Suriye'nin umudu pamuk ipliğine bağlı

Avrupa'nın Şam'a yardım etmekten ‘vazgeçme lüksü’ yok

TT

Suriye'nin umudu pamuk ipliğine bağlı

Suriye'nin umudu pamuk ipliğine bağlı

Avrupalılar özel toplantı ve görüşmelerinde, Suriye'de geçen yılın sonlarında yaşanan ve Beşşar Esed rejiminin Rus müttefikinin gözü önünde devrilmesine yol açan gelişmelerin istihbarat servisleri için büyük bir sürpriz olduğunu kabul ediyor. Ancak bugün, umudun ‘pamuk ipliğine bağlı’ olduğunu gördükleri bu ülkedeki geçiş sürecinin akıbetiyle meşguller.

Rusya'daki çoğu stratejik analist, Suriye'de yaşananların, Donald Trump'ın Kasım 2024 başlarında ABD başkanlık seçimlerini kazandığının açıklanmasından kısa bir süre sonra detayları görüşülmeye başlanan geniş bir anlaşmanın parçası olarak Moskova ile yeni ABD yönetimi arasındaki bir mutabakatın meyvesi olduğu teorisini benimsiyor. Söz konusu anlaşmanın ana başlığı Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek ve uluslararası jeostratejik manzaranın yeni hatlarını tanımlamaya zaman ayırmaktı.

ı89o
Ceramana'daki Onur Meydanı'nda yürüyen Suriyeli bir adam (Reuters)

Buna ek olarak, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'ndaki üst düzey yetkililer, Suriye'de yaşananların, eski rejimin rekor bir hızla devrilmesinin ve önemli askeri çatışmalar yaşanmadan iktidarın yeni hükümete devredilmesinin, Suriye krizini bu ülkenin birliğini tehdit eden kalıcı durgunluktan çıkarmak için çok değerli bir fırsat teşkil ettiğine inanıyor. Bu durum, ülkeyi kırılgan devletlere bölmek ve nüfuz alanları üzerinde bölgesel bir mücadelenin aracı haline getirmek için rekabete kapıları açıyor.

Avrupalılar, Suriye'deki gelişmelerin, Avrupa'nın mali, sosyal ve siyasi yansımaları ağır olan yerinden edilme ve göç krizini ele almak için bir kapı ve İran'ın bölgedeki projesi için büyük bir gerileme olmasından duydukları memnuniyeti gizlemiyorlar.

Doğu'nun yumuşak karnı

Suriye'deki durum, Avrupa projesi için tarihi bir stratejik güvenlik derinliği olan bu bölgenin istikrarı açısından çok önemli bir role sahip olmakla birlikte, on yıllardır bu projenin yumuşak karnı ve tekrarlanan krizlerin yansımaları nedeniyle sürekli bir güvenlik endişesi kaynağı olmuştur.

Avrupa'nın Suriye'deki duruma olan ilgisi, AB'nin Suriyeli mültecilere ve yerlerinden edilmiş kişilere yardım etmek ve ulusal uzlaşmanın önünü açmak amacıyla dokuz yıldır ‘Başarılı Bir Geçiş için İhtiyaçların Karşılanması’ teması altında mali yardım seferber etmek için düzenlediği destek konferansıyla kanıtlanmaktadır. Bu slogan, Avrupa'nın eski rejimin devrilmesini ve iktidarın yeni hükümete devredilmesini ne ölçüde memnuniyetle karşıladığını ve özellikle Avrupa'nın siyasi ve maddi enerjisini tüketen karmaşık bir uluslararası jeostratejik durumda geçiş sürecini engellememeye ne kadar istekli olduğunu yansıtmaktadır.

