İsrail’de 400 bin yedek askeri orduya çağırma yetkisi veren kararın onaylanmasının ardından neler olacak?

İsrail'de hükümetin, orduya 400 binden fazla yedek askeri çağırma yetkisi veren kararı onaylaması bölgede gerilimi tırmandırabilir

İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)
İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)
TT

İsrail’de 400 bin yedek askeri orduya çağırma yetkisi veren kararın onaylanmasının ardından neler olacak?

İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)
İsrail'de hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden yakacağı ve aceleci kararlar alabileceği endişesi hâkim (AFP)

Emel Şehade

İsrail’de hükümet, İsrail ordusuna ihtiyaç halinde 400 binden fazla yedek askeri çağırmasına izin veren ve ‘Emir 8’ olarak bilinen savaş kararnamesinin süresinin uzatılmasını onayladı. Diken üstünde olan İsrailliler, hükümetin çeşitli cephelerde savaşın fitilini yeniden ateşleyebilecek aceleci kararlar almasından endişe ediyor. Öte yandan karara Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Gazze'de derhal savaşa dönme tehdidinin ardından, Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın orduya Dürzileri koruma bahanesiyle Suriye'nin Şam kırsalındaki Ceramana ilçesine girme ihtimaline karşı verdiği hazırlıklı olma talimatı eşlik ediyor.

İsrail hükümeti, yedek askerleri çağırma yetkisi kararının, 2025'in bir savaş yılı olacağını öngören askeri ve güvenlik raporları çerçevesinde alındığını açıkladı. Hükümetten konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Şu anda ateşkeslerin hüküm sürdüğü cepheler de dahil olmak üzere çeşitli cephelerde istikrarsızlık yaşanıyor” denildi.

Dürziler bölünmüş durumda ve arka planda birtakım çelişkiler hâkim

Çok sayıda askeri ve güvenlik yetkilisinin İsrail hükümetinin Suriye ordusu tarafından kuşatılan Dürzi nüfusun yoğun olduğu bölgeleri koruma altına almaya hazırlandığını ve buralarda özerklik kurmayı planladığını açıklamasının ardından, cumartesi akşamı geç saatlerde gelen Ceramana'ya girmeye hazır olunduğu duyurusu, zamanlaması ve içeriğiyle ilgili çeşitli soru işaretlerine neden oldu. Güvenlik kaynaklarına göre Ceramana'ya girmeye hazır olunduğu duyurusuna, cumartesi gece yarısından sonra zırhlı araçların ve askeri araçların Golan Tepeleri'ne doğru kuzey bölgesine hareketleri eşlik etti. Pazar sabahı Suriye’nin sınıra yakın bölgelerinde de hava trafiği ve onlarca zırhlı aracın girişine tanık olundu. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun pazar günü yapılan haftalık kabine toplantısında bu gelişmelere değinmeyip Hamas ve Gazze'ye yönelik tehditlerini sürdürmesine rağmen konu, İsrail gündeminin ilk sırasına yer aldı.

İsrail, Hamas'ın insani yardımları askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve saflarını yeniden düzenlemek için kullandığını iddia ediyor (AFP)İsrail, Hamas'ın insani yardımları askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve saflarını yeniden düzenlemek için kullandığını iddia ediyor (AFP)

Ceramana ile ilgili açıklama, zamanlaması ve içeriğiyle birçok İsrailli tarafı şoke ederken, Suriye'ye yönelik hamleler İsrailli yetkililer arasında bile görüş ayrılıklarına ve çelişkili tutumlara yol açtı. Netanyahu'nun Suriye ile ilgili tehditlerini hayata geçireceği ve burada bir cephe açacağı uyarılarına neden oldu.

Hükümetin kararı tartışılırken, bu açıklamanın arka planına ilişkin çelişkili görüşler ortaya atıldı. ‘Netanyahu, Dürziler için gerçekten endişeleniyor ve onları korumak istiyor mu, yoksa Suriye'nin geleceğine ilişkin planlarına bunu kılıf yaparak oradaki çıkarlarını garantiye almaya mı çalışıyor?’ sorusunun yanıtı aranıyor.

