Sokak ve devlet arasında Mukteda es-Sadr

Sadr, bir hareketin liderinden ulusun adamına dönüşmek için henüz güç kartlarını kullanmadı

Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)
TT

Sokak ve devlet arasında Mukteda es-Sadr

Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr, Irak'ın orta kesimlerinde yer alan Necef kentindeki Büyük Kufe Camii'nde konuşurken, 4 Kasım 2022 (AFP)

Hayreddin Mahzumi

Çöküş dönemlerinde ulusları ancak sokağın meşruiyetine ve devlet vizyonuna sahip istisnai liderler kurtarabilir. Irak bugün, dış müdahalenin silahlı milislere karıştığı ve egemen kararın geçerliliğini yitirmiş bir siyasi sistem tarafından gasp edildiği tehlikeli bir dönemecin eşiğinde. Bu sahnenin ortasında ise yüzleşme ve değişim yeteneğine sahip bir isim olarak Mukteda es-Sadr duruyor. Halkların tarihinde, farklı türden liderlere, sadece halkın acısını dile getirmekle kalmayıp aynı zamanda dar çerçevedeki hesapların üzerine çıkan ve ulusal projeyi köklerinden yeniden şekillendiren liderlere ihtiyaç duydukları önemli anlar vardır. Irak bugün böyle bir eşikte ve Mukteda es-Sadr dini, siyasi ve halk tabanında sembolik bir isim olarak Iraklıların yıllardır beklediği devlet adamı olma ihtimali en yüksek kişi olabilir.

Mücadeleden kaçmayan bir lider

Mukteda es-Sadr, 2003 yılında eski rejimin yıkılmasından bu yana benzersiz bir siyasi figür haline geldi. Muhalif dini otoritenin oğlu, tiranlığa karşı direniş mirasının varisi ama aynı zamanda yolsuzluğa, işgale ve mezhepçiliğe öfkeli bir neslin özlemlerini dile getiren sokağın bir evladı olan Sadr devrimci bir soluğu milliyetçi bir söylemle, büyük bir halk tabanıyla ve sallantılı bir siyasi yetenekle birleştirdi. Ancak İran'ın hegemonyasından görece bağımsız olması, mezhepçiliği açıkça reddetmesi ve ‘devlet her şeyin üstündedir’ ilkesine olan bağlılığı, onu diğer siyasi aktörlerden ayırıyor. Ancak Mukteda es-Sadr, popüler bir lider olmakla tam teşekküllü bir devlet adamı olmak arasındaki bu ikilemde sıkışıp kalarak kitleleri kapsayıcı bir kurumsal projeye tabi kılmak yerine tam tersini yaptı. Devletler üstü bir milis iktidarını kök saldığı bir dönemde Sadr, sadece popülaritesi ya da geçmişi nedeniyle değil, aynı zamanda küstahlığa küstahlık deme ve güç paylaşımı ittifaklarını reddetme cüretine sahip olduğu için de bu iktidarın en zorlu rakibi olarak duruyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre mezhepçi iktidarın ve derin devletin birleşimini temsil eden eski Başbakan Nuri el-Maliki'ye karşı koyan tek kişi olan Sadr, aynı zamanda ulusal kararı gasp eden ve devletin içini boşaltan dış destekli parti ve milislere karşı durabilen tek Iraklı liderdir.

Sadr'ın istisnai statüsü sadece siyasi sembolizminden ya da milliyetçi söyleminden değil, aynı zamanda kendisiyle halk tabanı arasındaki ‘toplumsal sözleşme’ olarak adlandırılabilecek faktörden de kaynaklanıyor. İlk olarak Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau tarafından ortaya atılan bu kavaram, yöneten ve yönetilen arasındaki karşılıklı bağlılık temelindeki ilişkiyi ifade eder. Halk, liderin ortak iyiye ulaşma ve halkın iradesini savunma taahhüdü karşılığında güven ve meşruiyet verir.

Mukteda es-Sadr sadece siyasi bir lider değil, Muhammed Bakır es-Sadr'dan Muhammed Sadık es-Sadr'a kadar Irak için büyük fedakarlıklar yapmış bir ailenin dini ve tarihi mirasının bir uzantısı olduğu için de bu toplumsal sözleşme açıkça görülüyor.

Bu miras, Sadr Hareketi’nin destekçileri ile Sadr ailesi arasında siyasi sadakatin ötesine geçerek bir tür ahlaki halk hareketine dönüşen duygusal ve ideolojik bir bağ oluşturdu. Sadr'a başka hiç kimsenin sahip olmadığı gücü ve meşruiyeti veren de Irak siyaset sahnesinde derin bir güvene ve karşılıklı fedakarlığa dayanan bu benzersiz ilişkidir.

