Sudan Milli Ümmet Partisi’nin liderliği konusundaki mücadele partiyi bölme tehlikesi yaratıyor

‘Paralel hükümet’ konusundaki anlaşmazlık krizi su yüzüne çıkardı

Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)
Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)
TT

Sudan Milli Ümmet Partisi’nin liderliği konusundaki mücadele partiyi bölme tehlikesi yaratıyor

Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)
Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kontrol edilen bölgelerde ‘paralel bir hükümet’ kurulmasını amaçlayan Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nun imzalanması, Sudan'ın en büyük partisi olan Milli Ümmet Partisi içinde çatışmalara yol açtı. Bu durum parti liderlerinin ve kurumlarının görevden alınması ve feshedilmesine kadar uzanan birbiriyle çelişen açıklamaların yapılmasına neden oldu.

Partinin başkan yardımcıları ve danışmanlarından oluşan Başkanlık Kurumu, mevcut Genel Başkan Fadlallah Barma Nasır'ın görevden alınması ve Muhammed Abdullah ed-Dume'nin yeni başkan vekili olarak atanması yönünde bir karar yayınladı. Başkanlık Kurumu’nun en önde gelen üyeleri arasında Sıddık İsmail, İsmail Katr ve Meryem es-Sadık el-Mehdi gibi isimler yer alıyor.

Barma Nasır ise paralel bir kararname yayınlayıp başkanlığı feshederek ve yeni organlar, yardımcılar ve vekiller atama niyetini açıklayarak herkesi şaşırttı. Siyasi Büro Başkanı Muhammed el-Hasan el-Mehdi, Başkanlık Kurumu kararının anayasaya aykırı olduğunu, yardımcıların ve danışmanların başkan tarafından atandığını ve onu görevden alma hakkına sahip olmadıklarını savunarak Nasır'ı destekledi.

Söz konusu liderlik tartışması, demokratik dönemde seçilmiş son başbakan olan Sadık el-Mehdi'nin vefatından hemen sonra başladı. Kasım 2020'de Barma Nasır'ın başkan vekili olarak seçilmesi, partinin liderlik mücadelesini ülkenin geleceğini tehdit eden diğer büyük çatışmaların gölgesinde tuttu.

Ancak 15 Nisan 2023'te ordu ile HDK arasındaki savaş patlak verdiğinde, parti içindeki farklı pozisyonlar konusundaki anlaşmazlık, bölünmeyi andıran mevcut kamusal anlaşmazlığa ulaşana kadar kötüleşti.

Kardeş çatışması

Milli Ümmet Partisi tarihsel olarak Mehdi ailesinin liderliği altında olmuştur. Savaşın başlamasıyla birlikte, Sıddık ibn es-Sadık liderliğindeki Mehdi ailesinin bir kanadı tarafından desteklenen emekli General Barma Nasır, Tekaddum olarak bilinen Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu çatısı altındaki savaş karşıtı sivil güçlerle ittifak yapmayı seçti. Öte yandan Mehdi ailesinin en büyük oğlu Abdurrahman liderliğindeki diğer fraksiyon, diğer bazı aile üyelerinin de desteğiyle ordunun yanında yer aldı.

xzscdfvg
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty İmages)

Milli Ümmet Partisi'ndeki çatışmaların siyasi, dini ve ailevi boyutları vardır ve ilk olarak 1960'larda partinin başına geçmek isteyen Sadık el-Mehdi ile partinin hamisi olan amcası el-Hadi el-Mehdi arasında ortaya çıkmıştır. Bu çatışma partinin biri es-Sadık, diğeri İmam el-Hadi tarafından yönetilen iki kanada bölünmesine yol açtı.

İmam el-Hadi'nin 1969'da askeri bir darbeyle iktidarı ele geçiren askeri otorite tarafından öldürülmesinin ardından parti daha sonra Sadık'ın liderliğinde birleştirildi. Sadık, parti liderliği ile partinin takipçilerinin büyük çoğunluğunu oluşturan Ensar mezhebinin imamlığını, iki pozisyon ayrı olduktan sonra birleştirdi ki bu ‘kutsallık ve siyaseti’ birleştirmek olarak biliniyordu.

Partiye yakın çevreler, emekli General Fadlallah Barma Nasır'ın tarihi lider Sadık el-Mehdi'nin ayrılmasından sonra partinin başkanlığını devraldığında, Nasır'ın partinin Mehdi hanedanı dışından gelen ilk genel başkanı olduğunu söylüyor. Bu nedenle Nasır'ın başkanlığı, Mehdi'nin oğullarından bazılarının makam hırsları başta olmak üzere çeşitli zorluklarla karşılaştı.

