Gazze’de Hamas karşıtı gösteriler sürüyor: Savaşı protesto etme hakları var

Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)
Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)
TT

Gazze’de Hamas karşıtı gösteriler sürüyor: Savaşı protesto etme hakları var

Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)
Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)

Gazze'de Hamas karşıtı eylemler sürerken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, rehinelerin serbest bırakılmaması halinde bazı bölgelere el koyacağını söyledi.

Netanyahu, Knesset’te (Meclis) dün yaptığı açıklamada Hamas’ın kalan rehineleri serbest bırakmasını talep etti:

Hamas rehinelerimizi serbest bırakmayı reddetmeyi sürdürdükçe, uyguladığımız baskıyı artıracağız. Bunu Knesset'teki meslektaşlarıma ve Hamas'a da söylüyorum: Bahsettiğim plan, burada ayrıntılarına giremeyeceğim diğer önlemlerle birlikte toprakların ele geçirilmesini de içeriyor.

Netanyahu’nun konuşması, Knesset’teki muhalif siyasetçilerin yuhalamaları nedeniyle sık sık kesildi.

Hamas ise yayımladığı açıklamada İsrail ordusunun rehineleri almak için kara harekatı düzenlemesi halinde esirlerin öldürülebileceğini bildirdi:

İşgalciler ne zaman esirlerini güç kullanarak geri almaya çalışsa, rehineler tabutta döndü.

Filistinli örgüt, Netanyahu yüzünden ateşkes anlaşmasının başarısızlığa uğradığını belirterek, İsrail liderinin Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in şantajlarına boyun eğdiğini söyledi.

Yaklaşık 10 bin kişi Batı Kudüs'te Netanyahu hükümetinin politikalarını protesto etmek için dün sokaklara çıktı. Göstericiler, iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü Ronen Bar'ın görevden alınmasını ve Gazze'de tutulan İsraillilerin geri getirilmesine yönelik müzakerelerin
durdurulmasını protesto etti. Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz gibi muhalefetin önemli isimleri de yürüyüşe katıldı.

Diğer yandan Gazze Şeridi’nde de Hamas karşıtı gösteriler yapıldı. Salı başlayan eylemlerin ikinci gününde yüzlerce Filistinli, Gazze’nin kuzeyinde “Hamas defol” sloganlarıyla protesto düzenledi. Eylemciler, savaşın sonlandırılması çağrısı da yaptı.

Eylemler sürerken İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin merkezine düzenlediği iki saldırıda 9 Filistinli öldürüldü. Saldırılardan birinde, Nuseyrat mülteci kampındaki bir yardım kuruluşunun önünde yemek almak için bekleyen Filistinliler hedef alındı. Yaralıların kaldırıldığı El Avde Hastanesi’nin paylaştığı bilgilere göre, aralarında bir kadın ve kızının bulunduğu en az 5 kişi hayatını kaybetti.

Hamas yetkilisi Basem Naim, halkın savaşın yarattığı ağır koşulları protesto etme hakkı olduğunu belirtirken, eylemlerin “şüpheli siyasi odaklar” tarafından organize edildiğini savundu. Hamas yetkilisi, eylemlerin arkasında Fetih Hareketi’nin olduğunu ima ederek şunları söyledi:

Kim bu insanlar, Batı Şeria’da neler yaşanıyor? Neden oradaki saldırganlığı protesto etmiyorlar ya da insanların bu savaşı kınamak için sokaklara çıkmasına izin vermiyorlar?

Fetih’in kontrolündeki Filistin Ulusal Yönetimi, eylemlerin ardından Hamas’ın “Gazze’deki Filistinlilerin çağrısına yanıt vermesi gerektiğini” söylemişti.

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

19 Ocak 2024’te yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart'ta sona ermişti. İsrail, 1700'den fazla Filistinli mahkumu salıvermiş, Hamas da 8’i ölü 33 İsrailli ve 5 Taylandlı rehineyi serbest bırakmıştı.

Taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı için ikinci aşamaya geçilememişti. Tel Aviv yönetimi, 2 Mart'ta Gazze Şeridi'ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart'ta da bölgeye elektrik tedarikini kesmişti. Bunların ardından İsrail ordusu, 18 Mart’ta ateşkes sürecini bozarak Gazze’ye saldırıları yeniden başlatmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN



Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi
TT

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

Suriye hükümeti ve Şii Hilali’nin yenilgilerinin sürdürülmesi

İbrahim Hamidi

Suriye hükümetindeki yeni bakanlardan biri, bakanlığının kayıtlarını incelediğinde ‘İran dosyalarının’ büyüklüğü ve ciddiyeti karşısında şaşırdığını söyledi. Söz konusu bakanlıktaki bu durum, Suriye'deki diğer birçok bakanlıktaki ve kuruluştaki durumla aynı. Dosyalar, sözleşmeler, anlaşmalar, bilgiler, müdahaleler ve bazen Tahran'a ulaşan uzantılar... İran’ın ‘rejimin derinliklerine’ nüfuz etmiş olması, yeni hükümetin Beşşar Esed rejiminin mirasından kurtulmasını yavaşlatıp zorlaştırıyor.