Gerçek bir devlet adamı protesto etmekle yetinmez, alternatifler üretmek için inisiyatif alır. Parlamentodan çekilmekle yetinmez, meşruiyeti kurumların içinden yeniden tanımlar.

Bir hareketin liderliğinden ulusun adamlığına

Bugün Irak'ın temel sorunu bir liderin olmamasından ziyade yolsuzluğa bulanmış bir siyasi sınıfın parçası değil, kitleleri harekete geçirme kabiliyetinin yanında kotaları reddeden ve güçlü bir sivil devlet talep eden bir reform projesine sahip bir devlet adamının olmamasıdır.

Ancak sahip olunan bu özellikler gerçek bir projeye dönüştürülmediği sürece potansiyel olarak kalmaya devam edecek. Mukteda es-Sadr'ın sadece parlamentodan çekilmek ya da dışarıdan protesto etmekle kalmayıp, devlet kurumlarının içinde çalışarak onları yeniden yapılandırmak ve ulusal projesini süreklilik ve bağımsızlık sağlayacak şekilde kurumsallaştırması gerekiyor.

gbhyju
Irak’ın başkenti Bağdat’taki Tahrir Meydanı'nda parlamento seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından sevinç gösterilerinde bulunan Sadr destekçileri, 11 Ekim 2021 (AP)

Mukteda es-Sadr'ın geniş bir destekçi kitlesi, harekete geçirme ve etkileme yeteneği ve yolsuzluklarına tamamen bulaşmadan siyasi kurumlarda nüfuz sahibi olma gibi nadir bulunan güç kartlarını elinde tuttuğuna şüphe yok. Ancak bu kartları henüz bir devlet kurmak için değil, diğer oyuncular üzerinde baskı kurmak ya da onlardan ‘çekilmek’ için kullandı. ‘Bir hareket lideri’ ile ‘ulusun adamı’ arasındaki fark burada yatıyor.

Gerçek bir devlet adamı protesto etmekle yetinmez, alternatifler üretmek için inisiyatif alır. Parlamentodan çekilmekle yetinmez, meşruiyeti kurumların içinden yeniden tanımlar. Sadece sokağa hitap ederek ya da sloganlar atarak değil hukukla yönetilen güçlü ve adil bir devlet sistemi inşa etmeye oynar.

Sadr, Irak’ın Ahmed Şara’sı mı?

Arap siyasi kültüründe, safları birleştirmek ve devleti parçalanmaktan kurtarmak için enkaz altından yükselen reformist lider imajı tekrarlanıyor. Ahmed Şara’nın sembolize edebileceği bu imaj, kişisel çıkarlardan uzak, tüm vatandaşları için tek bir devlet hayal eden, mezhepçilik ve yolsuzluk denklemlerine başkaldıran reformcu bir lideri temsil ediyor.

Irak'ta lider değil, devlet adamı eksikliği var. Mukteda es-Sadr da tüm hataları ve yanlışlarıyla birlikte, ender rastlanan tarihi bir fırsatla karşı karşıya.

Sınırlı uzlaşılar yapma mantığından tamamen kopmak, akım mantığından ulusun ufkuna, mezhepçi liderlikten dar kimlikleri aşan liderliğe geçmek, bu imaja ulaşmanın ön koşuludur. Ahmed Şara, sadece kurtarıcı bir lider değil, aynı zamanda kapsamlı bir ulusal proje formüle eden, devlet ve toplum arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiren, kota ve bağımlılık yerine liyakat ve adalete dayalı yeni bir siyasi denklem kuran bir inşacıdır.

Mukteda es-Sadr, eğer isterse, bu modeli somutlaştırabilir. Popülerlik, dini ve devrimci miras, bölgesel eksenlerden görece bağımsızlık ve başkalarının ‘evet’ dediği yerde ‘hayır’ demesini sağlayan siyasi cesaret gibi başka hiç kimsenin sahip olmadığı araçlara sahip. Bu sayede mezhebi, sokağı ve akımı aşarak devletin vicdanı ve Irak’ın içinde bulunduğu anın adamı haline gelebilir. Bunun tek koşulu da muhalefet konumundan inşa konumuna, devrim söyleminden devlet projesine geçme kararlılığını göstermesidir.

