Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor
TT
20

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar: Suriye'nin anayasa bildirgesi geçiş sürecinin yönetilmesine ilişkin endişelere yol açıyor

Uzmanlar, Şam tarafından perşembe günü onaylanan anayasa bildirgesinin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'ya geçiş dönemini yönetmek için mutlak yetkiler verdiğini, ancak ‘otoriter bir rejimin’ yeniden üretilmesinden korktuklarını ifade eden Kürtler gibi azınlık grupların isteklerini yerine getirmediğini söylüyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması, eş-Şera'nın yaklaşık 14 yıl süren kanlı ve yıkıcı çatışmaların ardından Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana geçiş döneminde otoritesini sağlamlaştırma çabalarının bir parçası olarak atmayı taahhüt ettiği adımlardan biri.

Eş-Şera perşembe günü, geçiş dönemini beş yıl olarak belirleyen ve geçiş dönemi cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargı makamlarını oluşturmada mutlak yetkiler veren, aynı zamanda ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesini benimseyen 53 maddelik anayasa bildirgesini imzaladı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, 13 Mart 2025 tarihinde Şam'da anayasa bildirgesini imzaladı. (AFP)

Anayasa hukuku profesörü Sam Dallah AFP'ye yaptığı açıklamada, anayasa bildirgesinin ülkede ‘yeni bir siyasi aşama oluşturmadığını’ söyledi.

Dallah, “Anayasa bildirgesi, geçiş dönemi boyunca herhangi bir seçim meşruiyeti olmaksızın tam bir hükümet dönemine eşdeğer olan geçiş dönemi, cumhurbaşkanına tüm makamların oluşumunda mutlak yetkiler ve karar almak için açık çek veriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'den ayrılmadan önce 2012'de anayasa taslak komitesinin sözcülüğünü yapan Dallah'a göre anayasa bildirgesi, ‘geçiş dönemini yönetmek için uygun olmayan bir başkanlık sisteminin kurulmasını’ öngörüyor.

Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan bildirgenin şartlarına göre cumhurbaşkanı ‘Halk Meclisi üyelerinin üçte birini’ atıyor ve ‘Halk Meclisi'nin geri kalan üyelerinin üçte ikisini seçmek’ için alt organların oluşumunu denetleyen bir ‘üst komite’ oluşturuyor. Cumhurbaşkanı, atadığı bakanlarla birlikte ‘yürütme yetkisini’ üstlenecek, bu da başbakanlık makamının hariç tutulduğu anlamına geliyor.

Bildirgede yargının ‘bağımsız’ olduğu vurgulansa da cumhurbaşkanına ülkedeki en yüksek yargı mercii olması beklenen Anayasa Mahkemesi üyelerini atama hakkı veriliyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Dallah şu soruyu soruyor: “Eğer cumhurbaşkanı, Halk Meclisi üyelerini doğrudan ya da dolaylı olarak seçiyorsa, bakanları atayıp istediği zaman görevden alıyorsa ve Anayasa Mahkemesi üyelerini tek başına atıyorsa, kuvvetler ayrılığı ilkesinden geriye ne kalır?”

“Güçler dengesi ve ayrılığı ile ilgili hiçbir şey mevcut değil” diyen Dallah, mevcut bildirgenin ‘cumhurbaşkanına daha geniş yetkiler veren önceki rejimi yeniden ürettiğine ve yeni aşamaya doğru demokratik bir geçiş için hiçbir garanti sağlamadığına’ inandığını ifade etti. Dallah, “Bu, yeni yönetimin büyüklüğüne göre uyarlanmış bir anayasal bildirge” dedi.

Yeni bir ‘diktatörlük’

Yeni bir anayasa hazırlanana ve parlamento seçimleri yapılana kadar referans olarak kullanılacak olan anayasa bildirgesi, iktidarın merkezileşmesini meşrulaştırırken, adem-i merkeziyetçilik ve Esed sonrası Suriye'nin inşasında rol oynamayı uman Suriyeli bileşenlere güven verici sinyaller gönderilmesi de dahil olmak üzere birçok konuyu göz ardı ediyor.

Anayasa bildirgesinin onaylanması iki dönüm noktasının ardından geldi. Bunlardan ilki, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından açıklanan son rakamlara göre, Suriye kıyılarında çoğu Alevi bin 476 sivilin kamu güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü kanlı şiddet olaylarıydı. Bu, ‘intikam’ mantığından uzak bir şekilde ‘sivil barışı’ koruma sözü veren eş-Şera için erken bir sınavdı.

