Suriye'deki yabancı savaşçılarla ilgili 4 senaryo, 3 kırmızı çizgi

Suriye'deki yabancı savaşçılar kimler ve onları ne bekliyor?

Suriye'nin kuzeyindeki Halep ilinin batısında yer alan Atarib'de bir kamyonun üzerinden zafer işareti yapan savaşçılar, 28 Kasım 2024 (AFP)
Suriye'nin kuzeyindeki Halep ilinin batısında yer alan Atarib'de bir kamyonun üzerinden zafer işareti yapan savaşçılar, 28 Kasım 2024 (AFP)
TT

Suriye'deki yabancı savaşçılarla ilgili 4 senaryo, 3 kırmızı çizgi

Suriye'nin kuzeyindeki Halep ilinin batısında yer alan Atarib'de bir kamyonun üzerinden zafer işareti yapan savaşçılar, 28 Kasım 2024 (AFP)
Suriye'nin kuzeyindeki Halep ilinin batısında yer alan Atarib'de bir kamyonun üzerinden zafer işareti yapan savaşçılar, 28 Kasım 2024 (AFP)

Abbas Şerife

Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık 2024 tarihinde düşürülmesine katılan ve halen Suriye'de kalmaya devam eden yabancı savaşçılar meselesi, Şam'daki yeni yönetimin karşılaştığı zorluklardan biri haline geldi. Özellikle Savunma Bakanlığı'nın yeni yönetimin yaklaşımı çerçevesinde Suriye halkının kurtuluşu için yaptıkları fedakârlıklar, yeni yönetimin politikalarına olan bağlılıkları, farkındalıklarının yüksek ve sayılarının ordunun yapısını etkileyemeyecek kadar az olmasının göz önünde bulundurularak bazılarına askeri rütbeler verme kararı almasının ve yeni yönetimin Suriye'ye dost olan hiçbir ülkeye tehdit oluşturmayacakları konusunda garanti vermesinin ardından, bu kişileri Suriye toplumuna entegre etme çağrıları ile onlara Suriye'nin güvenlik ve askeri kurumlarında herhangi bir resmi statü verilmemesi çağrıları birbiriyle çatıştı.

Suriye'nin kuzeybatısındaki yabancı savaşçıların haritası

Suriye'nin kuzeybatısındaki en fazla yabancı savaşçı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) çatısı altında yer alıyor. HTŞ ile birlikte Suriye'nin kuzeybatısında kalan yabancı savaşçıların sayısına ilişkin kesin resmi veriler olmasa da sayılarının yaklaşık 2 bin 500 kişi olduğu tahmin ediliyor. Söz konusu yabancı savaşçılar, HTŞ'nin 2016 yılında El Kaide'den ayrıldığını açıklamasının ardından El Kaide'nin Suriye'deki kolu haline gelen Hurraseddin grubuna katılmak yerine HTŞ saflarında kalmayı tercih ettiler.

Yabancı savaşçıların HTŞ saflarında kalma kararına, Suriye sınırları dışında savaşma fikrinden koparak yerel cihatçılığı benimseme yönündeki ideolojik değişimler eşlik etti. HTŞ'nin, Suriye sınırları dışındaki hiçbir ülkeyi karşısına almamaya ve Suriye rejimiyle ve müttefikleriyle ülke sınırları içinde savaşmaya odaklanmaya dayanan politikalarına neredeyse tamamen bağlı kaldılar.

Yabancı savaşçıların HTŞ saflarında kalması kararına, yerel cihatçılığı benimseme ve Suriye sınırları dışında savaşma fikrinden kopma yönündeki ideolojik değişimler eşlik etti. Yabancı savaşçılar, HTŞ'nin, Suriye sınırları dışındaki hiçbir ülkeyi karşısına almamaya ve Suriye rejimiyle ve müttefikleriyle ülke sınırları içinde savaşmaya odaklanmaya dayanan politikalarına neredeyse tamamen bağlı kaldılar.

