Rusya, Hurgada denizaltı kazasını suç olarak değerlendiriyor... Mısırlı bir kaynak: “Şeffaflık konusunda kararlıyız”

Denizaltı şirketi, ‘güvenli seyahat prosedürlerini uyguladıklarını’ belirtti

Kızıldeniz Valisi Amr Hanefi, Hurgada denizaltı kazasında yaralananları ziyaret etti. (Kızıldeniz Valiliği)
Kızıldeniz Valisi Amr Hanefi, Hurgada denizaltı kazasında yaralananları ziyaret etti. (Kızıldeniz Valiliği)
TT

Rusya, Hurgada denizaltı kazasını suç olarak değerlendiriyor... Mısırlı bir kaynak: “Şeffaflık konusunda kararlıyız”

Kızıldeniz Valisi Amr Hanefi, Hurgada denizaltı kazasında yaralananları ziyaret etti. (Kızıldeniz Valiliği)
Kızıldeniz Valisi Amr Hanefi, Hurgada denizaltı kazasında yaralananları ziyaret etti. (Kızıldeniz Valiliği)

Rus yetkililer, Mısır'ın Hurgada kenti açıklarında bazı vatandaşlarını taşıyan bir denizaltının batmasını ‘suç’ olarak nitelendirirken, Mısırlı resmi bir kaynak, ‘Mısırlı yetkililerin kazanın tüm koşullarını ve nedenlerini ortaya çıkarmak, tüm ayrıntıları şeffaf bir şekilde duyurmak ve herhangi bir ihmal ya da ihmalkârlığa karşı gerekli önlemleri almak konusunda istekli olduklarını’ vurguladı.

Rusya'nın TASS haber ajansı, Rusya Soruşturma Komitesi Başkanı Alexander Bastrykin'in Kızıldeniz'deki Hurgada'da içinde Rus vatandaşlarının da bulunduğu turist denizaltısının batmasıyla ilgili bir rapor talep ettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın TASS'tan aktardığına göre Bastrykin, Bölgesel Ulaştırma Soruşturma Dairesi Başkanı Pavel Vimets'e cezai soruşturmanın gidişatı ve kazanın kanıtlanmış koşulları hakkında bir rapor sunması talimatını verdi.

Ajansa göre Rus yetkililer, turist denizaltısının batması ve 6 Rus vatandaşının ölümünü, Rus Ceza Kanunu'nun 263. maddesinin 3. bölümü uyarınca ‘ihmal nedeniyle ikiden fazla kişinin ölümüne yol açan su taşımacılığının hareket ve işletme güvenliği kurallarının ihlali’ ile ilgili bir suç olarak değerlendirerek ceza davası açtılar.

Bu madde kara, hava ve su trafiği kazalarının soruşturulması ve dava edilmesini düzenlediğinden, Rus makamlarının geleneksel olarak ülke içinde veya dışında Rus vatandaşlarının ölümüyle sonuçlanan kazalarla ilgili olarak Ceza Kanunu'nun bu maddesi uyarınca ceza davaları açtığını belirtmek gerekir.

Mısırlı resmi kaynak Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘kazanın ilk anından itibaren Rus yetkililerle tam ve sürekli koordinasyon sağlandığını ve Mısır'daki soruşturma makamlarının kazanın nedenlerini belirlemek için yolculuk ve denizaltıyla ilgili her şeyi incelediğini’ söyledi. Kaynak, “Uzman bir heyet denizaltının gövdesini suyun dibinde inceledi ve tüm ekipmanlarını gözden geçirdi. Heyet, soruşturma makamlarına sunulmak üzere ayrıntılı bir rapor hazırlayacak” ifadelerini kullandı.

Kaynak, ‘soruşturma makamlarının sadece denizaltının teknik durumunu ve gerekli belgeleri incelemekle kalmadıklarını; aynı zamanda söz konusu belgeleri denizaltının gerçek durumuyla eşleştirmek için çalıştıklarını’ vurguladı. Soruşturma, yolculuk öncesinde alınmış olan tedbirleri ve denizaltının operatörüyle her detayın gözden geçirilmesini de kapsıyor.

Batık denizaltının sahibi ve işletmecisi olan Sindbadsubmarines, dün olayla ilgili ilk açıklamasını yayınlayarak altı kurbanın ailelerine başsağlığı diledi ve ‘yaralıların durumunu yakından takip ettiğini ve soruşturmaların tamamlanması için yetkili makamlarla koordinasyon halinde olduğunu’ vurguladı. Şirket, ‘olayla ilgili olarak şeffaflığa tamamen bağlı olduğunu ve teyit edilmiş bilgiler elde edilir edilmez yeni gelişmeleri açıklayacağını’ belirtti.

Şirket, en yüksek emniyet ve güvenlik standartlarını uygulama konusunda kararlı olduğunu ve denizaltılarının, gemi ve deniz araçlarının güvenliğini sınıflandırma ve sertifikalandırma konusunda uzmanlaşmış uluslararası bir kuruluş olan ABS tarafından sertifikalandırıldığını açıkladı. Şirket kurtarma ekiplerinin derhal harekete geçerek yaralıların hızla hastanelere nakledilmesini ve gerekli tıbbi bakımın yapılmasını sağladığını belirtti. Şirket ayrıca, denizaltıda bulunan toplam 45 turistten 39'unun kurtarılmasına katkıda bulunan Kızıldeniz Valiliği operasyon odası ve ilgili makamların hızlı müdahalesini övdü.

Hurgada denizaltı kazasında yaralananlardan biri (Kızıldeniz Valiliği)Hurgada denizaltı kazasında yaralananlardan biri (Kızıldeniz Valiliği)

Rusya'nın Hurgada Başkonsolosu Viktor Vorobayev, turist denizaltısı kazasında hayatını kaybeden Rus kurbanların cenazelerinin iade sürecinin başladığını duyurdu ve Mısır'daki Ramazan Bayramı tatili nedeniyle işlemlerin zaman alabileceğini belirtti. Vorobayev gazetecilere yaptığı açıklamada, “Süreç başladı, ancak Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndaki prosedürlerin tamamlanması gerekiyor. Bu da birkaç gün sürebilir” dedi.

Mısırlı bir güvenlik kaynağı cumartesi günü Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Rus elçilik yetkililerinin Rus kurbanların cenazelerini soruşturma makamlarının incelemelerini tamamlamalarının ardından teslim aldıklarını ve cenazelerin Rusya'ya nakli için gerekli prosedürleri tamamlama sürecine başladıklarını söyledi. Güvenlik kaynağı ayrıca, Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı incelemelerin kazanın denizaltının sefere başlamasından önce, yolcular henüz rıhtımdan denizaltıya binerken meydana geldiğini ortaya koyduğunu, bunun da denizaltının faaliyete geçmeden önce rıhtımdan su altına inmesine neden olan teknik bir arıza olduğunu düşündürdüğünü açıkladı.

Denizaltı kazası, geçtiğimiz perşembe sabahı Hurgada'daki turistik merkez bölgesinin bir kilometre uzağında su altında meydana gelmiş olup, denizaltı 45 yabancı turist ve 3‘ü denizaltı mürettebatı ve 2’si dalgıç olmak üzere 5 Mısırlıyı, yani toplam 50 kişiyi taşıyordu.

Mevcut bilgilere göre denizaltı, otel işletmeciliği ve turistik denizaltı işletmeciliği konusunda uzmanlaşmış Sindbadsubmarines şirketine ait. Şirket, Sinbad adını taşıyan denizaltının yanı sıra denizaltıda bulunan turistlerin kaldığı aynı adlı otelin de sahibi. Şirketin ayrıca Hurgada sahillerinde, Sinbad köyünün turistik merkez bölgesinde karşılıklı iki oteli ve her gün derin deniz gezilerinde işlettiği iki turistik denizaltı için kullandığı bir marinası bulunuyor.

Denizaltıda bulunan turistler 39 Rus, 3 Hintli, 2 İsveçli ve bir Norveçliden oluşuyordu. Kaza sonucunda Rus uyruklu 6 kişi hayatını kaybederken, 9 kişi de yaralandı ve tedavi için yakınlardaki hastanelere nakledilerek daha sonra taburcu edildiler.

Olayın ardından Kızıldeniz Valiliği, Vali Amr Hanefi'nin yaralıları ziyaret ettiğini, yaralar, morluklar ve nefes darlığı arasında değişen yaralanmalar olduğunu ve dört kritik vakanın yoğun bakımda bulunduğunu bildirdi. Vali, yolculara kolaylık sağlanması ve gerekli belgelerin alınması için büyükelçilikler, konsolosluklar ve ilgili makamlarla koordinasyon ve iletişimin sürdürülmesi talimatını verdi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.