Geçtiğimiz on yıllar boyunca Suriye-İran ilişkileri, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nden sonra çeşitli aşamalardan geçti. Her kriz ve sınav karşısında dikey olarak derinleşirken, yatay olarak genişledi. Hafız Esed, 1980 yılında patlak veren İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin’e karşı Ayetullah Humeyni'nin yanında yer aldı. Esed, İsrail'in 1982 yılında Lübnan'ı işgali sırasında, Hizbullah'ın kurulması için topraklarını İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) açtı.

Hafız Esed, 1990 Körfez Savaşı sırasında Bağdat'taki ‘Baasçı’ yoldaşının (Saddam) karşısında yer aldı ve bir yıl sonra Kuveyt'i kurtarmak için yapılan savaşa katıldı. Esed, 1990'lı yıllarda ABD’nin himayesi altında İsraillilerle müzakere ederken bile İran’ın yanında olmaya ve 1993 tarihli Oslo Anlaşmalarına karşı çıkan Filistinli gruplardaki müttefikleriyle koordinasyona devam etti.

Hafız Esed bir yandan (Sovyetler Birliği sonrası) Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile askeri ve güvenlik iş birliğini, diğer yandan Arap ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkileri sürdürdü. İran ile ise askeri, güvenlik ve füze alanlarında gizli bilimsel iş birliği programlarına devam etti.

Oğlu Beşşar Esed'in 2000 yılında iktidara gelmesiyle Şam'ın Tahran'la ilişkisi ittifak ve dengeden İran’ın dini liderinin (rehber) görüşüyle özdeşleşmeye dönüştü. Suriye ordusunun 2005 yılında Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesinin ardından Lübnan'dan çıkması ve 2006 İsrail-Hizbullah savaşı ile Suriye rejimi ‘İran'ın koynunda’ uyuyup uyanır oldu.

Suriye'de İran destekli milisler, eğitim kampları, gizli koridorlar, geçişler, kaçakçılık ağları, yaptırımları delen şirketler, silah ve füze programları, tesisler ve anlaşmalar gibi çok daha fazlası var.

En büyük değişim son on yılda, 2011 yılında Suriye’deki devrimin patlak vermesi ve Beşşar Esed rejiminin İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’e ve Hizbullah'a boyun eğerek İran'ın Suriye'deki araçlarından biri haline gelmesiyle yaşandı. Kararlar Tahran'da ve güney banliyölerinde alınmaya ve İran'ın bölgedeki silahları tarafından uygulanmaya başladı. Suriye nüfuz savaşı için kullanılan bir arenaya ve Tahran'dan Irak'a, Lübnan'a, Filistin davasına ve Ortadoğu'nun geri kalanına silah, mühimmat ve ideoloji transferi için kullanılan bir koridora dönüştü. Suriye'de koalisyon şemsiyesi altında, İran destekli milisler, eğitim kampları, gizli koridorlar, geçişler, kaçakçılık ağları, yaptırımları delen şirketler, silah ve füze programları, askeri, ekonomik, sosyal ve dini tesisler, ekonomik anlaşmalar, sanayi bölgeleri, güvenlik koordinasyonu ve son on yılda rejimin kabiliyetleri azaldıkça ülkede gelişen siber programlar ve gizli hücrelerden oluşan bütün bir altyapı gibi çok daha fazlası var.

İran, Suriye’de her şeye sirayet etmiş durumda. Onun etkisinden ve nüfuzundan kurtulmak kolay olmayacak. Çok şey başarıldı ve geriye zor, karmaşık ve zaman alıcı bir süreç kaldı. Yeni hükümetin gizli görevlerinden biri de gizli programlardan kurtulmak.

İran, Suriye’de askeri, ekonomik, güvenlik ve sosyal örgütlenmeleriyle bir gölge devlet inşa etmeye çalıştı. Açılan her devlet dosyası, İran'ın Suriye'deki nüfuzunun boyutları ortaya koyuyor. Gayrimenkul alanında birçok mülk İranlı kurumlar adına kayıtlı. Güvenlik kurumlarında ve orduda çok sayıda koordinasyon komitesi var. Casusluk ve dinleme altyapısı da İran'a ait.

Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık'ta çökmesi 'İran’ın Suriye’deki varlığının' açık olan kısmını sona erdirdi. İran destekli milisler ve İranlı danışmanlar geri çekildi. İnsansız hava araçları (İHA) ve uçaklar imha edildi. Ancak en tehlikeli olanı bunun görünmeyen kısmı. Bu kısım için silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ağlarının çökertilmesi, Suriye'den Irak, Lübnan ve Ürdün sınırlarına uzanan gizli koridorların kapatılması, Suriye rejiminin yapısındaki hücrelerin ve programların lağvedilmesi gerekiyor.

İran, Suriye’de her şeye sirayet etmiş durumda. Onun etkisinden ve nüfuzundan kurtulmak kolay olmayacak. Çok şey başarıldı ve geriye zor, karmaşık ve zaman alıcı bir süreç kaldı. Devrik Esed rejimi sonrası kurulan yeni hükümetin gizli görevlerinden birinin de gizli programlardan kurtulmak olduğuna şüphe yok. Arap ve Avrupa ülkelerinin yeni Suriye hükümetinin kurulmasını memnuniyetle karşılamasının, İran’ın aldığı bölgesel darbenin tamamlanması ve ‘Şii Hilali’nin Suriye ve Ortadoğu'daki gerilemelerinin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için destek vermeye hazır olmalarını gerektirdiği de tartışmasız bir gerçek.