Son ses kaydından sonra direniş Abdunnasır sembolizmini yitirdi mi?

Bazıları, İsrail ve Arap iş birliğine dair sözlerinden “şoke” olduklarını söylerken, uzmanlar “bazı Nasırcılar tutumlarını yeniden gözden geçirebilirler, ancak genel olarak fikirlerinden vazgeçmeyeceklerdir” dedi

Cemal Abdunnasır, Muammer Kaddafi ile görüşmesinde İsrail ile bir barış anlaşmasını kabul etme olasılığından bahsetti (AFP)
Cemal Abdunnasır, Muammer Kaddafi ile görüşmesinde İsrail ile bir barış anlaşmasını kabul etme olasılığından bahsetti (AFP)
TT

Son ses kaydından sonra direniş Abdunnasır sembolizmini yitirdi mi?

Cemal Abdunnasır, Muammer Kaddafi ile görüşmesinde İsrail ile bir barış anlaşmasını kabul etme olasılığından bahsetti (AFP)
Cemal Abdunnasır, Muammer Kaddafi ile görüşmesinde İsrail ile bir barış anlaşmasını kabul etme olasılığından bahsetti (AFP)

İbrahim Mustafa

Arap milliyetçiliği denildiğinde akla hep Mısır'ın merhum Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır gelir. Arap halklarının zihninde onun imajı İsrail'e karşı direnişin bir simgesi olarak yerleşmiştir. Ancak son dönemde ortaya çıkan Abdunnasır'ın ses kaydı, Mısır cumhurbaşkanının iktidarda olduğu yıllarda sıklıkla vurguladığı ve ölümünün üzerinden 55 yıl geçmesine rağmen aynı şekilde kalan bu imge ve sembolizm konusundaki tartışmaların kapısını açtı.

Abdunnasır'ın eski Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi ile görüşmesinde, İsrail’le “barışçıl bir çözümü” kabul etme olasılığı ve İsrail'in Arap ordularına karşı askeri üstünlüğü hakkında söyledikleri, esasen son aylarda silahlı direniş, Gazze'de yaklaşık 52 bin Filistinlinin ölümü ve zorla göç ettirme tehdidinin ortaya çıkışında, 7 Ekim saldırısında Hamas’ın yaptıklarının ne kadar sorumlu olduğu ile ilgili hararetli tartışmalarla örtüşüyor.

İsrail ile barışçıl çözüm ve ilişkilerin normalleşmesi olasılığına ilişkin süregelen tartışmalar ise Abdunnasır'ın “rasyonel” olarak tanımlanan açıklamalarının ortaya çıkışıyla altüst oldu. Dahası sosyal medyada bazı yorumcular, merhum Mısır cumhurbaşkanının sözlerinde halefi olan, bugün bile Nasırcıların eleştirilerinin hedefi olmaya devam eden Enver Sedat'ın imzalamak için çabaladığı “barış anlaşmasının siyasi çerçevesini” gördüler.

Kayıtla ilgili aydınlar arasında başlayan entelektüel tartışma, sosyal medyaya ve geniş kitlelere yayıldı. Birçok yorumda, Abdunnasır'ın, Kaddafi'nin “İsrail'e karşı hızla bir savaşa girişme” yönündeki baskısını kabul etmemesi karşısında bir tür “şok yaşadıkları” ifadeleri kullanıldı. Bazıları da “Arapçılığın Lideri”nin kolektif Arap eylemi görüntüsünden memnun olmamasına ve o dönemdeki Arap rejimleri ile ilgili duyduğu hayal kırıklığına şaşırdılar. Zira bazıları Nasırcı politikacıların “Nasır'dan daha Nasırcı” olduklarını düşünüyordu.

Ateşli konuşmalarından Kaddafi ile kişisel görüşmesine kadar Abdunnasır'ın, İsrail konusundaki tutumunun doğruluğuna ilişkin sorular karşısında, bazıları Mısır cumhurbaşkanının sözlerini tarihsel bağlamı içinde yorumlamaya çalıştı. Bu dönemde Abdunnasır, Mısır ile İsrail arasında geçici ateşkese yönelik Amerikalı temsilci Rogers’ın girişimini onaylamıştı. Böylece İsrail'in Mısır şehirlerine yönelik tekrarlanan saldırılarını önlemek amacıyla, Süveyş Kanalı'nın batı cephesi boyunca inşa edilecek füze duvarını tamamlamak için zaman kazanmaya çalışıyordu.