Avrupalı dışişleri bakanlarının Suriyeli mevkidaşları Esad Hasan eş-Şeybani'yi Mart 2025'te, birçoğu Ahmed eş-Şera'nın iktidarı devralmasının ilk günlerinde Şam'a akın ettikten sonra, kabul ettikleri sıcaklık aşırıydı. Destek konferansında AB, Suriye içinde yerinden edilmiş insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması ve Almanya'daki bazı mültecilerin geri dönüşünün kolaylaştırılması için 300 milyon euro taahhüt eden Almanya'nın başını çektiği üye devletler tarafından açıklanan bireysel yardımlara ek olarak mali taahhüdünü önümüzdeki yılın sonuna kadar 2,5 milyar euroya yükseltti.

Esed döneminin sonu

Eş-Şeybani Brüksel'de, Avrupa'nın Esed döneminin sona ermesinden duyduğu memnuniyet, geçiş hükümetine istikrarlı temeller üzerinde yeni bir rejim kurma çabalarında eşlik etme isteği, bu hükümeti desteklemeye hazır olma ve eski rejime uygulanan yaptırım ve kısıtlamaların iptal edilmesine ilişkin pek çok şey duydu. Ancak aynı zamanda, AB’nin en üst düzey yetkililerinden, tüm azınlıkların haklarına saygı gösteren ve onları koruyan, insan haklarını ve temel özgürlükleri kucaklayan ve Suriye kıyısındaki son ihlallerin faillerini ortaya çıkarma ve adalete teslim etme sözünde sözlerini eylemle destekleyen kapsamlı bir sistem kurulması yönündeki bu desteğe ilişkin açık ve kesin bir koşul da duydu.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB ve üye devletlerin son sekiz yılda 37 milyar euro yardımda bulunduğunu hatırlatarak, Suriyelilerin her vatandaşın fikrini özgürce ifade edebildiği ve ırk, din ya da siyasi inanç ayrımı gözetmeksizin herkesin eşit haklara sahip olduğu bir ülke hayalini gerçekleştirmek için AB'nin elinden gelen her şeyi yapacağını vurguladı.

defrgtyu
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve eşi Latife ed-Durubi, Şam'daki Halk Sarayı'nda Suriyeli çocukları kabul etti. (AFP)

Yeni hükümetin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile imzaladığı anlaşmayı “doğru yönde atılmış tarihi bir adım” olarak nitelendiren Von der Leyen, “Doğru yönde attığınız her adım, size yardımcı olacak bir adımla karşılık bulacaktır” dedi.

Özellikle eski rejimin hapishanelerinde bulunan 150 binden fazla kayıp kişinin akıbetinin ortaya çıkarılması için iş birliği çağrısında bulunan Von der Leyen, AB’nin bu konudaki uluslararası çabaları desteklemeye hazır olduğunu ifade etti. Ayrıca Suriye'deki tüm kimyasal silahların Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde imha edilmesinin önemini vurguladı.

Suriye ‘çoğunluğun tiranlığına’ doğru mu ilerliyor?

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, bu aşamada Suriyelileri destekleme çabalarının iki katına çıkarılmasının önemini vurgularken, mart ayı başında Suriye kıyılarında yaşanan şiddet olaylarının AB üyesi devletler arasında endişelere yol açtığı ve hükümetin ‘temel özgürlükler ve insan haklarına saygı pahasına azınlığın tiranlığından çoğunluğun tiranlığına’ doğru ilerlediğine dair korkuların arttığı uyarısında bulundu.

Kallas, “Suriye'de umut pamuk ipliğine bağlı, bu da Suriye'nin doğru yönde ilerlediğinden emin olmak için daha fazlasını yapmamız gerektiğini gösteriyor” dedi.

Suriye'deki geçiş sürecinin başarısızlığa uğramasının ya da kapsayıcı demokratik bir devlet inşa etme yolundan sapmasının Suriye halkına daha fazla acı getireceği ve bölgede yeni çatışmalara zemin hazırlayacağı uyarısında bulunan Kallas şu ifadeleri kullandı: “Suriye'ye destek konulu 9. Brüksel Konferansı, Suriyelilerin kendi öncülüğünde barışçıl ve kapsayıcı bir geçiş sürecine Avrupa'nın verdiği desteğin bir mesajıdır. Uluslararası toplumun, on yıllardır süren terör ve acıların ardından yeniden yapılanmanın önkoşulları olan adalet, uzlaşma ve azınlıklara saygı temelinde bir geleceğe doğru tüm Suriyelilere güvenli geçiş sağlama kararlılığının bir kanıtıdır.”

