudanlı taraflardan başlayıp yurtdışında son bulan siyasi mesajlar gönderdi. Bu mesajlar arasında yabancı askeri desteğin sonuçlarına ilişkin uyarılar da yer alıyordu. Bunun sadece yanılsama getirdiğini belirten Lamamra, barışın temenni ile değil, yerel iradenin mevcudiyeti ve uluslararası çabaların bütünleşmesi ile geleceğine inanıyor.

Lamamra acı bir şekilde şu ifadeleri kullandı: “Savaşın patlak vermesinin ikinci yıldönümü geçti. Bu yıldönümünün, Sudan'daki sivillerin acı çektiği savaş sona ermeden gelmeyeceğini ummuştuk. Savaşın üçüncü bir yıldönümünü asla kabul edemeyiz.”

Hayaller kurşunlara dönüştüğünde

BM Sudan Özel Temsilcisi Lamamra, Port Sudan'a yaptığı son ziyarette Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. Lamamra toplantıdan ‘cesaret verici’ bir izlenimle ayrıldı, ancak daha gidilecek uzun bir yol olduğunu da gizlemedi. Diğer yandan Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) liderliği ile iletişim ise devam ediyor ve yakında bir toplantı düzenlenmesi bekleniyor.

sadfrgthyj
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra'yı Port Sudan'da kabul etti. (Sudan Egemenlik Konseyi Medya Ofisi)

Lamamra, savaşın devam etmesiyle ilgili en tehlikeli olgulardan birinin ‘zafer mantığı’ olarak tanımladığı şey olduğuna inanıyor; yani ulusal dokuya maliyetini hesaplamadan tam bir çözüm arzusu. Lamamra, bazı yerel güçlerin zaman faktörü üzerine bahis oynamaya devam ettiğini ve tam bir zafer elde edilene kadar barış ertelenebilirmiş gibi davrandığını, oysa işin aslının ‘bu savaşın askeri bir çözümü olmadığı’ olduğunu belirtti.

Lamamra, “Sudan'ın siyasi bir çözüme ihtiyacı var. Bugün gördüğümüz şey, çoktan ölmüş bir fikrin, yani çözümün güç kullanarak mümkün olabileceği fikrinin hayali bir devamından başka bir şey değil” dedi. Sudan'ı kurtarmak için çıkar mantığının intikam mantığına üstün gelmesi gerektiğine inanan Lamamra sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda en büyük zorluk, Sudan siyasi manzarasında derinleşen ayrışmaların giderek artması tehlikesidir. Bu tehlikeli yola girilmesinin durdurulması ve Sudan ekseninin birliğe doğru yönlendirilmesi gerekiyor. Ayrışma yolunda değil, birlik yolunda ilerlemeliyiz.”

Kalabalık arabuluculuk... Kayıp bir hedef

BM'deki görevine başladığından beri Lamamra, genişlemeden ziyade koordinasyona odaklanmaya hevesli. Öyle ki Lamamra, Sudan dosyasındaki ‘arabuluculukların aşırı kalabalığından’ sanki başlı başına bir krizmiş gibi bahsediyor.

Bu nedenle, öncelikleri yeniden düzenleyen ve savaşı sona erdirme yolunda amaç birliği sağlayan diplomatik bir denge oluşturmak amacıyla Afrika Birliği (AfB), Arap Birliği ve Sudan'daki barış girişimlerine arabuluculuk yapan ülkeler de dahil olmak üzere bölgesel örgütlerden aktörlerin yer aldığı bir danışma grubu kurdu.

Kahire, Cibuti ve Moritanya'da bir araya gelen grup, Avrupa Birliği'nin (AB) daveti üzerine Brüksel'de dördüncü bir toplantıya hazırlanıyor. Grup ayrıca, Mısır ve Suudi Arabistan'daki yetkililerin yanı sıra BM Güvenlik Konseyi üyeleri, Sudan'ın komşu ülkeleri ve diğer birçok ilgili ülkeyle de sürekli iletişim halinde.

Lamamra, yolların çokluğunun bazı Sudanlı tarafların çelişkili uluslararası pozisyonlar üzerine bahis oynamasına ve hatta konjonktürel kazanımlar elde etme umuduyla bazı girişimleri engellemesine izin verdiğini söylüyor.

