Aksa Tufanı Operasyonu’nun planlayıcılarından biriydi… İsrail tarafından öldürüldüğü açıklanan Usame Tabbaş kimdir?

Usame Tabbaş, Yahya Sinvar ile yan yana (X)
Usame Tabbaş, Yahya Sinvar ile yan yana (X)
TT

Aksa Tufanı Operasyonu’nun planlayıcılarından biriydi… İsrail tarafından öldürüldüğü açıklanan Usame Tabbaş kimdir?

Usame Tabbaş, Yahya Sinvar ile yan yana (X)
Usame Tabbaş, Yahya Sinvar ile yan yana (X)

İsrail, Hamas'ın istihbarat şefi Usame Tabbaş'ın askeri bir operasyonda öldürüldüğünü duyururken, Hamas liderleri arasında tanınan bir isim olmaması nedeniyle Tabbaş'la ilgili soru işaretleri oluştu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee tarafından yapılan açıklamada Usame Tabbaş hakkında birçok bilgi verildi. ‘Son dakika’ başlıklı açıklamada şöyle denildi: “Gazze Şeridi'nin güneyindeki Hamas askeri istihbaratının şefi ortadan kaldırıldı.” İsrail gazeteleri de Tabbaş'la ilgili bilgileri yayınladı.

Usame Tabbaş kimdir?

Ebu Ali olarak da bilinen Tabbaş, İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın askeri istihbarat servisinde bir komutan. Tabbaş’ın 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı Operasyonu'nun planlanmasında kilit rol oynadığına inanılıyor.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta doğan Tabbaş, erken yaşta Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na katıldı ve Doğu Taburu'nun komutanı olana kadar rütbeleri yükseldi.

7 Ekim'den önce Usame Tabbaş

Hamas askeri istihbaratının başındaki isim olan Tabbaş, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu öncesinde ve sırasında İsrail askeri hedeflerinin belirlenmesinden sorumluydu.

İsrail raporlarına göre Tabbaş, ‘2005 yılında Gush Katif kavşağında bir Şin-Bet yetkilisinin ölümüyle sonuçlanan intihar saldırısı da dahil olmak üzere’ birçok operasyonun gerçekleştirilmesinden sorumlu isimdi.

İsrail Kanal 12 televizyonu, Tabbaş'ın bombardıman hedeflerinin belirlenmesinde ve Gazze civarındaki askeri alanlara saldırılmasında önemli bir rol oynadığını bildirdi.

Usame Tabbaş (X)Usame Tabbaş (X)

Kanal 12 televizyonunun haberinde, Tabbaş'ın başında bulunduğu istihbarat servisinin 7 Ekim'de şafak vakti Kassam birliklerinin saldırı gerçekleştirdiği hedeflerin listesini hazırlayan kişi olduğu da ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post'tan aktardığına göre Tabbaş'ın birimi operasyon öncesinde, İsrail ordusunun güneydeki hareketlerine ilişkin istihbarat toplamak ve analiz etmekten sorumluydu.

Tabbaş en son görevinde, Hamas'ın sahadaki savaş stratejisini şekillendirmekten, örgütün Gazze Şeridi'nin güneyindeki saha istihbaratını merkezileştirmekten ve Hamas'ın bu bölgedeki operasyonlarını yönetmekten sorumluydu.

Gazze Savaşı sırasında

Adraee'ye göre Usame Tabbaş, Gazze Savaşı sırasında Hamas'ın İsrail ordusunun operasyonları hakkında bilgi toplayan ve İsrail ordusuna ateş açan keşif sistemini yönetti. Tabbaş, Hamas'ın İsrail ordusu ve operasyonlarına ilişkin vizyonunun şekillenmesinde merkezi bir unsurdu.

Filistin medyasına göre Tabbaş, Hamas tarafından esir alınanlar arasında bulunan Bibas ailesinin cenazelerinin bir aydan uzun süre önce Kızılhaç'a teslim edilmesi törenini yönetti.

Usame Tabbaş nasıl öldürüldü?