Eş-Şeybani’nin Brüksel'de duydukları

Ülkesi bir milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Suriye halkına özgürlük ve barış yolunda mümkün olan her türlü desteğin sağlanması konusunda AB üyesi ülkeler arasında görüş birliği olduğunu ve geçiş hükümetinin doğru yönde atacağı pratik adımlarla birlikte AB'nin ekonomik ve mali yaptırımları kaldırma politikasını sürdüreceğini söyledi.

Ancak eş-Şeybani'nin Avrupalı mevkidaşları ve yetkililerden duyduğu destekleyici sözlerin yanı sıra, uyarılar, ikazlar ve AB dışişleri bakanlarının Suriyeli bakanı kabul etmeden önce gerçekleştirdikleri kapalı kapılar ardındaki toplantıda dile getirdikleri başka sözler de vardı. Geçici hükümetin niyetlerini, azınlıklara ve kamu özgürlüklerine yönelik aşırılık yanlısı unsurları kontrol altına alma becerisini ve kurumlarında etnik ve dini toplulukları içeren ve koruyan gerçek anlamda çoğulcu bir sistem inşa etme isteğini sorguladılar.

sdfrgty
Antakya ve Tüm Doğu Süryani Ortodoks Patriği Mar Ignatios II. Afram, Şam'daki Paskalya kutlamalarına katıldı. (EPA)

Üye devletler arasında yeni rejimin mercek altında tutulması ve attığı adımların izlenmesi, yardım ve yaptırımların kaldırılmasının rejimin alacağı pratik tedbirlerle ilişkilendirilmesi gerektiği konusunda açık bir görüş birliği vardı.

Suriye'nin Avrupa sağı ile ilişkisi ne?

Avrupalı bakanlar, özellikle temel özgürlüklere saygı gösterilmesi ve azınlıkların korunması açısından net kontroller ve koşullar olmaksızın yeni Suriye rejimini desteklemek için acele etmenin, bazıları bazı üye ülkelerde iktidara gelmenin eşiğinde olan aşırı sağcı güçlere ve partilere yakıt sağlayacağı konusunda uyarıda bulundu.

Kallas bakanlara verdiği brifingde, özellikle Suriye'ye destek konulu 9. Brüksel Konferansı’na sadece üçüncü sınıf bir temsilci gönderen ve herhangi bir mali taahhütte bulunmayan ABD'nin geri durmasının ardından, başta Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri olmak üzere bölgenin ağır toplarıyla istişare ve koordinasyonun önemini vurguladı.

Esed'in devrilmesinden önce Şam ile diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasının önünü açan ilk ülke olan İtalya’nın Dışişleri Bakanı Antonio Tajani kapalı oturumda yaptığı konuşmada Avrupa'nın Suriye'deki geçiş sürecine ilişkin mevcut tutumunu şu sözlerle özetledi: “AB bugün Suriye'deki yeni rejimin başarısızlığını önlemek için mümkün olan her şeyi yapmaktan kaçınma, hatta bu konuda tereddüt etme ya da yavaşlama lüksüne sahip değildir.”



Suriye İçişleri Bakanlığı, "dışarıyla bağlantılı terör ve suç hücrelerinin" dağıtıldığını duyurdu

Suriye güvenlik güçleri Şam'da devriye geziyor (AP)
Suriye güvenlik güçleri Şam'da devriye geziyor (AP)
TT

Suriye İçişleri Bakanlığı, "dışarıyla bağlantılı terör ve suç hücrelerinin" dağıtıldığını duyurdu

Suriye güvenlik güçleri Şam'da devriye geziyor (AP)
Suriye güvenlik güçleri Şam'da devriye geziyor (AP)

Suriye İçişleri Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, Lazkiye ilinde "dışarıyla bağlantılı terörist ve suç hücrelerinin" başarıyla dağıtıldığını ve tutuklandığını duyurdu.

