Şam kırsalındaki silahlı saldırıda 16 güvenlik görevlisi hayatını kaybettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5137949-%C5%9Fam-k%C4%B1rsal%C4%B1ndaki-silahl%C4%B1-sald%C4%B1r%C4%B1da-16-g%C3%BCvenlik-g%C3%B6revlisi-hayat%C4%B1n%C4%B1-kaybetti
Şam kırsalındaki silahlı saldırıda 16 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti
Suriye güvenlik güçleri mensupları Ceramana'daki havaalanına giden yolda konuşlandı. (AFP)
Suriye resmi haber ajansı SANA'ya göre Dürzilerin yaşadığı Şam yakınlarındaki Sahnaya kasabasında dün gece çıkan çatışmalarda en az 16 kişi hayatını kaybetti. SANA, bir Sağlık Bakanlığı kaynağının Sahnaya bölgesinde ‘yasadışı grupların sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef alması’ sonucu ‘11 şehit ve çok sayıda yaralı’ olduğunu söylediğini aktardıktan sonra ölü sayısının arttığını duyurdu.
Suriye İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Savunma Bakanlığı'na bağlı birlikler tarafından desteklenen Genel Güvenlik Dairesi güçlerinin, Şam kırsalındaki Ceramana’nın içinden ve dışından gelen silahlı gruplar arasında çıkan çatışmaları dağıtmak üzere bölgeye gönderildiğini bildirdi.
Bakanlık, aralıklı çatışmaların Hz. Muhammed'e hakaret içeren bir ses kaydının yayılması ve ardından ‘sosyal medyada kışkırtma ve nefret söylemi’ üzerine patlak verdiğini açıkladı.
Benzer olayların tekrarlanmasını önlemek için bölge çevresinde bir güvenlik kordonu oluşturulduğunu belirten Bakanlık, olaylarda güvenlik güçleri de dahil olmak üzere ölen ve yaralananların olduğunu kaydetti.
Şam kırsalında bulunan Ceramana’daki bir kontrol noktası (AP)
Diğer yandan Suriye televizyonu, Genel Güvenlik Dairesi güçlerinin Deyrizor'un doğusundaki Elbukemal bölgesinde Irak ve Suriye arasında bir tünel bulduğunu bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın Suriye televizyonundan aktardığına göre tünel, Suriye topraklarından 500 metre içeride, Elbukemal kırsalındaki el-Hari kasabasında İranlı milislerin eski bir karargahına bağlanıyor. Bu karargâhın ‘neredeyse her gün bilinmeyen kargolar taşıyan araçları kabul ettiği ve etrafında bir güvenlik kordonu oluşturulduğu’ belirtildi.
İsrail, Doğu Kudüs'te bir binayı yıkarak onlarca Filistinliyi yerinden ettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5222180-i%CC%87srail-do%C4%9Fu-kud%C3%BCste-bir-binay%C4%B1-y%C4%B1karak-onlarca-filistinliyi-yerinden-etti
İsrail, Doğu Kudüs'te bir binayı yıkarak onlarca Filistinliyi yerinden etti
Filistinli bir adam, İsrail güçlerinin Doğu Kudüs'teki bir binayı yıkmasını izliyor. (Reuters)
İsrail makamlarına bağlı iş makineleri, bugün Doğu Kudüs’te ruhsatsız inşa edildiği gerekçesiyle dört katlı bir binanın yıkımına başladı. Binada 100’den fazla Filistinlinin yaşadığı belirtilirken, sakinler yıkımı ‘bir felaket’ olarak nitelendirdi. İnsan hakları örgütleri ise bunun 2025 yılı içinde gerçekleştirilen en büyük yıkım olduğunu açıkladı.
Filistin Yönetimi’ne bağlı Kudüs Valiliği, söz konusu yıkımı kınayarak, bunun ‘zorla yerinden etme politikası’ kapsamında değerlendirildiğini bildirdi.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir yakınlarında yer alan Silvan beldesindeki mahalleye, İsrail polisinin oluşturduğu güvenlik kordonu eşliğinde üç iş makinesi girdi. Makineler, aralarında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu 10’dan fazla ailenin yaşadığı binayı yıkmaya başladı.
Binada eşi ve beş çocuğuyla birlikte yaşayan Iyd Şavar, yıkımın ‘tüm sakinler için bir trajedi’ olduğunu söyledi.
