Lübnan: İsrail'e roketli saldırı olayına karıştıkları şüphesiyle iki Hamas üyesi tutuklandı

Hizbullah destekçilerinden biri geçtiğimiz ay Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail saldırısının gerçekleştiği yerin yakınlarında Hizbullah eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın bir resmini tutarken (DPA)
Hizbullah destekçilerinden biri geçtiğimiz ay Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail saldırısının gerçekleştiği yerin yakınlarında Hizbullah eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın bir resmini tutarken (DPA)
TT

Lübnan: İsrail'e roketli saldırı olayına karıştıkları şüphesiyle iki Hamas üyesi tutuklandı

Hizbullah destekçilerinden biri geçtiğimiz ay Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail saldırısının gerçekleştiği yerin yakınlarında Hizbullah eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın bir resmini tutarken (DPA)
Hizbullah destekçilerinden biri geçtiğimiz ay Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail saldırısının gerçekleştiği yerin yakınlarında Hizbullah eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın bir resmini tutarken (DPA)

Lübnanlı yetkililer geçtiğimiz ay İsrail'e gerçekleşen roketli saldırı olayıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere iki Hamas üyesini gözaltına aldı. Şarku’l Avsat'a konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, Lübnanlı yetkililerin Lübnan'ın güneyinden İsrail'in kuzeyine roketli saldırı olayına karışanların tutuklanması amacıyla yürütülen soruşturmalar çerçevesinde geçtiğimiz ay İsrail'e roket atılmasıyla ilgili olarak sorgulanmak üzere iki Hamas üyesini gözaltına alındığını söyledi.

Kaynak, gözaltıların salı günü Sayda şehri de dahil olmak üzere Lübnan’ın çeşitli illerinde gerçekleştiğini belirtti.

İsrail, geçtiğimiz ay bir hafta arayla Lübnan'ın güneyinden İsrail'in kuzeyindeki Metulla ve Kiryat Shmona'ya doğru ‘ilkel roketler’ atıldığını tespit etti. İsrail ordusu hava savunma sistemlerinin roketleri engellediğini söylerken, Lübnan ordusu da fırlatıcıları Litani Nehri'nin kuzeyindeki bir bölgede bulduğunu duyurdu. Bu iki olayın ardından İsrail, ilki Lübnan'ın güneyindeki geniş alanları, ikincisi ise Beyrut'un güney banliyölerini hedef alan iki ağır bombardıman dalgası gerçekleştirdi.

Lübnan Ordusu İstihbarat Müdürlüğü iki olaya karışan şüphelileri araştırıp takip ederken olaya karışanların tutuklanması için diğer güvenlik kurumlarıyla koordinasyon sağladı. Ordu İstihbarat Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü, Lübnan, Filistin ve Suriye uyruklu çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerden bazıları serbest bırakılırken bazılarının gözaltı hali devam ediyor.

Konuyla ilgili Hamas ile temas kurulamazken Şarku’l Avsat’a konuşan güvenlik kaynağı, (geçtiğimiz ayın sonlarında) gözaltına alınan kişiler hakkında yapılan soruşturma sonucunda, Hamas'la bağlantılı oldukları ortaya çıkan iki kişinin tespit edildiğini ve bu kişilerin roketli saldırı olayına karıştıkları şüphesiyle tutuklandıklarını söyledi.

Kaynak, soruşturmaların devam ettiğini, ancak ön işaretlerin söz konusu kişilerin ‘roketli saldırıda büyük bir rol oynadıklarına işaret ettiğini’ söyledi ve bu kişilerin Filistin uyruklu olduğunu belirtti.

Daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“İlki Nebatiye kentine  bağlı Kefer Tebnit ve Arnun beldeleri arasında, ikincisi ise yine Nebatiye’ye bağlı Kakaiye bölgesinde olmak üzere 22 - 28 Mart 2025 tarihlerinde işgal altındaki Filistin topraklarına yönelik düzenlenen iki roketli saldırıyla ilgili olarak Ordu İstihbarat Müdürlüğü tarafından yapılan izleme ve takipler ile Ordusu İstihbaratı ve Askeri Polis tarafından İç Güvenlik Kuvvetleri Genel Müdürlüğü ve Genel Güvenlik Müdürlüğü ile iş birliği içinde yürütülen soruşturmalar sonucunda çeşitli bölgelerde baskınlar gerçekleştirilmiş, bunun sonucunda bir dizi grup üyesi gözaltına ve iki saldırıda kullanılan mekanizma ve ekipman ele geçirilmiştir.”

