Filistin Kurtuluş Örgütü, başkan yardımcısı pozisyonunun oluşturulmasını onayladı

Örgütün 1964'teki kuruluşundan bu yana ilk kez atılan bir adım

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)
TT

Filistin Kurtuluş Örgütü, başkan yardımcısı pozisyonunun oluşturulmasını onayladı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AP)

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ),  bugün (Perşembe) 1964'teki kuruluşundan bu yana ilk kez ‘başkan yardımcısı’ pozisyonunun oluşturulmasını kabul etti.

Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Konseyi üyesi Rızık Namura, Filistin resmi televizyonuna yaptığı açıklamada, “Başkan yardımcısı pozisyonunun oluşturulması oylamaya sunuldu ve başkanın kimliği daha sonra belirlenecek” dedi.

Filistin'in resmi haber ajansı Wafa'nın haberine göre, karar Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi başkan yardımcısının, komite başkanının aday göstermesi ve komite üyelerinin onayıyla komite üyeleri arasından atanacağını belirtiyor. Komite başkanı, başkan yardımcısına görevler verebilir, görevden alabilir ve istifasını kabul edebilir.

Yürütme Komitesi 16 üyeden oluşuyor. Bunların 3'ü El Fetih hareketinden, 6'sı 6 fraksiyonu temsil ediyor ve 7'si bağımsız üye. Perşembe günü, 4 Filistinli fraksiyon, “Merkez Konseyi toplantısının dış baskılar nedeniyle yapıldığını ve bu toplantıya hazırlık için önceden herhangi bir diyalogun gerçekleşmediğini” gerekçe göstererek, Merkez Konseyi toplantısını boykot edeceklerini ve çekileceklerini açıkladı. Halk Cephesi ve Ulusal İnisiyatif Hareketi, Merkez Konseyi oturumunu daha başlamadan boykot edeceklerini açıklarken, Demokratik Cephe ve Halk Partisi Perşembe günü oturumdan çekileceklerini duyurdu.

Karar, salonda bulunan ve “Zoom” teknolojisiyle katılan 170 üye tarafından kabul edilirken, bir üye karşı oy kullandı, bir üye ise çekimser kaldı.

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkan Yardımcısı ve Filistin Devlet Başkanı pozisyonunun oluşturulmasını istediğini doğrulamıştı. Abbas, bu hedefin 20 yıldan fazladır aklında olduğunu belirterek, “Sen ölürsün, onlar da ölür... Yönetimin devam etmesi gerekir, aksi takdirde boşluk oluşur ve her şey kaybolur” demişti.

Abbas, 4 Mart'ta Kahire'de düzenlenen acil Arap zirvesinde, Filistin Yönetimi'nde değişiklikler yapma niyetini açıklamıştı. Bu, o zamanlar İsrail'in Filistin Yönetimi'ni Gazze'den “ertesi gün” silme ve belki de Batı Şeria'da parçalama planını aşmak için bir taktik olarak görülüyordu. Başkan yardımcısı makamının oluşturulmasıyla Abbas, Filistin Yönetimi'nin kurulduğu günden bu yana, Gazze Şeridi'ndeki savaşın karmaşıklığının yarattığı baskı altında, ABD, Avrupa, Arap ve yerel baskıların etkisiyle son haftalarda başlattığı en geniş çaplı reform ve değişiklikler dizisini fiilen taçlandırmış oldu.

Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkan Yardımcısı, Filistin Devleti Başkan Yardımcısı olarak görev yapacak, ancak bu durum, Filistin Anayasası'na göre Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Filistinliler tarafından doğrudan seçilen Filistin Yönetimi Başkanı için geçerli değil. Filistin Filistin Yönetimi Başkanı'nın yokluğunda, temel yasa, Filistin Yasama Meclisi Başkanı'nın 90 gün süreyle onun yerine geçeceğini ve bu süre içinde Filistin Yönetimi'nin yeni başkanının seçilmesi için hazırlıkların yapılacağını öngörmektedir. 2018 yılında Abbas, Hamas'ın ezici çoğunlukla yönettiği Yasama Meclisi'ni feshetti. Geçen yılın sonunda bir başkanlık kararnamesi yayınlayarak, Filistin Yönetimi Başkanı'nın herhangi bir nedenle görevini yapamaz hale gelmesi durumunda, yerine mevcut Ulusal Konsey Başkanı Ruhi Fattuh'un geçeceğini belirtti.



Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
TT

Libya, Doğu Akdeniz sularında ‘egemenlik haklarını’ koruyor

Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)
Libya'daki Ras Lanuf petrol sahası (Şarku’l Avsat)

Yunanistan'ın Girit'in güneyinde petrol arama duyurusunu ‘egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendiren Libya, ‘kendi sınırları içerisinde olduğu için Doğu Akdeniz'deki kaynakları üzerindeki egemenlik haklarını’ yineledi.