Suriye'deki yabancı savaşçıların milliyetlerini sıralayacak olursak ilk sırada Çin'den gelen Uygurlar (Doğu Türkistan) geliyor. Sayısal olarak en büyük gruplardan biri olan Uygurların sayısının birkaç bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu HTŞ'de bulunuyor. Sayı bakımından ikinci sırada Rusya'dan gelen ve savaş uzmanlıklarıyla tanınan Çeçen komutanlar ve savaşçılar yer alıyor. Üçüncü sırada Basra Körfezi havzasının yanı sıra Ürdün, Mısır, Tunus ve Fas’tan gelen Araplar bulunuyor. Dördüncü sırada Fransa, İngiltere ve Almanya'dan Avrupalılar gelse de sayıları çok az. Çünkü büyük bir kısmı ülkelerine geri döndü. Beşinci sırada ise Özbekistan, Tacikistan, Türkiye ve Arnavutluk ile diğer milletlerden az sayıda savaşçı geliyor.

HTŞ saflarındaki yabancı savaşçılar ya ayrı taburları olmayan bireysel olarak bulunan Mısırlılar ve Avrupalılar gibi etnik olmayan temelde ya da Çeçenler gibi etnik temelde ya da sayıları 150'yi bulan ‘Ecnadu'l Kavkaz’ (Kafkas Askerleri) adlı grubun üyeleri olan Çeçenler, sayıları bin 500 olan Özbekler ve Türkistanlılar ve diğerler milletlerden olan savaşçıların yanı sıra bağımsız olarak insan hakları savunuculuğu ve insani yardım alanlarında çalışan ve sayıları 200'ü geçmeyen Cezayirliler gibi etnik temelde tugaylara ve gruplara ayrılıyor.

Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından Savunma Bakanlığı'nın kurulmasıyla birlikte, Bakanlık yabancı savaşçıları Suriye ordusu bünyesinde oluşturulan askeri birimlere dağıtmaya başladı. Bu grupları şöyle sıralayabiliriz:

  • 1- Türkistan İslam Partisi (TİP). Lideri Ebu Muhammed el-Turkistani. Savaşçı sayısının 2 bin 500 olduğu tahmin ediliyor.
  • 2- Ensar’ut-Tevhid (Tevhid Destekçileri). Lideri Ebu Diyab Sarmin. 200 kadar savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.
  • 3- Ecnadu'l Kavkaz (Kafkas Askerleri). Lideri Müslim eş-Şişani. 250 civarı savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.
  • 4- - Çeçenler (Ecnad’uş-Şam/Şam’ın Askerleri): Lideri Ebu Abdulmelik eş-Şişani. 300 civarı savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.

Peki, Şam'daki yeni yönetim, yabancı savaşçılarla ne yapacak?

Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, daha önce yaptığı açıklamalarda, Beşşar Esed rejiminin devrilmesine katkıda bulunan yabancı savaşçıların ‘ödüllendirilmeyi hak ettiklerini’ söylemişti. Ocak ayı ortalarında gazetecilerle bir araya gelen Şara, devrik Esed rejiminin işlediği suçların onları yabancı savaşçılara güvenmeye ittiğini, devrime katılıp rejimin devrilmesine yardımcı olduktan sonra Suriye halkını destekledikleri için ödüllendirilmeyi hak ettiklerini söyledi. Şara, bu kişilere Suriye vatandaşlığı verilebileceğini ima etti.

Suriye yönetimi, yabancı savaşçıları yeni Suriye ordusuna entegre etmeye çalışıyor. Devlet kurumlarını harekete geçirme planları arasında yabancı savaşçıları bağımsız gruplardan ayırıp birleşik bir komuta altına almak da bulunuyor.

Devlet kurumlarını harekete geçirme planları arasında yabancı savaşçıları bağımsız gruplardan ayırıp birleşik bir komuta altına almak da bulunuyor.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığı habere göre  yeni Suriye yönetimi, Askeri Operasyonlar İdaresi’nde görevli 50 komutanın yanında bazı yabancı savaşçıların üst düzey askeri mevkilere atandı.