Bu noktada BM Güvenlik Konseyi'nin 2724 sayılı kararını hatırlatan Lamamra, kendisine BM çatısı altındaki çabaları koordine etme görevi veren bu kararın sahaya yansıtılmasının, uluslararası sesi gerçekçi bir barış vizyonu arkasında birleştirmekle başlayacağına inanıyor.

Unutulmaması gereken bir savaş

Sudan'daki savaşın unutulup unutulmadığı sorulduğunda Lamamra, medyadaki ilginin zaman zaman azaldığını, ancak trajedinin tüm ayrıntılarıyla devam ettiğini söyledi. Lamamra, “Her gün özellikle Kuzey Darfur'daki kurbanları ve Zemzem Kampı’ndaki trajik ve kötüleşen durumu takip ediyoruz, bu da kalbimizi kırıyor” dedi.

Lamamra, ülke içinde yerinden edilmiş milyonlarca kişiden ve ülke dışındaki mültecilerden, sağlık ve eğitim hizmetlerinin çöküşünden, artık sıcağa ya da soğuğa karşı koruma sağlamayan kamplardan ve yardım ulaştırmak için canlarını ortaya koyan insani yardım çalışanlarından bahsetti.

Lamamra, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Sudan'daki vahim duruma gösterdiği ‘özel’ ilgiye atıfta bulundu.

asdfrgt
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra ve ekibiyle gerçekleştirdiği toplantıda (BM)

Lamamra, “Sudan’daki durum, ülke içinde yerinden edilme ve mülteci sayısı bakımından mevcut dönemin en büyük insani krizidir. Silahların, bölünmenin ve uluslararası sessizliğin baskısı altındaki bir ülkeden bahsediyoruz” şeklinde konuştu.

Bu nedenle Lamamra, önceliğin savaşı durdurmak olduğunu ifade etti. Bu çerçevede, Cidde Bildirgesi’ni halen canlandırılabilecek bir adım olarak gören Lamamra, “Cidde şehrinin adı, özellikle sivillerin korunması konusunda önemli bir fikir birliği oluşturabilecek insani bir belgeyle ilişkilendirildi” diyerek Suudi Arabistan'ın rolünü övdü.

BM Sudan Özel Temsilcisi Lamamra, Bağdat'ta yapılacak Arap zirvesini ise savaşı durdurma çabalarında ortak Arap ağırlığını kullanmak için uygun bir an olarak görüyor. “Sudan çok önemli bir ülke ve Arap kimliğinin kalbindeki yeri etkisiz hale getirilemez” diyen Lamamra, Sudan'daki çözümün kolektif bir Arap iradesiyle korunması gerektiğini vurguladı.

Silah akışını kim sağlıyor?

Lamamra'nın konuşmasında en çok tekrarlanan mesaj dış müdahaleye yönelikti; silah akışının hiçbir mantıkla haklı gösterilemeyeceğinde ısrar ediyordu. “Savaşı silahlarla beslemek çözüme yardımcı olmak değil, yanılsama ve bölünme yaratılmasına doğrudan katkı sağlamaktır” diyen Lamamra, ‘çabaların gerekli olana odaklanması gerektiğini’ ve bunun da ‘Sudan'ın birliğini koruyacak bir barış’ olduğunu belirtti.

Lamamra, bazı bölgesel ve uluslararası aktörlerin, savaşın kontrol edilecek hiçbir şey bırakmadığını unutarak, gelecekteki nüfuzları için Sudanlı bir tarafa destek veriyormuş gibi davrandıklarına inanıyor. Lamamra, “Sudan'ın parçalanması kimsenin çıkarına değil. Nüfuz sahibi herkes çatışmayı körüklemek yerine çözümün bir parçası olmalı” ifadelerini kullandı.

BM'nin silah akışının derhal durdurulması, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarının sıkı bir şekilde uygulanması ve yurtdışından gelen askeri finansman kaynaklarının kurutulması çağrılarına son vermediğini vurgulayan Lamamra, “Aktörlerin ve dış müdahalelerin çoğalmasına rağmen, çatışmaları durdurarak yeni bir umut sayfası açmak Sudanlıların sorumluluğudur” dedi.

