Hamas'ta neler oluyor ve başına neler gelebilir

Ekim 2023 savaşı öncesinde düzenlenen geçit töreninde Hamas'ın askeri kanadından Filistinliler (Arşiv- Reuters)
Ekim 2023 savaşı öncesinde düzenlenen geçit töreninde Hamas'ın askeri kanadından Filistinliler (Arşiv- Reuters)
TT

Hamas'ta neler oluyor ve başına neler gelebilir

Ekim 2023 savaşı öncesinde düzenlenen geçit töreninde Hamas'ın askeri kanadından Filistinliler (Arşiv- Reuters)
Ekim 2023 savaşı öncesinde düzenlenen geçit töreninde Hamas'ın askeri kanadından Filistinliler (Arşiv- Reuters)

Vahit Abdulmecid

İçerideki ve dışarıdaki Hamas liderleri arasındaki ilişkilerin nasıl yönetildiğini, anlaşmazlıklar ortaya çıktığında nasıl çözüldüğünü, İsrail ordusu ve güvenlik servisleri tarafından kullanılan ileri casusluk teknolojilerinin yanı sıra, İsrail'in bazı Batılı müttefiklerinden aldığı istihbarat bilgileri göz önüne alındığında, iletişimlerin nasıl sağlandığını bilmek zor. Hareket bu kadar hassas koşullar altında kararlarını nasıl alıyor sorusu, özellikle rehine takası ve ateşkes anlaşmasına ulaşmayı amaçlayan müzakerelerin başlangıcından bu yana bir yıldan fazla bir süredir gündemde.

Bu soru, İsrail medyasının, kardeşi Yahya'nın suikasta uğramasından beri içeride karar verici olduğuna inanılan Muhammed Sinvar'ın, mayıs ortasında Amerikalı-İsrailli rehine Edan Alexander'ın serbest bırakılmasıyla ilgili anlaşmazlığın ardından düzenlenen bir toplantı sırasında suikasta uğradığı iddiaları sebebiyle tekrar gündeme geldi.

Bu iddia doğruluğundan bağımsız olarak, çok sayıda lider ve kadrosunu kaybeden Hamas içindeki etkileşimlerin doğası hakkındaki soruları yeniden gündeme getiriyor. Gazze Şeridi'ne uygulanan sıkı abluka ve sadece sınırlı miktarda giren ve etkisi zayıf yardımlar dışında halkının yardımlardan mahrum kalmasının gölgesinde Hamas, kritik ve zor bir durumda. Aynı zamanda hareketin, yurtdışındaki liderlerine sunulan ve içerideki liderlerle istişare gerektiren anlaşma taslakları ile ilgili kararlar alması, ayrıca, önümüzdeki dönemdeki rolü ve Gazze Şeridi'nin kendisinin öngördüğü şekildeki geleceği için ayrıntılı bir vizyon belirlemesi gerekiyor.

Hamas içinde kararların nasıl alındığı sorusunu yanıtlamaya çalışırken, Temmuz 2024’teki İsmail Heniyye suikastının ardından Yahya Sinvar'ın Hamas’ın Genel Siyasi Büro başkanı olarak atanmasıyla birlikte, yurtdışında oluşturulan dar lider grubu içinde bir anlaşmazlık olduğuna dikkat etmek gerekiyor. Bu grubun üyeleri, örgüt içindeki konumlarına göre seçildiler. Bunlar arasında Genel Şura Konseyi Başkanı Muhammed Derviş, Hamas’ın Batı Şeria Siyasi Büro Başkanı Zaher Caberin, Gazze Şeridi Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Halil el-Hayya, dışarıdan veya diasporadan sorumlu yetkili Halid Meşal yer alıyor. Bu liderlerden bazılarının arasındaki anlaşmazlık, 7 Ekim saldırısının öncesine dayanıyordu, çünkü özellikle diğerleriyle çatışma durumunda İran ile ilişkilerin seviyesiyle ilgiliydi. Ancak, her yandan grubu çevreleyen zor koşullar, üyelerini anlaşmazlıklarına rağmen iş birliği yapmaya zorladı. Hamas dışında pek tanınmayan Başkanı Muhammed Derviş'in, hareketin finansman operasyonlarından sorumlu olmasının yanı sıra, Genel Şura Konseyi Başkanı olarak gölgede çalışma deneyimine dayanarak, üyeler arasında göreceli bir uyum durumu oluşturabildiği anlaşılıyor.