Bakanlık açıklamasında, eski rejime bağlı grupların, hayati önem taşıyan ve hükümete ait alanları hedef alan "terör eylemleri", sistematik cinayet ve adam kaçırma eylemleri gerçekleştirerek Lazkiye'deki güvenliği istikrarsızlaştırmaya çalıştığını belirtti.

Açıklamada, İç Güvenlik Komutanlığı'nın "vilayet sakinlerinin güvenliğini ve devletin bütünlüğünü tehdit etmeye cesaret eden herkese karşı tüm yasal yolları kullanarak mücadele etme" kararlılığını vurguladı..


‘Gazze Görev Gücü’... Filistinli gruplar arasındaki ‘anlaşmalar’ görev gücünün konuşlandırılmasını hızlandıracak mı?

Gazze Şeridi'ndeki yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı çadırlar (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı çadırlar (AFP)
TT

‘Gazze Görev Gücü’... Filistinli gruplar arasındaki ‘anlaşmalar’ görev gücünün konuşlandırılmasını hızlandıracak mı?

Gazze Şeridi'ndeki yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı çadırlar (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı çadırlar (AFP)

Gazze Şeridi’nde istikrarı yeniden tesis etmeyi amaçlayan uluslararası güç, önemine dair uzlaşıların artmasıyla birlikte yeni bir aşamaya giriyor. Bu durum, güçlerin katılımını öngören ateşkes anlaşmasının uygulanmasıyla eş zamanlı gerçekleşiyor. Bu süreçte Filistin tarafı, söz konusu güçlerin Gazze’nin içinde değil, sınırlarında konuşlanması şartını öne sürerken; İsrail tarafı ise Türkiye’nin bu güce katılımını ‘veto’ ediyor.

Mısır ve ABD’nin, bu gücün Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararıyla onaylanmasının önemini vurguladığı belirtilirken, Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Filistinli gruplar arasındaki uzlaşının bu gücün konuşlandırılmasını hızlandırabileceğini ifade ediyor. Ancak bu gücün konuşlandırılması, İsrail’in muhtemel engelleriyle karşılaşarak bir süre ertelenebilir. Buna karşılık, gücün bir an önce konuşlandırılmasını destekleyen ve Arap bakışına yakın olan Amerikan tutumu bu konuda belirleyici olacaktır. Öte yandan, gelecekte görevlerini başarıyla yerine getirip getiremeyeceği konusunda farklı görüşler bulunuyor.

9 Ekim'de İsrail ve Hamas tarafından onaylanan ve ertesi gün yürürlüğe giren Trump'ın 20 maddelik planı, Gazze Şeridi'nde ‘derhal konuşlandırılacak geçici bir uluslararası istikrar gücü’ kurulmasını öngörüyor.

Bu bağlamda, Filistinli grupların Kahire'de günlerce süren görüşmelerin ardından gerçekleştirdiği toplantı, ‘Gazze Şeridi genelinde güvenlik ve istikrarın sağlanması için gerekli tüm önlemlerin alınması’ kararıyla sona erdi.

Katılımcı gruplar, ‘ateşkesi izlemek üzere oluşturulacak geçici BM gücüyle ilgili bir BM kararının çıkarılmasının önemini vurguladı ve tüm Filistinli güçlerin ve grupların ulusal bir strateji üzerinde anlaşmak için acilen bir araya gelmesi çağrısında bulundu.’

