Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Hamas ile Lübnan otoritesi arasındaki ilişki iç savaştan bu yana görülmemiş bir noktada. Mart ayında İsrail'e roket fırlatmasının ardından Lübnan Yüksek Savunma Konseyi'nin Cuma günü hareketin adını anarak Lübnan topraklarını ülkenin “ulusal güvenliğine zarar verecek eylemler” için kullanmaması konusunda uyarıda bulunması, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bu ayın 21'inde Beyrut'a yapması beklenen ziyareti sırasında akıbetine karar verilmesi beklenen Lübnan'daki Filistin silahları meselesine yaklaşımda önemli bir gelişme teşkil ediyor.

Lübnan'daki Hamas liderleri Yüksek Savunma Konseyi'nin duyurusu hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, Şark'l Avsat'a konuşan kaynaklar hareketin liderliği tarafından daha sonra bir açıklama yapılacağını söyledi.

Lübnan ordusu geçen ay yaptığı açıklamada 22 ve 28 Mart 2025 tarihlerinde işgal altındaki Filistin topraklarına yönelik iki roket fırlatma operasyonu gerçekleştiren, aralarında Lübnanlı ve Filistinlilerin de bulunduğu grubun tespit edildiğini duyurmuş, bunun sonucunda bazı grup üyelerinin tutuklandığını ve iki operasyonda kullanılan mekanizma ve ekipmanların ele geçirildiğini kaydetmişti. Daha sonra AFP'ye konuşan bir güvenlik kaynağı da Lübnan ordu istihbaratının ikisi Filistinli, biri Lübnanlı olmak üzere Hamas mensubu üç kişiyi tutukladığını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın kısa süre önce üst düzey bir Lübnanlı kaynaktan aktardığına göre Lübnanlı yetkililer Hamas'tan roket saldırısına karıştıkları gerekçesiyle aranan diğer kişileri de teslim etmesini isteyecek.

Hamas'ın Katar kararı

Siyasi yazar Kasım Kassir Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte Yüksek Savunma Konseyi'nin tutumunun Lübnan'ı bir çatışma arenasına dönüştürmeyi reddeden resmi tutumla uyumlu olduğunu ve son gelişmelerden sonra bunun Lübnan'ın çıkarına olduğunu belirterek edindiğimiz bilgilere göre Hamas Lübnan'ın güvenliğine önem veriyor ve Lübnan'ın güvenliğine zarar vermeyi reddetiğini belirtti. Bir soruya cevaben Kassir, “Hamas'ın kararının şu anda liderliğinin bulunduğu Katar'da olduğunu” açıkladı.

Sınırlı seçenekler

Hamas'ın Lübnan'daki mevcut durumunu yakından izleyenler, örgütün kuşatıldığı ve çok sınırlı seçeneklere sahip olduğu, Lübnan devletinin kendisinden silahlarını teslim etmesini istemeye kadar varan taleplerine yanıt vermekten başka çaresi olmadığı konusunda hemfikir.

Filistinli bir araştırmacı olan Tatweer Studies Center direktörü Hişam Dabsi Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmelerde bulundu: “Yüksek Savunma Konseyi'nin kararları, Lübnan topraklarındaki Filistin silahlarının dosyasını açmayı amaçladığı için doğru yönde atılmış bir adımdır. Karar bir uyarı ve yargı denetimi içermekle birlikte, Filistinli olsun ya da olmasın, Hamas olsun ya da olmasın, herhangi bir tarafın yasalar dışında yürüttüğü herhangi bir askeri faaliyete karşı kesin bir siyasi duruş da taşımaktadır. Dolayısıyla bu adımın herkesi sorumluluklarının önüne koyduğuna ve Hamas'ın Ayn el-Hilve kampında arananların teslim edilmesi konusunda işbirliği yapması gerektiğini vurguladığına inanıyorum.

Bu gerçekleşmediği takdirde sürecin katı bir güvenlik ve yargı yoluna gireceğine şüphe yoktur.”