İsrail televizyonu Kanal 12’nin siyasi-askeri analisti Menachem Horowitz, Netanyahu'nun İsrail'deki Dürzilerin büyük baskısı altında olduğunu ve bu yüzden sadece bir güvenlik meselesi ya da çok acil bir durum söz konusu olduğunda karar alınabilen cumartesi günü geç saatlerde bu açıklamayı yapmak zorunda kaldığını iddia etti. Netanyahu'nun sanki bir Dürzi köyü onu endişelendiriyormuş gibi geç bir saatte aniden uyanıp böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuş gibi davrandığını ifade eden Horovitch, Netanyahu'nun açıklamasının İsrail'deki Dürzilerin liderleri ve İsrail ordusundaki üst düzey Dürzi subayların ve komutanların kendisinden ya Dürzileri koruma sorumluluğuyla ilgili açıklama yapmasını ya da en azından Suriye'deki yeni yönetime bir tehditte bulunmasını istemesinin bir sonucu olduğunu söyledi. Horovitch, Dürzi askerlerin Suriye'ye girmek ve oradaki Dürzileri İsrail'de çalışmaya ikna etmek istediklerini belirtti.

Horovitch'e göre Netanyahu, İsrail'deki Dürzilerin Suriye'deki kardeşlerine destek olmalarına yardım etme bahanesiyle, Suriye'nin güneyinde Dürzilere yönelik bazı adımlar atıyor. Bazı Dürzi liderler İsrail'e işçi getirmek ve tüm yardımları onlara aktarmak istediklerini açıklamalarına rağmen bu tutum pek çok İsrailliyi ikna etmedi. İsrailli Dürzilerin dini lideri olan Şeyh Muvaffak Tarif tarafından benimsenen bu tutuma, Netanyahu ve hükümetinin Suriye'deki Dürziler ve ordunun buradaki kontrolü hakkındaki açıklamalarına ilişkin tutumunu netleştiren Dürzi Arap İnisiyatif Komitesi de dahil olmak üzere birçok Dürzi tarafın karşı çıkması nedeniyle, bu durum, Dürziler arasında bölünmeye neden oldu.

Tüm bu tutumlar ve anlaşmazlıklar arasında askeri ve siyasi yetkililer gazetecilere yaptıkları açıklamalarda, İsrail'in ‘Yeni Suriye ordusunun ve İsrail karşıtı örgütlerin sınıra yakın bölgelerde yayılmasından ve Türkiye'nin rolünden’ büyük endişe duyduğunu belirttiler.

İsrailli analist Lilach Shoval, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Tel Aviv, Türkiye'nin Suriye'deki varlığından büyük endişe duyuyor. Buradaki Dürzilerin liderliği ve Suriyeli kardeşleriyle ittifakları hakkında söylenenler doğru. Ancak güvenlik yetkilileriyle yaptığım görüşmelerde, İsrail'in güvenlik durumundan endişe duyduğunu ve çıkarlarının Suriye'deki yeni yönetimin sınıra yaklaşmasına ve sınır çevresinde konuşlanmasına izin vermemeyi gerektirdiğini vurguladılar. Netanyahu ve Katz'ın orduya verdiği talimatlara verdikleri yanıt bu.”

Tel Aviv, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze'ye ulaşan yardımların aylarca yetecek miktarda olduğunu öne sürdü (AFP)Tel Aviv, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze'ye ulaşan yardımların aylarca yetecek miktarda olduğunu öne sürdü (AFP)

Gazze'de savaş tamtamları çalıyor

Tartışmaların ve Suriye cephesinin açılabileceği uyarılarının en yoğun olduğu dönemde, Netanyahu'nun Gazze Şeridi’ne ve Hamas'a yönelik tehditleri ve esir takası anlaşmasında öngörüldüğü üzere müzakerelerin ikinci aşamasına başlamayı reddetmesi, İsrailliler tarafından protesto edildi. Şarku’l Avsat’ın Independnet Arabia’dan aktardığı analize göre eski askeri ve güvenlik yetkilileri Netanyahu'nun tehditlerini, Gazze'deki savaşı yeniden başlatmaya yönelik bir iştahın açık göstergesi olarak değerlendirdi. Gazze'de tutulan İsrailli esirlerin ailelerinin oluşturduğu Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu, ikinci aşama üzerinde anlaşmaya varılamamasını ve savaşın durdurulamamasını, Gazze'de geriye kalan İsrailli esirler için bir ölüm cezası olarak nitelendirdi. İsrail'in tahminlerine göre Hamas’ın elinde halen 59 İsrailli rehine bulunuyor.

