Trump'ın Filistinlileri yerinden etme çabaları eski bir İsrail planı

ABD Başkanı aşırı sağcılar tarafından hazırlanan iki belgeden etkilendi

TT

Trump'ın Filistinlileri yerinden etme çabaları eski bir İsrail planı

Trump'ın Filistinlileri yerinden etme çabaları eski bir İsrail planı

Arap dünyası ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki Filistinlilerin Ürdün ve Mısır'a sınır dışı edilmesi ve daha sonra Arnavutluk ve Endonezya seçeneklerinin de masada olduğu yönündeki açıklamalarıyla meşgulken İsrailliler de bu önerinin ciddiyeti ve tepkileri ölçmek için bir test mi yoksa Ortadoğu sokaklarında uygulamaya karar verdiği bir eylem planı mı olduğunu tartışıyor.

İsrail basını önerinin ayrıntılarını ve nasıl ve nerede netleştiğini yakından takip ederken aşırı sağcılar, bu fikir konusunda aşırı hevesli hale geldikçe ve liderleri bu fikri benimseyip bir eylem programına dönüştürmek için yarışmaya başladıkça, fikir ve temelleri de ortaya çıkmaya başladı.

Netanyahu'ya yakın sağcı bir isim olan İsrail televizyonu Kanal 12'nin siyasi muhabiri Amit Segal, Trump'ın önerisinin sadece bir dil sürçmesi olmadığını, Beyaz Saray ve Washington'daki Dışişleri Bakanlığı'nda ciddi bir şekilde tartışılan iyi düşünülmüş bir planın parçası olduğunu söyledi. Netanyahu ve diğer üst düzey aşırı sağcı yetkililerin bu fikirlerden haberdar olduklarını vurgulayan Segal, “Filistinlilerin Ürdün, Mısır ve birkaç Müslüman ülkeye geçici ya da kalıcı olarak gönderilmelerini öngören geniş çaplı bir plandan söz ediliyor” diye ekledi.

Daha önce ortaya atılan iki belge

Ancak daha da önemlisi, bu plan ABD’nin değil, tamamen İsrail’in planı olması ve 7 Ekim 2023'ten bu yana ortalıkta dolaşması. O dönemde iki belge ortaya çıktı. Şarku’l Avsat tarafından da yayınlanan bu belgelerden ilki İsrail İstihbarat Bakanlığı tarafından hazırlandı ve Bakanlığın resmî gazetesinde yayınlandı. İkincisi ise Netanyahu'nun Arap ülkelerindeki özel temsilcisi ve “İbrahim Anlaşmaları” dosyasından sorumlu Prof. Meir Ben Shabbat tarafından kurulan ve aşırı sağcı bir ideolog olarak kabul edilen bir araştırma enstitüsü tarafından hazırlandı. Her iki belge de Gazze halkının Mısır'a sürülmesinden bahsediyor. Ben Shabbat’ın belgesi, Mısır'daki ekonomik koşulları detaylı bir şekilde inceledi. ‘Çok sayıda’ Mısır vatandaşının konut biriminin ‘boş’ olduğunu belirtilen belgede bu konutların, Filistin'de terk edecekleri evler için tazminat ödenmesi karşılığında Filistinlilere verilebileceği ve böylece Mısır ekonomisinin yeniden canlanacağı ifade ediliyor. Belgede ayrıca Filistinlilerin başka bir yere taşınmasına da atıf yapılıyor.

Tehlikenin farkına varan Mısır ve Ürdün, planı engellemek için Arap ülkeleri arasında bir ittifak oluşturdu. O dönemde eski Başkan Joe Biden tarafından yönetilen ABD yönetimine baskı yapıldı, yönetim müdahale etti ve planı reddettiğini açıkladı, böylece plan rafa kaldırıldı.

Plan yeniden gündemde

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in başını çektiği ideolojik yerleşimci sağ, yerleşim liderleri ve planı hazırlayanlarla birlikte planı unutmamış gibi görünüyor. İktidarı kazanmadan önce ve sonra ABD, Avrupa ülkeleri ve İsrail'de konferanslar veren bu çevreler, Trump'ın ekibiyle toplantılar yapıyor ve bu fikri aktif bir şekilde desteklerini sürdürüyor.

