Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad ziyareti, içerdiği anlayışlar ve ekonomi, savunma ve bilimin yanı sıra yapay zekâ alanında imzalanan anlaşmalar sebebiyle bölgenin geleceği, yeni dünya düzeninin oluşumu açısından önemli etkiler bırakacak ziyaretlerden biri olarak tarihe geçecek önemli bir dönüm noktasıydı.

Trump'ın tarihi ziyaretinde en büyük sürpriz ise Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağı ve ülkeyle ilişkilerin düzeltileceği yönündeki açıklaması, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın himaye ve desteğiyle Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmesi oldu. Başka bir deyişle, Şam'ın Washington tarafından on yıllardır kendisine dayatılan uluslararası izolasyondan çıkış yolu, bölgede ve dünyada ağırlığı ve merkezi rolü bulunan Riyad'dan geçiyor.

Dolayısıyla Riyad görüşmesi, eski rejimin Suriye halkına, komşularına ve bölgesel ittifaklarına yönelik tutumu nedeniyle on yıllardır ülkeye uygulanan izolasyon ve ablukanın kırılması anlamına geliyor. Zira geçtiğimiz yılın sonunda Esed rejiminin devrilmesi, sadece bir siyasi rejim değişikliğinden ibaret değildi. Ortadoğu'da on yıllar içinde yaşanan en önemli stratejik hadiselerden biriydi. 2003 yılında Saddam rejiminin devrilmesi nasıl ki “İran Hilali” için bölgede büyük bir ilerlemeyi ifade ettiyse, 2024 yılında Esed rejiminin devrilmesi de Hilal’in gerilemesinde bir dönüm noktası oldu. Suriye'nin Tahran ile ittifak kurması, nasıl ki bölgede direniş ekseninin ağır basmasında etkili olduysa, Arap saflarına geri dönmesi de bölgesel güç dengelerinde stratejik bir değişimi temsil ediyor.

Suriye'nin coğrafi konumu, tarihi ve potansiyeli itibarıyla yeni bölgesel yapılanmanın ve Arap ilişkilerinin kurulmasında temel bir zemin teşkil ettiğine şüphe yok. Yeni Ortadoğu’nun inşasında temel taş olduğu da söylenebilir. Suriye, İran'ın 1979’deki devriminden ve önce baba Esed, sonra oğul Esed rejimleriyle ittifakından bu yana yaşadığı en büyük yenilgidir. İran'ın stratejik yenilgisi Suriye'de pekişti.

İran'ın önünü kesmek, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması ve başının üzerindeki yaptırımlar kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür

Tahran'ın, kalan nüfuzunu yeniden kazanmak için abluka ve yaptırımların devam ederek patlamalara neden olmasına, ülkeyi kaosa sürüklemesine, DEAŞ'ı yeniden canlandırmasına bahis oynadığına şüphe yok. Dolayısıyla bunun önünü kesmenin yolu, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması, başının üzerindeki yaptırım kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür.

Gerek yaptırımların nasıl kaldırılacağının veya hafifletileceğinin sınırlarının netleştirilmesi, gerekse Suriye’nin yeniden inşası ve bunun için gereken büyük miktardaki finansmanın sağlanması açısından olsun yeni Suriye'ye giden yolun hâlâ uzun olduğu doğru. Burada anahtar, yaptırımları kaldırma yönünde bir siyasi karar almaktı ve Trump da bunu yaptı; yani trenin yönünü ve son durağını belirledi.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi, Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması ve engellerin ortaya çıkması kulvarıdır

Konu artık Suriyeli ve Amerikalı müzakerecilerin elinde. Washington Şam'dan, yabancı savaşçılar, terörizm ve DEAŞ ile mücadele, eski rejimin “aracı” olan Filistinli fraksiyonların sınır dışı edilmesi, kimyasal silahların imhası ve İsrail ile yapılan barış anlaşmalarına uyulması ile ilgili bir dizi talepte bulundu. Şam ise müzakere masasına Suriye'nin tüm toprakları üzerinde egemenliğini sağlama konusunda ABD'den yardım, kimyasal silahların imhasında teknik iş birliği, güneyde güvenliği sağlama ve İsrail saldırılarını etkisiz hale getirme çabalarına desteğin yanı sıra DEAŞ ile mücadele için bilgi alışverişinde bulunma taleplerini koydu.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, Suriye ve sınırlarının ötesinde inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması, engellerin ortaya çıkması ve sorunların çevreye uzanması kulvarıdır. İlk kulvarın hızla başarıya ulaşması için gerekli koşulların sağlanması, Suriye'nin, bölgenin ve Ortadoğu'nun çıkarınadır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla'dan dergisinden çevrilmiştir.



