Suriye: Bir Savunma Bakanlığı görevlisinin öldürülmesine karışanların teslim olmayı reddetmesi üzerine güvenlik güçleri Ceramana'da konuşlandı

Dürzi ruhani otoritesi Şarku’l Avsat'a kurumların ve polisin rolünü ilçe halkıyla ‘ortaklık’ içinde etkinleştirme konusundaki istekliliğini vurguladı

Ceramana'nın merkezindeki el-Kerame Meydanı'ndan ilçenin diğer mahallelerine giden yollardaki trafik yoğunluğu normal günlere göre çok az görünüyor. (Şarku’l Avsat)
Ceramana'nın merkezindeki el-Kerame Meydanı'ndan ilçenin diğer mahallelerine giden yollardaki trafik yoğunluğu normal günlere göre çok az görünüyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye: Bir Savunma Bakanlığı görevlisinin öldürülmesine karışanların teslim olmayı reddetmesi üzerine güvenlik güçleri Ceramana'da konuşlandı

Ceramana'nın merkezindeki el-Kerame Meydanı'ndan ilçenin diğer mahallelerine giden yollardaki trafik yoğunluğu normal günlere göre çok az görünüyor. (Şarku’l Avsat)
Ceramana'nın merkezindeki el-Kerame Meydanı'ndan ilçenin diğer mahallelerine giden yollardaki trafik yoğunluğu normal günlere göre çok az görünüyor. (Şarku’l Avsat)

Şam Kırsalı Emniyet Müdürü Yarbay Hüsam et-Tahan dün akşam yaptığı açıklamada, Savunma Bakanlığı çalışanı Ahmed el-Hatib'in öldürülmesi olayına karışanların teslim olmayı reddetmesi üzerine Şam'ın doğusundaki Ceramana’da Kamu Güvenliği Dairesi unsurlarının konuşlanmaya başladığını duyurdu. Et-Tahan, “Onları gözaltına almak ve adalete teslim etmek için çalışacağız” dedi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’nın aktardığına göre et-Tahan şu ifadeleri kullandı: “Güçlerimiz, silah zoruyla adam kaçırma, cinayet ve soygunlara başvuran yasadışı gruplar tarafından yürütülen kaos durumuna ve yasadışı kontrol noktalarına son vermek için çalışacak. Devlet otoritesi dışındaki militanlar tüm arabuluculuk ve anlaşmaları reddetti. Biz de Suriye'nin hiçbir bölgesinin devlet kurumlarının kontrolü dışında kalmayacağını vurguladık ve bu konuda Ceramana halkından büyük bir iş birliği gördük.”

Şarku’l Avsat'ın dün sabah saatlerinde ziyaret ettiği Ceramana'da, iki kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar nedeniyle son iki gündür bölgede yaşanan gerginliğin ardından temkinli bir sükûnet hâkim. İlçedeki Dürzilerin ruhani organı durumu kontrol altına alma çabalarını sürdürürken, ilçe sakinlerinin ‘kurumların ve kamu güvenlik güçlerinin rolünü halkla ortaklaşa etkinleştirmek’ konusundaki isteklerini vurguladı.

cdfvgrbthy
Cuma ve Cumartesi günü patlak veren gerginliğin ardından Ceramana'da çekilen bir kare (Suveyda 24)

Ceramana, başkent Şam'ın üç kilometre doğusunda yer alıyor. 2011 Mart ayı ortalarında meydana gelen olaylardan önce Ceramana'da ağırlıklı olarak Dürzi ve Hıristiyanlar yaşamaktaydı, ancak savaş yıllarında diğer vilayetlerden yüz binlerce insan buraya göç etti ve nüfusu yaklaşık bir buçuk milyona ulaştı.

Güney Otoyolu Köprüsü üzerinde bulunan kuzey tarafından ilçeye giriş kavşağında, araçları ve içindekileri kontrol eden İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçlerinin kurduğu kontrol noktası ile ilçeye giren araçların hareketi normal görünüyordu.

