Hizbullah, İsrail'in güney banliyölerine düzenlediği saldırının ‘siyasi bir saldırı’ olduğunu söyledi

İsrail ordusu son bir ay içinde Lübnan'da 50'den fazla ‘terörist hedefin’ bombalandığını duyurdu

İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği hava saldırısının ardından alevler yükseliyor, 27 Nisan 2025. (AP)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği hava saldırısının ardından alevler yükseliyor, 27 Nisan 2025. (AP)
TT

Hizbullah, İsrail'in güney banliyölerine düzenlediği saldırının ‘siyasi bir saldırı’ olduğunu söyledi

İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği hava saldırısının ardından alevler yükseliyor, 27 Nisan 2025. (AP)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği hava saldırısının ardından alevler yükseliyor, 27 Nisan 2025. (AP)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım dün yaptığı açıklamada, İsrail'in pazar günü Beyrut'un güney banliyölerini hedef alan saldırısının ‘gerekçesi olmayan siyasi bir saldırı’ olduğunu söyledi. Kasım, Lübnan devletini bu tür saldırıları durdurmak için daha fazla ‘baskı’ yapmaya çağırdı. Kasım'ın bu tutumu, İsrail'in ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana Beyrut'un güney banliyölerine düzenlediği üçüncü saldırının ardından Lübnan'ın anlaşmanın iki garantörü olan ABD ve Fransa'dan İsrail’i saldırılarını durdurmaya ‘zorlamalarını’ istemesinin ardından geldi.

İsrail, pazar günü hedef aldığı bölgenin İran destekli grup için ‘hassas füzeler’ içeren bir silah deposu olduğunu belirtti. Hizbullah'ın Al-Manar televizyonunda yayınlanan konuşmasında Kasım, “Dün Beyrut'un güney banliyölerine bir saldırı oldu. Bu saldırı hayali bile olsa herhangi bir gerekçeden yoksundur” ifadelerini kullandı.

 Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, televizyonda yaptığı bir konuşma sırasında (videodan ekran görüntüsü)Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, televizyonda yaptığı bir konuşma sırasında (videodan ekran görüntüsü)

“Bu siyasi bir saldırıdır, bu kuralları değiştirmek için yapılan bir saldırıdır. Bu, Lübnan'a ve direnişine baskı yapabileceklerini ve istedikleri hedeflere ulaşabileceklerini düşündükleri bazı kuralları koymaya yönelik bir saldırıdır” dedi. Kasım, söz konusu saldırının ‘ABD tarafından onaylandığını, çünkü İsrail'in ABD'yi bilgilendirdiğini söylediğini’ kaydetti.

İsrail ile Hizbullah arasında yaklaşık bir yıl süren ve Eylül 2024'te açık bir çatışmaya dönüşen karşılıklı bombardımanın ardından 27 Kasım'da ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi. Ancak İsrail, Lübnan'da saldırılar düzenlemeye ve sınır bölgelerinde askeri varlığını sürdürmeye devam ederek, savaş sırasında ağır kayıplar veren Hizbullah'ın yeteneklerini yeniden inşa etmesine izin vermeyeceğini vurguladı.

Kasım konuşmasında “Devlet, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını durdurmak için iki sponsor olan ABD ve Fransa'nın yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM), BM Güvenlik Konseyi ve BM Acil Durum Gücü üzerinde baskı kurarak bunu takip etmekle sorumludur” dedi.

“Devlet baskı uygulamalıdır. Ancak şu ana kadar uyguladığı baskı yumuşak ve basittir, bazı hareketler ve bazı açıklamalardan başka bir şey değildir. Bu kabul edilemez” diyen Kasım, Hizbullah’ın ateşkes anlaşmasının şartlarını uygulamaya kararlı olduğunu vurguladı.

 İsrail'in hava saldırısı düzenlediği yerin yakınındaki caddede yürüyen Lübnanlı bir kadın (Reuters)İsrail'in hava saldırısı düzenlediği yerin yakınındaki caddede yürüyen Lübnanlı bir kadın (Reuters)

Lübnan devletini ‘günlük olarak daha fazla hareket etmeye’ çağıran Kasım, “P5+1 ülkelerinin büyükelçilerini çağırın ve BM Güvenlik Konseyi'ne şikayetlerinizi iletin. ABD Büyükelçisi’ni her zaman çağırın, çünkü o düzgün çalışmıyor, İsrail'in yanında yer alıyor ve sponsorluk rolünü yerine getirmiyor. Daha geniş ve daha büyük bir diplomatik yolla hareket edin. ABD'ye baskı yapın ve saldırganlığı durdurmadan Lübnan'ın yükselemeyeceğini anlamasını sağlayın” şeklinde konuştu.

Lübnan ve İsrail'in yanı sıra ABD, Fransa ve BM'den oluşan beş üyeli bir komite ateşkes anlaşmasını izliyor. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre anlaşma, ordu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'nün (UNIFIL) İsrail sınırı yakınlarındaki konuşlanmalarını güçlendirmesi karşılığında Hizbullah savaşçılarının Güney Lübnan'daki Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden çekilmesini ve askeri yapılarını dağıtmasını öngörüyor.

Lübnan, uluslararası topluma İsrail'e saldırılarını durdurması ve anlaşma uyarınca çekilmesi için tanınan sürenin dolmasının ardından kuvvetlerini tuttuğu ülkenin güneyindeki beş tepeden çekilmesi için baskı yapması çağrısında bulunuyor. Lübnan şartlara bağlılığını yinelerken, İsrail'i şartlara uymamakla suçluyor.

50'den fazla ‘terörist hedef’

İsrail ordusu, son bir ay içinde Lübnan genelinde 50'den fazla ‘terörist hedefe’ saldırı düzenlediğini açıkladı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee X platformunda yaptığı açıklamada, ordunun saldırılarının ‘İsrail ile Lübnan arasındaki anlaşmaların ihlal edilmesinin ardından gerçekleştirildiğini ve bunun İsrail devleti ve vatandaşlarına tehdit oluşturduğunu’ söyledi.

Adraee'ye göre İsrail ordusu dün Beyrut'un güney banliyölerine saldırdı ve Hizbullah'a ait hassas füzelerin depolandığı bir altyapı tesisini imha etti.

Adraee, Beyrut'un güney banliyösünde hassas füzelerin depolanması için kullanılan altyapı tesisinin hedef alınmasına ait olduğunu söylediği görüntüleri de yayınladı.



Reuters: Suriye’de Aleviler silah zoruyla tahliye ediliyor

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
TT

Reuters: Suriye’de Aleviler silah zoruyla tahliye ediliyor

HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)
HTŞ öncülüğündeki isyancılar, Suriye'yi ele geçirirken Esad'ın posterlerini parçalamıştı (AFP)

Suriye'de Aleviler, silah zoruyla evlerinden çıkarıldığını söylüyor.

Reuters'ın haberinde, Heyetu Tahriru'ş Şam'ın (HTŞ) aralıkta yönetimi ele geçirmesinden bu yana yüzlerce Alevinin, güvenlik güçleri tarafından Şam'daki evlerinden zorla çıkarıldığı savunuluyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan iki hükümet yetkilisi, Şam'da çoğunluğu Alevi olmak üzere binlerce kişinin evlerinden atıldığını belirtiyor.

Yetkililer, bu kişilerin çoğunun kamudaki görevleri dolayısıyla devlet tarafından tahsis edilen konutlarda oturduğunu, artık çalışmadıkları için buralarda kalma haklarını kaybettiğini söylüyor.

Şam'ın bir banliyösünde yaşayan ve adının gizli tutulmasını isteyen Alevi bir belediye başkanı, martta 2 bin aileden 250'sinin tahliye edildiğini belirtiyor.

Belediye başkanı, Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından HTŞ tarafından kurulan Genel Güvenlik Servisi'nden (GSS) bir yetkiliyle yaptığı görüşmeyi de anlatıyor. Telefon görüşmesinde, GSS yetkilisinin belediye başkanından bir aile için boş ev bulmasını talep ettiği, kiralık daire olmadığı yanıtını alınca da ona Alevilerden birini evden çıkarmasını söylediği savunuluyor.

Üç üst düzey GSS yetkilisi, Esad rejimiyle bağlantılı olduğu düşünülen kişilere ait mülkleri yönetmek için iki komite kurulduğunu belirtiyor. Komitelerden birinin el koyma işlemlerini, diğerininse şikayetleri değerlendirmeyi üstlendiği aktarılıyor. 

Haberde, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara'nın, tahliyelerden ne ölçüde haberdar olduğuna ya da komiteleri denetleyip denetlemediğine ilişkin net bilgi bulunmadığı yazılıyor.

Şam'ın Alevi mahallelerinden Dahyet el-Esad'da yaşayan 4 çocuk annesi Üm Hüseyin, ocak ayında evine gelen maskeli ve silahlı iki kişinin GSS mensubu olduğunu söylediğini ve mülkü boşaltmaları için kendilerine sadece iki dakika süre tanındığını öne sürüyor.

"Bu evde 22 yıldır yaşıyoruz, tüm birikimimizi buraya yatırdık. Başka yerde kiraya çıkamayız" diyen Hüseyin, ertesi gün dükkanlarına da aynı kişilerce el konduğunu savunuyor.

Alevi Suriyelilerden Refa Mahmud da 20 Şubat'ta 7 silahlı kişinin evine gelerek, 15 yıl önce satın aldıkları mülkü boşaltmamaları halinde kendisini ve ailesini öldürmekle tehdit ettiğini ileri sürüyor.

Reuters, düzenlenen baskınlarda Alevi vatandaşların herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zorla evlerinden çıkarıldığını yazıyor.

Suriye'de Alevi nüfusunun yoğun olduğu Lazkiye ve Tartus'ta martta çatışmalar yaşanmıştı. Birleşik Krallık merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü (SOHR), yaklaşık 1600 kişinin Şam destekli milisler tarafından öldürüldüğünü öne sürmüştü. Bunlardan 600'den fazlasının sivillerden oluştuğu aktarılmıştı. Şara, iddiaları reddederek saldırıları Esad rejimi destekçilerinin düzenlediğini ileri sürmüş, olayla ilgili inceleme başlatıldığını ve tüm sorumluların cezalandırılacağını duyurmuştu.

Independent Türkçe, Reuters, Guardian