Parti, özellikle savaşın patlak vermesinden ve aile içinde iki akımın ortaya çıkmasından sonra Mehdeviyye ailesinin anlaşmazlıklarının şiddetlenmesinden etkilendi. Son zamanlarda Genel Başkan Barma Nasır'ın laik bir federal devlet çağrısında bulunan Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalamasından sonra durum patladı. Tarihsel olarak Milli Ümmet Partisi, dokuzuncu yüzyılın ortalarında gerçekleşen ve doğası gereği dini olan Mehdici devrimin mirasına dayanmaktadır. Ancak parti, bağımsızlıktan sonraki modern zamanların çoğunda demokratik rejimleri desteklemiştir.

Üç akım

Parti liderlerinden Salah Celal, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Sadık el-Mehdi'nin ölümüyle kutsallık sona erdi. Artık Ensar mezhebine mensup kitleler tarafından saygı duyulacak dini sembolizmi olan kimse yok” dedi. Celal'e göre şu anda parti içinde üç akım var: İlki, Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Port Sudan hükümetini destekleyen ve İslamcı hareket tarafından desteklenen bir akım. Bu akım Muhammed Abdullah ed-Dume, Sıddık İsmail ve diğerlerinden oluşuyor ve perde arkasında Abdurrahman es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetiliyor. İkinci akım, partinin genel sekreteri el-Vasık el-Berir ve Sıddık es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetilen Tekaddum koalisyonuna yakın. Genel Başkan Barma Nasır liderliğindeki üçüncü bir akım ise Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalayan akım.

xcsdfvg
Sadık el-Mehdi, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) Kahire'deki bir toplantısında yaptığı konuşmada (ÖDBG Medya Komitesi)

Partideki akımlar tarafından yapılan görevden alma ve dondurma kararlarını yorumlayan Celal şunları söyledi: “Genel Başkan, Parti Meclisi tarafından sorumlu tutulan ilk siyasi yetkilidir ve karar almak için anayasal ve kurumsal meşruiyete sahiptir. Onu görevden alan grup ise başkan tarafından atanan ve görevden alınan milletvekilleri ve danışmanlardır. Bu kişiler genel başkanı görevden alamazlar ve anayasal veya örgütsel geleneklerle desteklenmezler. Ancak genel başkanın parti anayasasına ve başkanın tüm organları dondurmasını ve acil durum organları oluşturmasını garanti eden partinin olağanüstü durum tüzüğüne göre onları askıya alma hakkı vardır.”

Celal, partinin Batı Sudan'daki Kordofan ve Darfur bölgelerindeki destekçilerinin parti seçmenlerinin yaklaşık yüzde 60'ını temsil ettiğini; bu kesimin Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu desteklediğini ve Barma Nasır'ı bir kahraman olarak gördüğünü belirtti.

Bastırılmış anlaşmazlıklar

Gazeteci Muhammed Latif'e göre Milli Ümmet Partisi'nin sorunu merhum lider Sadık el-Mehdi döneminde izlenen merkezi yönetimde yatıyor. Latif, “Farklılıklar ve anlaşmazlıklar ne olursa olsun ilk ve son söz İmam Sadık'ındı... Onun yokluğunda bastırılmış farklılıklar su yüzüne çıktı” dedi.

cdfvgt
Demokratik dönemde seçilmiş son başbakan olan Milli Ümmet Partisi merhum lideri Sadık el-Mehdi (AFP)

Latif, “İmam Sadık'ın hayatı boyunca oğlu Abdurrahman'ın el-Beşir hükümetinde yer almasına dair olumsuz bir görüş vardı. Ancak Sadık'ın yokluğunda kardeşler iki gruba ayrıldı; her grubun Abdurrahman hakkında kendi tutumu var. Bu durum partiye yansıdı ve işleri karmaşıklaştırarak bugün ulaştığı noktaya getirdi” ifadelerini kullandı.

Latif farklılıkları şu sözlerle özetledi: “Milli Ümmet Partisi bir yol ayrımında… Krizi aşmaktan ya da bu anlaşmazlığı onarmaktan bahsetmek zor. Çünkü bu kurumsal ve stratejik bir anlaşmazlık haline geldi ve en kötüsünün olmasını bekliyoruz.”



Son on yılın en büyük ağı: Şin-Bet, Batı Şeria'daki Hamas hücresinin elinde neler buldu?

Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
TT

Son on yılın en büyük ağı: Şin-Bet, Batı Şeria'daki Hamas hücresinin elinde neler buldu?

Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)
Geçtiğimiz ocak ayında Batı Şeria'da Filistinli tutukluların İsrail hapishanelerinden salıverilmesini kutlamak için Hamas bayrakları sallayan Filistinliler (Reuters)

İsrail iç güvenlik servisi Şin-Bet (Şabak) Hamas'ın Batı Şeria'nın güneyindeki El Halil kentinde ‘son on yılda ortaya çıkarılan en büyük ağlardan ve en büyük altyapılarından biri’ olarak nitelendirdiği bir hücre ağını çökerttiğini duyurdu.

Şin-Bet, 3 ay süren büyük bir operasyon sırasında, yakın gelecekte saldırı planları yapan 60'tan fazla Hamas üyesinin tutukladığını ve bu sırada önceki saldırıları gerçekleştirenler veya yardım edenlerin de tutuklandığını açıkladı.

İsrail medyasının büyük ilgiyle aktardığı açıklamaya göre son üç ay içinde Şin-Bet, ordu ve polisle iş birliği içinde yoğun bir günlük faaliyet yürüttü ve bu faaliyetler kapsamında, yakın gelecekte çeşitli saldırılar düzenlemeyi planlayan, El Halil'deki Hamas'ın büyük, karmaşık ve devasa bir altyapısı ortaya çıkarıldı.

Jjj
Şin-Bet tarafından dağıtılan, Batı Şeria'daki Hamas hücresinden ele geçirilen silahların fotoğrafı

Şin-Bet'in soruşturmalarına göre en az 10 hücreden oluşan bu altyapı ağının faaliyetleri kapsamında, Hamas'ın üst düzey yetkilileri, çoğu İsrail hapishanelerinde eski mahkumlar olan, Hamas’ın bölgedeki diğer üyelerini silahlandırmak, eğitmek ve üye olarak hareketin bünyesine katmak için çalıştılar. Şin-Bet’in açıklamasına göre amaçlarıİsrail’deki hedefleri vurmak ve bombalı saldırı düzenlemekti.

İsrail basınına göre tutuklananlar, bu hücrelerin üyelerine askeri eğitim vermek, İsrail’deki hedefleri hakkında istihbarat toplamak, patlayıcı üretmek, bomba paketleri hazırlamak ve Batı Şeria ve İsrail'deki hedeflere karşı saldırı hazırlığı yapmakla suçlanıyorlar.

En az 60 kişinin tutuklandığı konuşuluyor. Şin-Bet'e göre geniş çaplı istihbarata ulaşıldığı ve bu sayede 22 farklı türde silah, 11 el bombası, patlayıcılar ve büyük miktarda mühimmat ele geçirildiği, ayrıca aranan kişilerin saklandığı ve silahların depolandığı bir yer altı sığınağı bulunduğu belirtildi.

Son on yılın en büyük vakası

Soruşturmalar, eski tutukluların önceki yıllarda meydana gelen saldırılara katıldıklarını ortaya çıkardı. Bunlardan biri, 31 Ağustos 2010'da El Halil'deki Bani Naim Kavşağı’nda meydana gelen ve 4 İsraillinin öldürüldüğü silahlı saldırıya katılmıştı. Bir diğeri ise saldırıyı yöneten hücrenin sorumlularından biriydi.

Hhh
Şin-Bet tarafından dağıtılan ve Hamas'ın silahlı eylemlerde kullanmakla suçlandığı El Halil'deki bir yeraltı sığınağının fotoğrafı (Şin-Bet)

Şin-Bet'in üst düzey bir yetkilisi, bunun Batı Şeria'da Şin-Bet tarafından son on yılda engellenen en büyük ve en geniş çaplı olay olduğunu söyledi.

Yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu altyapının çoğu üyesi daha önce İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunmuş ve soruşturma konusunda deneyimli kişiler. Bu altyapının ortaya çıkarılmasının, Hamas'ın İsrail'de bazı ciddi saldır gerçekleştirme niyetini büyük ölçüde engelledi.”

İsrail basını önümüzdeki günlerde şüphelilere karşı ‘terör örgütü liderliği, kasıtlı olarak cinayete teşebbüs ve kasıtlı cinayet işleme’ gibi ağır suçlamalar yöneltileceğini vurguladı.

Batı Şeria'da ayaklanma girişimi

Batı Şeria'da daha öncede Hamas adına çalışan hücreler ortaya çıkarılmıştı. Ancak bu olay, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü ve Hamas’ı ortadan kaldırmayı amaçladığı savaşın başlamasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçerken Hamas'ın Batı Şeria'da yeniden güçlenmeye çalıştığını ortaya koyuyor.

Hamas, Batı Şeria’da her zaman varlığını sürdürmüş ve birçok iniş çıkış yaşamıştı. Ancak Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’e yönelik saldırısının ardından ortaya çıkan mevcut durumdan daha karmaşığı daha önce hiç yaşanmadı.