Aşırı sağcılar Arnavutluk, Endonezya ve Bosna Hersek'teki ekonomik durum ve bu ülkelerin Filistinli göçmenleri kabul etme potansiyeli üzerine yeni çalışmalara başladı.

Yahudi yerleşimciler konuyu olumlu bir şekilde sunmaya hevesliydi. Kendilerini, çok yetenekli ve iyi eğitimli profesyonel işçiler olan Filistinlilere sempati duyan kişiler olarak gösterdiler. Ancak uzun yıllardır fakirliğin ve yoksulluğun hakim olduğu Gazze'de onlar için yapabilecekleri en iyi şeyin onları dünyanın en üst düzey üretim alanlarına göndermek olduğunu empoze etmeyi de ihmal etmediler.

CSDVFGBRTHY
Yerleşimciler geçtiğimiz ekim ayında Gazze'de Yahudi yerleşimlerinin yeniden kurulmasını talebiyle düzenlenen bir etkinlikte dans ederken (Times of Israel)

Aşırı sağcı bu akım, Trump'ın bu fikri satın aldığına ve Filistin, Arap, İslam ve Batı Amerika sokağının nabzını tutmaya karar verdiğine inanıyor. Trump bu fikri geçtiğimiz cumartesi günü başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilerle yaptığı toplantı sırasında ortaya atmış ve tepkilere yol açmıştı.

Trump belgelerden etkilendi

Gazzelilerin Gazze’den çıkarılması için ‘temizlik’ kelimesini kullanan Trump'ın sözlerinin İsrail araştırmalarından etkilendiği açıktı. Trump, söz konusu açıklamasında, “Muhtemelen bir buçuk milyon insandan bahsediyoruz. Basitçe tüm bölgeyi temizliyoruz” ifadelerini kullandı.

Trump, Gazze'nin tarihi ve çatışmalarla ilgili olarak şunları söyledi:

“Bildiğiniz gibi yüzyıllar boyunca bu bölge pek çok çatışmaya sahne oldu. Bilmiyorum ama bir şeylerin olması gerekiyor.”

ABD Başkanı daha sonra “Bu yer değiştirme geçici ya da uzun vadeli olabilir” diye ekledi.

İsrail tarafından yapılan bu araştırmalarda Filistinlileri bölgeden ‘temizlemekten’, binaları dümdüz etmekten ve Tel Aviv, Yafa ve Aşdod'dakilerin bir uzantısı olacak binalar ve tatil köyleri inşa etmekten bahsediliyordu.

Bezalel Smotrich, Trump'ın fikrini hayata geçirmek için Başbakan ve İsrail parlamentosu Knesset ile bir plan üzerinde çalıştığını açıkladı. Gazeteci Segal ise Netanyahu'nun yakında Beyaz Saray'da Trump'la bir araya geleceğini ve konuyu gündeme getireceğini söyledi.



Gazze: Hava saldırılarında 100 Filistinli öldü, İsrail ateşkes ilan etti

İsrail hava saldırısında öldürülen yakını için Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nin girişinde ağlayan yaşlı bir Filistinli adam (Reuters)
İsrail hava saldırısında öldürülen yakını için Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nin girişinde ağlayan yaşlı bir Filistinli adam (Reuters)
TT

Gazze: Hava saldırılarında 100 Filistinli öldü, İsrail ateşkes ilan etti

İsrail hava saldırısında öldürülen yakını için Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nin girişinde ağlayan yaşlı bir Filistinli adam (Reuters)
İsrail hava saldırısında öldürülen yakını için Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nin girişinde ağlayan yaşlı bir Filistinli adam (Reuters)

Gazze Sivil Savunma Kurumu bugün AFP'ye yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği onlarca saldırıda çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere en az 100 Filistinlinin öldürüldüğünü, yaklaşık 200 kişinin de yaralandığını söyledi. Bu arada İsrail ordusu, Hamas'ı ateşkesi ihlal etmekle suçlayarak başlattığı saldırıların ardından ateşkese dönüldüğünü duyurdu.

Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Bassal, dün akşan Gazze Şeridi'nde başlayan ve ateşkesi açıkça ihlal eden İsrail saldırıları sonucunda 22'si çocuk ve çok sayıda kadın da dahil olmak üzere en az 50 kişinin öldüğünü ve yaklaşık 200 kişinin de yaralandığını bildirdi.