“Her şey yolunda... Buyurun” diyen memurlardan biri, ilçe içindeki durum sorulduğunda birkaç saniye sessiz kaldı. Kontrol noktasının 300 metre ötesinde başka bir kontrol noktası beliriyor, ancak bunlar hükümete bağlı güçler değil, Dürzi topluluğundan yerel silahlı kişiler. Kontrol noktasındaki araç sayısı arttıkça, silahlı adamlar araçların geçişine izin vermeden önce iyice incelediklerinden emin oluyorlar.

Suriye'deki değişimden önce Başkanlık Meydanı olarak adlandırılan el-Kerame Meydanı'ndaki dönel kavşağa ulaştığımızda, normal günlerde olduğu gibi arabalar ve yayalarla dolup taşan trafiğin aksine çok az trafik vardı.

İçişleri Bakanlığı cuma günü yaptığı açıklamada, Ceramana’da meydana gelen çatışmada bir Savunma Bakanlığı mensubunun öldüğünü ve bir diğerinin de yaralandığını belirtti. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Suriye Savunma Bakanlığı mensupları yakınlarını ziyaret etmek üzere Ceramana’ya girerken, Ceramana Kalkanı olarak adlandırılan gruba ait bir kontrol noktasında durduruldular ve silahlarıyla birlikte içeri girmeleri engellendi... Silahlarını teslim ettikten sonra darp edilip, aşağılandılar ve ardından araçlarına doğrudan ateş edildi. Kontrol noktasından açılan ateş sonucunda bir unsur olay yerinde öldürüldü, bir unsur ise yaralanarak kontrol noktasındaki unsurlar tarafından alıkonuldu” denildi.

Bunu cumartesi günü ilçenin dış mahallelerinde bir tarafta kamu güvenliği mensupları diğer tarafta yerel militanlar arasında bir kişinin ölümü ve 10'dan fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmalar takip etti.

Şarku’l Avsat'ın dükkân sahiplerine ve yoldan geçenlere güvenlik olaylarının nedenini sorma girişimlerine rağmen çoğu kişi bilmediğini söylerken bazıları da soruyu yanıtlamayı reddetti.

Dün sabah ilçedeki ana ve ara caddeler silahlı kişilerden arındırılmıştı, ancak son güvenlik olaylarından önceki günlerde ilçeyi ziyaret eden pek çok kişi, özellikle akşam saatlerinde yerel silahlı kişilerin yoğun bir şekilde konuşlandığından bahsetti.

cdfrgt
Ceramana'daki Darat eş-Şeyh Medya Ofisi Müdürü Rebi Munzir (Şarku’l Avsat)

Darat eş-Şeyh Medya Ofisi tarafından Şarku’l Avsat'a yapılan açıklamada, yaşananların sivil bir aracın içindeki insanlarla birlikte sivil olarak ilçeye girmelerinden kaynaklandığı belirtildi. Açıklamada, “Güvenlik statüsüne sahip olup olmadıklarını bilmiyoruz. Ceramana giriş bariyerini 100 ya da 200 metre kadar geçtiler. Daha sonra doğrudan ateş açıldı. Nedeni halen bilinmiyor. Ateş açan kişilerin soyları bilinmiyor ve onları tanımıyoruz. Biz onları bu şehre ait olmayan, rastgele, taşkınlık yapan insanlar olarak tanımlıyoruz. Kent halkının değerlerine, gelenek ve göreneklerine ait değiller. Bu eylem korkakçadır ve her şekilde kınanmayı hak ediyor” denildi.

Ofis, olayın hemen ardından kentin tüm akil adamları, ileri gelenleri ve şeyhlerinin sorunu kontrol altına almak ve fitneyi bastırmak için harekete geçtiğini belirtti. Ertesi sabah ruhani otorite, Ceramana halkı ve şeyhleri tarafından bir bildiri yayınlandı. Bu olayı kınayarak tüm akılcı ve hikmetli yollarla bununla başa çıkılması çağrısında bulundular.

