Dığeym Şarku’l Avsat’a konuştu: Ulusal Diyalog Konferansı anayasa deklarasyonunu başlatacak... ‘Aciliyet’ Suriyelilerin talebi

Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dığeym: Başka toplumlarda başarısız olduğu için ‘kota’ sistemini uygulamadık

 Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dığeym (SANA)
Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dığeym (SANA)
TT

Dığeym Şarku’l Avsat’a konuştu: Ulusal Diyalog Konferansı anayasa deklarasyonunu başlatacak... ‘Aciliyet’ Suriyelilerin talebi

 Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dığeym (SANA)
Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dığeym (SANA)

Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dığeym, bugün başlayan konferansın tavsiyelerinin anayasal bir deklarasyonla sonuçlanacağını doğruladı. Dığeym, “Kalıcı anayasanın hazırlanması yıllar sürebilecek bir ulusal kurucu meclise ihtiyaç duyacak” dedi.

Dığeym, Şarkul Avsat'a yaptığı açıklamada, konferans hazırlıklarının rekor bir hızla yürütüldüğüne ilişkin eleştirilere cevaben şöyle dedi: “Suriye diyaloğunun on gün önce başladığını ve Suriye'nin geçiş dönemi adaleti, anayasal yapılanma, kurumsal reform ve sivil toplumun rolü konularında on dört yıldır sarf ettiği çabaların göz ardı edildiğini düşünürsek bu doğru olacaktır.”

Bu çabaların görmezden gelinemeyeceğini belirten Dığeym, aciliyetin valiliklerde gerçekleşen diyaloglar sırasında Suriyelilerin taleplerine dayandığını vurguladı. Dığeym, “İhtiyat çağrısında bulunanlar ve aciliyeti kınayanlar oldu. Ancak çoğunluk devlet çarkının ve anayasal bildirinin başlatılması, yasanın etkinleştirilmesi ve geçiş hükümeti ile yasama konseyinin kurulması konusunda ısrar etti. Devlet çarkının dönmeye başlaması Suriyelilerin talebi. Bu adım yaptırımların kaldırılmasını hızlandıracak” ifadelerini kullandı.

Jdjjd
Bugün başlayan Suriye Ulusal Diyalog Konferansı’nda ‘Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü’ konulu çalışmadan (SANA)

Hazırlık Komitesi’nin katılımcıları kurum ve tarafların temsilcileri olarak değil de birey olarak davet etmesine ilişkin olarak Dığeym şunları söyledi: “Bu kasıtlıydı. Çünkü mezhepsel ve etnik kotalar kabul edilemez. Biz daha fazla yıkım ve tahribattan başka bir şey üretmeyen mezhepsel ve etnik kotalara giren ülkeler gibi olmak istemedik. Suriyeliler, spektrumun renkleri göz önünde bulundurularak, uzmanlık ve yetkinliklerine göre, kendi başlarına Suriyeliler olarak davet edildi. Suriye'deki mezhepsel, kültürel ve insani çeşitlilik gözlemlenmekte ve dikkate alınmaktadır, ancak odak noktası değildir. Örnek vermek gerekirse, bir erkek bir konuda uzman olduğu için davet edilir, Sünni Arap olduğu için değil; bir kadın da uzman olduğu için davet edilir, belli bir mezhebe mensup olduğu için değil.”

Kdkk
Suriye toplumunun temsilcileri bugün Şam'da yeni yönetim tarafından düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’na katıldı. (SANA)

Dığeym, “Hiçbir grup, dernek, oluşum, parti ya da bileşen davet edilmedi; bu yelpazeyi temsil eden bireyler davet edildi” dedi.

Ulusal Diyalog Konferansı bu sabah Halk Sarayı'nda Suriye halkının farklı kesimlerinden 600'den fazla katılımcının iştirakiyle çalışmalarına başladı. Açılış oturumunda konferans gündeminin tanıtımı ve katılımcıların konuşmaları yer alırken, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dinleyicilere hitaben yaptığı konuşmada, Suriye'nin bütünlüğüne, silahların birliğine ve bunların ‘tekelinin’ devletin elinde olduğuna dikkat çekti. Eş-Şera ayrıca, ülkede geçiş dönemi adaletinin sağlanması için bir organın oluşturulmasına vurgu yaptı.

Konferans komiteleri, başta geçiş dönemi adaleti, anayasanın inşası, sivil toplumun rolü ve özgürlükler olmak üzere, vilayetlerde yürütülen hazırlık diyaloglarında belirlenen izlenceler doğrultusunda çalışmalarına başladı.

Jdjjd
Dama Rose Hotel'deki tanıtım toplantısından (internet siteleri)

Konferans, dün akşam Şam'daki Dama Rose Otel'de yaklaşık 600 kadın ve erkek katılımcının iştirak ettiği bir tanıtım toplantısı düzenledi. Suriye dışında ikamet eden bazı davetliler, pazar günü aldıkları davet ile konferans tarihi arasındaki kısa süre nedeniyle seyahat ayarlamanın imkansızlığını gerekçe göstererek konferansa katılamadıkları için özür dilediler.