Doğu Kudüs'te bir binayı yıkan İsrail buldozerleri (AFP)
Şavar, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Kapıyı biz uyurken kırdılar. Kıyafetlerimizi değiştirmemizi ve sadece gerekli evrak ve belgeleri almamızı istediler, eşyalarımızı çıkarmamıza izin vermediler” dedi. Gidecek bir yeri olmadığını belirten Şavar, yedi kişilik ailesinin araçta kalmak zorunda olduğunu söyledi.
AFP muhabirleri, bina sakinlerinin gözleri önünde üç buldozerin yıkım çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı. Yıkımı izleyen bir kadın, yaşadığı acı ve çaresizlikle “Burası benim yatak odam” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinliler, ciddi bir konut kriziyle karşı karşıya bulunuyor. İsrail’e bağlı belediye, Filistinlilere çok sınırlı sayıda inşaat izni verirken, bu izinlerin nüfus artışıyla uyumlu olmadığı belirtiliyor.
Filistinliler ve insan hakları savunucuları, bu kısıtlamaların demografik büyümeyi dikkate almadığını ve konut yetersizliğine yol açtığını vurguluyor.
Yıkıma katılan İsrail buldozerleri (EPA)
İsrail makamları, Doğu Kudüs ve işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinliler tarafından inşa edilen yapılar için düzenli olarak yıkım operasyonları gerçekleştiriyor.
Filistinliler, Doğu Kudüs’ü gelecekte kurulacak devletlerinin başkenti olarak talep ederken, İsrail kentin tamamını kendi başkenti olarak görüyor.
Doğu Kudüs’te 360 binden fazla Filistinli yaşarken, bölgede yaklaşık 230 bin İsrailli bulunuyor.
Ramallah merkezli Filistin Yönetimi’ne bağlı Kudüs Valiliği, söz konusu yıkımı ‘savaş suçu ve insanlığa karşı suç’ olarak nitelendirdi. Açıklamada, bu uygulamaların, Filistinli vatandaşları zorla yerinden etmeyi ve Kudüs kentini asli sakinlerinden arındırmayı hedefleyen sistematik bir politikanın parçası olduğu ifade edildi.
Doğu Kudüs'te bir binayı yıkan İsrail buldozerleri (Reuters)
İsrailli insan hakları örgütleri Ir Amim ve Bimkom, ortak açıklamalarında, binanın ‘önceden herhangi bir uyarı yapılmaksızın’ yıkılmaya başlandığını bildirdi. Açıklamada, yıkımın, ailelerin avukatları ile Kudüs Belediyesi’nden bir yetkili arasında, ‘binanın statüsünün düzenlenmesine yönelik olası adımların ele alınacağı’ planlı bir toplantıdan sadece saatler önce gerçekleştirildiği vurgulandı.
Örgütlere göre bu yıkım, ‘2025 yılı içinde Kudüs’te gerçekleştirilen en büyük yıkım operasyonu’ niteliğini taşıyor. Açıklamada ayrıca, bu yıl Doğu Kudüs’te yaklaşık 100 ailenin evsiz kaldığı belirtildi.
AFP’nin sorularına yanıt veren İsrail’e bağlı Kudüs Belediyesi ise binanın ‘ruhsatsız inşa edildiğini’ ve yapı hakkında 2014 yılından bu yana geçerli bir yargı kararı bulunduğunu açıkladı. Belediye, binanın üzerinde bulunduğu arazinin ‘eğlence ve spor amaçlı’ olarak sınıflandırıldığını, konut alanı olmadığını da kaydetti.
İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5222044-i%CC%87srail%E2%80%99-irakl%C4%B1-gruplara-ait-ayr%C4%B1nt%C4%B1l%C4%B1-veri-taban%C4%B1-ba%C4%9Fdat%E2%80%99ta-%C5%9Fa%C5%9Fk%C4%B1nl%C4%B1k-yaratt%C4%B1
İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Iraklı yetkililer son günlerde, İsrail tarafından hazırlanmış son derece ayrıntılı bir güvenlik veri tabanını teslim aldı. Batılı bir istihbarat servisi üzerinden iletilen dosya; silahlı Iraklı gruplara ilişkin liderlik yapıları, askerî organizasyonlar, mali ağlar ve bu yapılara bağlı devlet kurumları hakkında geniş bilgiler içeriyor.
Kaynaklar, verilerin hacmi ve doğruluk düzeyinin Iraklı yetkilileri şaşırttığını ve olası bir askerî harekâta yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını aktardı.