Önemli bir gelişme olarak Hamas, Gazze Şeridi'nde iki rehinenin daha cesedini bulduğunu duyurdu. Hareketin askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, dün geç saatlerde Telegram kanalında yayınladığı bir açıklamada, cesetleri bulduğunu ve iki rehinenin isimlerini yayınladığını duyurdu. Cesetlerin İsrail'e teslim edilip edilmeyeceği henüz belli değil. İsrail medyası genellikle rehinelerin isimlerini, cesetler resmi olarak teşhis edilip ailelerine haber verilene kadar açıklamıyor.

Hamas, rehinenin cenazesinin teslimini erteledi

Hamas hareketi, Gazze Şeridi'nde yeniden artan şiddet olayları nedeniyle bir rehinenin cenazesinin teslimini erteleyeceğini daha önce duyurmuştu. İzzeddin el-Kassam Tugayları, ertelemenin "İsrail ihlalleri" nedeniyle olduğunu açıkladı. Cesedin, Gazze'nin güneyindeki bir tünelde yapılan arama çalışmaları sırasında bulunduğunu belirten Kassam Tugayları, İsrail saldırılarının arama ve teslim çalışmalarını aksattığını belirtti.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (DPA)İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (DPA)

İsrail savaş uçakları, İsrail'in Filistinli İslamcı grup Hamas'ı Filistin topraklarında ateşkesi ihlal etmekle suçlamasının ardından dün Gazze'ye hava saldırıları düzenledi. Bu saldırılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu ayın başlarında arabuluculuk yaptığı kırılgan bir anlaşmanın son sınamasıydı.

Görgü tanıkları, İsrail hava saldırılarının bu saba erken saatlerine kadar Gazze Şeridi genelinde devam ettiğini bildirdi. İsrail ordusu, üç haftadır yürürlükte olan ateşkesin son şiddet olayını temsil eden saldırılar hakkında henüz bir yorum yapmadı.

Hava saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofisinden yapılan ve başbakanın derhal "güçlü saldırılar" emri verdiğini belirten bir açıklamanın ardından gerçekleşti. Açıklamada saldırıların nedeni belirtilmedi, ancak bir İsrailli askeri yetkili, Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail kontrolündeki bir bölgede İsrail güçlerine saldırarak ateşkesi ihlal ettiğini söyledi. Yetkili, "Bu saldırı, ateşkesin bir başka açık ihlalidir" ifadesini kullandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (Reuters)İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan (Reuters)

ABD destekli ateşkes, Hamas'ın 7 Ekim 2013'te İsrail'e saldırıp kıyı şeridini yerle bir etmesinin ardından başlayan iki yıllık savaşı sona erdirerek 10 Ekim'de yürürlüğe girdi. Her iki taraf da birbirini ihlallerle suçladı.

Vance: Ateşkes devam ediyor

Geçen hafta birkaç ABD yönetim yetkilisiyle birlikte İsrail'i ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının, son dönemdeki gerginliğe rağmen devam ettiğini söyledi. Vance, gazetecilere, "Bu, ara sıra küçük çaplı çatışmalar olmayacağı anlamına gelmiyor. Hamas'ın veya Gazze içindeki başka bir grubun bir İsrail askerine saldırdığını biliyoruz. İsraillilerin karşılık vermesini bekliyoruz, ancak ABD başkanının duyurduğu barışın yine de devam edeceğine inanıyorum" dedi.

Gazze Şehri'ndeki bir yerleşim bölgesindeki yıkımı gösteren drone görüntüsü (Reuters)Gazze Şehri'ndeki bir yerleşim bölgesindeki yıkımı gösteren drone görüntüsü (Reuters)

İsrail medyası bugün erken saatlerde, İsrail güçlerinin Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde Hamas militanlarıyla çatışmaya girdiğini bildirdi. İsrail ordusu, yorum talebine yanıt vermedi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Hamas, Refah'taki İsrail güçlerine yönelik saldırının sorumluluğunu reddetti. Hareket ayrıca yaptığı açıklamada, Gazze ateşkes anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Bugün Gazze'ye düzenlenen hava saldırıları, İsrail'in cumartesi günü Gazze'nin merkezinde İsrail askerlerine saldırmayı planladığını söylediği bir kişiye yönelik "hedefli saldırı" olarak nitelendirdiği saldırının ardından geldi.


