Amerikan hedef bankası Husi kontrolündeki bölgelerde genişliyor

Saldırılar ikinci haftasına girdi

Amerikalı savaşçılar günün her saati seçilmiş Husi bölgelerini hedef alıyor (ABD Ordusu)
Amerikalı savaşçılar günün her saati seçilmiş Husi bölgelerini hedef alıyor (ABD Ordusu)
TT

Amerikan hedef bankası Husi kontrolündeki bölgelerde genişliyor

Amerikalı savaşçılar günün her saati seçilmiş Husi bölgelerini hedef alıyor (ABD Ordusu)
Amerikalı savaşçılar günün her saati seçilmiş Husi bölgelerini hedef alıyor (ABD Ordusu)

ABD, Yemen'in kuzeyinde Husilerin kontrolündeki bölgelere hava saldırıları düzenlemeye başlamasından bir hafta sonra hedeflerini komutanların saklandığı yerler ve komuta kontrol merkezlerinin yanı sıra silah depoları ile roket ve füze fırlatma alanlarını da kapsayacak şekilde genişletti.

Amacını Husilerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde seyrüseferi hedef almasını engellemek olarak tanımlayan ABD yönetiminin, Yemen'deki iç çatışmaya müdahil olmadan komuta ve kontrol merkezleri ile füze ve insansız hava aracı fırlatma alanlarını hedef alacağı kesindir.

Bu nedenle saldırılar Husilerin birinci dereceden liderlerinin saklandığı yerler ve komuta kontrol merkezlerinden Sana ve Sada vilayetlerinde bulunan gizli silah depoları ile füze ve insansız hava aracı fırlatma alanlarına kadar genişledi. Hedefleme alanı ise grubun kontrolü altındaki vilayetlerin çoğunu kapsıyor.

Silah depolama alanları Amerikan hedeflerinin ön saflarında yer alıyor (yerel medya)Silah depolama alanları Amerikan hedeflerinin ön saflarında yer alıyor (yerel medya)

Husiler genellikle bilinen depolardan yeni yerlere, özellikle de Sada ve Hudeyde vilayetlerine silah aktardıkları için ABD'nin son günlerdeki saldırıları bu iki vilayete odaklandı ve Yemen'in başkenti Sana'daki belirli yerleri hedef almaya devam etti. Ancak Husilerin rapor edilmekten ve hedef alınmaktan kaçınmak için halkın gözünden uzakta roket ve drone fırlatma alanlarına veya silah depolarına dönüştürdükleri yaklaşık yedi vilayeti kapsayacak şekilde genişledi.

Sada ve Sana

Geçtiğimiz haftaki saldırılar, Sada vilayetinin ABD'nin hedef bankasında öncelikli olduğunu gösteriyor, zira şu ana kadar 30'dan fazla saldırıya hedef oldu. Husi hareketinin doğduğu merkez olması ve bugün ana kaleleri olması, Abdulmelik el-Husi'nin doğduğundan beri yaşadığı, kontrol alanlarını dağdaki bir mağaradan yönettiği ve bunun dışında herhangi bir toplantı ya da yerde görünmediği ve grubun ilk sıradaki liderleri ile askeri ve güvenlik kanadının çoğunun geldiği yer olması nedeniyle Sana'ya eşit olabilecek özel bir öneme sahip.

Ayrıca vilayetin dağlık yapısı örgütün lider kadrosu için uygun bir sığınak sağlarken, 1960'larda Cumhuriyetçiler ve monarşistler arasındaki savaş sırasında saklanma ve komuta operasyonları için hazırlanan doğal mağaraların varlığı da önemini arttırdı. Husiler, İranlı uzmanların yardımıyla bu mağaralardan daha fazlasını geliştirdi. Dağların içinde ve altında silah depolamak, savaş operasyonlarını yönetmek ve liderlerini, özellikle de liderlerin çoğunun ABD saldırılarından korunmak için Sana'dan kaçtığı askeri ve istihbarat kanadını saklamak için ek sığınaklar oluşturuldu.

Husi liderlerinin saklandıkları yerler ABD hedeflerinin ön saflarında yer alıyor (yerel medya)

Husi liderlerinin saklandıkları yerler ABD hedeflerinin ön saflarında yer alıyor (yerel medya)

Başkent Sana ise hava saldırılarında ikinci sırada yer aldı. Sana'nın önemi ülkenin başkenti olmasının yanı sıra ordu komutanlığının ana karargâhını, haberleşmeyi, en büyük havaalanını, en önemli ikinci askeri hava üssünü ve istihbarat merkezini barındırmasından kaynaklanıyor.

