SDG: Tişrin Barajı yakınlarındaki çatışmaları durdurmak için Uluslararası Koalisyon Türkiye ile aramızda arasında arabuluculuk yapıyor

Özerk Yönetim Danışmanı Bedran Çiya Kurd, Halep’teki Kürt mahalleleri üzerine varılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladı… Suriye hükümeti ile mahkûm takası yakında yeniden başlayacak

Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında bulunan Tişrin Barajı (Arşiv)
Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında bulunan Tişrin Barajı (Arşiv)
TT

SDG: Tişrin Barajı yakınlarındaki çatışmaları durdurmak için Uluslararası Koalisyon Türkiye ile aramızda arasında arabuluculuk yapıyor

Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında bulunan Tişrin Barajı (Arşiv)
Suriye'nin kuzeyindeki Halep kırsalında bulunan Tişrin Barajı (Arşiv)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Danışmanı Bedran Çiya Kurd, Halep vilayetinin doğu kırsalındaki Ayn el-Arap (Kobani) kenti üzerindeki kuşatmanın kaldırılması, Tişrin Barajı civarındaki gerilimin azaltılması ve askeri çatışmaların yatıştırılması için Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında Uluslararası Koalisyon öncülüğünde arabuluculuk yapıldığını açıkladı.

Bedran Çiya Kurd, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun Türkiye ile SDG arasında ateşkes sağlanması için arabuluculuk yaptığını ve son dönemde iki taraf arasında diplomatik mesaj alışverişinde bulunulduğunu söyledi. Kürt yetkili pazar günü Rudaw Radyo’da yayınlanan Üçüncü Göz podcast programında ‘Uluslararası Koalisyon’un SDG liderliği ile Türk hükümeti arasında mesaj taşıdığını’ belirtti.

Dün Suriye televizyonuna konuşan özel bir kaynak, SDG ve Suriye hükümetinin, ülkenin kuzeyindeki çatışmaları durdurmak için Suriye hükümetiyle koordinasyon halinde olan Türk-Amerikan mutabakatının bir parçası olarak Tişrin Barajı'nın yönetimini merkezi hükümete devretme konusunda anlaşmaya vardığını söyledi.

Türkiye uzun zamandır SDG'yi PKK’nın Suriye kanadı olarak görüyor ve Uluslararası Koalisyon’a liderlik eden ABD'ye defalarca desteğini sonlandırması çağrısında bulunarak yeni askeri saldırılar düzenleme tehdidinde bulunuyor. Bu gelişme, Ankara'nın, Mazlum Abdi'nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile SDG ve yönetim kurumlarının devlet yapılarına entegrasyonunu ve Şam'ın petrol ve enerji sahaları ile sınır geçişlerinin kontrolünü yeniden ele geçirmesini öngören tarihi bir anlaşma imzaladığı SDG'ye yönelik politikasındaki büyük değişimin bir parçası.

gthyju7ı8
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Danışmanı Bedran Çiya Kurd

Bedran Çiya Kurd, Uluslararası Koalisyon liderliğinin Ankara ile SDG arasında dolaylı diplomatik mesajlar ilettiğine dikkat çekerek, “Sorunları diplomatik ve siyasi olarak çözme çabalarının bir parçası olarak hem Şam hem de Türkiye ile tüm sorunların çözüleceğini umuyoruz. Amacımız Suriye'nin tüm bölgelerine, özellikle de ülkenin kuzeyine ve doğusuna yönelik tüm saldırıların durdurulması” ifadelerini kullandı.

Önceki rejimin devrilmesi ve Beşşar Esed'in geçen yılın sonunda ülkeyi terk etmesinden bu yana, Halep'in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı yakınlarındaki bölge top, roket ve hava saldırıları için sıcak bir cephe haline geldi. Zira burası Türkiye yanlısı Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları ile Uluslararası Koalisyon’un desteklediği SDG güçlerinin kontrolündeki bölgeler ve sınırlar arasında bir temas noktası. Aynı bölgedeki Münbiç kentinin DEAŞ'dan kurtarılmasının ardından 2016 ortasından bu yana SDG'nin kontrolünde olan bölge, Halep ve Rakka vilayetlerinin büyük bölümüne temiz su ve elektrik sağlıyor.

yujı8o9
Ankara'ya sadık Suriyeli grupların bir üyesi Türkiye'nin Tişrin Barajı eksenine yönelik bombardımanını izliyor. (AFP)