Grilimi önlemek için Beyrut'a çok sayıda elçi gönderildi

Berri, pazartesi günü Beyrut'ta yaptıkları görüşmenin ardından Reşad'a hediye verdi (DPA)
Berri, pazartesi günü Beyrut'ta yaptıkları görüşmenin ardından Reşad'a hediye verdi (DPA)
TT

Grilimi önlemek için Beyrut'a çok sayıda elçi gönderildi

Berri, pazartesi günü Beyrut'ta yaptıkları görüşmenin ardından Reşad'a hediye verdi (DPA)
Berri, pazartesi günü Beyrut'ta yaptıkları görüşmenin ardından Reşad'a hediye verdi (DPA)

Beyrut dün yoğun bir elçi programına sahne oldu. Elçiler, Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam ile Güney Lübnan'da gerginliğin önlenmesi ve istikrarın sağlanması konularına odaklandı.

Dünkü en önemli ziyaretçiler arasında ABD Özel Temsilcisi Morgan Ortagus, Mısır İstihbarat Direktörü Tümgeneral Hasan Reşad ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Geyt yer aldı.

Lübnanlı kaynaklar, Ortagus'un görüşmelerini "iyi ve yapıcı" olarak nitelendirdi. Görüşmelerin "tehdit veya gözdağı içermediğini, aksine genel olarak Lübnan'ın ve özellikle de güneyin barışa kavuşabilmesi için mevcut durumun hızla sona erdirilmesi için çalışılması gerektiğini açıkça vurguladığını" vurguladılar.

Reşad'ın ziyaretiyle ilgili olarak Şarku’l Avsat’ın görüştüğü kaynaklar, Reşad'ın, Mısır'ın gerginliğin azaltılmasına ve Lübnan'a sükunet ve istikrarın geri getirilmesine katkıda bulunacak her türlü çözüme ulaşmada yardımcı olmaya hazır olduğunu teyit ettiğini belirtti.

Ebul Geyt ise Mısır-Amerikan ilişkilerinin Lübnan'a yardım çabalarından bahsederek, savaşın yeniden başlaması ihtimalini dışladı.


Trump'ın danışmanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Müslüman Kardeşler ve eski Sudan rejiminin kalıntıları ABD için kırmızı çizgidir

Trump'ın Arap dünyası ve Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos (Arşiv-AP)
Trump'ın Arap dünyası ve Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos (Arşiv-AP)
TT

Trump'ın danışmanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Müslüman Kardeşler ve eski Sudan rejiminin kalıntıları ABD için kırmızı çizgidir

Trump'ın Arap dünyası ve Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos (Arşiv-AP)
Trump'ın Arap dünyası ve Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos (Arşiv-AP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, “Müslüman Kardeşler ve Sudan’daki eski rejim yanlıları ABD açısından kırmızı çizgidir; onların gelecekte Sudan’da yeniden ön plana çıkmasını kabul etmeyeceğiz” dedi. Boulos, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, geçtiğimiz hafta Washington’da yaşanan önemli bir gelişmeye dikkat çekti; çatışmanın iki tarafını temsil eden ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) heyetlerinin bir araya gelmesini, fikir ayrılıklarını gidermeye yönelik önemli bir adım olarak nitelendirdi. Bu girişimi, savaşı durdurma çabaları çerçevesinde olumlu bir adım olarak gördüğünü belirten Boulos, aynı zamanda el-Faşir’de meydana gelen son olayların bu gelişmeleri gölgede bıraktığını söyledi ve söz konusu olayların sonucunda ‘Sudan’ın bölünmesi veya parçalanması ihtimalinin’ belirdiğine işaret ederek endişesini dile getirdi.

Boulos, insani bir ateşkes veya barışa ulaşmak için yıllardır çatışmanın her iki tarafıyla da iletişim halinde olunduğunu, bir çözüm önerisinin sunulduğunu ve şu anda her iki tarafça da incelenmekte olduğunu doğruladı. Boulos, ABD'nin Sudan'da savaşan taraflarla veya eski rejimin kalıntılarıyla bağlantılı herhangi bir grubun varlığını desteklemediğini belirtti, ancak bu konudaki nihai kararın Sudan halkına ait olduğunu yineleyerek Sudanlılar arası diyaloğun önemini vurguladı. Röportajın metni şu şekilde:

 Sudan Dörtlüsü'nün temsilcileri arasındaki toplantı sonrası çekilen hatıra fotoğrafı (Massad Boulos'un X hesabı)Sudan Dörtlüsü'nün temsilcileri arasındaki toplantı sonrası çekilen hatıra fotoğrafı (Massad Boulos'un X hesabı)

* Geçtiğimiz hafta, çatışmanın her iki tarafının heyetlerinin de hazır bulunduğu Washington'da Sudan için önemli bir hafta oldu. Bunu bir başarı olarak değerlendiriyor musunuz? İki tarafın tutumlarında herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?