Görsel kaldırıldı.Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve SDG Genel Lideri Mazlum Abdi, 10 Mart 2025 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'da SDG'nin devlet kurumlarına entegre edilmesini öngören anlaşmayı imzalarken (AFP)

İkincisi ise eş-Şera’nın Kürtlerle, özerk yönetimlerinin kurumlarını Suriye devletine ‘entegre etmek’ üzere bir anlaşma imzalamasıydı.

Ancak son haftalarda yönetim tarafından oluşturulan konferans ve komitelerden dışlanan Kürtler, anayasa bildirgesini ‘diktatörlüğü yeniden üretme girişimi’ olarak kınayarak ilk reddedenler oldu.

Cuma günü yaptıkları açıklamada, ‘bildirgenin adil bir güç dağılımı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, tüm Suriyeli bileşenlerin haklarının tanınması ve ademi merkeziyetçi ve demokratik bir hükümet sisteminin benimsenmesi çağrısında bulundular.

Hiçbir yerinde demokrasi kelimesinin geçmediği anayasa bildirgesinde, daha önce yasamanın birincil kaynağı olan İslam hukukunun ‘ana kaynak’ olduğu belirtiliyor. Ayrıca cumhurbaşkanının dininin İslam olduğu belirtiliyor ve başka bir koşul getirilmiyor. Arapça, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ‘resmi dili’ olarak ifade ediliyor.

Eş-Şera anayasa bildirgesini imzalarken, taslak hazırlama komitesi üyeleri sağında, Esed'i deviren saldırıya öncülük eden eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam'ın (HTŞ) bazı şeriatçı liderleri de solunda oturuyordu.

Azınlık endişeleri

Paris'te bir üniversitede öğretim üyesi olan Prof. Tigran Yegavian, azınlıkların ‘olup bitenler konusunda endişeli olduklarını’ söyledi. “Tüm göstergeler Suriye İslam Cumhuriyeti'ne kademeli bir dönüşüme işaret ediyor” diyen Yegavian, bunu ‘çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik eden bir söylemin suratına atılmış tokat’ olarak nitelendirdi.

Yegavian, “Yeni rejim tarafından tehdit edildiklerini hisseden azınlıklara güven verebilecek tek şeyin, eğitim ve mahkemelerde özerkliği garanti altına alan bir tür federalizm olduğu açıktır” dedi.

Eş-Şera perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda anayasa bildirgesini imzalarken yaptığı açıklamada, “Bu, Suriye için adaletsizliği adaletle değiştirdiğimiz yeni bir tarih” dedi. Eş-Şera, bunun ‘inşa ve kalkınma yolundaki Suriye ulusu için iyi bir alamet’ olmasını diledi.

Görsel kaldırıldı.Suriye'nin kuzeydoğusunda Anayasa Bildirgesi'ne karşı düzenlenen yürüyüş sırasında ademi merkeziyet çağrısı yapan pankartlar taşıyan göstericiler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yeni bir anayasa hazırlamak üzere Cenevre'de kurulan anayasa komitesinin üyesi olan Avukat Tarık el-Kurdi AFP'ye yaptığı açıklamada, “Anayasa ilanı, 54 yıllık diktatörlük ve Esed rejiminin Suriye halkına karşı yürüttüğü 14 yıllık yıkıcı bir savaşın ardından Suriye'de zor bir zamanda geldi” dedi.

El-Kurdi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu anayasaya gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşılmalı, çünkü uzun süredir normal ve istikrarlı koşullara sahip ülkelerdeki anayasalarla kıyaslanamaz. Uygulama başladığında zorluklar veya boşluklar ortaya çıkabilir. Yasama otoritesinin bunu derhal geliştirmesi gerekecek.”

El-Kurdi, “Araç çalıştı ve geçiş aşaması başladı. Şimdi ihtiyaç duyulan şey, Suriyeliler arasında ulusal birliği güçlendirmek için tüm taraflar arasında diyalog kurulmasıdır” ifadelerini kullandı.



Brüksel'de Suriye'nin geleceğini desteklemek için düzenlenen uluslararası konferans bugün başlıyor

Suriye krizinin patlak vermesinden bu yana Avrupa Birliği (AB) tarafından her yıl Brüksel'de düzenlenen Suriye destek konferansından (Arşiv)
Suriye krizinin patlak vermesinden bu yana Avrupa Birliği (AB) tarafından her yıl Brüksel'de düzenlenen Suriye destek konferansından (Arşiv)
TT
20

Brüksel'de Suriye'nin geleceğini desteklemek için düzenlenen uluslararası konferans bugün başlıyor

Suriye krizinin patlak vermesinden bu yana Avrupa Birliği (AB) tarafından her yıl Brüksel'de düzenlenen Suriye destek konferansından (Arşiv)
Suriye krizinin patlak vermesinden bu yana Avrupa Birliği (AB) tarafından her yıl Brüksel'de düzenlenen Suriye destek konferansından (Arşiv)

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısı, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas başkanlığında bu sabah Brüksel'de gerçekleştiriliyor. Bakanların, diğer konuların yanı sıra Suriye'ye ilişkin ‘Suriye'nin yanında olmak: başarılı bir geçiş için ihtiyaçların karşılanması’ başlıklı bir oturum da dâhil olmak üzere Ortadoğu'daki durumu ele alması bekleniyor.

