Sadr, Irak seçimlerinde adının kullanılmasını yasakladı

Seçmen kaydı güncellemesine ilişkin bölgesel tartışmalar sürüyor

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (X)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (X)
TT

Sadr, Irak seçimlerinde adının kullanılmasını yasakladı

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (X)
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (X)

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın yaklaşan seçimlere katılma konusundaki tutumu henüz netlik kazanmamış olsa da kasım ayında yapılacak seçimlerde adayların kampanyalarında kendisinin ve ailesinin adının kullanılmasını yasaklamaya karar verdi.

Dün yaptığı basın açıklamasında Sadr, “Sadr ailesinin adının kullanılması yasaktır. Benim adımın doğrudan ya da dolaylı olarak, ima ve beyan yoluyla ve hangi partiden olursa olsun kullanılması yasaktır” dedi.

Sadr sözlerini şöyle sürdürdü: “Yoksullar ve ihtiyaç sahipleri, kendilerine oy vermemeleri koşuluyla, yolsuzluk yapanlardan bile dağıtılanı alma hakkına sahiptir. Bu sizin paranız, onların değil ve onlardan size bir iyilik yok. Çünkü yolsuzluk yapan bir kişi kendini doğru göstermeye çalışsa bile yine de günahkârdır.”

Sadr'ın en büyük Şii seçmen kitlesini temsil eden tabanına bir diğer talimatı ise şuydu: “Daha önce söyledim ve şimdi tekrar ediyorum; sessizliğimiz bir konuşmadır ve bunun anlamlarından biri de onların yolsuzluklarına sessiz kalmamız onları onayladığımız anlamına gelmez, bu yüzden onlara inanmayın.”

Sadr'ın son tutumuna tepki gösteren gözlemciler, bu söylemlerin hareketin önümüzdeki seçimlere katılma olasılığı açısından belirleyici olmadığını, ancak ‘birçok siyasi partiye yönelik mesaj’ taşıdığını belirttiler.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Sadr Hareketi’ne yakın bir politikacı şunları söyledi: “Sadr, sembolik olarak Sadr Hareketi adını taşıyan ancak Seçim Komisyonu'nda farklı isimlerle kayıtlı olan, ayrıca aylar önce 'Şii Ulusal Hareketi' olarak adlandırdığı resmi ismin dışında kendi hareketiyle katılacak.”

jukıo
Aralık 2023'te yapılan yerel seçimlerde bir sandık taşıyan Irak Yüksek Seçim Komisyonu çalışanı (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan politikacı, “Bu ismin kullanılmasının engellenmesi Sadr'ın liderlere ve belki de Sadr'ın şu ya da bu siyasi partiden memnun olduğunu öne süren siyasetçilere yönelik bir mesajıdır ki Sadr şu ya da bu parti hakkındaki sessizliğinin memnun olduğu anlamına gelmediğini belirterek bunu yalanlamıştır” ifadesini kullandı.

Seçmen kaydı tartışması

Güçler ve partiler seçim mücadelesine hazırlanırken, bazı bölge ve illerde seçmen kütüklerinin güncellenmesi ve seçime katılım süreçleri, din adamları da dahil olmak üzere partiler için endişe ve korkuya dönüştü.

Bu bağlamda Necef Cuma İmamı Sadreddin el-Kabanci'nin hutbesi, Şii güçlerin hâkim olduğu iktidar koalisyonunun elinden iktidarı almaya yönelik bir komplo korkusu nedeniyle geniş çaplı tartışmalara yol açtı.

Tartışmalı din adamlarından biri olan el-Kabanci, ülkenin Sünnilerin çoğunlukta olduğu batı bölgelerinde seçmen kütüklerinin yaygın bir şekilde modernize edilmesini hükümeti ele geçirmeye yönelik kasıtlı bir komplo olarak nitelendirdi.

El-Kabanci, “İstatistikler artık seçmen kaydı yenileme için batı valiliklerine gidenlerin sayısının, merkez ve güney bölgelerine göre daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu, iktidarı ele geçirmek istediklerini belirttikleri için önceden planlanmış bir komplo olduğu anlamına geliyor” dedi.