Terfi edenler arasında yıllardır Arnavut Cemaati'ne (Jemati Alban) liderlik yapan Arnavutluk vatandaşı Abdul Samrez Yaşari (Ebu Katade Albani), Türk vatandaşı Ömer Muhammed Çiftçi (Muhtar et-Turki), Mısırlı Alaa Muhammed Abdulbaki ve Uygur Türkü Abdulaziz Davud Hudaverdi yer alıyor.

Bunlar arasında Tacik asıllı Mulan Tursun Abdussamed, tuğgeneral rütbesi verilen Ürdün vatandaşı Abdurrahman Hüseyin el-Hatib ve Ceyşu'l Muhaciriyn ve'l Ensar (Muhacir ve Ensar Ordusu) Komutanı Abdullah ed-Dağıstani de bulunuyor.

Suriye'deki yabancı savaşçıların akıbetine ilişkin olası senaryolar

Suriye'deki yabancı savaşçıların kaderini belirleyecek dört olası senaryo ile karşı karşıyayız gibi görünüyor. Ancak bu durum, söz konusu senaryolardan sadece birinin gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Aksine, önümüzdeki koşullara ve yabancı savaşçıların gruplaşmalarına, ideolojik farklılıklarına ve farklı milliyetlerden olan kökenlerine bağlı olarak bu senaryoların hepsi gerçekleşebilir.

  • 1- Bosna Hersek senaryosu: Entegrasyon ve yerelleştirme

Yabancı savaşçılar Suriye devletinin sınırları dışında herhangi bir tehdit oluşturmamaları, Suriyeli sivillere karşı ihlallerde bulunmamaları, Suriye’nin kanunlarına ve düzenine uymaları ve Suriye devleti içinde örgüt kurmamaları koşuluyla Suriye toplumuna entegre edilebilir ve sıradan vatandaşlar olarak kabul edilebilirler.

  • 2- Afganistan senaryosu: Herkesin ülkesine dönmesi

Yabancı savaşçı ihraç eden ülkeler, bu savaşçıların ve ailelerinin kendi ülkelerine dönmelerini kabul edebilir ve sıradan vatandaşlar gibi olmaları için onları toplumlarına yeniden kazandırmaya ve entegre etmeye çalışabilir. Bu tür savaşçıları rehabilite etmek için programları olan bazı ülkelerde bu bir çözüm olabilir, ancak güvenlik söz konusu olduğunda, bu kişiler kendilerini gözaltı merkezleri ya da cezaevlerinde bulabilir.

  • 3- Eylemsizlik koşuluyla siyasi sığınma hakkı verilmesi

Cihatçı savaşçılar hakkında veri toplamak ve veri tabanı oluşturmak isteyen bir devlet, bu kişilerin dosyalarının güvenlik bakımından ele alınması nedeniyle ülkelerine dönmeyi reddeden ve güvenlik açısından risk teşkil etmeyen cihatçıların bir bölümüne siyasi sığınma hakkı tanıyabilir. Bu kişiler, cihatçı faaliyetlerde bulunmayacaklarına dair taahhütte bulunabilir.

Şam'ın yabancı savaşçılarla ilgili olarak, yasal gerekçe olmaksızın iade edilmemeleri, devletin kontrolü dışında özel örgütler kurmalarına izin verilmemesi ve dost ülkelerin güvenliğine herhangi bir tehdit oluşturmalarına izin verilmemesi olmak üzere üç kırmızı çizgisi var.