Mevcut yönetimden şikayetçi olduğunu belirten ofis tarafından yapılan açıklamada, “Bizimle doğrudan ve etkili bir iletişim kurulmuyor. Bizler bu ilçede ikamet eden Suriyeli Arap vatandaşlarız. Onlarla aramızdaki hatlar açık, tarafların ya da arabulucuların müdahalesine gerek yok. Buraya gelebilirler ve sorunları herhangi bir alanda çözüldüğü gibi çözebilirler. Şu ana kadar konuyla ilgili olanlardan herhangi bir resmi iletişim almadık. Herhangi bir bölgedeki herhangi bir normal vakada olduğu gibi doğrudan iletişim talep ediyoruz. Mesele kolektif değil bireysel bir meseledir, yani kamu güvenliği güçleri ile çatışanlar Ceramana halkı değildir” ifadeleri yer aldı. Ofis ilçedeki ruhani otoritenin failleri tespit edip adalete teslim etmeye çalıştığını belirtti.

scdfrgt
Suriye Savunma Bakanlığı mensubu Ahmed el-Hatib'in öldürüldüğü yolun fotoğrafı (Şarku’l Avsat)

Ofis, öldürülen kişinin yasal statüye sahip olduğunu, ancak sivil bir araçta bulunduğunu ve çözümün kamu güvenliği, yargı ve polisten geçtiğini açıkladı.

Hükümetin yeni olduğunu, ilgiye ve yardıma ihtiyacı olduğunu, ‘Ceramana'da süreci yönetmek için bir ortaklık olması gerektiğini ve ortaklık eksikliğinin olayları bu noktaya getirdiğini’ belirten ofis, ‘akıllı ve iyi niyetli insanların müdahale etmesi halinde bir çözümün yakın olduğu’ öngörüsünde bulundu.

İsrail medyasında Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın orduya Ceramana'yı savunmak için hazırlık yapma talimatı verdiği yönündeki haberlerle ilgili olarak Ofis Müdürü Rebi Munzir şunları söyledi: “Biz kimseden koruma talep etmedik. Biz vatandaşız ve komşumuzla yüzlerce yıldır nezaket, kardeşlik ve sevgiden başka bir şeyle birleşmedik. Suriye'nin tüm sosyal dokusuyla bu iyi ilişkiyi sürdürmeyi arzuluyoruz.”



Arap zirvesi ve büyük zorluklar

Filistinli kızlar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı’nda ramazan ayının ilk gününü kutlamak için geleneksel ramazan fenerini taşıyorlar 1 Mart 2025 (AFP)
Filistinli kızlar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı’nda ramazan ayının ilk gününü kutlamak için geleneksel ramazan fenerini taşıyorlar 1 Mart 2025 (AFP)
TT

Arap zirvesi ve büyük zorluklar

Filistinli kızlar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı’nda ramazan ayının ilk gününü kutlamak için geleneksel ramazan fenerini taşıyorlar 1 Mart 2025 (AFP)
Filistinli kızlar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı’nda ramazan ayının ilk gününü kutlamak için geleneksel ramazan fenerini taşıyorlar 1 Mart 2025 (AFP)

Nebil Fehmi

Mısır Arap Cumhuriyeti'nin önerisiyle 24 saatten az bir süre sonra Kahire'de olağanüstü bir Arap zirvesi düzenlenecek. Ne yazık ki, zirve hazırlıklarını hep tarihi bir olay gibi tanımlayıp abartmak âdettendir. Bunlar, zirvelerin itibarını yitirmesine ve Arap kamuoyunda Arap iş birliğinin kapsamı ve etkinliği konusunda yaygın soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden olan abartılardır. Dolayısıyla Arap dünyası şimdi zirveden çok şey umuyor ve büyük zorluklar, genel kaygılar gölgesinde pozisyon ve icraatlar alanında bir sürpriz bekliyor.

 

Zirve 4 Mart’ta bu şüphelerin ve soruların gölgesinde yapılacak. Gazze'deki durum, Filistin davasının geleceği ve Filistinlilerin egemen bir devlet çerçevesinde kendi kaderlerini tayin hakkı konusunda bir dizi temel zorluğu ele alacak. Zirve ve ortaya koyacağı tutumlar, bir diğer önemli zorluğu, yani Arap dünyasının bölgesel siyasi rolünün korunması meselesini de çözecek.