Çiya Kurd, Rudaw Radyo’da yayınlanan podcast programında “Türkiye her şeyin Şam'a teslim edilmesini istiyor ve Şam'ın bu konuda bazı adımlar atmasını bekliyor… Hem Şam ile hem Türkiye ile hem de diğer gruplarla tüm sorunları diyalog yoluyla çözmeliyiz” ifadelerini kullandı. Türkiye ile aralarında doğrudan bir müzakere olmadığını kaydeden Kürt siyasetçi, “Uluslararası Koalisyon’daki müttefiklerimiz mektupları götürüp getiriyor” dedi.

Kürt siyasetçi, Şam hükümeti ile SDG liderliği arasında bu ayın 3'ünde imzalanan Halep'in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri arasındaki anlaşmaya göre önümüzdeki günlerde SDG ile Suriye hükümeti arasında yeni bir mahkûm grubunun takas edileceğini doğruladı. Çiya Kurd, Halep mahalleleri anlaşmasının Afrin kentindeki durumun normalleşmesi ve yıllar süren diaspora ve zorlu seyahatlerin ardından yerinden edilen insanların geri dönmesi için bir başlangıç olması çağrısında bulundu.

xcdfgthy
SDG ile Suriye hükümeti arasındaki mahkûm takası için Halep'in Eşrefiye mahallesinin girişinde bekleyen Suriyeliler (Şarku'l Avsat)

Halep vilayeti Genel Güvenlik Dairesi Müdürü Muhammed Abdulgani, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, Suriye hükümeti ile SDG arasındaki hapishane boşaltma sürecinin 3 Nisan'da her iki taraftan 450 kişilik ilk grup tutuklunun serbest bırakılmasıyla fiilen başladığını, kalan tutukluların da askeri güçlerin çekilmesini takiben gruplar halinde serbest bırakılacağını ve söz konusu anlaşmanın Halep'in geri kalanında benzer kapsamlı anlaşmaların sahada uygulanması için ilk pratik adım olduğunu söyledi.

Şam ve Tişrin Barajı yönetimi için ortak çalıştaylar

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Başkanı İlham Ahmed de Halep mahalleleri anlaşmasını destekledi. Şarku'l Avsat'a özel açıklamalarda bulunan Ahmed, ‘Halep'teki siviller arasında olumlu bir atmosfer ve memnuniyet yarattığı ve bazı temel noktalar üzerinde anlaşmaya varıldıktan sonra tüm bölge sakinlerine hizmet edeceği için’ bu anlaşmaya olumlu baktığını söyledi. Ahmed, bu politikayı ‘yeni, adem-i merkeziyetçi ve çoğulcu bir Suriye çerçevesinde’ Şam hükümeti ile yönetim arasında gelecekte oluşabilecek mutabakatların başlangıcına açılan bir kapı olarak değerlendirdi.

Sivil mahallelerin ve sakinlerinin taraflar arasında meydana gelen çatışma ve anlaşmazlıklardan arındırılması çağrısında bulunan Ahmed, “Halep şehrinden sorumlu güvenlik makamlarından ve iki mahallede bulunan iç güvenlik güçlerinden, sivillerin ve Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin korunması için garanti isteniyor” dedi. Bu anlaşmaların tüm Suriye coğrafyasını kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğine dikkat çeken Ahmed, ‘böylece bu mutabakatların yeni çatışmalara dahil olmamayı garanti altına alacağını ve Afrin şehrini de kapsayacak şekilde genişletilebileceğini, çünkü yerinden edilenlerin bölgelerine geri dönmelerinin elzem olduğunu’ söyledi.

Pazar günü bakım ekipleri Münbiç kırsalındaki Tişrin Barajı’na girerek barajın yeniden faaliyete geçmesi için arızaları onarmaya başladı. Özerk Yönetimin Barajlar Dairesi’nden bir yetkiliye göre Suriye hükümetinden uzman ekipler, tesisin tam olarak hazır olmasını sağlamak için yönetimin baraj onarım ekiplerinin yanında yer aldı. Şu anda aktarma istasyonunda bakım çalışmaları devam ediyor ve yeniden çalışmaya başlaması için bir takvim yok. Ancak bakım işlemlerinin bu hafta tamamlanması bekleniyor.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.