Filistin yanlısı aktivist Mahmud Halil, Trump yönetiminden tutukluluğu için 20 milyon dolar tazminat talep ediyor

 Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)
TT

Filistin yanlısı aktivist Mahmud Halil, Trump yönetiminden tutukluluğu için 20 milyon dolar tazminat talep ediyor

 Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil (Reuters)

ABD'deki Filistin yanlısı üniversite protestolarının en önde gelen liderlerinden biri olan Mahmud Halil, dün Trump yönetimine karşı dava açarak, göçmenlik ajanları tarafından gözaltına alınması ve tutuklanması nedeniyle 20 milyon dolar tazminat talep etti.

Bir ABD vatandaşı ile evli ve bir çocuk babası olan 30 yaşındaki Halil, mart ayında gözaltına alınmasının ardından tutuklanmıştı.

Geçen ay Louisiana'daki federal göçmen gözaltı merkezinden, bir hakimin kefaletle serbest bırakılmasına karar vermesinden sonra serbest bırakıldı.

Halil'i destekleyen Anayasal Haklar Merkezi'ne göre “idare, Halil'i gözaltına alma, tutuklama ve sınır dışı etme yönündeki hukuka aykırı planını, onu ve ailesini terörize etmek için hesaplanmış bir şekilde gerçekleştirdi.”

Şikayette Halil'in “ciddi psikolojik sıkıntı, ekonomik zorluk ve itibarının zedelenmesinden” muzdarip olduğu belirtildi.

Resim  ABD Başkanı Donald Trump (AFP)ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Columbia Üniversitesi mezunu, ABD'nin müttefiki İsrail'in Gazze'deki savaşına karşı öğrenci protestolarının sembolü haline geldi ve Trump yönetimi tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak etiketlendi.

Halil, davayı “hesap verebilirliğe doğru atılmış bir ilk adım” olarak nitelendirdi.

Yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Hiçbir şey benden alınan 104 günü geri getiremez. Yaşadığım travma, eşimden ayrı kalmak ve bana zorla dayatılan ilk çocuğumun doğumu sırasında yanında olamamak.

Halil, “Siyasi intikam ve gücün kötüye kullanımı için hesap verilebilirlik olmalı” ifadesini kullandı.

“Siyasi intikam ve gücün kötüye kullanımı için hesap verilebilirlik olmalı” diye ekledi.

Khalil daha önce gözaltında yaşadığı “üzücü” deneyimden bahsetmiş, 70'ten fazla kişiyle aynı hücreyi paylaştığını, hiç mahremiyetinin olmadığını ve ışıkların sürekli açık olduğunu söylemişti.

Başkan Donald Trump yönetimi “Siyasi intikam ve gücün kötüye kullanımı için hesap verilebilirlik olmalı” diye ekledi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Halil daha önce gözaltında yaşadığı “üzücü” deneyimden bahsetmiş, 70'ten fazla kişiyle aynı hücreyi paylaştığını, hiç mahremiyetinin olmadığını ve ışıkların sürekli açık tutulduğunu söylemişti.

Başkan Donald Trump yönetimi Halil'in sınır dışı edilmesini, ABD'de kalmaya devam etmesinin “potansiyel olarak ciddi dış politika sonuçları” doğurabileceğini söyleyerek gerekçelendirdi.

Halil'in tutuklanması, Trump'ın son aylarda büyük Amerikan üniversitelerine karşı yürüttüğü kampanyanın bir parçası olarak gerçekleşti. Başkan, Columbia Üniversitesi, Harvard Üniversitesi ve bazı üniversiteleri uluslararası öğrenci kabul ettikleri için eleştirdi, bu üniversitelere verilen federal ödenekleri kesti ve akreditasyonlarını iptal etmekle tehdit etti.

Halil'in ekibi, açtığı davaya ilave olarak, gözaltı dışında da tehditlere maruz kalabileceğine dair endişelerini dile getirdi.