El-Kabanci sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim pozisyonumuz anayasanın söylediğidir. Irak anayasasının da dediği gibi mezhep dilinden uzak bir şekilde yönetecek olan siyasi çoğunluktur. Siyasi çoğunluğun yönetme hakkı vardır.”

El-Kabanci Şiilere hitaben şunları söyledi: “Herkes seçmen kaydını güncellemeye gitsin ve seçimlere aktif olarak katılsın ki gerçek olan siyasi çoğunluğu oluşturalım. Önceki seçim hatalarını düzeltmek için hevesli olmalıyız. Çözüm seçim sandığıdır, gösteriler ya da askeri darbeler değil. İktidarın barışçıl yollarla devri denilen şey de budur.”



Gazze ateşkesi: İsrail'in İran'a yönelik saldırıları görüşmeleri ne ölçüde etkileyecek?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: İsrail'in İran'a yönelik saldırıları görüşmeleri ne ölçüde etkileyecek?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

Washington'un Tahran'ın Gazze müzakerelerinin bir parçası olduğunu açıklamasından günler sonra İsrail'den İran'a ani bir darbe geldi. İsrail medyası görüşmelerde ‘gerçek bir ilerleme şansı’ olduğuna dair sızıntılara tanık olurken, Hamas kaynakları da ateşkesle ilgili ‘fikirler’ aldıklarını doğruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu yeni gelişmeler ateşkes sürecine ‘gölge’ düşürüyor. Görüşmelerin er ya da geç sekteye uğraması muhtemel, özellikle de İsrail bölgede zaferler elde ettikçe taleplerini sıkılaştıracak. Diğer taraftan Hamas kapsamlı bir anlaşmada ısrar edecek ve gelecekte Gazze Şeridi'ndeki savaşı durduracak gerçek garantilerin yokluğunda şu anda en önemli kartını (esirler) kaybedebilecek kısmi anlaşmalara sürüklenmeyecek.

İsrail dün, İran'ın ülkenin çeşitli bölgelerindeki nükleer programını vurmayı amaçlayan Yükselen Aslan Operasyonu kapsamında bir saldırı başlattı. İsrail ordusunun açıklamalarına göre bu saldırı, İran Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey liderlerinin öldürülmesiyle sonuçlandı. İsrail ordusu daha sonra İran'dan fırlatılan uzaktan kumandalı insansız hava araçlarını (İHA) durdurmaya başladığını bildirdi, İranlı medya kuruluşları ise yetkililere dayanarak bu iddiaları yalanladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yayınladığı video mesajında ülkesinin İran'a yönelik askeri saldırısını övdü: “Çok başarılı bir açılış saldırısı gerçekleştirdik ve daha fazlasını başaracağız. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için operasyon günlerce devam edecek.” Hamas ise yaptığı açıklamada söz konusu saldırıyı, ‘aşırılık yanlısı İsrail hükümetinin bölgeyi açık çatışmalara sürükleme konusundaki ısrarını yansıtan acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirdi.

Söz konusu gelişmeler, Katar'daki Hamas müzakere heyetinden kaynakların basına yaptıkları açıklamalarda ‘ateşkes anlaşması konusunda arabulucularla bir dizi fikrin tartışıldığını’ söylemeleri, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Gazze Şeridi'nde devam eden savaşta acil, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkesi ezici bir çoğunlukla onaylaması ve Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile ‘İran'ın nükleer programı konusunda ABD ile İran arasındaki müzakereler ve arabulucuların Gazze Şeridi'nde hızlı bir şekilde ateşkes anlaşmasına varma çabaları’ üzerine yaptığı görüşmelerin ardından geldi.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği bombardımanda yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği bombardımanda yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail saldırısı, ABD Başkanı Donald Trump'ın pazartesi akşamı yaptığı “Gazze şu anda Hamas’la İsrail arasında büyük müzakerelerin ortasında ve İran da zaten işin içinde. Gazze'de ne olacağını göreceğiz. Esirleri geri almak istiyoruz” açıklamasından birkaç gün sonra geldi. Ancak İsrail ve Hamas kaynakları, Trump’ın iddialarını yalanladı.