Mısır, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki tüm Filistinlilerin sınır dışı edilip Mısır, Ürdün ve diğer ülkelere yerleştirilmesi, ABD'nin Gazze üzerinde belirsiz bir kontrolü olması ve burayı bir turizm bölgesine dönüştürmesi önerisine karşılık olarak bir zirve çağrısı yapmıştı. Bu öneriye her iki ülke ve hatta Arap dünyası dışından birçok ülke de şiddetle karşı çıkmıştı.

Arap toplantısına bu amaçla çağrı yapıldı ve öncesinde Riyad'da Amerikan önerisinde yer alan fikirleri derinlemesine ve kararlı bir şekilde ele almak, bunlarla yüzleşmek, kapsamlı bir yaklaşımla yanıt vermek amacıyla sınırlı bir istişare toplantısı gerçekleşti. Yeni yönetimle ikili ilişkilerin rahat bir şekilde sürdürülmesi yönündeki genel istek de dillendirildi.

Zirvenin, fikrinde direten Trump'ın yakın zamanda kısmi olarak geri adım atmış gibi göründüğü gerçeğini gözden kaçırmadan, bölgesel çıkarları, tarihi pozisyonları ve hukuki yaklaşımları değerlendirmesi gerekiyor. Bunun taraflara sunulan bir tavsiye olduğu, kimseye dayatılmayacağı da belirtilmeli.

Trump'ın alışılmadık yaklaşımının, önerilerinin rastgele ve iyi düşünülmemiş olduğunun kanıtı olduğunu düşünenler yanılıyor, çünkü bir Filistin devleti kurulması fikrini tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen derin stratejik hedefleri var ve bu aslında Netanyahu ve adamlarının hedefi. Ayrıca Filistinlilerin Gazze ve ardından Batı Şeria’daki demografik varlıklarının azaltılması da hedefleniyor. Trump'ın İsrail hükümetinin Filistinlilerin yerinden edilmesini teşvik etmeye yönelik yeni programı hakkındaki açıklamalarından hemen sonra, birkaç gün önce İsrail tankları 20 yıl sonra ilk kez Batı Şeria'ya girdi. Bunların hepsi, Netanyahu'nun Ortadoğu'nun şeklini değiştirmeye yönelik ilan ettiği politikanın bir parçası olarak atılan adımlar. Bu politika kapsamında, mutlak surette askeri güç kullanıldığına ve Lübnan ile Suriye'deki İsrail varlığının sürdürüldüğüne tanık olduk.

Zirvede, Mısır'ın yerinden edilmiş kişilerin sıkıntılarının hafifletilmesi, tüm Gazze’nin yeniden inşası, yeniden inşa süreci boyunca ve sonrasında yönetimi açısından Gazze'deki insani durumla başa çıkma planı ele alınacak. Aşamalı olarak uygulanacak bu detaylı plan, beklenen Arap katkısına rağmen bu çabanın uluslararası niteliğini teyit ediyor. Gazze ve yönetimi Filistin kimliğine bağlı kalıyor.

Hayırsever bağışçıların, taahhüt edilen projeleri hayata geçirmek için izleme veya takip komitelerinin bulunmasını da talep etmeleri mantıklı. Ne var ki, öneriyle ilgili en büyük siyasi zorluklardan biri, İsrail'in Gazze Şeridi'nin içinde ve dışında Hamas üyelerini hedef almaya devam etme tutumunun, İsrail'in gerektiğinde müdahale etme ve güvenlik konusunda en üst otorite olma hakkı ile ilgili ısrarının, ABD ile birlikte Hamas'ın Gazze Şeridi'nde herhangi bir siyasi veya güvenlik varlığına yönelik itirazlarının nasıl aşılacağı olacaktır.