  • 4- Irak senaryosu: Savaşçıların faaliyetlerine devam etmek için başka bir savaş alanına geçmeleri

Bazı raporlar Çeçen militan grupların daha önce HTŞ tarafından kontrol edilen Suriye’nin kuzeybatı bölgelerini terk etmeye başladığını gösteriyor. 2023 yılında Abdulhakim eş-Şişani liderliğindeki Ecnadu'l Kavkaz grubundan 170 savaşçının Ukrayna'da Rusya ordusuna ve Çeçen lider Ramzan Kadirov liderliğindeki Çeçen hükümetine bağlı güçlere karşı savaşmak üzere hareket ettiği tahmin ediliyor. Ancak Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Suriye'nin istikrara kavuşmasıyla birlikte yabancı savaşçıların vatandaşı oldukları ülkelerle bir mutabakat yapılabilir ve bu noktada her bir ülkeyle ayrı ayrı özel bir yaklaşım sergilenebilir.

cdfvgtrhy
HTŞ’nin Şam'daki askeri geçit töreninde yer alan maskeli savaşçılar (Reuters)

Yeni Suriye yönetiminin ordu saflarındaki savaşçılarla ilgilenme ve onları kontrol etme politikası daha önce emsaline rastlanmamış yeni bir durum değil. Yabancı savaşçılar tarih boyunca çeşitli çatışmalarda önemli roller oynamış, katkıları genellikle kabul edilmiş ve askeri rütbeler verilmiştir. Bununla ilgili önemli örneklerin başında, yabancı savaşçıların Birlik Ordusu’nun büyük bir bölümünü (yüzde 25-33'ü) Amerikan İç Savaşı (1861-1865) geliyor. Yabancı gönüllülerden oluşan uluslararası birliklerin 1930'larda İspanya Cumhuriyeti'ni desteklemek üzere katıldığı ve birçoğuna uzmanlıklarına göre askeri rütbelerin verildiği İspanya İç Savaşı da bu örneklerinden biri. 1830 yılında kurulan Fransız Yabancı Lejyonu, yabancı askerlerin terfi ve tanınma fırsatlarıyla birlikte düzenli orduya entegre edilen bir askeri yapı olarak örnekler arasında yer alıyor.

Şam'ın yabancı savaşçılarla ilgili olarak, yasal gerekçe olmaksızın iade edilmemeleri, devletin kontrolü dışında özel örgütler kurmalarına izin verilmemesi ve dost ülkelerin güvenliğine herhangi bir tehdit oluşturmalarına izin verilmemesi olmak üzere üç kırmızı çizgisi var.



Derin bölünmeler Sudan'ın en büyük siyasi partisini vurdu

Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
TT

Derin bölünmeler Sudan'ın en büyük siyasi partisini vurdu

Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)

Sudan Milli Ümmet Partisi içindeki anlaşmazlıklar, parti içi çekişmelerden parti kurumları arasında kamuoyuna açık bir açıklama savaşına dönüştü ve partinin genel başkanı Fadlallah Barma Nasır ile yardımcıları, asistanları ve danışmanlarının görevden alınmasına yol açtı. Görevden alınan isimlerden en önemlisi, partinin tarihi lideri ve demokratik dönemin seçilmiş son başbakanı merhum Sadık el-Mehdi'nin kızı olan Genel Başkan Yardımcısı Meryem el-Mehdi.

Parti başkanı, Meryem, Sadık İsmail, Abdullah ed-Dume ve bazı yardımcıları ile danışmanlarının görevden alınmasını öngören, parti başkanlığını yeniden şekillendiren bir karar yayınladı. Ayrıca parti lideri, İbrahim el-Emin'i başkan vekili, başta Sadık el-Mehdi'nin iki oğlu Sadık ve Büşra olmak üzere sekiz ismi başkan yardımcısı ve başta el-Hadi Nakdallah olmak üzere dört kişiyi danışman olarak atadı.

Parti başkanının 22 Şubat'ta Kenya'nın başkenti Nairobi'de partiler ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve diğer silahlı hareketlerle Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalamasının ardından tartışmalar tırmandı. Belge, Sudan halklarının kendi kaderini tayin hakkının tanınmasını ve ülkenin hükümet sisteminin laiklik ve federalizmini öngörüyordu ki partinin ‘başkanlık kurumu’ bunu kendi ilkelerinden bir sapma olarak değerlendirdi.