Yahya Sinvar'ın şehit edilmesinin ardından ve onun yerine geçecek başka kıdemli ve önemli bir figürün olmaması, karar alımına birden fazla kişinin katılması sebebiyle, içerideki bazı liderler arasında da anlaşmazlıklar olması doğal

Yahya Sinvar'ın şehit edilmesinin ardından ve onun yerine geçecek başka kıdemli ve önemli bir figürün olmaması, karar alımına birden fazla kişinin katılması sebebiyle, içerideki bazı liderler arasında da anlaşmazlıklar yaşanması doğal. Liderler yetki olarak ne kadar eşit olurlarsa, ihtilafları çözmek o kadar zorlaşır. Ancak eğer Muhammed Sinvar'ın Refah Tugayı Komutanı Muhammed Şabana ile birlikte suikasta uğradığı doğruysa, o zaman Gazze Tugayı Komutanı İzzeddin el-Haddad, kendisini diğer liderlerin önüne geçirecek, ortaya çıktığında anlaşmazlıkların çözebilmesini ve kararlar alabilmesini sağlayacak bir konuma gelebilir.

Hamas’ın karşı karşıya olduğu ikilemin büyüklüğü ve doğası, geleceği veya daha doğrusu kaderi ile bağlantılı olduğu için açık ve net. Şu anda zordan daha fazla bir seçimle karşı karşıya olduğu söylenebilir ya kendini feda edecek ya da Gazze Şeridi'nden ve halkından geri kalanları feda edecek. Uluslararası toplum sessiz kalmaya devam ettikçe, bazı ülke ve blokların tepkileri hem geç hem de zayıf oldukça ve Netanyahu hükümeti Hamas teslim olmadıkça herhangi bir anlaşmaya varmamaya giderek daha da kararlı hale geldikçe, bu seçim daha da zorlaşıyor. Bu teslimiyet, hareketin en önde gelen liderlerinin Gazze Şeridi'nden ayrılması ve silahların teslim edilmesi anlamına geliyor. Netanyahu “mutlak zafer” dediği şeyi gerçekleştirebilmek için, bu teslimiyetin beyaz bayrak taşımak gibi açıkça görünür olmasını ve herkesin görmesini istiyor.

Bu, Hamas'ın şu anda kabul etmeye hazır olduğu ve arabuluculara kabul ettiğini ilettiği öneriden, yani kendisinin Gazze Şeridi'nin kontrolünden vazgeçmesi, yönetimin Mısır'ın Toplumsal Destek Komitesi adını verdiği profesyonel bir komiteye devredilmesi önerisinden Netanyahu’nun memnun olmadığı anlamına geliyor. Doğrulanmamış bilgiler ayrıca, bazı Hamas liderlerinin, örneğin beş veya on yıllık uzun vadeli bir ateşkes üzerinde anlaşmaya varılırsa, silahlarını bir Arap ülkesine teslim etmeyi düşünmeye hazır olduklarını ifade ediyor. Ancak Netanyahu, sahadaki gerçeklere dayanmasa bile, hareketin bir daha ayağa kalkamayacağı, belini doğrultamayacağı bir teslimiyet istiyor. Sahadaki gerçeklere dayanmıyor dedik, çünkü Gazze Şeridi'nde şu ana kadar gerçekleşen küçük çatışmaları takip eden herkes, Hamas'ın ve genel olarak direnişin sahada tamamen yenilmediğini biliyor. Onları yenen, boğucu abluka, açlık, hayatta kalmak için gerekli temel ihtiyaçların yok edilmesi ve Gazze Şeridi halkının artan acı ve ızdırabı. Bu, Hamas'ın gerçek savaş alanında kendisini teslim olmaya zorlayan tam bir yenilgiye uğramadan tamamen teslim olmayı kabul edeceği anlamına geliyor ki bu, hiçbir direniş hareketinin yapamayacağı bir şeydir.