Jdjj
Batı Şeria'nın El Halil kentinde geçtiğimiz yıl temmuz ayında Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye suikastını kınamak için gösteri düzenleyen Filistinliler (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Batı Şeria'daki Hamas kaynaklarından biri, Hamas’ın karmaşık, zor ve benzeri görülmemiş bir durumda olduğunu söyledi. İsrail'in 10 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi, Batı Şeria ve yurtdışında Hamas liderlerini, kaynaklarını ve tabanını takip etmesinin kendilerine büyük zarar verdiğini de sözlerine ekledi.

Kaynak, güvenlik durumunun Gazze Şeridi'nden farklı olarak Batı Şeria'da her zaman karmaşık olduğunu, ancak şu anda daha da karmaşık hale geldiğini, sürekli güvenlik takibinin yapıldığını ve para hareketlerinin izlendiğini, Hamas’ın hareket kabiliyetinin ve paraya ulaşma imkanlarının büyük ölçüde tükendiğini açıkladı. Kaynak, karmaşık ve derin krizler olduğunu ifade etti.

Buna rağmen krizin geçeceğini düşündüğünü belirten kaynak, Hamas’ın kurulduğu günden bu yana güvenlik güçlerinin takibinin, tutuklamaların ve suikastların devam ettiğini kaydetti.

Hamas’ın Batı Şeria'daki varlığı nasıl başladı?

Hamas'ın Batı Şeria'daki varlığı 1987 yılında başladı. Başlangıçta camiler aracılığıyla Filistinlileri kendine çeken faaliyetlerde bulunan Hamas, ardından silahlı saldırılar düzenlemeye ve İsrail askerlerini kaçırmaya çalıştı.

Hamas, İsrail’de gerçekleştirdiği bombalı saldırılarla Batı Şeria'da adından söz ettirmeye başladı. Bu saldırılar, 2000 yılında başlayan İkinci İntifada ile birlikte büyük ölçüde gelişti. Ardından Hamas, 2006 yılında yapılan seçimlere katıldı ve Batı Şeria'dan siyasi liderler seçerek parlamento seçimlerine girdi. O dönemde Fetih Hareketi’ni yenerek siyasi varlığını güçlendirdi.

Filistin’in 2007 yılında bölünmesinden önce Hamas'ın Batı Şeria'daki faaliyetlerinin resmi, açık ve geniş çaplı olduğu söylenebilir. Ancak bölünmeden sonra Hamas’ın Batı Şeria’daki her türlü faaliyeti yasaklandı. Filistin Yönetimi, Hamas üyelerini tutukladı. Hamas’ın silah ve para kaynakları mercek altına alındı. İç savaşta Hamas’ın kurumlarını elinden alan Filistin Yönetimi, onun Batı Şeria'daki gücünü zayıflattı.

Filistinli bir güvenlik kaynağı, Batı Şeria'daki kaosun arkasında her zaman Hamas'ın gündeminin olduğunu ve Filistin Yönetimi'nin ise Hamas’a değil, bu duruma karşı çıktığını söyledi.

Hamas'ın hem 7 Ekim'den önce hem de sonra herhangi bir nedenle silah kullanması yasaklandı. Bu durum Filistin Yönetimi’yle çatışmalara yol açtı. Buna rağmen, 7 Ekim'den sonra bile Hamas hücreleri Batı Şeria'da İsrail hedeflerine karşı eylemlerde bulundu, ancak bu eylemler beklendiği kadar büyük çaplı olmadı.

Batı Şeria’dan bir kaynak, Hamas Hareketi’nin Gazze'deki liderliğinin, dengeleri değiştirebilecek daha büyük bir varlık göstermeye çalıştığını söyledi.

Hamas'ın siyasi ve askeri liderleri, 7 Ekim 2023’teki saldırının ilk anından itibaren Batı Şeria'yı savaşa girmeye çağırmaktan çekinmediler, ancak bu gerçekleşmedi.

Sıra Filistin topraklarına geldiğinde, savaş boyunca İsrail'in en büyük endişesi tırmanan gerginlikti. Şin-Bet, üçüncü bir intifadanın patlak vermesi olasılığına ve Hamas'ın uyuyan hücrelerinin harekete geçebileceğine karşı defalarca kez uyardı.

Şin-Bet, 2024 yılında Batı Şeria'da 689 silahlı saldırı, 326 bombalı saldırı, 13 bıçaklı saldırı, 9 araçla ezme saldırısı, 2 intihar saldırısı ve 1 kaçırma vakası olmak üzere bin 40 adet ‘büyük terör eylemini’ engellediğini açıkladı.