Yedioth Ahronoth'un haberine göre Usame Tabbaş, Gazze Şeridi'nin merkezindeki bir istihbarat bölgesini hedef alan ve İsrail’e ait insansız hava aracı (İHA) tarafından gerçekleştirilen saldırıda öldürüldü.

Adraee, saldırının Kassam Tugayları’nın birinci ve ikinci kademe liderlerini ortadan kaldırma planının bir parçası olarak ‘sürekli istihbarat çabasının’ sonucu olduğunu belirtti.

Times of Israel, operasyonun Tabbaş'ın hareketlerinin birkaç gün boyunca izlenmesinin ardından gerçekleştirildiğini ve suikastın, Kassam Tugayları’nın saldırılarının beynini yok etmeye yönelik stratejinin bir parçası olduğunu bildirdi.



Trump Şara'dan ne istiyor?

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında, (16 Ocak 2025) (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında, (16 Ocak 2025) (AFP)
TT

Trump Şara'dan ne istiyor?

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında, (16 Ocak 2025) (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında, (16 Ocak 2025) (AFP)

İbrahim Hamidi

Trump'ın yeni Ortadoğu projesine yönelik Şam'ın tutumuna ilişkin Washington'un beklentilerinde temel bir sorun var; o da bu tutumun, İsrail'in Esed'in devrilmesinden sonra işgal ettiği bölgelerde hâlâ bulunduğu bir zamana denk gelmesi

Tüm göstergeler Suriye'nin Trump yönetimi için başlı başına bir öncelik olmadığını gösteriyor. Beyaz Saray'da net bir Suriye politikası ortaya çıkana kadar iki eğilim olduğundan bahsedilebilir. Birincisi, Trump yönetimi yeni Suriye hükümetiyle muhatap olmayı kesinlikle reddediyor, hükümeti cihatçı olarak görüyor ve terör örgütü olarak listelenmiş radikal bir örgüt gibi davranıyor. İkinci olarak, ABD yaptırımları kaldırılmadan ve Kongre'de Sezar Yasası'nın yürürlükten kaldırması için oylama yapılmadan önce karşılanması gereken uzun bir talepler listesi sunuyor.

İki eğilimi birleştiren nokta ise Trump yönetiminin Suriye'ye Suriye halkının talepleri ile ilgili bir bakış açısıyla değil, jeopolitik bir bakış açısıyla bakmasıdır. Amerikalıların, Suriyeli bileşenleri toplayan “bir birlik hükümeti” kurulması, çoğulcu bir anayasanın benimsenmesi, hesap verebilirlik, şeffaflık ve yabancı savaşçıların uzaklaştırılacağı profesyonel bir ordunun kurulması gibi konuları içeren sorunsuz bir geçiş süreci oluşturulması gerekliliğinden söz ettikleri doğru. Ancak Washington için en önemli konular bir yandan stratejik konular ve İsrail'in çıkarları, diğer yandan da Amerikan ulusal güvenliğidir.

Bunun son örneği, geçen hafta Brüksel'de düzenlenen bağış konferansı sırasında Suriye Dışişleri Bakanlığı'na iletilen mektuptur. Mektup, ABD yaptırımlarından muafiyet süresinin altı ay daha uzatılması karşılığında bir dizi talep içeriyordu. Bu listede şu talepler de vardı; kitle imha silahlarına ve kimyasal silahlara erişim, DEAŞ’a karşı savaşta ve örgütün yeniden ortaya çıkmasının önlenmesinde iş birliği, kayıp Amerikalılar sorunuyla ilgilenmek ve kayıp Amerikalı gazeteci Aston Tice'ın kaderinin ne olduğunu araştırmak için Suriyeli bir ekibin kurulması, İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun terör örgütü olarak ilan edilmesi. Buna ilave olarak Suriye’den İran'ı topraklarından uzak tutması, Lübnan sınırında kontrolü sağlaması, Beyrut'u İsrail ile barış anlaşması imzalamaya, yani İbrahim Anlaşmaları’na katılmaya teşvik etmesi de bekleniyor.