İki tarafın pozisyonlarına ilişkin değerlendirmesinde ihtiyatlı olduğunu gizlemeyen Lamamra şu ifadeyi kullandı: “Resmi toplantılar değil, çözüme yönelik gerçek kararlılığı yansıtan pratik bir süreç istiyoruz.”

fvgtrhyju
Londra’da Nisan 2025'te düzenlenen Sudan Konferansı sırasında BM Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra (BM)

Lamamra, çözümün parçalı değil kapsamlı olması ve arzulanan çözümün sadece savaşın tezahürleriyle değil kökleriyle de ilgilenmesi gerektiğini vurguladı. Yeni bir ulusal mutabakat çerçevesinde geliştirmeye açık olmakla birlikte, savaş öncesi referans şartlarına geri dönülmesi fikrini ortaya koydu.

Sudanlılara mesaj

Şarku’l Avsat aracılığıyla Sudan halkına doğrudan bir mesaj göndermek isteyen Lamamra şunları söyledi: “Sudan halkını selamlıyor ve kayıplarını saygıyla anıyorum. Birkaç gün önce Port Sudan'daydım, üst düzey yetkililer ve vatandaşlarla bir araya geldim. Bu halkın misafirperverliği ve çektikleri çilenin üstesinden gelme konusundaki güçlü iradesi beni çok etkiledi.”

Mesajında BM'nin daha fazlasını yapma taahhüdünü de dile getiren Lamamra sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu büyük halkın potansiyeline yakışır bir gelecek için umutla beklediğini gözlemledim. Biz BM olarak, ciddiyetine rağmen zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için elimizden geleni yapmaya kararlıyız.”

Ciddi bir insani kriz ve vicdanları yaralayan rakamlar

Sudan’daki insani krizi vahim olarak nitelendiren Lamamra, “En az 13 milyon yerinden edilmiş insan ve komşu ülkelerde yaşayan milyonlarca mülteci var. Güvenlik, finansman eksikliği ve hatta bölgeler arası koordinasyon da dahil olmak üzere büyük zorluklar var” dedi. BM'nin devam eden çabalarına rağmen uluslararası müdahalenin vasatın altında kaldığını ifade eden Lamamra, durumu iyileştirmek ve bağışçılardan daha geniş çaplı yardım toplamak için ortaya konan bir dizi girişime işaret etti.

Lamamra, “Trajedi çok büyük… Bu trajedinin kurbanları çocuklar, kadınlar ve yaşamın asgari gerekliliklerinden yoksun vatandaşlar… Sudan bir Arap ve Afrika ülkesi, orada yaşananlar hepimizi etkilemeli” şeklinde konuştu.

Yetkililer ve insani yardım kuruluşları arasındaki iş birliği sayesinde insani durum bazı bölgelerde nispeten iyileşiyor olsa da, Lamamra bu olumlu gelişmelerin ihtiyaç duyulanın gerisinde kaldığını ifade etti. “Tek ve gerekli çözüm savaşı durdurmaktır. Zira sivilleri korumanın ve sahadaki durumu iyileştirmenin en iyi yolu budur” diyen Lamamra, Sudan halkının ‘alternatifi olmayan bir vatanda güven içinde yaşamayı hak ettiğini’ vurguladı.

Savaş sonrası

“Zaman kimsenin lehine işlemiyor. Her gecikme daha fazla parçalanma ve daha fazla kan anlamına geliyor” uyarısında bulunan Lamamra, sadece bir anlaşmayı değil, aynı zamanda krizi yönetmek için farklı bir mantığı da müzakere ediyor gibi görünüyordu. Lamamra sözlerini, “Barış dayatılmaz, yapılır. Sudanlılar başaramazsa, dışarıdan gelmeyecektir” diyerek bitirdi.

BM Sudan Özel Temsilcisi Lamamra son bir çağrı gibi görünen sözlerinde şöyle dedi: “Barış acil bir durum değil, uzun soluklu bir projedir... Eğer şimdi başlamazsak, birkaç ay içinde üzerine inşa edecek hiçbir şeyimiz kalmayabilir.”