“Hamas önümüzdeki günlerde Lübnan meşruiyetinin egemenliğine bağlılığı ve Lübnan devleti ve kurumlarıyla işbirliği yapma konusundaki iyi niyetinin bir göstergesi olarak aranan kişileri teslim edip etmeyeceği ya da bundan kaçınmaya devam edip etmeyeceği konusunda bir sınavla karşı karşıya” diyen Dabsi, ”Hareketin önünde çok fazla seçenek yok, ya kendisini Lübnan meşruiyetine karşı çıkma ve isyan etme kategorisine sokacak ki bu da Ya kendisini Lübnan'ın meşruiyetine itiraz ve isyan kategorisine sokar ki bu çok maliyetli bir seçenektir ya da pozisyonunu yeniden gözden geçirir ve Lübnan devletinin taleplerine yanıt verir ki bu benim açımdan en olası seçenektir, özellikle de sağlam olmayan iç durumu ve bu aşamadaki zayıf durumu göz önüne alındığında şu anda tırmandırıcı bir itirazda bulunmak için gerçek bir fırsatı olmadığı için. Ayrıca İran ile çalışmaya devam eden aşırılık yanlısı eğilimler ile bu askeri çıkmazdan kurtulmaya çalışan ve Müslüman Kardeşler'in daha geniş çerçevesi içinde siyasi bir hareket olarak yeniden dönmeyi arzulayan diğer eğilimler arasında ciddi iç bölünmelerden muzdarip.”

Abbas'ın Beyrut'a yapacağı ziyaretin hedefleriyle ilgili olarak Dabsi şunları söyledi: “Yeni dönem, devletin egemenliğini Filistin kampları da dahil olmak üzere tüm topraklara yayma ve Suriye rejiminin Bekaa ve Nameh'teki Filistin askeri varlığının tasfiyesini tamamladıktan sonra kamplardaki silah olgusunu sona erdirmek için Filistin Yönetimi tarafından desteklenen bir Lübnan yol haritası geliştirmeye çalışma gibi tarihi bir görevle karşı karşıya olduğundan, iki meşruiyet arasındaki resmi ilişkilerin uluslararası, bölgesel ve Lübnan'daki gelişmeler ışığında yeniden düzenlenmesinden daha önemli bir hedef yoktur.”

Hamas'ın Lübnan'daki rolünün evrimi

Hamas'ın Lübnan'daki varlığı geçtiğimiz yıllarda medya, siyasi, kültürel, sosyal ve kitlesel faaliyetlerle sınırlı kalırken, hareketin güvenlik ve askeri faaliyetlerdeki yükselişi Aralık 2022'de Kuzey Kulesi kampında meydana gelen patlamadan sonra ortaya çıkmaya başladı; o dönemde patlamanın dizel yakıt deposunda çıkan ve Hamas'a ait bir mühimmat deposuna sıçrayan bir yangından kaynaklandığı bildirilmiş, Hamas ise konuyu yalanlayarak Koronavirüse (COVID-19) karşı koruma sağlayan malzemelerin bulunduğu bir depodaki elektrik kontağından kaynaklandığını söylemişti.

Güney Lübnan'daki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampındaki ortak güvenlik gücü dışında Hamas'ın hiçbir askeri ya da güvenlik operasyonu kaydedilmedi. Ancak El-Aksa Tufanı Operasyonu ve Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampını dönüştürmesiyle durum tamamen tersine döndü. Güney Lübnan, Gazze'ye destek cephesine dönüştü. Bu durum, hareketin askeri kanadı olan Kassam Tugayları ve diğer silahlı grupların, Hizbullah'ın gözetimi ve kontrolü altında kalmasına rağmen, Lübnan topraklarından işgal altındaki Filistin topraklarına askeri operasyonlar düzenlemesine ve roket fırlatmasına yol açtı.