- Bu aşamada bunu bir başarı olarak görmüyoruz. Anlaşma noktaları bulmak için çatışmanın her iki tarafıyla sürekli iletişim halindeyiz. Geçen hafta Washington'da gördüğünüz gibi, bu çok önemliydi. Bu aşamada ateşkes veya insani yardım ateşkesi sağlamak için her iki ekiple ayrı ayrı çalışıyoruz. Son iki gün içinde el-Faşir'de yaşananlar nedeniyle bu çok önemli hale geldi... Bu, özellikle insani yardım açısından bizim için büyük bir endişe kaynağı.

Şu anda, Sudan çatışmasının iki tarafıyla doğrudan iletişimimizin yanı sıra, Sudan Dörtlüsü (Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD) çerçevesinde çalışıyoruz. Dörtlü, 12 Temmuz'da bir plan ve yol haritası hazırladı, bu planın uygulanmasını umuyoruz. Geçen hafta, insani yardım sorunu ve üç aylık insani ateşkes konusunda bir girişim sunduk. Bu girişim şu anda her iki tarafça değerlendiriliyor. Bu soruna hızlı bir şekilde çözüm bulunmasını umuyoruz.

* Her iki tarafın da Washington’da bulunmasına rağmen, bu adımı reddeden açıklamalara karşın, diyalog konusunda iki taraf arasında herhangi bir uzlaşma sezebildiniz mi?

- Biz sadece iki ekiple iletişim halindeydik. O iki gün içinde işleri daha da karmaşık hale getiren şey el-Faşir'de yaşananlardı. Artık öncelikler farklı. Tehlike farklı. Bugün, Sudan'da bölünme veya parçalanma tehlikesi ya da Libya'dakine benzer bir senaryo gibi ciddi bir tehlike var ve bu kesinlikle istemediğimiz bir şey. Bu sorunun sadece komşu ülkeler değil, tüm bölgenin istikrarını, Kızıldeniz'deki seyrüsefer ve güvenliği de etkileyebileceğini biliyoruz.

* Sudan Dörtlüsü tarafından yayınlanan açıklamada, Sudan ordusu ile bağlantıları olduğu yönündeki suçlamalar arasında, Müslüman Kardeşler gibi aşırıcı grupların rolünün etkisiz hale getirilmesinin önemini vurgulayan bir madde yer alıyor. Bu bağları koparmak için ordudan somut taahhütler aldınız mı?

- Sudan ordusu anlayışlı ve duyarlı davrandı. Hatta son haftalarda Sudan hükümeti tarafından atılan çok net adımlar gördük. Bunlara şimdi girmeye gerek yok, ancak bu konu ABD için kırmızı çizgidir ve sanırım Dörtlü'nün diğer üyeleri için de öyle. Bunu 12 Temmuz'da yayınlanan ortak bildiride açıkça ifade ettik. ABD ve Sudan Dörtlüsü'nün bu konudaki tutumu çok net.

Hepimiz, Müslüman Kardeşler ve eski rejimin destekçilerinin bir sonraki aşamada hiçbir rol oynamayacağı konusunda hemfikiriz, ancak sonuçta nihai çözümün Sudanlılar arasında bulunacağı gerçeğini unutmamalıyız. Yardım etmeliyiz, gerekli desteği sağlamalıyız ve bu tür bir ulusal diyaloğu kolaylaştırmak için çaba göstermeliyiz. Ancak nihai karar Sudanlılara ve Sudan halkına aittir, ancak Dörtlü'de ortaya koyduğumuz planda bu konuda çok nettik.

* Gelecekte sivil bir hükümet kurulmasını önerdiniz... Çatışmanın iki tarafının gelecekteki herhangi bir çözümden dışlanacağına dair garanti aldınız mı?