scdfrg
Irak'ın başkenti Bağdat'ta yaşanan siyasi kriz sırasında meclis binasında oturma eylemi yapan Sadr destekçileri, 31 Temmuz 2022 (Reuters)

Burada hem ikilem hem de fırsat yatıyor. Sadr'ın popülaritesini kanıtlamaya değil, bu popülariteyi kapsayıcı bir kurumsal projeye dönüştürmeye, muhalifleriyle yüzleşmeye değil, öfkeli söylemlerin ötesine geçerek istikrarlı bir reform programına yönelmeye ihtiyacı var. Irak'ın bugün içinde bulunduğu an, gerçek liderlerin, sadece tarihe yaslanmakla kalmayıp geleceği yaratanların doğduğu zamanlara benziyor.

Karar onun elinde

Irak'ta lider değil, devlet adamı eksikliği var. Mukteda es-Sadr da tüm hataları ve yanlışlarıyla birlikte, ender rastlanan tarihi bir fırsatla karşı karşıya. Ya ülkelerini uçurumun eşiğinden kurtaran liderler arasına adını yazdıracak ya da dar hesapların esiri olarak kalıp Irak'ın çehresini değiştirebilecek bir anı kaçıracak.

Irak başarısız bir devlete dönüşmenin eşiğinde ve halk nezdinde meşruiyeti olan, milis ve yolsuzluk sistemini ortadan kaldırabilecek bir lider ortaya çıkmadığı sürece ülke daha fazla parçalanmaya, uluslararasılaşmaya ve bölünmeye doğru sürüklenecek.

Sadr, iktidardaki yozlaşmaya bulaşmamış ve bölgesel eksenlere tamamen teslim olmamış tek lider. Her ne kadar zaman zaman isteksiz olsa da Nuri el-Maliki ve müttefiklerine karşı en güçlü ses olmuş, savaş ağalarına ve siyasi tüccarlara karşı en net duruşu sergilemiştir.

Dolayısıyla omuzlarında tarihi bir sorumluluk var. Kaybetmeye mahkum bir oyunun parçası olmakla Irak tarihinde belirleyici bir an yaratarak birleştiren, uzlaştıran ve adalet, hukuk ve kapsayıcı bir ulusal kimliğe dayalı yeni bir cumhuriyet kuran devlet adamı olmak arasında seçim yapması gerekiyor.

Sonuç olarak Irak'ın daha fazla lidere değil, liderden önce vatansever olmaya karar veren, devletin sadece muhalifi değil kurucusu da olan tek bir devlet adamına ihtiyacı var.



Witkoff Hamas'ın silahsızlanmaya hazır olduğunu belirtirken Hamas yalanladı

ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)
ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)
TT

Witkoff Hamas'ın silahsızlanmaya hazır olduğunu belirtirken Hamas yalanladı

ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)
ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu temsilcisi Steve Witkoff, Cumartesi günü Tel Aviv'de esir aileleriyle yaptığı görüşmede, yönetiminin savaşı genişletmeyi değil, kesin olarak sona erdirmeyi planladığını vurgulayarak "Yönümüzü değiştiriyoruz. Ya hep ya hiç" dedi.

Perşembe gününden bu yana İsrail'de bulunan, Başbakan Binyamin Netanyahu ve diğer yetkililerle görüşen, Cuma günü Gazze Şeridi'ni ziyaret eden ve Cumartesi günü de kaçırılanların aileleriyle bir araya gelen Witkoff şunları söyledi: “İsrail halkının çoğunluğu kaçırılanların evlerine dönmesini istiyor ve Gazze'deki halkın çoğunluğu da bunu istiyor çünkü Gazze Şeridi'ni restore etmek ve yeniden inşa etmek istiyorlar.”

Witkoff esir aileleriyle yaklaşık üç saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Hamas'ın esir Ivitar David'i fiziksel olarak kötü durumda ve bir deri bir kemik kalmış bir halde gösteren videoların yayınlanmasından bir gün sonra Rom Breslawski'yi de benzer bir durumda gösteren videolar yayınlanmış, bu videolar İsrail'de fırtınalar koparmış, geniş tepkilere yol açmış, büyük tartışmalara neden olmuş ve esir aileleri sert bir açıklamayla İsrail hükümetinden Gazze Şeridi'ndeki çılgınlığa son vermesini talep etmişti.

sfgthy
Hamas tarafından alıkonulan İsrailli bir esirin eşi Cumartesi günü Tel Aviv'de düzenlenen bir oturma eylemi sırasında dikenli tellerin arkasında oturuyor. (Reuters)

Witkoff Tel Aviv'deki Esir Meydanı'nda öfkeli ailelere seslendi: "Onların (Hamas'ın) müzakerelere oturmamak için hiçbir nedeni olmayacak. Kıtlıktan bahsediyorlar ama ortada kıtlık falan yok. Plan savaşı genişletmek değil, sona erdirmek. Müzakerelerin gidişatının şu şekilde değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz: (ya hep ya hiç) olarak değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz."