Trump, Hamaney'e bir mektup göndererek, Tahran'ın nükleer programından vazgeçmesini ve bölgesel tutumunu değiştirmesini öngören bir anlaşmaya varılması için 60 günlük mühlet verdi, aksi takdirde askeri eyleme başvurmakla tehdit etti

Gerçekten de ABD yönetimi Suriye'ye bir yandan Washington'un İsrail ile ittifakı ve Trump ile Binyamin Netanyahu arasındaki özel ilişki perspektifinden, diğer yandan da İran'a yönelik gerilimi tırmandırma planı perspektifinden bakıyor. ABD Başkanı Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un iki gün önce Tucker Carlson'a verdiği kapsamlı röportajda, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara hakkında yaptığı açıklamalar, Trump yönetiminin Suriye meselesine yaklaşımına dair net bir fikir verdi. Witkoff, seçim zaferinin ardından Trump'a açık bir mesaj gönderen Şara'nın dönüşümünden etkilenmiş görünüyordu ve onu savunuyordu. ABD Başkanı'nın dostu daha sonra bütün bunları İkinci Trump döneminin Lübnan, Suriye, İran, yeni Ortadoğu ve İbrahim Anlaşmaları'nın genişletilmesi projesi bağlamına yerleştirdi. Witkoff'un açıklamalarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasındaki “dönüştürücü telefon görüşmesinin” ardından gelmesi dikkat çekici.

Yeni Ortadoğu projesinin temel taşının İran olduğu konusunda şüphe yok. Trump, İran'ın askeri nükleer programından vazgeçmesini ve bölgesel tutumunu değiştirmesini içeren bir anlaşmaya varmak için Dini Lider Ali Hamaney'e 60 günlük süre tanıyan, aksi takdirde nükleer programını ortadan kaldırmak için İsrail ile askeri seçeneğe başvurmakla tehdit eden bir mektup gönderdi.  

Trump'ın yeni Ortadoğu projesine yönelik Şam'ın tutumuna ilişkin Washington'un beklentilerinde temel bir sorun var; o da bu tutumun, İsrail'in Esed'in devrilmesinden sonra işgal ettiği bölgelerde hâlâ bulunduğu bir zamana denk gelmesi

Trump ve ekibinin beklentisi, Şara Suriyesi'nin tüm aşamalarıyla birlikte yeni ABD yönetiminin Ortadoğu projesi içerisinde konumlanmasıdır. Bu aşamaları şöyle sayabiliriz:

Gazze Şeridi'nde Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazzelilerin Sudan, Somali, Somaliland ve Suriye gibi ülkelere sürgün edilmesi aşaması.

Ateşkesin devam etmesi, ordunun güneye konuşlandırılması, Hizbullah'ın oradan çekilmesi ve ardından İsrail ile barış görüşmelerinin başlatılması gereken Lübnan aşaması.

Nükleer anlaşma ile askeri saldırı ve Yemen'deki Husiler de dahil olmak üzere vekil güçlerini ve kollarını terk etme arasında tercih yapacak İran aşaması.

Aynı zamanda Suriye’den, istihbarat paylaşımı, DEAŞ’a karşı savaş, yeni bölgesel konumlanma, İsrail'le müzakereler ve Suriye-İsrail arasında barış fikri üzerine tartışmalar da dahil olmak üzere Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılması konusunda ittifakın bir parçası olmasını da istiyor.

Trump'ın yeni Ortadoğu projesine yönelik Şam'ın tutumuna ilişkin Washington'un beklentilerinde temel bir sorun var; o da bu tutumun, İsrail'in Hermon Dağı, tampon bölge ve Golan Tepeleri'ndeki su kaynakları gibi, geçen yıl sonunda Esed'in devrilmesinden sonra işgal ettiği bölgelerde hâlâ bulunduğu, yeni Suriye ordusunun işletmeye çalıştığı hayati stratejik noktalara saldırılar düzenlemeye devam ettiği bir zamana denk gelmesidir.

Önümüzdeki dönemde ABD-Suriye, İsrail-Suriye arasında yaşananlar bölgesel kesişmeler içeren önemli bir konu olacak.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.