Bazıları başka detaylı alternatifleri tercih etseler de Arap zirvesinin bu yaklaşımı açıkça desteklemesi gerekiyor. Zira stratejik hedef, Gazzeli Filistinlilerin insanca bir hayat yaşamasını sağlamaktır ki bu, herhangi bir detaydan çok daha önemlidir.

Mısır-Arap planının daha geniş ve derin bir çerçeveye oturtulmasını öneriyorum. Bunu önermemin nedeni de Trump'ın saydam önerisine uyum sağlamak değil, barış müzakerelerinin hem İsrail hem de Arap tarafında güvenilirliğini yitirmiş olmasıdır. Onları ciddi bir şekilde yeniden diplomatik arenaya çekmek, bir müzakere sürecini başlatan değil, çatışmaya nihai bir çözüm öneren teklifler ve argümanlar gerektiriyor. Yaklaşımın kapsamlılığı, Filistin arenasını, herhangi bir fraksiyon, hareket veya örgütü dışlamak veya resmi olarak tercih etmekle sınırlı kalmadan, bütünleşik bir halk olarak ele almamızı mümkün kılıyor. Bu, Gazze krizini, Filistin devletinin kurulmasını, İsrail ile Araplar arasında normal ilişkileri ve Arap-İsrail çerçevesini aşan bölgesel güvenlik düzenlemelerini bütünleşik ve birbiriyle bağlantılı bir şekilde ele alan bir öneri anlamına geliyor. Güvenlik düzenlemeleri hariç, bu konuların tamamı daha önce kısmen gündeme gelmişti.

Tarafların açıkladıkları pozisyonları ciddiye aldığımızda, Filistinlilerin temel taleplerinin “1967 sınırları” içinde egemen bir Filistin devleti, her ikisinin taleplerinin ise her iki taraf için de çatışmayı sonlandırma ve barışı sağlama olduğu görülür. İsrail, özellikle ikili ve bölgesel ilişkilerin genişletilmesi, Arap dünyasıyla ilişkilerinin normalleştirilmesi ve Ortadoğu'da güvenliğin pekiştirilmesi ile ilgileniyor. Bu nedenle, başta İsrail ve Filistinliler olmak üzere, bölgesel tarafların baştan itibaren tüm unsurları ile mutabık olduklarını beyan ettikleri, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanacak, yani BM ve Güvenlik Konseyi üyeleri olan ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin kabul edeceği kapsamlı bir öneride bulunuyorum. Öneri dört unsur içeriyor:

  1. Üç yıl içinde uygulanması planlanan Gazze'nin uluslararası ve Arap dünyası tarafından yeniden inşasına ilişkin Mısır planının kabul edilmesi, teknokratlardan oluşan bir Filistin hükümetinin kurulması ve uygulamaları denetleyecek uluslararası bir komitenin oluşturulması.
  2. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin beş yıl içinde kurulmasını öngören eylem planının, küçük, uygulanabilir değişikliklerle uygulamaya konulmasının onaylanması.
  3. İşgalin sona ermesinin ardından Arap-İsrail ilişkilerinin normale dönmesini öngören 2002 Beyrut Arap Zirvesi kararlarının hayata geçirilmesi.
  4. İşgalin sona ermesiyle birlikte, öncelikle kriz yönetimi, çatışmaların çözümü, bölgesel güvenlik ve silahsızlanma olmak üzere üç temel üzerine kurulu bir bölgesel güvenlik birliğinin kurulması.

Öneri iddialı olup, kabulü Arap liderlerinin uluslararası alanda pozisyon alma, harekete geçme ve etki etme konusundaki güven ve güçlerini yansıtıyor. En üst düzeyde acil diplomatik takip gerektiriyor. Ayrıca, açıklanan tüm talepleri bir arada ele alması nedeniyle hem daha cazip hem de açıklanan tüm talepleri karşıladığı için tarafların gerçek pozisyonlarını açığa çıkaracak bir öneri. Kendisini reddetmek, barışa bağlı olmamak ve gayrı meşru bir kontrol emeli taşımak anlamına geliyor. Bu da beni Arap zirvesinin çok büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu bir kez daha tekrarlamamaya sevk ediyor.