Konferanstan haberdar olanlar, yeni Suriyeli yetkililerin konferansta destek göreceğini ve Suriye ve Avrupa'dan üst düzey yetkililerin yanı sıra ABD, Birleşmiş Milletler (BM) ve Suriye'nin komşu ülkelerinden temsilcilerin de katılmasının beklendiğini belirtti.

Geçtiğimiz çarşamba günü Reuters'e konuşan Avrupalı bir yetkili, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani'nin toplantıya katılmasının beklendiğini ve Suriye'nin yıllık konferansta ilk kez resmi olarak temsil edileceğini söyledi. Ancak Suriye hükümeti cumartesi günü yaptığı açıklamada, pazartesi günü (bugün) Belçika'nın başkenti Brüksel'de yapılması planlanan Suriye'nin geleceğini desteklemeye yönelik uluslararası konferansa katılma hususunda ‘kararsız’ olduğunu belirterek, ‘Suriye'nin egemenliği ve ulusal çıkarları pahasına yabancı gündemleri teşvik eden’ hiçbir foruma katılmayacağını vurguladı. Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Brüksel'deki konferans belirli söylemlere hizmet edecek şekilde siyasileştirilirse katılmayacağız” denildi.

AB'nin ev sahipliğinde düzenlenen konferans ‘kapsamlı bir barışçıl geçiş için uluslararası desteği harekete geçirmeyi’ amaçlıyor. Konferans, Beşşar Esed'in geçtiğimiz aralık ayında devrilmesinden bu yana ilk kez düzenleniyor. Zirve daha önce Suriye sivil toplum temsilcilerini davet etmiş, ancak Esed yönetimindeki Suriye devletine herhangi bir davette bulunmamıştı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre Türkiye Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Ankara'nın bugün başlayacak olan konferansta Brüksel'den Suriye'ye yönelik yaptırımların ‘koşulsuz ve süresiz’ olarak kaldırılmasını talep edeceğini bildirdi.

Suriye'de 8 Aralık'tan beri iktidarda olan yeni yönetimin müttefiki olan Ankara, yaptırımların kaldırılmasını, 910 kilometrelik sınırı paylaştığı komşusunda ‘kapsayıcı ve barışçıl bir geçişi’ desteklemek için kilit bir adım olarak görüyor.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Suriye'nin ekonomik güvenliği ülkenin istikrarı ve güvenliği için elzemdir” denildi. Açıklamada ‘ekonomik fırsatların ve istihdamın güvence altına alınması gerektiği’ ve ‘yaptırımların koşulsuz ve süresiz olarak kaldırılması gerektiği’ vurgulandı. Halen yaklaşık üç milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, ‘geri dönüşü teşvik etmek için Suriye’nin kapsamlı bir şekilde yeniden inşa edilmesi’ çağrısında bulunuyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, konferansta ülkesini temsil edecek.

AB, Suriye ekonomisinin kilit sektörlerini hedef alan yaptırımları askıya aldı. Konseyin, başta kıyı bölgesi olmak üzere ülkede son dönemde yaşanan ve aralarında sivillerin de bulunduğu çok sayıda can kaybına yol açan yaygın şiddet olaylarını ele alması ve 9. Brüksel Suriye Konferansı da dâhil olmak üzere, siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla AB'nin ülkeye ve barışçıl ve kapsayıcı çözüme verdiği desteği bir kez daha yinelemesi bekleniyor.

Bakanlar, AB adına Kaja Kallas tarafından 11 Mart'ta yayımlanan ve AB'nin Suriye kıyı bölgesinde yaşanan yaygın şiddet olaylarından duyduğu endişeyi dile getirdiği ve Esed yanlısı milislerin güvenlik güçlerine yönelik saldırılarının yanı sıra geçiş dönemi güvenlik güçlerini destekleyen silahlı gruplar tarafından işlenen ve bazılarının sivillerin de maruz kaldığını iddia ettiği korkunç suçları şiddetle kınadığı açıklamayı yineleyecek. AB, faillerin adalete teslim edilmesi ve Suriye genelinde şiddetin sona erdirilmesi amacıyla hızlı, şeffaf ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulunarak tüm tarafları, ayrım gözetmeksizin tüm dini ve etnik kökenlerden Suriyelileri korumaya davet etti.