Yunanistan'ın 19 Haziran'da Girit Adası’nın güneyinde petrol arama ihaleleri açacağını duyurması, Abdulhamid Dibeybe ve Usame Hammad başkanlığındaki batı ve doğu Libya hükümetlerini kızdırdı. Her iki hükümette bu adımı ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi.

Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) dün yaptığı açıklamada, ‘Doğu Akdeniz de dâhil olmak üzere hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve geliştirilmesinde Libya'nın egemenlik haklarını ve ulusal çıkarlarını korumak için arama programlarını uygulama konusundaki kesin kararlılığını’ yineledi.

Doğu Akdeniz'de petrol arama konusu, Avrupa Birliği'nin (AB) geçtiğimiz hafta eski Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile 2019 yılında Akdeniz'deki yetki alanlarının sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptından bahsederek kriz hattına girmesinin ardından daha da hararetlendi.

THYUI8
Libya'nın Türkiye ile yaptığı eski UMH anlaşması, Yunanistan'ın kıta sahanlığının bir parçası olarak gördüğü alanlarda Ankara ve Trablus'a ortak petrol arama hakkı veriyordu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Trablus yetkilileri Ankara ile ‘ortaklık’ konusunda yorum yapmayı reddederek, ‘önceden mutabakat olmaksızın bu bölgelerde herhangi bir keşif çalışmasına tam çekince ve itirazlarını kaydettiklerini’ ve ‘tek taraflı çözümlerin sadece daha fazla gerginliğe yol açtığını’ söylediler.

AB'nin Yunanistan yanlısı tepkisine doğrudan değinmeyen NOC, ‘deniz sınırları ve enerji iş birliğine ilişkin son yansımalar ışığında, Libya tarafından imzalanan tüm anlaşmaların ve ortaklıkların uluslararası hukuk ilkelerine dayandığını ve halkın uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiğini’ vurguladı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac arasında deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptı konusunda AB'nin tutumu reddedilerek, söz konusu anlaşmanın ‘uluslararası hukuka tamamen uygun’ olduğu ifade edildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli perşembe günü Brüksel'de düzenlenen AB liderler zirvesinin sonuç bildirisini yorumladı. Keçeli, deniz sınırlarının belirlenmesi gibi hukuki ve teknik boyutları olan hassas bir konuda AB'nin tutumunu ‘önyargılı ve siyasi motivasyonlu’ olarak nitelendirdi ve bunun ‘bölgesel barış ve istikrara hizmet etmediğini’ söyledi.

Atina'nın ‘Girit'in güneyinde petrol arama ihaleleri açtığını’ duyurmasının ardından Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Dışişleri Bakanlığı, Yunan makamlarının ‘tartışmalı’ deniz alanlarında attığı ‘tek taraflı adımlar’ nedeniyle Yunanistan'ın Libya Büyükelçisi Nikolaos Garielinis’i bakanlığa çağırdı.

Libya'nın doğusundaki Usame Hammad hükümeti Yunanistan'ın bu hamlesine ‘şaşırdığını ve kınadığını’ ifade ederek, Libya'nın ‘deniz alanlarındaki tüm haklarına bağlılığını ve bunları tüm meşru yollarla savunmaya hazır olduğunu’ vurguladı.

Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Dışişleri Bakanı Abdulhadi el-Huveyc cuma günü, Yunanistan Başkonsolosu Agapios Kalognomis ile Bingazi'deki deniz sınırı krizini görüştü. Bakan, Libya hükümetinin deniz sınırlarının belirlenmesi ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerle ilgili konulardaki tutumunu ‘ulusal egemenliğe saygı ve Libya'nın karşılıklı anlayışı teşvik etme isteği çerçevesinde’ açıkladı.

Bu endişeler karşısında Libyalı ekonomist Muhammed Ahmed, ülkesinin yetkililerini ‘deniz kaynakları üzerindeki ulusal haklarını güvence altına almak için daha fazla diplomatik çaba göstermeye’ çağırdı. Ahmed Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Libya devletinin ‘geçmişte Tunus ve Malta ile deneyimleri olduğunu ve NOC, Dışişleri Bakanlığı ve uluslararası hukuk firmaları arasındaki koordinasyon yoluyla bu alanda önemli davalar kazandığını; bu çabanın şimdi doğu Libya'da devam etmesi gerektiğini’ ifade etti.

Benzer anlaşmazlıklarda Libyalı yetkililer, ülkenin İtalya'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana uluslararası alanda tanınan deniz sınırlarını savundu ve bu sınırların Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belgelendiğini vurguladı. Öte yandan NOC, mart ayı ortasında ham petrol üretim oranlarının günde bin 370 milyon varilin üzerine çıktığını açıkladı.