Witkoff Hamas'ın silahsızlanmayı kabul ettiğini ve buna açık olduğunu iddia ederek bunun savaşı sona erdirmeye yardımcı olacağını öne sürdü.

Witkoff “Plan hepsini tek bir anlaşmayla geri getirmek, kısmi anlaşma yok" şeklinde konuştu.

Hamas ise Witkoff'a silahsızlanmaya hazır olduğunu reddeden bir açıklamayla karşılık verdi: “Bazı medya kuruluşlarının ABD elçisi Steve Witkoff'tan alıntı yaparak hareketin silahsızlanmaya hazır olduğunu ifade ettiğine dair yayınlarına cevaben, direnişin ve silahlarının işgal var olduğu sürece ulusal ve yasal bir hak olduğunu ve uluslararası sözleşmeler ve normlar tarafından tanındığını bir kez daha teyit ediyoruz. Hamas, başta başkenti Kudüs olan bağımsız, tam egemen bir Filistin devleti kurulması olmak üzere ulusal haklarımız tam olarak iade edilene kadar direnişten ve silahlardan vazgeçmeyeceğiz."

dfgthy
Hamas tarafından alıkonulan İsrailli esir aileleri Tel Aviv'de protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)

 Witkoff'un Gazze Şeridi'ne yaptığı ziyareti kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir oyun olarak nitelendiren Hamas, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ndeki açlık ve soykırım “suçunun”  ortağı olduğunu vurgulamıştı.

Witkoff'un açıklamaları ve Hamas'ın inkârı, kapsamlı bir anlaşmaya varılması olasılığı konusunda pek çok şüpheye yol açsa da “(Hamas) buna aldırmıyor, ancak Netanyahu'nun hareketin silahsızlandırılmasını şart koştuğu savaşı sona erdirmesi koşuluyla.”

Durumun karmaşıklığına rağmen ailelere Başkan Trump'ın esrleri geri getirmeye her şeyden çok kararlı olduğu konusunda güvence veren Witkoff, “Onun görevi hepsini geri getirmek. Hamas verdiği sözleri tutacak gibi görünmüyor. Onlarla yapılan müzakereler hayal kırıklığı yarattı ve şimdi ya her şeyi yapmamız ya da hiçbir şey yapmamamız gerektiğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.

dfgthy
ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsrailli esir aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AP)

Hamas'ın yayınladığı videoların ardından esir aileleri Cumartesi günü Tel Aviv'de gösteri düzenledi. İlk videoda yer alan esir Rom Breslavsky'nin kuzeni, "Ölüm yaşamdan daha kolay hale geldi. Ailem tamamen çöktü" dedi. İkinci videoda yer alan Ivitar'ın kız kardeşi “Kalbime milyonlarca yumruk yedim” dedi.

Esir Metan Tsengaukar'ın annesi şunları söyledi: "Eğer hepsini şimdi çıkarmazsak, uzun süre hayatta kalamazlar. Eğer önceki anlaşma siyaset yüzünden başarısız olmasaydı, kaçırılanların hepsi evlerinde olacaktı." Tutuklu Matan Angrist'in annesi oğlunun bir deri bir kemik kaldığını söyledi. Angrist, “Bize sürekli bunun Hamas propagandası olduğunu söylüyorlar” dedi. Kaçırılan Nimrod Cohen'in annesi ise şunları söyledi: “Bu Holokost 2025.”

Ailelerin akrabalarından biri Witkoff'a şunları söyledi: "En son üç ay önce görüştük ve işler düzelmedi, daha da kötüleşti. Çocuklarımız açlıktan ölüyor. Basit bir sorumuz var: Bunun ne zaman sona ermesi bekleniyor?" Witkoff cevap verdi: "Hayal kırıklığınızı anlıyorum. Keşke size bir haberim olsaydı. Ancak durum karmaşık. Ayrıntılarını açıklayamayacağım pek çok neden var."

fgthyu
Hamas tarafından alıkonulan İsrailli esirlerin aileleri Cumartesi günü Tel Aviv'de (AFP)

Yedioth Ahronoth'un bir katılımcıdan aktardığına göre Witkoff ile başka görüşmeler de yapıldı ancak bazı aileler Witkoff'un sözleri karşısında hayal kırıklığına uğradı. Witkoff'la yapılan toplantıda yeralan katılımcılardan bir şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu toplantıdan hiçbir şey beklemiyordum. Hamas'ın bir anlaşma istemeyen terörist bir örgüt olduğunu ilan eden sloganları tekrarlıyor. Aileler öfkelerini dile getirdi ve Witkoff çabalardan bahsetti. Ancak gerçekte yeni bir şey yok" dedi.