Geçtiğimiz iki hafta boyunca Lübnanlı yetkililer, aralarında (ikisi el-Arkub beldesinden olmak üzere) Lübnanlıların, Suriyelilerin ve Filistinlilerin de bulunduğu çok sayıda kişiyi gözaltına alırken, bazılarını roketli saldırıyla bağlantıları olmadığı tespit edildikten sonra serbest bıraktı.



Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
TT

Hizbullah savaşçılarını Lübnan ordusuna entegre etme fikri gerçeklerle çarpışıyor

21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)
21 Mayıs 2023 tarihinde Lübnan'ın Aramta kasabasında bir askeri tatbikata katılan Hizbullah savaşçıları (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Hizbullah savaşçılarının, 1990 iç savaşından sonra olduğu gibi Lübnan ordusuna entegre edilmesi önerisi siyasi çevrelerde ve uzmanlar arasında tartışma konusu oldu.

Ordunun çeşitli sebeplerle bu savaşçıları bünyesine katamaması nedeniyle öneri henüz yaygın kabul görmezken, uzmanlar bu meselenin doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulundu. Bunun ‘silahlarını devlete teslim etmesi karşılığında Hizbullah için bir teselli ödülü’ olduğunu belirten uzmanlar, ‘dini emir alan ve ideolojik inanca sahip olan unsurların orduda yer alamayacağını’ vurguladı.

Cumhurbaşkanı Avn basına verdiği demeçte, “Ordu içinde Hizbullah savaşçılarından oluşan bağımsız bir birim oluşturmak mümkün değil. Ancak 1990'ların başında Lübnan'daki iç savaşın sonunda çeşitli taraflarla olduğu gibi üyeleri orduya katılabilir ve kurslara tabi tutulabilir” ifadelerini kullandı.

Bu öneriyi yorumlayan Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Giyas Yazbek, ordunun ‘Hizbullah'ın dış uzantılarla ordusunu oluşturduğunu iddia ettiği 100 bin savaşçıyı absorbe edemeyeceğini’ söyledi. Şarku’l Avsat'a konuşan Yazbek, “Hizbullah'ın 25 bin savaşçısı olsa bile, şu anda subaylarının ve üyelerinin maaşlarını dış yardımlarla güvence altına almaya çalışan askeri kuruma bunları dahil etmek imkânsız” dedi.

Yazbek, ‘ordunun cumhurbaşkanı ve hükümetle birlikte geliştirdiği ulusal güvenlik stratejisinin henüz Lübnan'ın ordu ve güvenlik güçlerinin sayısına olan ihtiyacını belirlemediğini’ vurguladı. Yazbek, “Sınırlarımızı çizdiğimizde, savaşın nedenlerini ortadan kaldırdığımızda ve Lübnan'da siyasi bir çözüme doğru ilerlediğimizde, ordunun mevcut subay ve personel sayısı yeterli olacak ve artacaktır” şeklinde konuştu.

Hizbullah savaşçılarının durumu

Askeri uzman Halid Hamade'ye göre, ‘Taif Anlaşması'ndan sonra silahlı milislerin dağıtılmasında olduğu gibi bugün de Hizbullah savaşçılarının orduya alınması önerisi, Cumhurbaşkanı'nın Hizbullah'ı silahlarını devlete teslim etmeye ikna etme çabaları bağlamında Hizbullah için bir teselli ödülüdür.’

Hamade, ‘Hizbullah savaşçılarının orduya entegre edilmesinin, özellikle ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından yaşanan gelişmelerden sonra, birçok engelle karşı karşıya olduğunu’ savundu.

fvdgh
Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in 24 Şubat 2025 tarihinde Lübnan'ın güneyindeki Deyr Kanun en-Nahr kasabasında düzenlenen cenaze töreni sırasında Hizbullah üyeleri (Reuters)

“İç savaşın sona ermesinin ardından Lübnan devletinin yüzlerce milisi orduya ve güvenlik güçlerine katmayı başardığı doğrudur, ancak Hizbullah'ın durumuyla karşılaştırma yapmak artık mümkün değildir” diyen Hamade, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ulusal Mutabakat Belgesi imzalandığında milis liderleri belgeyi tanıdı, milislerin feshedildiğini duyurdu, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim etti ve siyasi sürecin bir parçası oldu. Hizbullah ise ateşkes anlaşmasını tanımıyor ve silahlarını teslim etmeyi kabul etmiyor. Dolayısıyla siyasi sürecin bir parçası haline geldiğini ve artık askeri bir kanadı olmadığını kabul etmeden milislerini orduya dahil etmekten bahsetmek bağlamdan kopuktur.”