Galip gelen duygu

Mısırlı Milletvekili Ziyaeddin Davud, Abdunnasır'ın Arapçı ve liberal tutumlarının bilindiğini ve bunun bedelini Mısır ordusunun savaşlarda ve kanlı saldırılarda ödediğini düşünüyor. Kayıtta geçenlerin “sözcüklerin dağarcığına değil, anlamlarına bakarak” anlaşılacağını belirtiyor.

Kendini “modern bir Nasırcı” olarak tanımlayan ve Cemal Abdunnasır'ı bir tanrı ya da teorisyen olarak değil, ulusal kurtuluş projesi için bir model olarak gören Davud, Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre “Nasır'ın konuşması tarihsel bağlamından ayrı düşünülemez” değerlendirmesinde bulundu. Davud, “İnsanlar kayıtta söylenenleri kendi duygularına ve önyargılarına göre anladılar, bu yüzden Abdunnasır'dan nefret edenler kaydı, ondan geriye kalanları yok etmek için bir araç olarak gördüler” dedi.

Mısırlı milletvekili, Abdunnasır'ın direniş ve Arapçılık ikonu olarak imajının çarpıtılması veya lekelenmesi ihtimaline ilişkin “Kayıt, konuşmanın bazı noktalarını söylendiği bağlamın dışına çıkararak, Abdunnasır’dan öç almaya çalışanların işine yarıyor” diye açıkladı. Ardından “Bu ideolojiye bağlı örgütlerin şu anki zayıflığı sebebiyle Nasırcı düşünceye bağlı olanların bir kısmı, sosyal medyadaki paylaşımlarıyla merhum Mısır cumhurbaşkanının konuşmasını bağlamında açıklığa kavuşturmaya katkıda bulunuyorlar” diye ekledi.

Sınırlı etki

Kaddafi ile yaptığı görüşmede, Abdunnasır'ın, özellikle hava ve kara kuvvetleri bakımından İsrail'in askeri üstünlüğü göz önüne alındığında, İsrail ile karşı karşıya gelinmesi halinde 1948’dekii Nekbe'nin tekrarlanması tehlikesine ilişkin uyarısı da yer aldı. İsrail'in Gazze'deki savaşı sona erdirme karşılığında Hamas'ın silahsızlandırılmasını talep etmesi, silahlı direnişin etkinliği konusundaki tartışmaları alevlendirdi.

Kahire Üniversitesi’nden siyaset bilimci İkram Bedreddin, ses kaydının yayımlanma zamanlamasının tuhaf olduğunu söyledi ve “bunun, direnişin silahlarını ve Filistin meselesine bakış açısını etkilemeye çalışan bazı kişilerin girişimleri olduğu dışında bir açıklaması olmadığını” belirtti.

Bedreddin, ses kaydında söylenenlerin Cemal Abdunnasır'ın direniş savaşçısı imajını sınırlı bir şekilde etkilemiş olabileceğini düşünüyor. Silahlı direnişin devam etmesinin, kendi bakış açısına göre, özellikle Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir savaşın imkânsızlığı, uluslararası toplumun eylemsizliği ve Tel Aviv'e karşı caydırıcı bir tavrın yokluğu göz önüne alındığında, Filistin sorunundan geriye kalanları temsil ettiğine işaret ediyor. Ayrıca, kayıtların yayınlanması sonucunda Nasırcı düşüncenin bazı taraftarlarının tutumlarını yeniden gözden geçirebileceklerine, ancak Nasırcı düşüncenin genel ilkelerinden vazgeçmeyeceklerine inanıyor.