Burası aynı zamanda Husi Yönetim Konseyi'nin kontrolü altında bulunan bölgelerdeki merkezi ve Abdulmelik el Husi'nin yerine geçmeye aday olan Cumhuriyet Muhafızları ve eski Özel Kuvvetler Komutanı kardeşi Abdulhalik ve grubun kanatlarından birine liderlik eden Yönetim Konseyi üyesi Muhammed Ali el Husi gibi grubun birinci dereceden liderlerine ev sahipliği yapıyor.

Tanınmayan hükümetin İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Abdulmelik'in amcası olan Abdulkerim el Husi de şehirde bulunuyor. Nüfuz ve para için güçlü rekabet içinde olan bir kanadı yönetmenin yanı sıra, polis ve merkezi güvenlik güçlerini kontrol ediyor ve grubun kurucusunun en büyük oğlu Ali Hasan el Husi tarafından yönetilen Polis İstihbarat Servisi adlı yakın zamanda kurulmuş bağımsız bir istihbarat servisini denetliyor.

Hudeyde ve Hacca

Saldırılar ayrıca Yemen'in en büyük ikinci limanına sahip olan ve şu anda Husilerin kontrolü altında kalan tek deniz çıkışı olan stratejik öneme sahip Hudeyde vilayetine odaklandı. Ülke nüfusunun yüzde 60'ını oluşturduğu tahmin edilen bu bölgelerdeki nüfusun mal girişinden elde edilen gelirler ve vilayette bulunan büyük tüccarlar ile büyük fabrikalardan toplanan vergiler yoluyla bu bölge en önemli fon kaynağıdır.

Vilayet Salif limanı, Ras Isa petrol limanı, deniz ve sahil güvenlik güçlerinin karargâhı ve Deniz Koleji'nin yanı sıra el-Lahiye ve el-Hayme gibi daha küçük limanlara da ev sahipliği yapıyor. Husiler bu limanların çoğunu Somali ve Etiyopya'dan silah kaçırmak ve savaşçıları eğitmek için kullanıyor.

El Cevf Vilayeti'nde hedef alınan Husi bölgelerinden biri (yerel medya)El Cevf Vilayeti'nde hedef alınan Husi bölgelerinden biri (yerel medya)

Hacca vilayeti, Kızıldeniz kıyısından en yüksek dağlık tepelere kadar uzanan konumuyla ilgili nedenlerden dolayı önem sıralamasında üçüncü sırada yer almaktadır. Aynı zamanda Husi savaşçıları için bir insan deposu niteliğindedir çünkü vilayet, şu anda hükümet güçlerinin kontrolünde olan Midi limanı aracılığıyla denize bakmaktadır. Hacca’nın denize bakan dağlık tepeleri onu gözetleme ve gemileri hedef alma merkezi haline getirmiştir.

ABD hedefleri sadece Husilerin askeri faaliyet gösterdiği ana vilayetlerle sınırlı kalmayıp Sana'nın güneydoğusundaki El Beyda gibi füze ve insansız hava araçlarının depolandığı diğer vilayetlere de uzanıyor. Husiler, Aden Körfezi'ne bakan dağlık tepeleri gemilere füze ve insansız hava araçları fırlatmak için kullanıyor.

Marib vilayetine komşu olan El-Cevf’e çok sayıda füze ve insansız hava aracı sevk eden örgüt, meşru hükümetin kontrolü altındaki petrol ve gaz kaynaklarına saldırmak üzere güçlerini harekete geçiriyor.



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
TT

Hamas, Miami görüşmelerinin İsrail'in "ihlallerine" son vermesini bekliyor

Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)
Gazze şehrinin Zeytun mahallesindeki yıkımdan, 27 Kasım 2025 (AP)

Hamas liderlerinden biri, Gazze ateşkesinin bir sonraki aşamasına geçmek için bugün Miami'de yapılması planlanan görüşmelerin, İsrail'in ateşkesi "ihlal etmesine" son vermesiyle sonuçlanması gerektiğini söyledi.

Hamas siyasi büro üyesi Basim Naim AFP'ye yaptığı açıklamada, "Halkımız, bu görüşmelerde bulunanların devam eden İsrail saldırganlığına son vermelerini, tüm ihlalleri ve aykırılıkları durdurmalarını ve işgalcileri Şarm el-Şeyh anlaşmasının gereklerine uymaya zorlamalarını bekliyor" ifadelerini kullandı.

Amerika Birleşik Devletleri, Florida'da bu görüşmelere ev sahipliği yapıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını ilerletmek amacıyla Katar, Mısır ve Türkiye'den üst düzey yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.