Hizbullah'ın savaşçılarını Litani'nin güneyinden naklettiğine dair haberler

Hasan Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyösündeki anıt mezarı başında ağlayan Hizbullah destekçileri (Şarku’l Avsat)
Hasan Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyösündeki anıt mezarı başında ağlayan Hizbullah destekçileri (Şarku’l Avsat)
TT

Hizbullah'ın savaşçılarını Litani'nin güneyinden naklettiğine dair haberler

Hasan Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyösündeki anıt mezarı başında ağlayan Hizbullah destekçileri (Şarku’l Avsat)
Hasan Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyösündeki anıt mezarı başında ağlayan Hizbullah destekçileri (Şarku’l Avsat)

Wall Street Journal'ın dünkü haberine göre Hizbullah, Lübnan'ın güneyinde İsrail ile sınır bölgeleri olan Güney Litani'deki savaşçılarından köylerine dönmelerini istedi ve örgütün İsrail'in Lübnan'a yönelik savaşından etkilenenlere yaptığı tazminat ödemelerini ‘geçici bir süre’ için askıya aldığını duyurdu.

Hizbullah'ın bu kararı, İsrail'in Lübnan topraklarından tamamen çekilmesini ve hava ve kara ihlallerine son vermesini sağlamak amacıyla Lübnan devleti tarafından yürütülen diplomatik müzakereler sonuçlanıncaya kadar askeri eylemlerin askıya alındığını duyurmasıyla birlikte geldi.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığı haberde, Hizbullah'ın askeri kabiliyetlerinin ‘önemli ölçüde kötüleştiği ve mali kaynaklarının mensuplarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlandığı noktaya kadar gerilediği’ belirtildi. Haberde, “Son savaşın artan faturası bu ödemelerin çoğunu imkânsız hale getiriyor” denildi.

Haberde bazı bölge sakinlerinin Hizbullah'ın ana finans kurumu olan Karz-ı Hasen'in ‘son haftalarda daha önce verilmiş olan tazminat çeklerinin ödemelerini dondurduğunu’ söyledikleri aktarıldı. Haberin devamında, ‘finansman üzerindeki artan baskıya ve kayıpların boyutuyla ilgili baskılara rağmen bugüne kadar 630 milyon dolardan fazla ödeme yapıldığı’ kaydedildi.

csdvf
Hasan Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyösündeki anıt mezarı (Şarku'l Avsat)

Hizbullah'a yakın bir kaynak Wall Street Journal'a yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın savaşan birimlerine bir not dağıtıldığını, bu notta Lübnan'ın güneyindeki bölgelerden olmayan militanların mevzilerini boşaltmalarının emredildiğini ve ateşkes uyarınca Lübnan Ordusu'nun bölgeyi kontrol altına almasına izin verileceğini söyledi.

“Hizbullah ağır kayıplar verdi” diyen kaynak, bazı askeri birliklerin tamamen dağıtıldığını ifade etti. ‘Hizbullah'ın saflarını Suriye'de konuşlanmış savaşçılarla doldurduğunu ve herhangi bir çatışmanın yeniden başlamasına hazır bazı birimleri yeniden yapılandırdığını’ belirten kaynak, “Hizbullah zayıfladı ama yenilmedi” dedi.

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım defalarca ‘direnişin var olduğunu’ ve silahları bulunduğunu söyledi. Ancak 1701 sayılı kararın Litani'nin kuzeyindeki değil güneyindeki silahlardan bahsettiğini ve Hizbullah'ın Litani'nin kuzeyindeki silahlarının tartışılmasını Lübnan devletinin çeşitli siyasi güçlerle görüşeceği bir ‘savunma stratejisine’ bıraktığını tekrarladı.

Hennis-Plasschaert ve 1701 sayılı karar

Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Beyrut'taki Lübnan Amerikan Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, BM ve bağlı kurumlarının rolünü ve oynadıkları rolleri ele aldı. Hennis-Plasschaert, 1701 sayılı kararın son 18 yıldaki akıbeti, Güney Lübnan'daki son savaş ve Lübnan'daki sınırların belirlenmesi ve silahlar gibi önemli konular hakkında konuştu.

Hennis-Plasschaert, “1701 sayılı kararın fiilen uygulanmasına Mavi Hattın her iki tarafında ve Litani Nehri kıyısının ötesinde şimdi başlanmalıdır. Özellikle Lübnan'da, çatışmanın geri dönmemesini sağlamak için bu salondaki kararlılığınız da dahil olmak üzere, bunun gerçekleşmesi için tüm unsurlar mevcut. Ancak bu sürecin başarısı, her tarafın önemli bir rol oynadığı kapsayıcılığına bağlı” ifadelerini kullandı.