Hizbullah'ın ideolojisi

Yazbek'e göre Hizbullah'ın ideolojisi, savaşçılarının orduya entegrasyonunun önündeki en büyük engel. Yazbek, “Hizbullah, Lübnan'ı İran'ın uzantısı olan coğrafi bir nokta olarak görüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın silahları teslim etmeyeceğini ve silahların devletin elinde olmasıyla ilgili konuşmalarla ilgilenmediğini açıklamasının da gösterdiği gibi bu doktrin halen varlığını sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

ukıo
24 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen cenaze töreninde eski Hizbullah Genel Sekreteri Haşim Safiyuddin'in tabutunu taşıyan Hizbullah savaşçıları (AP)

‘Lübnan iç savaşı sırasında milisleri olan ve devlet şemsiyesi altına giren liderlerin Lübnanlı liderler olduğunu, kararlarının Lübnanlıların kararı olduğunu’ hatırlatan Hamade, “Hizbullah ise organik olarak bölgesel bir otoriteye bağlıdır ve hem Lübnan içinde hem de dışında tehlikeli askeri ve güvenlik rolleri oynamıştır” dedi. Hizbullah'ın ‘Tahran'dan ayrıldığını, yerel bir siyasi bileşen olmayı kabul ettiğini ve askeri kolunu feshettiğini açıklamadığına, böylece savaşçılarının ordu içinde absorbe edilmesi konusunun tartışılabileceğine’ dikkat çeken Hamade sözlerini şöyle sürdürdü: “Veliyyül Fakih tarafından verilen ve uygulanması gereken meşru yetki çerçevesinde faaliyet gösteren askeri bir grup ile anayasal makamlar tarafından demokratik mekanizmalar çerçevesinde alınan siyasi bir karar çerçevesinde faaliyet gösteren başka bir grubu uzlaştırmak nasıl mümkün olabilir? İster sivil idarelerde ister güvenlik kurumlarında milislerin devlete entegre edilmesi deneyimi tekrarlanabilecek kadar başarılı oldu mu?”

Ordu disiplini

Bazılarının iddia ettiği gibi iç savaş sürecindeki milislerin orduya alınmadığını belirten Yazbek, ‘güvenlik ve askeri kurumlara alınanların Lübnan'ı yöneten Suriye rejimine yakın olduğunu, ülkenin egemenliği için savaşan ve Suriye işgaline karşı çıkanların ise kovalandığını, hapsedildiğini ve birçoğunun Lübnan'ı terk etmek zorunda kaldığını’ vurguladı. Yazbek ayrıca, ‘ordu personeli tarafından uygulanan disiplinin Hizbullah savaşçıları için geçerli olmadığını, çünkü milislerin orduyla, ordunun da onlarla uyumlu olmadığını’ belirtti.

Hamade, “Hizbullah savaşçılarının Lübnan ordusuna ve diğer devlet kurumlarına dahil edilmesinin artıları ve eksileri ne olursa olsun, doğru yol Hizbullah'ın silahlarını devlete teslim etmesiyle başlamalı. Hizbullah üyeleri Lübnan toplumundan izole edilmiş bir grup değildir ve topluma entegre edilmelidir. Ancak Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesi için bir tür ayartma olarak özümsenmeleri konusunu gündeme getirmekte acele etmek hedefe ulaşılmasını sağlamayacaktır. Gerekli olan, Hizbullah’ın öncelikle devleti, silahların yalnızca devletin elinde olmasını, savaş ve barış kararının devletin elinde olduğunu ve bu konuda meydana gelebilecek herhangi bir düzenlemenin başlangıcı olarak uluslararası kararları uygulama ihtiyacını tanımasıdır” dedi.