Libya'daki BM misyonu medyadaki kışkırtıcı söylemlere son verilmesi çağrısında bulundu

Bölünmeleri derinleştirme girişimlerine son verilmesi çağrısında bulunuldu

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (sağda), Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile birlikte (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (sağda), Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile birlikte (UBH)
TT

Libya'daki BM misyonu medyadaki kışkırtıcı söylemlere son verilmesi çağrısında bulundu

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (sağda), Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile birlikte (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (sağda), Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile birlikte (UBH)

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) dün yaptığı açıklamada, medya ve sosyal medyadaki kışkırtıcı söylemlere son verilmesi ve ülkenin kültürel çeşitliliğe dayalı ulusal birliğini tehdit eden bölünmeleri derinleştirme girişimlerinin ele alınması gerektiğini vurguladı.

Misyon, yerel ve ulusal yetkililere ‘söylemsel gerilimleri azaltma çabalarını yoğunlaştırma ve Libya'daki mevcut gerilimin temel nedenlerini ele alma’ çağrısında bulundu.

UNSMIL'den yapılan açıklamada, 5+5 Ortak Askeri Komitesi üyeleri, yerel ateşkes gözlemcileri ve Güvenlik Düzenlemeleri Alt Komitesi üyeleriyle birlikte nefret söylemi, yanlış bilgilendirme ve kışkırtıcı söylemlerin geleneksel medya ve sosyal medya platformları aracılığıyla yayılmasını tartışmak üzere iki günlük bir seminer düzenlendiği belirtildi.

Açıklamada, katılımcıların Libya'da nefret söyleminin yayılmasının ‘esas olarak ülkedeki siyasi bölünmenin ve bunun sonucunda medyadaki keskin kutuplaşmanın bir sonucu olduğu’ sonucuna vardıkları ifade edildi.

Katılımcılar, nefret söyleminin izlenmesi için alt komitenin aktif hale getirilmesi ve UNSMIL, sosyal medya şirketleri, ulusal izleme platformları ve medya çalışmalarıyla ilgili devlet kurumlarıyla bir koordinasyon mekanizması kurulması çağrısında bulundu.

Katılımcılar ayrıca çeşitli makamları, medya ve sosyal medya aracılığıyla nefret söylemi, kışkırtma ve yanlış bilgilendirmenin yayılmasını engelleme ve her türlü kışkırtıcı söylemi teşvik eden kişi ve tarafları yürürlükteki mevzuat ve yasalara uygun olarak sorumlu tutmaya davet etti.



Irak Yüksek Yargı Konseyi: Trump veya eş-Şera için tutuklama emri yok

Irak Yüksek Yargı Konseyi'nin 22 Eylül 2024 Pazar günkü toplantısından (Irak Yüksek Yargı Konseyi Medya Ofisi)
Irak Yüksek Yargı Konseyi'nin 22 Eylül 2024 Pazar günkü toplantısından (Irak Yüksek Yargı Konseyi Medya Ofisi)
TT

Irak Yüksek Yargı Konseyi: Trump veya eş-Şera için tutuklama emri yok

Irak Yüksek Yargı Konseyi'nin 22 Eylül 2024 Pazar günkü toplantısından (Irak Yüksek Yargı Konseyi Medya Ofisi)
Irak Yüksek Yargı Konseyi'nin 22 Eylül 2024 Pazar günkü toplantısından (Irak Yüksek Yargı Konseyi Medya Ofisi)

Irak Yüksek Yargı Konseyi, ABD Başkanı Donald Trump, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Joe Wilson hakkında sosyal medya platformlarında paylaşılan belgelere cevaben, devlet başkanları ve yetkililer hakkında tutuklama emri çıkardığını yalanladı.

Yargı Konseyi bugün yaptığı basın açıklamasında, ‘sosyal medya sitelerinde yerel soruşturma mahkemelerine atfedilen tutuklama kararlarının yayınlandığının görüldüğünü ve ilgili makamlarla temasa geçtikten sonra bu belgelerin sahte olduğunun tespit edildiğini’ bildirdi.

Konsey, ‘bu yasadışı davranışlarda bulunanları’ uyardı ve ‘failler hakkında yasal işlem yapılması için soruşturma açılacağını’ belirtti.

Irak Yüksek Yargı Konseyi daha sonra yaptığı bir açıklamada, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera hakkında tutuklama emri çıkarıldığına ilişkin Konsey’e atfedilen belgeyi yalanladı.

Açıklamada, “Irak'ta ‘Ebu Muhammed el-Culani’ olarak bilinen Ahmed eş-Şera hakkındaki tutuklama kararları sosyal medya sitelerindeki bazı hesaplar tarafından soruşturma mahkemelerine atfedilmiş ve bu mahkemelerle temasa geçildikten sonra söz konusu belgelerin sahte ve yanlış olduğu tespit edilmiştir” denildi.

Yargı Konseyi, ‘bu tür davranışların hukuka aykırı olduğu’ uyarısını yineledi ve ‘failler hakkında yasal işlem yapılması için soruşturma açılacağını’ belirtti.

Konsey sözde yeni yakalama emirlerinin çıkarıldığını yalanlamış olsa da, ABD Başkanı Donald Trump hakkında 7 Ocak 2021 tarihinde, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarında öldürülmesi emrini verdiği gerekçesiyle çıkarılan ‘gerçek’ yakalama emriyle ilgili ne yapacağı belirsiz.

Irak Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, söz konusu yakalama emrinin çıkarılmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Yargı, bu suça (Süleymani ve El-Muhandis'in öldürülmesi) herhangi bir şekilde iştirak ettiği kanıtlanan herkesi, konumu ve mevkisi ne olursa olsun yargılamakta tereddüt etmeyecektir. Bu durum, suç işlediğini alenen itiraf eden dönemin ABD Başkanı Donald Trump hakkında tutuklama emri çıkarılmasıyla örneklendirilebilir. Yargı, bu durumu kendisine karşı yasal işlem başlatmak için yeterli kanıt olarak değerlendirmiştir.”

Yargı çevreleri, Trump'ın yeniden başkan olmasının ardından Irak Yüksek Yargı Konseyi'nin Trump hakkındaki önceki yakalama emrini iptal etme ihtimaline işaret ederken, diğer çevreler Trump'ın ‘birkaç gün önce parlamento tarafından çıkarılan genel affa dahil edilmiş olabileceğini’ belirtti.

Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Trump hakkında daha önce çıkarılan tutuklama kararının Washington ile Bağdat arasındaki ilişkinin şekli üzerindeki etkisinden korkuyor. Özellikle de ABD'nin Irak Yüksek Yargı Konseyi Başkanı’na karşı yaptırım kararı almasından korkuluyor ki bu da Irak adalet sisteminde bir ‘kırılma’ anlamına gelecektir.

Görünen o ki ABD Başkanı hakkındaki eski tutuklama kararı ABD yasama ve hükümet çevrelerinde halen ilgi ve öfke konusu olmaya devam ediyor. Zira ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Joe Wilson, birkaç gün önce Irak Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan'ı, Federal Mahkeme Başkanı’nı ve Trump hakkında tutuklama kararı veren yargıcı İran'ın emirlerine boyun eğmekle suçladı ve onları ‘Irak'ın değil İran'ın yargıçları’ olmakla itham etti.