Witkoff'un açıklamaları ABD yönetiminin aşamalı değil kapsamlı bir anlaşmaya yöneldiği yönündeki haberleri doğrularken, İsrail hükümetinin bakanlarının Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme çağrılarıyla da çelişiyor.

Cuma günü, Hamas'ın askeri kanadı El Kassam Tugayları, Rom Breslawski'nin başka bir videosunu yayınladıktan bir gün sonra, Ivitar David'in bir deri bir kemik kaldığı bir klip yayınladı. Videoda David dar bir odada bir yatakta otururken görülüyordu ve kemikleri büyük ölçüde dışarı çıkmıştı.

El Kassam videoda elindeki mahkumların bizim yediğimizden yiyip içtiğimizden içtiklerini söyleyerek, devam eden videoda İsrail ablukası ışığında Gazze'den yetersiz beslenme belirtileri gösteren çocukların görüntüleriyle eşlik etti.

İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid videoya tepki göstererek şunları söyledi: “Hükümetin her üyesi bugün yatmadan önce Evitar'ın videosunu izlemeli ve Evitar'ın tünelde hayatta kalmaya çalıştığını düşünerek uyumaya çalışmalıdır.”

Videolar, müzakerelerin tıkanmasının ardından Hamas'ın durgun suları hareketlendirme girişimi olarak nitelendirdi.

Amerikan ve İsrail basınına göre Tel Aviv ve Washington bir sonraki adıma karar vermeden önce biraz daha bekleyecek ve büyük olasılıkla arabuluculardan bir tür ilerleme duymayı bekleyecekler.

CNN'e konuşan bir kaynak, Netanyahu'nun Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmemesi halinde ordunun Gazze Şeridi'nde ne gibi adımlar atacağına ilişkin kararı ertelediğini ve bu hafta herhangi bir karar alınmayacağını söyledi.

Bu gelişme, Gazze Şeridi'ndeki operasyonun gidişatı konusunda İsrail hükümeti içinde yaşanan anlaşmazlıkların ortasında gerçekleşti.

Hamas'ın anlaşmayı kabul etmemesi halinde masadaki fikirlerden birinin Gazze Şehri ve diğer nüfus merkezlerini kuşatmak, bir diğerinin ise şehri “işgal etmek” olduğunu belirten kaynak, farklı planları destekleyen bakanlar olduğunu da sözlerine ekledi.

dfvfd

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze'yi kuşatma planını destekliyor ve işgal etmeyi reddediyor; bu tutum siyasi düzeyde anlaşmazlıklara ve çatışmalara yol açıyor.

i24NEWS'e göre Zamir siyasi düzeye şunları söyledi “Gazze'yi kuşatmaya hazırlanıyorum ama işgal etmeye değil.” Bu açıklama işgal ve ilhak çağrısı yapan siyasi düzeyle arasında anlaşmazlıklara yol açtı.

 Gazze'de açıklamalarda bulunan Zamir şu ifadeleri kullandı: "Önümüzdeki günlerde kaçırılanların serbest bırakılması için bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı öğreneceğimizi tahmin ediyorum. Aksi takdirde çatışmalar aralıksız devam edecek."

Güçlerin elde ettiği başarıların bize operasyonel esneklik sağladığını ifade eden Zamir grubun “yıpratma tuzaklarına” düşmeden Hamas'ı “giderek artan bir sıkıntıya” sokmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

İsrail Yayın Kurumu (IBC) Zamir ile siyasi liderlik arasındaki görüş ayrılıklarını doğruladı.

Nahum Berenai Yediot Aharonot'ta şunları yazdı: "Herkes süreçin nereye gideceğine dair bir karar bekliyor, bir anlaşma, kuşatma ya da işgal. Bu bir karar verileceği anlamına gelmiyor. Netanyahu genellikle diğer seçeneği, yani karar vermemeyi tercih ediyor. Bu durumda Zamir'in karar vermesi gerekecek. Bence o ne istediğini biliyor."