Başbakan Netanyahu, cumartesi günü Tel Aviv, Kudüs, Hayfa ve diğer kentlerde düzenlenen protesto gösterilerinin en yoğun olduğu saatlerde güvenlik istişare toplantısının ardından yaptığı açıklamada, İsrail'in tüm rehinelerin iadesini, Hamas liderlerinin ve üyelerinin sürgün edilmesini ve Gazze Şeridi'nin tamamının silahsızlandırılmasını öngörmeyen ikinci aşamaya yönelik müzakereleri reddetmeye devam ettiği belirtildi. Ancak Netanyahu, İsrail heyetinin Kahire'deki görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması ve Hamas ile bir anlaşmaya varılamaması nedeniyle, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un ateşkesin ilk aşamasının devam edeceği, fakat Hamas'ın Ramazan ayı ve İsraillilerin Hamursuz Bayramı sırasında rehineleri serbest bırakacağı bir uzlaşı önerisinde bulunduğunu da belirtti. Netanyahu, sadece ülkesinin öneriyi onayladığını açıklamakla kalmadı, aynı zamanda Hamas'a tüm rehineleri iade etmemesi halinde ‘tahmin edemeyeceği bir misillemeyle karşı karşıya kalacağı’ tehdidinde bulundu.

Gazzelilerin toplu olarak cezalandırılması

Witkoff'un Netanyahu tarafından açıklanan önerisine göre önerinin ilk gününde halen hayatta olan ve daha önce ölmüş olan rehinelerin yarısı serbest bırakılacak. Önerinin sonunda ise kalıcı bir ateşkes anlaşmasına varılması halinde, geriye kalan rehineler serbest bırakılacak.

Öte yandan Netanyahu, pazar sabahı kabine toplantısı öncesinde Gazze'ye insani yardımların girişinin durdurulması talimatı verdi. İsrail, insani yardımlara ihtiyacı olan Filistinlileri toplu olarak cezalandırarak Hamas’a baskı yapıyor. Hamas’ın insani yardımları askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve saflarını yeniden düzenlemek için kullandığını iddia eden İsrail, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze'ye ulaşan yardımların aylarca yetecek miktarda olduğunu öne sürdü.

Ağırlıklı olarak Gazze Şeridi’ndeki son durumun ve İsrail ordusunun çatışmaların yeniden başlaması ihtimali çerçevesinde yaptığı hazırlıkların ele alındığı kabine toplantısındaki konuşmasında Hamas’ı tehdit eden Netanyahu, “Bundan sonra atılacak adımları açıklamayacağım. Çünkü Hamas Witkoff'un önerisini kabul etmedikçe ve tüm rehineler serbest bırakılmadıkça, verilecek karşılık tahmin edilemez olacak” ifadelerini kullandı. Netanyahu ayrıca gerçeği ne güvenlik yetkililerine ne de televizyondaki bazı yorumculara sorduklarını, tek gerçeğin İsrail'in ne Hamas üyelerini öldürerek ya da insani yardımı durdurarak ateşkes anlaşmasını ihlal etmemesi olduğunu söyledi.

Hamas'ın ilk aşamada ateşkes anlaşmasını defalarca kez ihlal ettiğini öne süren Netanyahu, buna rağmen İsrail'in anlaşmayı ihlal etmediğini ifade etti. Ancak, iki taraf arasındaki anlaşmaya göre 42’nci günden sonra, yani dün, İsrail’in müzakerelerin çıkmaza girdiğini hissetmesi halinde çatışmalara geri dönebileceğini belirten Netanyahu, eğer Hamas tutumunu değiştirirse, İsrail’in öneriyi uygulamak için derhal müzakerelere başlayacağını belirtti.

Netanyahu kabine oturumunda yaptığı konuşmanın sonunda şunları söyledi:

“Eğer Hamas kaçırdığı kişileri geri vermeden ateşkesi sürdürebileceğini ya da ilk aşamadaki koşullardan yararlanabileceğini düşünüyorsa büyük bir hata yapıyor demektir.”

“Ulusal deprem”

Netanyahu'nun dün yaptığı açıklamalar ve savurduğu tehditler, 513 gün sonra Gazze'de ve çeşitli cephelerde savaşa geri dönülebileceği uyarılarının yapılmasına yol açtı. Avukat ve eski Knesset (İsrail parlamentosu) üyesi Uriel Lin, esir takası anlaşmasının ikinci aşamasıyla ilgili müzakerelerin başlamamasının, 59 vatandaşı Gazze’deki tünellerde tutulan İsrail'de ciddi yansımaları olacağını söyledi. Artık iddialara ve açıklamalara yer olmadığını belirten Lin, “İkinci aşama ve esir takası anlaşması kısa bir süre içinde sonuçlandırılmalı. Aksi takdirde Yom Kippur Savaşı'ndan (1973 Savaşı) sonra bile bugüne kadar görülmemiş bir ulusal deprem yaşanacak ve bu, daha önce görmediğimiz derin bir çatlağa yol açacak. Bunun önümüzdeki yıllarda iyileşip iyileşemeyeceğini tahmin etmesi de oldukça zor” değerlendirmesinde bulundu.