- Bu konuda net olduk. Bir sonraki aşamanın iki savaşan taraftan çok uzak olacağını söyledik. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, bu konu nihayetinde Sudanlılar arasındaki diyaloga bağlı. Bu karar Sudanlılara ait. Bununla birlikte, biz gelecekte Sudan’da savaşın taraflarıyla ilişkisi olan herhangi bir grubun varlığını desteklemiyoruz.

ABD Başkanı Donald Trump ve onun Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, Kasım 2024'teki seçim mitinginde (Reuters)ABD Başkanı Donald Trump ve onun Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, Kasım 2024'teki seçim mitinginde (Reuters)

* Biliyoruz ki ABD Başkanı Donald Trump Sudan'da barış istiyor. Gazze'de yaptığı gibi sürece kişisel olarak müdahale edeceğini düşünüyor musunuz?

- Başkan Trump kısa süre önce Sudan'da barışçıl bir çözümü desteklediğini doğruladı. Bu çatışma ve savaşın, özellikle insani açıdan hızlı bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Sudan'daki insani krizin dünyadaki en kötü kriz olduğunu biliyoruz ve ne yazık ki bu konu medyada yeterince yer almıyor. Bu konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. Bu, hızlı bir çözüm bulunması talimatını veren Başkan Trump için çok önemli bir konu. Bu soruna askeri bir çözümün olmadığını biliyoruz. Tek çözüm ve tek yol, barışçıl yöntemler ve diyalogdur. Sudan Dörtlüsü, bizi bu arzu edilen çözüme götürebilecek mükemmel ve ayrıntılı bir yol haritası hazırladı.

* Sudan Dörtlüsü tarafından hazırlanan yol haritası başarısız olursa, iki tarafı savaşı sona erdirmeye zorlayacak bir acil durum planı var mı?

- Kuşkusuz her zaman başka çözümler ve alternatif girişimler vardır. Bu seçenekler her zaman masadadır, ancak elbette bunlara başvurmak zorunda kalmayacağımızı umuyoruz. Bunun yerine, Dörtlü'nün önderliğinde barışçıl bir çözümü destekleyen tüm ülkelerin çabalarının meyve vereceğini umuyoruz. Bu barışçıl yolu destekleyen ve yardım etmeye hazır başka ülkeler ve kurumlar da var. Bunlar arasında Avrupa Birliği (AB), birçok Avrupa ülkesi, Birleşik Krallık, Türkiye, Katar ve özellikle komşu ülkeler ve diğerleri dahil olmak üzere çok sayıda ülke bulunuyor. Onlara minnettarız.

* Söz konusu alternatif planlar neler?

- Şüphesiz, bugün açıklanamayacak bir dizi seçenek mevcut. Ancak elbette bunlar, mecbur kalırsak başvurabileceğimiz araçlar. İnsani ateşkesle başlayıp ulusal diyalogla sonuçlanacak, birkaç ay sürebilecek bir süreçle hızlı bir çözüm bulmayı arzuluyoruz.

* Peki, tarafları diyaloga teşvik etmek için ne yapıyorsunuz Sayın Boulos?

- Birkaç haftadır onlarla sürekli temas halindeyiz. Elbette bu konular ve süreçler zaman alır ve bir gecede çözüme ulaşmak mümkün değildir. Hiç şüphesiz bu, birkaç ay daha sürebilecek uzun bir süreçtir. Ancak her iki taraftan da olumlu tepkiler aldık. Sudan halkının bu konudan bıktığına inanıyorum. Sudan'da, ülke içinde yerinden edilmiş ya da komşu ülkelerde mülteci olan yaklaşık 25 milyon insan insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Sudan içinde yerinden edilmiş olanların yanı sıra, Mısır'da 4-5 milyon, Çad'da yaklaşık 2 milyon ve diğer bazı ülkelerde de yaklaşık 8-9 milyon mülteci bulunuyor. Bugün Sudan nüfusunun yaklaşık yarısından bahsediyoruz, bu savaşta ölen on binlerce kişi ve gıda eksikliğinden dolayı ölen on binlerce çocuk da buna ekleniyor. Kriz için nihai bir çözüme ulaşmanın zamanı geldi.

* İyimser misiniz?

- İyimserim, ama elbette gerçekçi ve temkinliyim.