Geçtiğimiz şubat ayında partinin başkan yardımcıları ve danışmanlarından oluşan Başkanlık Kurumu, mevcut Genel Başkan Fadlallah Barma Nasır'ın görevden alınması ve Muhammed Abdullah ed-Dume'nin yeni başkan vekili olarak atanması yönünde bir karar yayınlamıştı.

Başkanlık Kurumu o dönemde yaptığı bir açıklamada, Barma Nasır'ın ‘kararlarını kendisini sorumlu tutma hakkına sahip olan Başkanlık Kurumu aracılığıyla almasını zorunlu kılan rızaya dayalı meşruiyete sahip bir başkan’ olduğunu söyledi. Ayrıca Nasır'ı Sudan Kuruluş Deklarasyonu toplantılarına katılmakla ve tüzüğü izin almadan ve hatta Başkanlık Kurumu’na haber vermeden imzalamakla suçladı. Başkanlık Kurumu tarafından yapılan açıklamada, “Bu tutum, partinin ilkeleriyle çelişmektedir. Ayrıca söz konusu deklarasyon, iç çatışmaların patlamasına ve Sudan'ın parçalanmasına yol açmaktadır” denildi.

vfbghyj
Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)

Partinin Siyasi Büro Başkanı Muhammed el-Mehdi Hasan ise bir açıklama yaparak, Başkanlık Kurumu kararının anayasaya aykırı olduğunu, yardımcıların ve danışmanların başkan tarafından atandığını ve onu görevden alma hakkına sahip olmadıklarını savundu. Kararları alanın tek başına Başkanlık Kurumu değil, partinin tüm kurumları olduğunu belirten Hasan, Siyasi Büro'nun partideki ilk merci olduğunu ve Merkez Komite ile Genel Konferans'ın işlevlerini yerine getirdiğini vurguladı.

Hasan, Başkanlık Kurumu’nun ‘parti tüzüğüne göre başkan yardımcıları, asistanlar ve danışmanların başkanı görevden alma veya azletme yetkisi bulunmadığını’ ve ‘başkana atfedilen suçların parti kurumları tarafından değerlendirilebilecek siyasi değerlendirmeler olduğunu’ belirtti.

Partinin tarihi başkanı Sadık el-Mehdi'nin Kasım 2020'de koronavirüse yakalanarak ani ölümünün ardından, el-Mehdi'nin birinci yardımcısı emekli General Barma Nasır, bir yıl içinde genel konferans yapılana kadar partinin başına getirildi.

Ancak 25 Ekim 2021'de gerçekleşen ve Abdullah Hamduk başkanlığındaki geçiş hükümetini deviren askeri darbe ve Nisan 2023'te patlak veren savaş, parti konferanslarının yapılmasını engelledi ve Barma Nasır partinin genel başkanı olarak kaldı.

Şu anda parti içinde üç akım var: İlki, Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Port Sudan hükümetini destekleyen ve İslamcı hareket tarafından desteklenen bir akım. Bu akım Muhammed Abdullah ed-Dume, Sıddık İsmail ve diğerlerinden oluşuyor ve perde arkasında Abdurrahman es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetiliyor. İkinci akım, partinin genel sekreteri el-Vasık el-Berir ve Sıddık es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetilen Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu’na (Tekaddum) yakın. Genel Başkan Barma Nasır liderliğindeki üçüncü bir akım ise Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalayan akım.

Milli Ümmet Partisi Sudan'ın en büyük siyasi partisidir. 1985'teki son demokratik seçimlerde en büyük parlamento bloğunu kazanmış, bu da otomatik olarak partinin o zamanki genel başkanı Sadık el-Mehdi'nin 30 Haziran 1989'da Ömer el-Beşir liderliğindeki bir askeri darbe ile devrilmeden önce hükümetin başına geçmesine yol açmıştır.