Bu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin son günlerde yaptıkları açıklamalarda yineledikleri, gücün BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanması yönündeki Mısır'ın talebiyle uyumlu. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, cuma günü İsrail'i ziyareti sırasında bu talebi yineledi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Rubio, “Washington, bazı ülkelerin talebi üzerine bu güç için BM'den yetki isteyebilir” dedi.

xsdfr
Gazze şehrinin ez-Zeytun mahallesinde, yerinden edilmiş ailelerin sığındığı hasarlı bir caminin önünde oynayan Filistinli çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava, uluslararası güçlerin şu anda iki farklı bakış açısına sahip olduğunu düşünüyor. Birincisi, Arap ve Avrupa yaklaşımı: Bu görüş, söz konusu gücün belirli görevlerle sınırlı, iç çatışmalara karışmayan bir BM gücüne dönüştürülmesini istiyor. Ayrıca, İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırmasını engellemeyi ve güvenliği sağlamak üzere Filistinli polis güçlerini eğitmeyi hedefliyor. İkinci görüş ise öncelikle İsrail tarafından savunuluyor; bu yaklaşım, söz konusu gücün silahsızlanma ve tünellerin ortadan kaldırılması yetkilerini içermesini, ancak uluslararası (BM) nitelikte olmamasını istiyor.

İsrail uzmanı Dr. Said Ukkaşe, Mısır'ın öncülüğündeki Filistin anlaşmalarının, özellikle de ABD'nin bu güçleri konuşlandırma isteği ile birlikte, ‘uluslararası güçlerin oluşumunu hızlandırabileceğini ve bu güçlerin yakında uluslararası alanda kabul göreceğini’ düşünüyor.

Bu hamleye gösterilen hoşgörü, Filistinlilerin çekinceleriyle karşılanıyor. El Fetih tarafından dün yapılan açıklamada, “Herhangi bir uluslararası güç, eğer var olacaksa, Gazze Şeridi’nin içinde değil, sınırda bulunmalıdır” denildi. Açıklamada ayrıca, bu gücün Filistin egemenliğine ya da resmî kurumlarının rolüne zarar vermeyecek şekilde, BM Güvenlik Konseyi’nden açık ve belirli bir yetkiyle hareket etmesi gerektiği vurgulandı.

Rubio cuma günü yaptığı açıklamada, ‘uluslararası güç’ konusuna ilişkin yeni bir engel ortaya koydu. Birçok ülkenin görev gücüne katılmaya hazır olduğunu belirtirken, ‘bu gücün, İsrail’in kabul edeceği ülkelerden oluşması gerektiğini’ vurguladı. Rubio, İsrail’in bu gücün oluşumuna dair veto hakkına sahip olacağını ve özellikle Türkiye’nin katılımına karşı çıkabileceğini de açıkladı. Bu açıklama, yaklaşık iki yıl önce başlayan Gazze savaşından bu yana iki taraf arasında süregelen derin anlaşmazlıklara işaret ediyor.

dfrgt
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, cuma günü İsrail'in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'ni ziyaretinde askerlerle konuştu. (AP)

Bu engeller ve gelişmelerin ortasında Mısır, ‘Gazze anlaşmasının şartlarının tam olarak uygulanmasının önemini’ yineledi. Bu gelişme, Abdulati'nin Romanya Dışişleri Bakanı Oana Toiu ile yaptığı görüşme sırasında gerçekleşti. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın bugün yaptığı açıklamaya göre söz konusu görüşme, Mısır Dışişleri Bakanı'nın Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen Mısır-Avrupa Birliği (AB) zirvesine katılımının bir parçası olarak gerçekleşti.

Ukkaşe’ye göre, genellikle faaliyet alanında BM güçlerinin bulunmasını tercih etmeyen İsrail, bu kez de söz konusu güçlerin konuşlanmasını geciktirmeye çalışabilir. Özellikle bu güçler bir BM Barış Gücü statüsü kazanacaksa böyle bir tutum sergileyebilir. Ukkaşe, Mısır’ın yürüttüğü diplomatik girişimler arasında Amerikan tutumunun bu konuda belirleyici olabileceğini ve Washington isterse bu güçlerin konuşlandırılmasının hızlanabileceğini ifade ediyor.

Filistin Yönetimi'nin bu anlaşmanın oluşumunu engelleme yetkisi olmadığını vurgulayan Ukkaşe, ancak Filistin Yönetimi'nin, gelecekte kendisine engel teşkil etmemesi için Gazze Şeridi'ne yabancı güçlerin kabul edilmesinin getireceği utançtan kaçınmak için tutumunu sürdürdüğünü belirtti. Ukkaşe, özellikle silahsızlanma konusunda henüz çözülmemiş büyük sorunlar olduğu için, bu güçlerin başarıdan çok engellerle karşılaşacağını tahmin ediyor.