Buna rağmen Hamas, Gazze Şeridi'nin geri kalanının yıkımını durdurmak, yeniden inşa imkânını korumak ve halkını yerinden etme planını durdurmak karşılığında teslim olmak zorunda kalabilir. Ancak, bu olasılığın gerçekleşmesi, Hamas liderlerinin denklemden çekilmelerinin artık zorunlu olduğunu, bunun direnişin sonu anlamına gelmediğini, aksine barışçıl bir çözüm veya iki devletli bir çözüm yönünde ilerleme kaydedilmediği takdirde, sonrası olacak bir aşamanın sonu olduğunu fark etmelerine bağlıdır. Şarku’l Avsat’ıın al Majalla’dan aktardığı analize göre ayrıca, teslim edebileceği silahlar çoğunlukla kendi mühendisleri tarafından üretilmiş silahlar ve bunların benzerleri ve daha fazlası Filistin'de bulunuyor. Hamas'ın silahlarını teslim etmeyi kabul edecek kadar büyük bir adım attığını varsayalım, bu adımı büyük olasılıkla Gazze yönetiminde olmasa da Filistin siyasi sahnesinde bir role sahip olmaya devam etmesi karşılığında atacaktır. Bu gerçekleşirse, sadece silahlarını teslim etmesi değil, aynı zamanda Kassam Tugayları'nın dağıtılması ve kendisinin siyasi bir partiye dönüştürülmesi de gerekiyor. Bu durumda bir siyasi parti olarak savaştan sonraki gün ile ilgili düzenlemelerde doğrudan bir rol oynamasa da daha sonra bu koşullarda bir miktar etkili olabilir.

Siyasi varlık ile askeri rol arasındaki bu takas, Hamas'ın bir şekilde hayatta kalmak istemesi durumunda elindeki tek çözüm olabilir. Ancak bu çözüm hem içeride hem de dışarıdaki esas liderleri arasında tam veya bir tür fikir birliğini, Kassam Tugayları'nın kalan kıdemli liderlerinin ve yardımcılarının kabulünü gerektiriyor. Bu takas gerçekleşir ve Kassam Tugayları ortadan kalkar, Hamas siyasi bir partiye dönüşür mü, yoksa bunu reddedip daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalma riskini göze mi alır? Yahut etrafındaki çember daha da daraltılırsa benzeri görülmemiş bir iç bölünme mi yaşar? Öte yandan Netanyahu hükümeti, silahlarını teslim etmesi ve liderlerinden bazılarının Gazze'den ayrılması karşılığında Hamas'ın herhangi bir siyasi role sahip olmasını kabul eder mi? Bu soruların her birine verilecek yanıtlar, yalnızca Hamas'ın geleceğini veya kaderini değil, Filistin'in geleceğinin bazı yönlerini de şekillendirecektir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
TT

Hamas'ın askeri operasyonları Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi nasıl etkiliyor?

 Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları (Getty Images)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde İsrail askerlerine karşı yürüttüğü nitelikli askeri operasyonlar, ateşkes müzakereleri ve Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varma şansı üzerindeki etkilerinin boyutu hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Gözlemciler, direniş operasyonlarının ‘İsrail hükümeti üzerinde ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için bir baskı kartı’ oluşturduğuna inanıyor ve ‘askeri operasyonların devam etmesinin, özellikle artan sokak baskısıyla birlikte İsrail tarafını ateşkesi kabul etmeye itebileceğini’ belirtiyor.

Mısır, Katar ve ABD öncülüğünde Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşması imzalanması için yürütülen arabuluculuk çalışmaları aksamaya devam ediyor. Gazze şehrinin doğu bölgelerindeki Refah ve Han Yunus'un yanı sıra Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'da son zamanlarda sık sık düzenlenen direniş operasyonlarında çok sayıda İsrail askeri öldürüldü ve yaralandı.

Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bu hafta Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail askerlerinin, tanklarının ve buldozerlerinin hedef alındığını ve İsraillilerin kayıplar verdiğini duyurdu.

Hamas'ın askeri operasyonları, İsrail hükümetinin 19 Mart'ta ateşkes anlaşmasını bozmasından bu yana İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği bir ortamda gerçekleşti.

19 Ocak'ta Hamas ve İsrail uluslararası arabulucuların (Mısır, ABD ve Katar) çabalarıyla Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına vardı. Anlaşmanın ilk aşaması 42 gün sürecek ve bu süre zarfında ikinci ve üçüncü aşamaların uygulanması için görüşmeler yapılacaktı. Ancak İsrail tarafı ilk aşamanın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlarına yeniden başladı.

Uluslararası Filistin Halkının Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı Salah Abdulati, Filistin direnişinin operasyonlarının ‘Filistinlilerin haklarını desteklemek ve saldırganlığı durdurmak için devam eden uluslararası baskı ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes sürecini hızlandırdığına’ inanıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulati, “Askeri operasyonların devam etmesi, Tel Aviv'de devam eden savaşın kayıpları nedeniyle İsrail sokağının baskısı ve protestoları yoluyla İsrail hükümeti üzerinde bir baskı kartı oluşturuyor. Savaşın İsrail hükümetine yüksek maliyeti, onu saldırganlığı uzatma politikalarını yeniden gözden geçirmeye itiyor” ifadelerini kullandı.

Abdulati'ye göre İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırganlığı karşısında Hamas'ın elinde ‘İsrailli esirler, direniş, uluslararası ve Arap baskıları’ gibi İsrail tarafına yönelik baskı kartları var.

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinden yaklaşık 250 kişiyi esir aldı ve İsrail hükümeti 57 esirin bugün halen Gazze Şeridi'nde olduğunu söylüyor.

Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)Yerlerinden edilmiş Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım alıyor. (AFP)

Askeri operasyonlar İsrailli karar alıcılar üzerinde bir baskı unsuru oluştursa da uluslararası ilişkiler profesörü Dr. Tarık Fehmi bu operasyonları ateşkes çabalarını ilerletmek için yeterli görmüyor. Fehmi'ye göre bu operasyonlar, İsrail sokağının Netanyahu hükümetine ateşkes anlaşmasını hızlandırması için baskı yapması yoluyla ateşkes süreci için sadece bir katalizör olabilir.

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan Fehmi, Hamas’ın askeri operasyonlarının ‘ateşkes sürecinde güvenilebilecek tek motor olmayacağına’ ve ‘İsrail tarafı üzerindeki etkilerinin sınırlı olduğuna’ inanıyor. Fehmi, İsrail ve Hamas'ın yakında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un Gazze Şeridi'nde ateşkes için değiştirilmiş önerisine yanıt vereceğini umuyor.

Witkoff kısa bir süre önce Gazze Şeridi'nde 60 günlük ateşkes, halen esir tutulan 57 kişiden 28'inin bin 200'den fazla Filistinli mahkûmla takas edilmesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardım girişini öngören bir öneri sundu.

Gazze Şeridi'ndeki ateşkes, Hamas'ın kalan esirleri ancak İsrail'in savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi halinde serbest bırakacağını söylemesi ve Netanyahu'nun Hamas silahsızlandırılmadan ve Gazze Şeridi'nden çıkarılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini taahhüt etmesi nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

Fehmi, İsrail'in ‘önümüzdeki dönemde Güney Lübnan'daki gelişmelere ve Yemen'deki Husilerin defalarca bombalanmasının ardından Yemen cephesine odaklanacağını’ düşünüyor. Fehmi, bu gelişmelerin İsrail hükümetini Gazze Şeridi'ndeki durumu sakinleştirmeye itebileceğini ifade etti.