Abdulhakim Cemal Abdunnasır, ses kaydını yayınlayan YouTube'daki “Nasser TV”kanalının sahibi olduğunu duyurmuştu. Yerel basına konuşan Abdunnasır, kaydın yayınlanmasından kimlerin yararlandığına dair soruya, bundan tek yararlanan “yalın gerçek”tir dedi. Bu arada merhum cumhurbaşkanının kızı Hüda Abdunnasır, basına yaptığı açıklamada, babasının “hayatı boyunca savunduğu Arap milliyetçiliği projesinin ön saflarında yer alan” Filistin davasına desteğini hiçbir zaman esirgemediğini açıkladı.

Yanlış yaklaşım

Kahire Üniversitesi'nde siyaset bilimi uzmanı olan Hasan Salama, Nasır'ın açıklamalarının siyasi olarak kullanılmasını, “aşırı abartılı ve Arap dünyasında kabul gören bir Arap başkanının imajını çarpıtma girişimi” olarak değerlendirdi. The Independent Arabia'ya konuşan Selame, “Mevcut durumu tanımlamak için 55 yıl önce gerçekleşen bir konuşma hatırlatılamaz” dedi.

Salama, bunun “farklı koşullar ve veriler göz önüne alındığında bilimsel olarak yanlış bir yaklaşım” olduğunu düşünüyor. Kaydın “o zamanki tarih ve politik bağlam” içinde anlaşılması gerektiğinin altını çiziyor. Abdunnasır'ın konuşmasının direniş fikrine veya Hamas'ın silahına bir atıf olarak kullanılmasını reddediyor.

Direniş ve silah tartışmalarına gelince, siyaset bilimi uzmanı, işgalin devam etmesinin silahların varlığına gerekçe sağladığını belirtti. Uluslararası hukukun işgalciye karşı silahlı direnişi desteklediğini vurguladı. Direniş silahı ilkesine karşı çıkan bazı tarafların, sosyal medya aracılığıyla belirli bir bağlamda anlaşılmasını sağlamaya yoğunlaşarak, son ses kaydını, kamuoyunu kendi lehlerine yönlendirmek amacıyla kullanıyor olabilecekleri ihtimalini de dışlamadı.

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.


Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü, SDG güçlerinin Suriye Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi çağrısında bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Suriye güvenlik güçleri saldırının ardından Palmira kentinde nitelikli ve kararlı bir operasyon gerçekleştirdi, (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Uluslararası koalisyonun eski sözcüsü Albay Myles Caggins, Palmira'daki ortak Suriye-Amerikan devriyesine yapılan saldırının sürpriz olduğunu belirterek, Washington'un Suriye ile uzun vadeli güvenlik ilişkileri kurmak istediğini kaydetti.

Suriye devlet televizyonunda yayınlanan açıklamalarında Caggins, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye güvenlik güçlerini DEAŞ’a karşı mücadelede destekleme konusunda özel ve devam eden bir misyonu var ve bu, Suriye hükümetiyle iş birliği içinde yapılacak” dedi. Caggins, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Savunma Bakanlığı ile bütünleştirilmesinin gerekliliğini de vurguladı.

Ayrıca, “Amerikan mevzilerine sık sık saldırılar düzenleniyor ve İran milisleri, güçlerimizin bulunduğu bölgelerde gerilim yaratmaya çalışıyor ve çalışmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

Amerikalı yetkili, Suriye Devlet Başkanı Ahmed elş-Şara'nın bölgede barışa yönelik önemli çalışmalar yaptığını ve Suriye-Amerika ilişkilerinin güçlü olduğunu, ekonomiyi ve refahı güçlendirmenin terörizmle mücadelede önemli bir unsur olduğunu açıkladı.

Şam, cumartesi günü Suriye'nin merkezindeki Palmira kenti yakınlarında ABD-Suriye ortak askeri heyetine yönelik düzenlenen ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercümanları) öldüğü, birçok personelin ise yaralandığı silahlı saldırıyı "terör saldırısı" olarak kınadı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Suriye, Palmira yakınlarında Suriye-ABD ortak terörle mücadele devriyesini hedef alan terör saldırısını şiddetle kınıyor" dedi. Şeybani, sözlerine şöyle devam etti: "Kurbanların ailelerine, Amerikan hükümetine ve halkına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifa temenni ediyoruz."