Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın yaklaşan seçimlere katılma konusundaki tutumu henüz netlik kazanmamış olsa da kasım ayında yapılacak seçimlerde adayların kampanyalarında kendisinin ve ailesinin adının kullanılmasını yasaklamaya karar verdi.
Dün yaptığı basın açıklamasında Sadr, “Sadr ailesinin adının kullanılması yasaktır. Benim adımın doğrudan ya da dolaylı olarak, ima ve beyan yoluyla ve hangi partiden olursa olsun kullanılması yasaktır” dedi.
Sadr sözlerini şöyle sürdürdü: “Yoksullar ve ihtiyaç sahipleri, kendilerine oy vermemeleri koşuluyla, yolsuzluk yapanlardan bile dağıtılanı alma hakkına sahiptir. Bu sizin paranız, onların değil ve onlardan size bir iyilik yok. Çünkü yolsuzluk yapan bir kişi kendini doğru göstermeye çalışsa bile yine de günahkârdır.”
Sadr'ın en büyük Şii seçmen kitlesini temsil eden tabanına bir diğer talimatı ise şuydu: “Daha önce söyledim ve şimdi tekrar ediyorum; sessizliğimiz bir konuşmadır ve bunun anlamlarından biri de onların yolsuzluklarına sessiz kalmamız onları onayladığımız anlamına gelmez, bu yüzden onlara inanmayın.”
Sadr'ın son tutumuna tepki gösteren gözlemciler, bu söylemlerin hareketin önümüzdeki seçimlere katılma olasılığı açısından belirleyici olmadığını, ancak ‘birçok siyasi partiye yönelik mesaj’ taşıdığını belirttiler.
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Sadr Hareketi’ne yakın bir politikacı şunları söyledi: “Sadr, sembolik olarak Sadr Hareketi adını taşıyan ancak Seçim Komisyonu'nda farklı isimlerle kayıtlı olan, ayrıca aylar önce 'Şii Ulusal Hareketi' olarak adlandırdığı resmi ismin dışında kendi hareketiyle katılacak.”
Şarku’l Avsat’a konuşan politikacı, “Bu ismin kullanılmasının engellenmesi Sadr'ın liderlere ve belki de Sadr'ın şu ya da bu siyasi partiden memnun olduğunu öne süren siyasetçilere yönelik bir mesajıdır ki Sadr şu ya da bu parti hakkındaki sessizliğinin memnun olduğu anlamına gelmediğini belirterek bunu yalanlamıştır” ifadesini kullandı.
Seçmen kaydı tartışması
Güçler ve partiler seçim mücadelesine hazırlanırken, bazı bölge ve illerde seçmen kütüklerinin güncellenmesi ve seçime katılım süreçleri, din adamları da dahil olmak üzere partiler için endişe ve korkuya dönüştü.
Bu bağlamda Necef Cuma İmamı Sadreddin el-Kabanci'nin hutbesi, Şii güçlerin hâkim olduğu iktidar koalisyonunun elinden iktidarı almaya yönelik bir komplo korkusu nedeniyle geniş çaplı tartışmalara yol açtı.
Tartışmalı din adamlarından biri olan el-Kabanci, ülkenin Sünnilerin çoğunlukta olduğu batı bölgelerinde seçmen kütüklerinin yaygın bir şekilde modernize edilmesini hükümeti ele geçirmeye yönelik kasıtlı bir komplo olarak nitelendirdi.
El-Kabanci, “İstatistikler artık seçmen kaydı yenileme için batı valiliklerine gidenlerin sayısının, merkez ve güney bölgelerine göre daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu, iktidarı ele geçirmek istediklerini belirttikleri için önceden planlanmış bir komplo olduğu anlamına geliyor” dedi.
El-Kabanci sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim pozisyonumuz anayasanın söylediğidir. Irak anayasasının da dediği gibi mezhep dilinden uzak bir şekilde yönetecek olan siyasi çoğunluktur. Siyasi çoğunluğun yönetme hakkı vardır.”
El-Kabanci Şiilere hitaben şunları söyledi: “Herkes seçmen kaydını güncellemeye gitsin ve seçimlere aktif olarak katılsın ki gerçek olan siyasi çoğunluğu oluşturalım. Önceki seçim hatalarını düzeltmek için hevesli olmalıyız. Çözüm seçim sandığıdır, gösteriler ya da askeri darbeler değil. İktidarın barışçıl yollarla devri denilen şey de budur.”