Hükümetten, Netanyahu'nun destekçilerinden ve koalisyondaki partilerden politikacılar tarafından ortaya atılan, İsrail'in artık tüm rehinelerin iade edilmesini garanti eden bir anlaşmaya varabileceği ve ardından İsrail'in savaşa geri dönebileceği iddialarına değinen Lin, “Bu açıklamalar siyasi tutumların bir göstergesi mi?” diye sordu.

İkinci aşamayı başlatmak yerine çatışmaları yeniden başlatmaktan bahsetmenin ‘sorumsuzluk’ olduğunu söyleyen Lin, “Neredeyse bir yıl beş aydır çok yüksek bir bedel ödedik. Şu an tek mantıklı yol, Gazze'nin yeniden inşası ile birlikte Hamas’ın yönetimine bir alternatif oluşturarak çatışmaları sona erdirmektir. Yedek askerlere yıllık hizmet süreleri için ödediğimiz ücretten daha fazlasını ödeyemeyiz” diye konuştu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Hamas savaş sırasında görevlerini ‘terk eden’ yetkilileri cezalandırıyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup silahlı kişiler, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda üç İsrailli esirin Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) temsilcilerine teslim töreninde, 22 Şubat 2025. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup silahlı kişiler, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda üç İsrailli esirin Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) temsilcilerine teslim töreninde, 22 Şubat 2025. (EPA)
TT

Hamas savaş sırasında görevlerini ‘terk eden’ yetkilileri cezalandırıyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup silahlı kişiler, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda üç İsrailli esirin Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) temsilcilerine teslim töreninde, 22 Şubat 2025. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup silahlı kişiler, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda üç İsrailli esirin Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) temsilcilerine teslim töreninde, 22 Şubat 2025. (EPA)

Hamas, son zamanlarda çeşitli görevlerde bulunan bir dizi yetkili ve aktivisti, kendilerine verilen görevleri terk edip Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneyine göç etmekle suçlayarak haklarında disiplin tedbirleri aldı.

Hamas kaynakları Şarku’l Avsat'a bu önlemlerin gerek hükümet, siyaset ve hatta askeri alanda gerekse hayırseverlik, sosyal ve savunuculuk çalışmaları alanında çalışan birçok kişiyi kapsadığını açıkladı.

Kaynaklara göre aralarında müsteşarlar, genel müdürler ve hükümet işlerinde daha alt kademelerde görev yapanların da bulunduğu çok sayıda yetkili görevlerinden uzaklaştırıldı ve güneye göç etmeden yerlerinde kalmalarını gerektiren görevlerini terk etmelerinin ardından işleri yeniden yapılandırılıncaya ve durumları değerlendirilinceye kadar eski görevlerine dönmeleri engellendi.

Kaynaklara göre, özellikle devlet güvenlik kurumlarında görev yapan bazı isimler, ‘bazı kurumları, departmanları ve güvenlik dosyalarını yönetmeye duyulan acil ihtiyaç nedeniyle kuzeye döndükten sonra disiplin ve cezai yaptırımlardan muaf tutuldular.’

dfgthy
İsrail tarafından Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Han Yunus'tan güneye göç etmeye zorlanan yerinden edilmiş insanlar (AFP)

Kaynaklar, güvenlik ve siyasi istikrar açısından durumun savaş öncesine dönmesi halinde bu isimlere karşı görevden almaya varan yaptırımlar uygulanacağını belirtti.

Kaynaklara göre, Hamas içinde tanımlanan idari bölümlere göre bölgelerde siyasi, sosyal ve savunuculuk çalışmalarında aktif olan üçüncü ve dördüncü dereceden birçok yetkilinin çalışmalarının dondurulmasına ve çalışmalarıyla ilgili faaliyetleri yönetmek üzere her biri kendi uzmanlığına ve çalıştığı alana göre alternatif kişilerin atanmasına karar verildi.

Askeri düzey

Askeri düzeyde, Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, kuzeyde yaşayan yüz binlerce kişinin göç dalgaları sırasında belirli görevleri olan ve bunları bırakıp Gazze Şeridi'nin güneyine giden liderlerinin ve aktivistlerinin hiçbirinin faaliyetlerini dondurmadı. Bunun yerine, İsrail'in çok sayıda kişiyi tasfiye edip öldürmesinin ardından Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşanan ciddi kadro sıkıntısı ışığında askeri çalışmaları yeniden yapılandırmaya odaklandı.