Ekim 2023'ten bu yana hareket, Lübnan'daki üyelerine ve liderlerine yönelik birçok suikasta maruz kalmıştır ve bu suikastlar devam etmektedir. İsrail, Ocak 2024'ün başlarında Beyrut'un güney banliyölerinde hareketin başkan yardımcısı Salih el-Aruri'yi hedef almıştı.



Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynak: Hamas 60 günlük ateşkes önerisinde 3 değişiklik talep etti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynak: Hamas 60 günlük ateşkes önerisinde 3 değişiklik talep etti

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırısının ardından küçük bir çocuğu kucağında taşıyan bir adam (AFP)

Hamas Hareketi’nin 60 günlük ateşkes önerisini kabul etmesi ve dolaylı müzakerelere hazır olduğunu duyurmasıyla Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmeleri yeni bir aşamaya girdi. Öte yandan İsrail'in, şimdiye kadar Gazze Şeridi'nin yüzde 65'ini kontrol altına aldığı bölgelerden çekilme konusunda engeller çıkaracağına dair bazı endişeler hakim.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, ABD’nin Gazze’deki savaş konusunda gösterdiği gayret ve krizin iki tarafının da olumlu tepkisinin ‘olası engelleri aşabileceğini, bunların en önemlilerinin ise geri çekilme ve savaşın sona erdirilmesine dair garantiler olduğunu’ düşünüyor. Uzmanlar, ateşkes anlaşmasının yakında, belki de Başbakan Binyamin Netanyahu'nun pazartesi günü Beyaz Saray'ı ziyaret edip Başkan Donald Trump ile görüşmesinden sonra veya kısa bir süre sonra sonuçlanacağını tahmin ediyorlar.

AlQahera News haber kanalının cuma akşamı kimliğini açıklamadığı Mısırlı kaynaklardan aktardığı bilgilere göre Mısır, tüm taraflar arasında mutabakat sağlayacak nihai bir formüle ulaşmak için çeşitli taraflarla yoğun temaslara başlarken taraflar arasında dolaylı müzakereler yeniden başladı. Hamas arabuluculara son tekliflerine cevabını iletti ve cevabında, kabul edilmesi halinde 60 günlük ateşkes sağlanması için dolaylı müzakerelere kapıyı aralayacağını belirtti.

Müzakerelerin gidişatını yakından takip eden Filistinli bir kaynak, dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Hamas'ın öneriyi kabul ettiğini, ancak bazı değişiklikler talep ettiğini söyledi. Bu değişikliklerin başında savaşın sona erdirilmesi, insani yardımların Gazze Şeridi’ne girişiyle ilgili mekanizmanın yeniden düzenlenmesi ve İsrail'in 2 Mart öncesindeki mevzilerine geri çekilmesi geldiğini söyleyen kaynağa göre bu değişikliklerin sebebi ocak ayında varılan ateşkes anlaşmanın çökmesinin ardından İsrail’in daha fazla bölgeye genişlemesi. Kaynak, yeni müzakerelerin Doha ve Kahire arasında yapılacağını, çünkü iki ülke arasında anlaşma maddelerinin uygulanmasına ilişkin ortak dosyalar olduğunu belirtti.

cdfgrtyu
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında öldürülen Filistinliler (AFP)

Hamas tarafından cuma günü yapılan açıklamada, arabuluculara öneriye ilişkin ‘olumlu’ yanıt verildiği ifade edildi. Önerinin içeriğine değinilmeyen açıklamada, ‘önerinin uygulama mekanizması hakkında müzakerelere derhal başlamaya ciddiyetle hazır olduğu’ vurgulandı.

İsrail gazetesi Hayom, müzakerelerin devam etmesindeki en büyük zorluğun İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilme haritası olacağını bildirdi. Hamas tam çekilme talep ederken, İsrail ‘Morag Koridoru’ adı verilen hattı ve onun güneyindeki tüm bölgeleri elinde tutmak istiyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee cuma günü X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, ordunun Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 65'ini operasyonel olarak kontrol altına aldığını söyledi.