Dosyanın teslimi, Irak’a yakın dost bir Arap ülkenin Bağdat’ı uyardığı süreçle eş zamanlı gerçekleşti. Söz konusu ülke, İsrail’in, ABD’nin “yeşil ışık” yaktığı bir askerî operasyon seçeneğini açıkça konuştuğunu iletti. Washington’ın, devlet dışı silahlı yapılara ilişkin sabrının azaldığı belirtiliyor. Bir Iraklı yetkili de, bu mesajların Bağdat’a ulaştığını doğruladı.
Bilgilere göre muhtemel saldırılar; eğitim kampları, füze ve İHA depoları ile bu gruplar ve Haşdi Şabi’ye bağlı finansal ve askerî etki sahibi kurum ve kişileri hedef alacaktı.
Bu gelişmeler, Irak’taki Şii ittifakı “Koordinasyon Çerçevesi” içinde silahın devlet tekelinde toplanması yönünde hızlanan tartışmaları tetikledi. İlk aşamada ağır silahların teslimi ve bazı stratejik üslerin tasfiyesi gibi seçenekler masaya geldi. Ancak uygulamanın kim tarafından yürütüleceği ve güvenlik garantilerinin nasıl sağlanacağı konularında görüş ayrılıkları sürüyor.
Öte yandan, ABD yönetimi güvenlik iş birliğini, silahlı grupların operasyonel kabiliyetlerinin kaldırılmasına dair bağlayıcı bir takvim şartına bağladı.
Bölgesel düzeyde ise NBC News’in haberine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’a İran’ın balistik füze programındaki genişleme risklerini aktaracak ve yeni saldırı seçeneklerini görüşecek.
Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masadahttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5222018-t%C3%BCrk-heyeti-%C5%9Fam%E2%80%99da-sdg%E2%80%99nin-suriye-ordusuna-entegrasyonu-masada
Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare (Arşiv-Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İnrahim Kalın, çalışma ziyareti için Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Heyetin gündeminde, iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Şam yönetimi ile Kürtlerin öncülük ettiği YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye ordusuna entegrasyonu bulunuyor.
Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler’in gerçekleştireceği ziyarette, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile görüşüleceği bildirildi. Görüşmede, 8 Aralık 2024’te Beşşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından yürütülen ilişkilerin genel seyrinin değerlendirileceği belirtildi.
Açıklamada, tarafların ayrıca Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleriyle doğrudan bağlantılı olan ve 10 Mart’ta Şam ile SDG arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasındaki ilerlemeyi ele alacağı ifade edildi.
Dışişleri Bakanı Fidan geçen hafta SDG’ye yönelik açıklamasında, entegrasyon adımlarının yeniden ertelenmesinin “ülkenin ulusal birliğini tehdit edeceğini” söylemiş, anlaşmaya tarafların “sabırlarının tükendiği” mesajını vermişti.
Ankara’nın görüşmelerde ayrıca, İsrail saldırıları nedeniyle Suriye’nin güneyinde oluşan güvenlik risklerini ve Şam yönetiminin yakın zamanda DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona katılımını da gündeme taşıması bekleniyor.
ABD, 13 Aralık’ta Suriye’nin Palmira kentinde düzenlenen ve iki Amerikan askeri ile bir tercümanın hayatını kaybettiği saldırıdan DEAŞ’ı sorumlu tutuyor.
Türk Dışişleri, Ankara-Şam temaslarının amacının, Suriye’de oluşabilecek güvenlik boşluklarını değerlendirmeye çalışan DEAŞ’ın geri dönüşünü engellemek olduğunu vurguladı.
Türkiye, 2016–2019 yılları arasında Suriye’nin kuzeyinde SDG ve DEAŞ’e karşı üç askeri operasyon gerçekleştirmişti. Ankara, SDG’nin sınır hattındaki varlığını ulusal güvenlik tehdidi olarak tanımlıyor.
Şam yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma, SDG’ye bağlı askeri ve sivil kurumların yıl sonuna kadar ulusal yapıya entegre edilmesini öngörüyor. Ancak taraflar arasında yaşanan görüş ayrılıkları sürecin ilerlemesini yavaşlatmış durumda.
Suriye’nin kuzeydoğusunda geniş alanları kontrol eden SDG, yıllar içinde oluşturduğu yerel yönetim modeliyle bölgedeki ekonomik, askeri ve idari kurumları denetliyor. Bölge, ülkenin en büyük petrol ve gaz sahalarını da barındırıyor.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة