Müfettişler Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahası olduğunu tahmin ediyor

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)
TT

Müfettişler Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahası olduğunu tahmin ediyor

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri Suriye'de (AP)

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) müfettişleri, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahasının kaldığından şüphelendiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın New York Times'tan aktardığına göre bu rakam türünün ilk tahmini ve Esed'in şimdiye kadar kabul ettiği rakamlardan çok daha yüksek. OPCW, Esed'in kötü şöhretli askeri programından geriye kalanları değerlendirmek üzere Suriye'de araştırma yapmak istiyor.

OPCW, bu sayıya dışarıdan araştırmacılar, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve OPCW üyesi devletler tarafından paylaşılan istihbarattan elde edilen bilgilere dayanarak ulaştığını belirtti.

Bu tesislerin kimyasal silahların araştırılması, üretilmesi ve depolanması için kullanıldığından şüpheleniliyor. Esed rejimi, on yılı aşkın süredir devam eden iç savaş sırasında muhalif savaşçılara ve Suriyeli sivillere karşı sarin ve klor gazı gibi silahlar kullanmıştı.

Araştırmacılara, örgütün eski çalışanlarına ve diğer uzmanlara göre bazı tesislerin mağaralarda ya da uydu görüntüleri kullanılarak bulunması zor olan diğer yerlerde gizlenmiş olması muhtemel. Bu da bazı silahların emniyete alınmamış olabileceği ihtimalini arttırıyor.

Esed'in Suriye'si, 2013 yılında yüzlerce kişinin ölümüne yol açan sarin gazı saldırısının ardından ABD ve Rusya arasında varılan anlaşma uyarınca OPCW’ye katıldı.

Esed yönetimindeki Suriyeli yetkililer OPCW müfettişlerini engelledi ve eski başkanın devrilmesinden bu yana kimyasal silah sahalarının sayısı ve bunların güvenliğinin sağlanıp sağlanmadığı bir muamma olarak kaldı.

İç savaşın ilk yıllarında Esed hükümeti 27 tesisin yerini OPCW’ye bildirmiş, örgüt de bu tesisleri ziyaret edip kapatmaları için müfettişler göndermişti. Ancak Esed, 2018 yılına kadar kimyasal silah kullanmaya devam etti ve araştırmalar, Esed rejiminin temel kimyasal öncülleri ithal etmeye devam ettiğini gösterdi.

(foto altı) Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Suriye'de 100'den fazla kimyasal silah sahası olduğundan şüpheleniyor. (Reuters)

Müfettişler bu silahların özellikle nüfusun yoğun olduğu bölgelerde kullanıldığında tehlikeli olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Bir sinir gazı olan sarin, insanları dakikalar içinde öldürebilir. Birinci Dünya Savaşı'nda ünlenen iki silah olan klor gazı ve hardal gazı gözleri ve cildi yakarak ciğerleri sıvıyla doldurur.

Geçtiğimiz mart ayında OPCW'nin Lahey'deki merkezine sürpriz bir ziyarette bulunan Suriye Dışişleri Bakanı, yeni hükümetin ‘Esed rejimi altında geliştirilen kimyasal silah programının tüm kalıntılarını yok edeceğini’ ve uluslararası hukuka uyacağını belirtti.

Konuyla ilgili bilgi sahibi kişilere göre, mevcut hükümet geçtiğimiz ay bir OPCW ekibinin sahaları belgeleme çalışmalarına başlamak üzere ülkeye girmesine izin verdi.

Ancak hükümet henüz OPCW'ye bir temsilci atamadı. Bu, ülkenin konuya olan bağlılığını gösteren önemli bir ilk adım.



Hamas, ABD-İsrail vatandaşı esir askerle irtibatı kaybetti

Esir askerin annesi Yael Alexander, geçen ay Tel Aviv'de düzenlenen Netanyahu karşıtı gösterilere oğlunun fotoğrafıyla katılmıştı (AP)
Esir askerin annesi Yael Alexander, geçen ay Tel Aviv'de düzenlenen Netanyahu karşıtı gösterilere oğlunun fotoğrafıyla katılmıştı (AP)
TT

Hamas, ABD-İsrail vatandaşı esir askerle irtibatı kaybetti

Esir askerin annesi Yael Alexander, geçen ay Tel Aviv'de düzenlenen Netanyahu karşıtı gösterilere oğlunun fotoğrafıyla katılmıştı (AP)
Esir askerin annesi Yael Alexander, geçen ay Tel Aviv'de düzenlenen Netanyahu karşıtı gösterilere oğlunun fotoğrafıyla katılmıştı (AP)

Hamas, ABD-İsrail vatandaşı esir asker Edan Alexander’la irtibatın koptuğunu bildirdi.

Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde, dün (15 Nisan) yaptığı açıklamada, Alexander’ı tutan grupla İsrail ordusunun saldırısı nedeniyle iletişimin koptuğunu söyledi. Rehineyle irtibatın ne zaman koptuğunu belirtmeyen Ubeyde şu ifadeleri kullandı:

Asker Edan Alexander'ı elinde tutan grupla, bulundukları yere yapılan doğrudan bir saldırının ardından irtibatı kaybettik. Hâlâ onlara ulaşmaya çalışıyoruz.

Filistinli örgüt dün rehine ailelerine hitaben bir video da yayımladı. İsrail'in Gazze'ye saldırıları sürdürmesi halinde esirlerin tabutta geri döneceği uyarısı yapıldı.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, cumartesi günü Alexander’ın videosunu da yayımlamıştı. 21 yaşındaki asker, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya seslenerek, serbest bırakılması için görüşme düzenlemelerini istemişti.

Hamas’ın 7 Ekim 2023’te düzenlediği Aksa Tufanı operasyonunda rehin aldığı 251 kişiden 59’u hâlâ Gazze Şeridi’nde tutuluyor. Bunlardan 24’ünün canlı olduğu düşünülüyor. Hamas’ın elindeki 5 ABD-İsrail vatandaşı rehineden hayatta kalan tek kişiyse Alexander.

Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Alexander’ın tahliyesi için özel çaba göstermiş, olası ateşkes anlaşmasında tahliye edilecekler listesinde yer almasını sağlamıştı.

Tel Aviv doğumlu askerin babası Adi Alexander, ABD’li medya kuruluşu NewsNation’a pazartesi verdiği röportajda Netanyahu’yu eleştirerek şunları söylemişti:

Savaşı sona erdirmeden ve bu anlaşmanın ikinci aşamasına bağlı kalmadan rehineleri nasıl kurtarmayı planlıyorsun?

BBC’ye konuşan Hamas yetkilisi, İsrail’in sunduğu ateşkes teklifinin dün reddedildiğini söylüyor. Kaynak, anlaşma taslağında İsrail’in saldırıları sonlandırmaya yönelik hiçbir güvence sunmadan Hamas’tan silah bırakmasını talep ettiğini belirtiyor.

19 Ocak 2024’te yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart'ta sona ermişti. İsrail, 1700'den fazla Filistinli mahkumu salıvermiş, Hamas da 8’i ölü 33 İsrailli ve 5 Taylandlı rehineyi serbest bırakmıştı.

Taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı için ikinci aşamaya geçilememişti. Tel Aviv yönetimi, 2 Mart'ta Gazze Şeridi'ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart'ta da bölgeye elektrik tedarikini kesmişti. Bunların ardından İsrail ordusu, 18 Mart’ta ateşkes sürecini bozarak Gazze’ye saldırıları yeniden başlatmıştı.

Independent Türkçe, BBC, NewsNation