Suriye, Güvenlik Konseyi'nden İsrail'e topraklarından çekilmesi konusunda baskı yapması çağrısında bulundu

  Eş Şeybani'nin Birleşmiş Milletler'deki ilk konuşması

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani Güvenlik Konseyi önünde konuşuyor (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani Güvenlik Konseyi önünde konuşuyor (AP)
TT

Suriye, Güvenlik Konseyi'nden İsrail'e topraklarından çekilmesi konusunda baskı yapması çağrısında bulundu

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani Güvenlik Konseyi önünde konuşuyor (AP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani Güvenlik Konseyi önünde konuşuyor (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani dün BM'de yaptığı ilk konuşmasında, Güvenlik Konseyi'ni İsrail'e Suriye topraklarından çekilmesi için “baskı yapmaya” çağırdı.

“Sayın Konseyinizden İsrail'e Suriye'den çekilmesi için baskı yapmasını istiyoruz” diyen eş Şeybani, İsrail'in ülkesine yönelik ‘sürekli’ saldırganlığının ‘elde etmeye çalıştığımız barış ve güvenliği baltaladığını’ söyledi.

Beşşar Esad rejiminin düşmesinin ardından İsrail, 1974'ten bu yana Golan Tepeleri'nde İsrail ve Suriye güçlerini ayıran BM kontrolündeki askerden arındırılmış bölgeye asker konuşlandırdı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre eş Şeybani, “Suriye'nin İsrail de dâhil olmak üzere bölge ve dünyadaki hiçbir ülkeye tehdit oluşturmayacağına dair taahhüdümüzü defalarca beyan ettik” dedi. Şeybani,“İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırıları (...) sadece uluslararası hukukun ve Suriye'nin egemenliğinin açık bir ihlali değil, aynı zamanda bölgesel istikrara yönelik doğrudan bir tehdittir” ifadelerini kullandı.

Şeybani konuşmasına, “Devam eden saldırganlık yeniden inşa çabalarımızı istikrarsızlaştırmakta ve elde etmeye çalıştığımız barış ve güvenliği baltalamaktadır” şeklinde devam etti.

Eş Şeybani ayrıca eski rejime uygulanan tüm yaptırımların kaldırılması çağrısında bulunarak, bunun “Suriye'yi karanlık geçmişiyle bilinen bir ülkeden barış, refah ve uluslararası ekonomide aktif ve güçlü bir ortağa dönüştürmede belirleyici bir adım olabileceğini” ifade etti.

BM, Suriyelilerin yüzde 90'ının yoksulluk sınırının altında yaşadığını belirtiyor.

Eş Şeybani son olarak dün sabah ülkesinin yeni bayrağının 192 üye ülkenin bayraklarıyla birlikte New York'taki Birleşmiş Milletler merkezinde göndere çekilmesiyle Suriye için “tarihi bir günü” selamladı.

“Bu bayrak sadece bir sembol değil, acılardan doğan yeni bir varoluşun, dirençten doğan bir geleceğin ve yıllar süren acıların ardından bir değişim vaadinin ilanıdır” dedi.

  Eş-Şeybani, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi önünde "Yeni Suriye" bayrağının göndere çekilmesi töreninde (AFP)Eş-Şeybani, dün New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi önünde "Yeni Suriye" bayrağının göndere çekilmesi töreninde (AFP)

BM'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen tarafından yapılan açıklamalar da Suriye Dışişleri Bakanı'nın görüşlerini yansıttı. “Yaptırımların daha da hafifletilmesi” çağrısında bulunan Pedersen, ‘İsrail'in Suriye'nin toprak egemenliğini ihlal etmesini’ kınadı ve İsrail'i ‘haksız saldırgan bir yaklaşım’ benimsemekle suçladı.

Pedersen ayrıca önceki rejimin düşmesinden dört ay sonra siyasi geçiş sürecinin kırılganlığına ilişkin endişelerini dile getirdi. “Geçiş süreci bir dönüm noktasında” diyen Pedersen, sürecin başarılı olması için “daha fazla siyasi kapsayıcılık ve daha fazla ekonomik hareketlilik” çağrısında bulundu.

İki hafta önce Şam'ı ziyaret eden BM yetkilisi, Suriye'nin Alevi toplumunun endişelerinin yarattığı “acil zorluğa” dikkat çekti.

Suriye medyasında yer alan haberlere göre, Suriye sahili geçtiğimiz ay, 6-8 Mart tarihleri arasında büyük çoğunluğu Alevi olmak üzere yüzlerce kişinin ölümüne neden olan kanlı olaylara sahne oldu.



İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

TT

İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

“Hayfa'da iyi bir ailenin evini temizlemek için işe geldik ama eve yaklaştığımızda sirenler çalmaya başladı. İnsanlar halk sığınağına koştu, biz de koştuk. Ancak oraya vardığımızda kapıyı kapattılar ve bu sığınağın sadece mahalle sakinlerinin kullanımı için olduğunu söyleyerek içeri girmemizi engellediler. Biz de büyük bir korku içinde dışarıda kaldık ve patlama seslerini duyduğumuzda dehşete kapıldık.” Tamra kentinden bir Arap temizlikçi dün İsrail medyasına maruz kaldıklarını bu sözlerle anlattı.

İş arkadaşı da aynı ifadeleri doğrulayarak şunları söyledi: “Uzun yıllardır büyük bir evde çalışıyoruz ve ev sahipleri bize iyi davranıyor. Ancak bu ırkçılık karşısında şok olduk. Ev sahibi polisi aradı ve ona komşularının yasaları çiğnediğini söylediler. Bu ırkçıların nasıl davrandığını anladığında şok oldu. Yasalara göre her halk sığınağının, aynı mahalleden olsun ya da olmasın, İsrail'deki her insan için bir barınma yeri olduğunu, bunun önemli olmadığını söyledi.”

Bu iki kadının bilmediği şey, maruz kaldıkları şeyin münferit bir vaka olmadığı, İran füzelerinin on gün önce düşmeye başlamasından bu yana İsrail'de bin 200'den fazla benzer olayın meydana geldiği ve polise şikâyette bulunulduğuydu.

jıop
Hayfa'da sirenler çalarken bir sığınağa sığınan İsrailliler, 16 Haziran (AFP)

İsrail merkezli insan hakları kuruluşu Sivil Haklar Derneği'ne göre, savaş sırasında yayınlanan resmi belediye verileri bu olgunun artmakta olduğunu gösteriyor.

Bu olgunun bir parçası olarak, ‘nüfusun yüzde 12'sinin Arap olduğu Hayfa kentinde 175 vaka kaydedilirken, Arap nüfusun yüzde 7 olduğu Tel Aviv-Yafa'da 178, Arap nüfusun yüzde 40 olduğu Kudüs'te ise 600'den fazla vaka kaydedildi.’

Bariz ırk ayrımcılığı

İsrail'de sığınakların inşasının, hükümetin ve çeşitli bakanlıklarının sorumlu olduğu bariz bir ırk ayrımcılığı politikası içerdiği biliniyor. En büyük Arap şehri olan ve 80 binden fazla nüfusa sahip Nasıra'da, son savaşların hepsinde füze bombardımanına maruz kalmasına rağmen, bir tane bile halk sığınağı bulunmuyor.

İran'a karşı savaşın üçüncü gününde, yedi kilogram patlayıcı taşıyan bir İran insansız hava aracı (İHA) Nasıra'da Schneller mahallesinin kalbine düştü. Mucizevi bir şekilde patlamadı.

Patlayıcı uzmanları İHA’yı kontrollü bir şekilde patlatana kadar mahalle sakinleri tahliye edildi. Bununla birlikte, hemen yanında ve arazisi üzerinde inşa edilen Yahudi kasabası Nof Hagalil'de 25 halka açık sığınak bulunuyor.

dfgthy
Tel Aviv'de sirenler çalarken bir sığınağa yönelen İsrailliler, 19 Haziran (AP)

Savaşın ikinci gününde aynı aileden dört kişinin İran füzesiyle öldürüldüğü 40 bin nüfuslu Arap şehri Tamra'da sadece bir halk sığınağı bulunurken, bin 100 Yahudi'nin yaşadığı komşu kasaba Mitzpe Aviv'in sınırları içinde 13 halk sığınağı var.

Demokratik Cephe ve Arap Değişim Hareketi lideri Knesset üyesi Eymen Avde, iki gün önce X platformunda yaptığı paylaşımda, ‘siren çalındığı sırada korunaklı bir yere girişin engellenmesini suç sayan ve para cezasıyla cezalandırılacak bir yasa tasarısı’ sunacağını söyledi.

Kan 11 televizyonu dün yayınladığı bir haberde, ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi olgusunu ortaya koydu. Şarku’l Avsat’ın Kan 11 televizyonundan aktardığı habere göre İsrail'de ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi gibi bir durum söz konusu. Bazı bölgelerde Yahudi vatandaşların da mahalle dışından geldikleri için sığınaklara girmelerine izin verilmiyor.

Bat Yam kentinde yaşayan Shuval Fuchs, komşu binada oturdukları için Yahudi vatandaşların kendisi ve beş Yahudi kadının sığınağa girmesini engellediğini anlattı. Fuchs, “Burada ulusal dayanışmadan bahsediyorlar. Bu bir yalan. Bencillik burada gelişiyor ve Araplara karşı var olan ırkçılığa katılıyor. Ben yedek kuvvetlerde askerim. Gazze Şeridi'nde görev yaptım. Ama bu bana yardımcı olmadı. Benim ve kadınların içeri girmesini engellediler ve biz de aşırı korku içinde dışarıda kaldık” şeklinde konuştu.