Ancak görevlerini terk edenler için daha sonra belirlenecek cezai tedbirler olduğunu açıklayan kaynaklar, bazılarının önceki görevlerine dönmeyip daha az önemli başka görevlere kaydırılmalarının kararlaştırıldığını, bazılarının ise her kişinin ihtiyacına göre örgütün askeri yapısıyla ilgili prosedürler tamamlanıncaya kadar önceki görevlerini koruduğunu kaydetti.

Kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kalanların ve İsrail güçleriyle çatışmalara katılan yeni askerlerin haklarında kararlar alınacağını ve bazılarının ‘askeri bölgelere’ liderlik edebileceğini, bazılarının da terfi ederek müfrezelere liderlik edebileceğini belirtti.

Bu durumun sadece askeri alanda çalışanları kapsamadığı, aynı zamanda istihbarat ve diğer iç askeri oluşumların üyelerini de kapsadığı ifade edildi.

Savaş sırasında Kassam Tugayları binlerce yeni üye kazanmayı başardı. Daha önce Şarku’l Avsat tarafından ortaya çıkarıldığı üzere, onlara silahların nasıl kullanılacağına dair broşürler ve küçük kitapçıklar aracılığıyla yazılı talimatlar dağıtıldı.

Hamas kaynakları bu katılımın yetersiz olduğunu, bu nedenle bölgelerdeki taburların, bölüklerin, müfrezelerin ve diğer askeri yapıların liderliğinin Kassam Tugayları içindeki olağan sınıflandırmaya göre hızlı bir şekilde yeniden yapılandırıldığını söylüyor.

Hamas, Gazze savaşı sırasında öldürülen mensuplarının sayısını açıklamazken, İsrail'in tahminlerine göre bu sayı en az 12 bin.

Kassam Tugayları kısa bir süre önce genel komutanı Muhammed ed-Dayf, yardımcısı Mervan İsa, Han Yunus Tugayı Komutanı Rafi Selame, Merkez Tugayı Komutanı Eymen Nevfel, Kuzey Tugayı Komutanı Ahmed el-Gandur, Silah ve Savaş Hizmetleri Bölüm Komutanı Gazi Ebu Tamaa ve İnsan Kaynakları Departmanı Komutanı Raid Sabit'in öldüğünü duyurdu.

Ayrıca İsrailli esirleri teslim etmek için yapılan törenler sırasında, bölgelerdeki birçok tugay komutanının ve çeşitli uzmanlık alanlarının kaybedildiği dolaylı olarak ortaya çıkarken, İsrail'in daha önce ortadan kaldırmayı başardığını duyurduğu bazı figürlerin ölmediği de ortaya çıktı.

Kassam Tugayları örgütlenmesi

Kassam Tugayları idari ve örgütsel olarak beş tugaydan oluşan entegre bir askeri sisteme sahiptir: Kuzey Tugayı, Gazze Tugayı, Merkez Tugayı, Han Yunus Tugayı ve Refah Tugayı. Her tugayda bölükler, müfrezeler ve askeri oluşumlardan oluşan birkaç tabur vardır ve 2011'den itibaren ülkede meydana gelen iç olayların ardından iki taraf arasındaki ilişkiler bozulmadan önce Lübnan, İran veya Suriye gibi Gazze dışında askeri eğitim almış kişiler tarafından eğitilen binlerce savaşçı içerir.

Kassam Tugayları'nın 24 askeri taburu bulunmaktadır: Altısı kuzeyde, biri Gazze'de, dördü merkezde, dördü Han Yunus'ta ve biri de Refah'ta.

Coğrafi bölgeye bağlı olarak her taburda en az 600 en fazla bin 200 savaşçı bulunur. Her tabur dört ila altı bölük ve her bölük de coğrafi dağılıma bağlı olarak üç ya da dört müfreze içerir.

Kassam Tugayları'nın savaşçı sayısı net olarak bilinmemekle birlikte, son yıllarda genellikle mümkün olduğunca çok sayıda genç erkeği kendi içinde ‘Kurtuluş Ordusu’ olarak bilinen yapının bir parçası olarak seferber etmeye ve silah altına almaya odaklanmıştır.

Kassam Tugayları'nın resmi yapısında her tugay bir askeri adalet organı, bir üretim ayağı, bir kontrol organı, bir destek ve savaş silahları ayağı, bir operasyon ayağı, bir istihbarat ayağı, bir iç cephe ayağı, bir insan kaynakları ayağı ve bir enstitü ve üniversite ayağından oluşur.