İkinci ateşkes, yürürlüğe girmesinden iki ay sonra 18 Mart'ta çöktü. Bu ayın başlarında Doha'da Hamas ile Washington arasında yapılan doğrudan görüşmelerde herhangi bir ilerleme sağlanamadı.

Mısır'da siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed Yusuf Ahmed, İsrail'in gerilimi artırma girişimlerinin ve bunu takip edecek İran tepkilerinin, ister süreci dondurarak ister hızlandırarak olsun, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese hizmet etmediğine inanıyor. Ahmed, “Gazze savaşından bu yana İran ve Lübnan'da ateşkes müzakereleri üzerinde doğrudan bir etkisi olmayan benzer saldırılara zaten tanık olduk” dedi.

Bu saldırıdan sonra Netanyahu'nun içeride popülaritesinin artacağına ve kendisine yönelik iç baskıların üstesinden geleceğine inanan Ahmed, Hamas'ın bu gerilim ışığında kısmi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini ve bir kez daha kapsamlı bir anlaşma için daha fazla ısrar edeceğini, bunun da İsrail tarafından reddedileceğini ve bu nedenle gerçek bir ilerleme olmayacağını ve sürecin olduğu gibi kalacağını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal'a göre Hamas şu anda güçlü bir konumda değil. İran ile İsrail arasında işler daha da kötüye giderse Gazze Şeridi'ndeki operasyonlarda bir azalma olacak ama bu ateşkes görüşmelerini olumlu etkilemeyecek. Nazzal, ‘Hamas’ın kapsamlı anlaşmaya bağlılığını arttıracağını ve en güçlü kartı olan esirlerin elinden alınmasını kabul etmeyeceğini, Netanyahu'nun da küstahlığının artacağını’ düşünüyor.

 ağlayan Filistinli bir çocuk (AFP)Gazze'deki Şifa Hastanesi yakınlarında İsrail bombardımanı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze töreninde ağlayan Filistinli bir çocuk (AFP)

ABD’li arabulucular İsrail'in yanında yer aldıklarını belirtirken, Gazze Şeridi'ndeki durum hakkında bir açıklama yapmadı. Mısırlı ve Katarlı arabulucular ise bölgedeki çatışmanın genişlememesi konusunda uyarıda bulundu.

ABC News'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırısını ‘mükemmel’ olarak nitelendiren Trump, saldırıların devamının geleceğini söylerken, Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda Tahran'ı uyardı: “Nükleer anlaşma yapılmazsa her şey daha da kötüleşecek.”

Gazze müzakerelerinde arabulucu olan her iki ülkenin dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamalara göre Mısır, saldırının ‘krizi daha da alevlendireceğini ve bölgede daha geniş bir çatışmaya yol açacağını’ savunurken, Katar ‘saldırıların durumu yatıştırma çabalarını engellediğini’ belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Mısır Dışişleri Bakanı ile Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, İran'daki gerilim ve Mısır, Katar ve ABD'nin Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve esirlerin serbest bırakılması için yürüttüğü çabalardaki gelişmeler ele alındı.

Ahmed Yusuf Ahmed, ABD'nin İsrail'e yönelik tutumunun yeni olmadığını ve gerilimi reddeden ne kadar pozisyon olursa olsun ateşkes görüşmelerinin direnişin kararlılığına, yıpratma operasyonlarının devamına ve İsrail'in pozisyonunun gerilemesine bağlı olacağını ve bu konuların sonuçlarının ancak İsrail ve İran'ın karşılıklı saldırılarını durdurmasından sonra netleşeceğini düşünüyor.

Nizar Nazzal, ABD'nin İsrail'i sonuna kadar destekleyen tutumunun, gerilimi azaltma görüşmeleri ile gerçeklik arasında büyük bir uçurum olduğunu, gerilimin devam edeceğini ve Gazze Şeridi'nde bir anlaşmaya ya da bölgede bir ateşkese varma ihtimalinin bulunmadığını gösterdiğine inanıyor.