İsrail Yayın Kurumu’nun kaynaklardan aktardığına göre ‘Hamas’ın yanıtında önerilen değişikliklerin İsrail karar vericileri için bir zorluk oluşturacağı’ düşünülüyor. İsrail hükümeti Bakanlar Kurulu, anlaşmayı görüşmek üzere cumartesi akşamı toplanacağını açıkladı.

İsrail ve Filistin meselelerinde uzman olan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, İsraillilerin geri çekilme konusunda biraz oyalanacağını, ancak Hamas'ın anlaşmaya varmaya yönelik esnek tutumunu göz önünde bulunduracağını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmeden önce bir miktar uzlaşma göstermeye mecbur kalacağını ve savaşan tarafların ABD Başkanı’nı kazanmak ve ona olumlu mesajlar vermek için çaba göstereceğini tahmin ediyor.

Her iki tarafın da çekinceleri nedeniyle Kahire ve Doha'da düzenlenen müzakerelerde tam çekilme konusunun gündeme gelmeyeceğini düşünen Dr. Fehmi’ye göre buna karşın İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve nüfuslu bölgelerin dışına ve bazı koridorlardan çekilmesi söz konusu olabilir.

Ana çekilme noktalarının mevcut müzakereleri engellemesini beklemeyen Dr. Fehmi, savaşan tarafların önerilen çerçeve anlaşmasına onay verdiğini ve ayrıntıların taktiksel noktalar içerdiğini, gerçek anlamda radikal olmadığını, özellikle de Hamas'ın insani yardımların girişini öncelikli gördüğünü ve ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) dışında uluslararası kuruluşların da insani yardım çalışmalarına dahil edilmesi için baskı yapacağını belirtti.

frgtyhu7
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, anlaşmanın şu anki en önemli engelinin Hamas'ın işgalcilerin 2 Mart öncesindeki durumuna geri dönmesini talep etmesi olduğunu düşünüyor. İsrail, bu konudaki anlaşmayı kabul ederse, özellikle de Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan Refah'ta kalma niyetinde olduğu için, büyük bir taviz vermiş olacak. Nihai durum ve tam çekilme konusundaki tartışmaların, yaklaşan ateşkes dönemine ertelenmesi bekleniyor. Bu ateşkes, ilerleyen aşamalarda İsrail'in uluslararası ve Arap güçlerinin varlığı karşılığında tam çekilmeyi kabul etmesini içerebilir.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, kimliği açıklanmayan İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde Trump'ın Netanyahu ile görüşmesi sırasında Gazze'de ateşkes anlaşması yapıldığını açıklayabileceğini yazdı.

ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz cuma günü, Hamas'ın Gazze'deki ateşkes önerisine ‘olumlu’ yanıt vermesinin ‘iyi’ olduğunu söyledi. Başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilere açıklamalarda bulunan Trump, Gazze konusunda ‘birkaç gün içinde’ bir anlaşma sağlanabileceğini belirtti.

ABD merkezli televizyon ağı CNN’nin cuma günü aktardığına göre İsrailli 10 rehine canlı olarak, 18 rehine ise ölü olarak tam zamanında serbest bırakılacak ve herhangi bir tören veya kutlama yapılmayacak. Ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte Gazze'ye insani yardım akışı hemen başlayacak.

Dr. Fehmi’ye göre Beyaz Saray’a gitmek isteyen Netanyahu, Trump’ı ziyaret etmeden önce ateşkes anlaşmasının ilan edilmesini engelleyen ve formalitede kalan tüm anlaşmazlıkları, tüm sorunları ve önemli fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak siyasi çıkarlarına, İran dosyasına ve yeni Ortadoğu düzenlemelerine odaklanıyor.

Dr. Rakab ise önümüzdeki günlerde özellikle Netanyahu’nun Beyaz Saray ziyareti sırasında, 60 günlük ateşkesin yakında yürürlüğe girmesinden sonra ABD'nin savaşı kesin olarak durdurma arzusunun gerçek olup olmadığının daha net bir şekilde anlaşılacağına dikkati çekti.