Mutava, Washington'un bu engeller konusunda son sözü söyleyeceğini ve Arapların tarafına eğilip anlaşmanın şartlarına uygun olarak bu uluslararası güçleri oluşturmaya çalışacağını düşünüyor.


Trump Katar'a teşekkür etti ve Hamas’ı ölen İsrailli rehinelerin cesetlerini iade etmeye devam etmeye çağırdı

ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geldi (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geldi (Reuters)
TT

Trump Katar'a teşekkür etti ve Hamas’ı ölen İsrailli rehinelerin cesetlerini iade etmeye devam etmeye çağırdı

ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geldi (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geldi (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada Katar'a teşekkür ederken ABD’nin ‘büyük bir müttefiki’ olduğunu söyledi. Trump, Hamas'a Gazze Şeridi'nde ölen İsrailli rehinelerin cesetlerini iade etmeye devam etmesi çağrısında bulundu.

Hamas'ın Gazze'deki eylemlerini yakından takip ettiğini belirten Trump, Hamas’ın Gazze Şeridi'nde tuttuğu İsrailli rehinelerin cesetlerinin iadesini hızlandırması çağrısında bulundu. Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda “Önümüzdeki 48 saat içinde ne yapacaklarını görelim” ifadelerini kullandı.

Hamas'ın rehinelerin cesetlerini iade etmemesi halinde barış sürecine dahil olan diğer ülkelerin harekete geçeceğini ifade eden ABD Başkanı, bazı cesetlere ulaşmanın zor olduğunu, ancak diğerlerinin ‘şu anda iade edilebileceğini’ belirtti.

Trump dün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada Katar'ın ülkesinin ‘büyük bir müttefiki’ olduğunu söyledi. Katar Haber Ajansı QNA’nın aktardığına göre Trump, “Katar Devleti'ne şükranlarımızı sunuyoruz. Artık daha güvenli bir Ortadoğu'ya sahibiz ve bunun böyle kalmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Zirvesi'nin gerçekleştirileceği Malezya'ya gitmek üzere bindiği Air Force One uçağı, yakıt ikmali için Katar'daki Al-Udeid Hava Üssü'ne iniş yaptığı sırada Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ABD Başkanı'nı uçağında ziyaret etti.

Trump, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde imzalanan ateşkes anlaşmasına atıfla Katar'ın Ortadoğu’daki barış sürecinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

ABD Başkanı, Gazze'de konuşlandırılacak istikrarı sağlama gücü liderlerinin seçilmesi için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Ortadoğu’da barışın kalıcı olması gerektiğini vurguladı.

Beyaz Saray’dan bir yetkili dün sabah Trump'ın ASEAN Zirvesi'ne katılmak üzere Malezya'ya giderken Katar'da mola vereceğini ve bu sırada Katar Emiri ve Başbakan ile görüşeceğini duyurmuştu.

Reuters’ın aktardığına göre aynı yetkili, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Trump'a Katar'da katılacağını söyledi.

Rubio ise, ABD yetkililerinin Gazze Şeridi'nde çokuluslu bir gücün kurulmasını onaylaması beklenen bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı veya uluslararası anlaşma için öneriler aldıklarını belirterek, bu konunun bugün Katar'da görüşüleceğini kaydetti.

ABD Dışişleri Bakanı, İsrail’den Katar’a doğru gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Birçok ülke, finansal olarak, personel olarak veya her ikisiyle birlikte olmak üzere bir düzeyde katılım gösterme konusunda ilgi duyduğunu ifade etti. Bunun için ya bir BM kararının alınması ya da uluslararası bir anlaşmaya varılması gerekiyor, çünkü bu ülkelerin kendi anayasaları bunu zorunlu kılıyor.”

Rubio, “Yani, bu detaylı plan üzerinde çalışan bir ekibimiz var” diye ekledi.