ABD'nin desteğiyle çeyrek asır sonra üst düzey Suriye-İsrail görüşmesi

Washington ve Paris, Şam'daki geçiş sürecini desteklemenin önemini vurguladı

Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
TT

ABD'nin desteğiyle çeyrek asır sonra üst düzey Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)

Suriye-İsrail ilişkileri, İsrail'in hava saldırıları ve Suriye'nin iç işlerine, özellikle de Suveyda vilayetine doğrudan müdahalesine rağmen normalleşme yolunda hızla ilerliyor. Ayrıca ABD yönetimi, Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack aracılığıyla, iki tarafı, özellikle de İsrail'i uzlaşma yoluna yönlendirmek için çaba gösteriyor gibi görünüyor.

Bu bağlamda Paris perşembe akşamı, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında 4 saat süren bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Dermer, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya çok yakın ve Washington'a zor görevler için gönderilen bir elçi. Toplantı, Tom Barrack'ın himayesinde gerçekleştirildi. Barrack, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bu akşam (perşembe) Paris'te Suriyeli ve İsrailli yetkililerle bir araya geldim. Toplantının amacı diyalog ve gerginliğin azaltılmasıydı ve bunu gerçekten başardık. Tüm taraflar bu çabaları sürdürme taahhüdünü teyit etti” ifadelerine yer verdi. Barrack, görüşmelerin başarılı olduğunu ve amacına ulaştığını vurguladı.

Olağanüstü toplantı

Toplantı, sadece süresi açısından değil, gerçekleştiği düzey açısından da olağanüstüydü. Son benzer toplantı 25 yıl önce, 2000 yılında eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara ve İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak'ı, iki taraf arasında barış anlaşması sağlanması çabaları kapsamında bir araya getirdiği toplantıydı. Ancak hedef gerçekleştirilemedi. Başkan Donald Trump, tamamen farklı koşullarda bu tür bir başarıya ulaşmaya çalışıyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer (AFP)Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer (AFP)

Toplantıya katılanların, Suriye ile İsrail arasındaki gerginliği azaltacak ve güvenlik konusunda mutabakat sağlayacak düzenlemeler üzerinde odaklandıkları öğrenildi. Söz konusu düzenlemeler, geçtiğimiz günlerde Suveyda'da çıkan çatışmalara İsrail'in Dürzileri korumak gerekçesiyle müdahale etmesi, ordunun mevzilerini bombalaması ve daha fazla müdahale tehdidinde bulunması gibi olayların tekrarlanmasını önleyecek. Toplantıya yakın kaynaklar, görüşmelerde her iki tarafın ‘güven artırıcı önlemler’ olarak adlandırılan konulara odaklandığını bildirdi. Kaynaklara göre, İsrail'in Suriye'nin çıkarlarını hedef almaktan çekinmemesi endişe vericiyken, Suriyeli yetkililer açıkça kimseyle savaşmak istemediklerini, iç durumlarını düzeltmek istediklerini ve İsrail ile yakınlaşmaya karşı olmadıklarını söylüyorlar.

İsrail'in bu hamlesi, Netanyahu'yu sert bir şekilde eleştiren Trump'ı öfkelendirdi. Alman haber ajansı DPA, ismini vermediği bir İsrailli yetkiliye dayanarak, güvenlik düzenlemelerinin yanı sıra, toplantının ‘Suriye'nin İsrail ile diplomatik adımlar atmaya daha hazır hale gelmesini’ sağlamayı da amaçladığını aktardı.

Paris toplantısı, her iki tarafın da bir sonuç elde etmek için acele ettiğini gösteriyor. Bu toplantı, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Türkiye'ye yakın bir ülke olan Azerbaycan'a yaptığı ziyaret vesilesiyle düzenlenen bir toplantının ardından gerçekleşti. İsrail Kanal 12 televizyonu bu toplantıyı ‘tarihi bir zirve’ olarak nitelendirdi.

Fransa – ABD – Suriye toplantısı

Dün Paris'te, Fransa ve Suriye dışişleri bakanları ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’nin katıldığı, türünün ilk örneği olan bir başka toplantı daha düzenlendi. Bu toplantının önemi, Paris'in Suriye'de bir konuma sahip olmak istediğini, Şam'ı ağırlayan tek Batı başkenti olduğunu ve Suriye ekonomisini desteklemek için bir konferans düzenleyen tek ülke olduğunu hatırlatmasıdır. Paris, Suriye'ye uygulanan Avrupa yaptırımlarının kaldırılması için uğraşan en güçlü destekçilerden biriydi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Alman mevkidaşı Annalena Baerbock ile birlikte Şam'ı ziyaret eden ilk Batılı bakan olmuştu. Paris, Barrack'ın üçlü toplantıyı kabul etmesini, ülkedeki rolünün ‘tanınması’ olarak görüyor.

 Suveyda'nın sokaklarından birinde asılı olan Dürzi bayrağı, 25 Temmuz 2025 (Reuters)Suveyda'nın sokaklarından birinde asılı olan Dürzi bayrağı, 25 Temmuz 2025 (Reuters)

Toplantının ardından, Suriye'deki gergin bölgelerde diyalog ortamının oluşması ve gerginliğin azaltılmasına yönelik büyük çabanın vurgulandığı ortak bir bildiri yayınlandı. Bildiri, geçiş sürecinin başarıya ulaşması için hızlı bir şekilde harekete geçilmesini öngören 6 mutabakat veya karar içeriyordu. Son aylarda, bir bölgeden diğerine yayılan kanlı olayların ardından bu süreçle ilgili birçok soru ve endişe ortaya çıktı. Batı'yı özellikle ilgilendiren önemli noktalardan biri, her türlü terörle mücadele ve Suriye devletinin ve kurumlarının güvenlik sorunlarıyla başa çıkma kapasitelerinin desteklenmesi. Batı'nın korktuğu şey, DEAŞ'ın geri dönüşü ve bunun Suriye'deki mültecilerin Avrupa'ya göç etmesine yol açması.

Bildiri, siyasi geçiş sürecinde Suriye hükümetine destek olunması ve Suveyda ile ülkenin kuzeydoğusunda (Kürt bölgeleri) ulusal uzlaşmanın sağlanması çağrısında bulundu. Bildiri ayrıca, Suriye'nin bölgenin istikrarını korumak için komşularının güvenliğine herhangi bir tehdit oluşturmama taahhüdünü ve aynı zamanda komşu ülkelerin de Suriye'nin istikrarına herhangi bir tehdit oluşturmaması gerektiğini belirtti. Kürt heyetinin katılımıyla yapılması planlanan dörtlü toplantının iptal edilmesi nedeniyle, bildiride Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında Paris'te mümkün olan en kısa sürede bir görüşme turu düzenlenmesinin önemi vurgulandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Fransız bir kaynak, ‘Şam ile Suriye halkının (başta Kürtler olmak üzere) çeşitli bileşenleri arasında diyalog çerçevesinin yeniden başlatılması gerektiğini’ vurguladı. Kaynak, “Bu bağlamda ABD ve Fransa, diyaloğun gerçekleşmesini ve Suriye'deki geçiş sürecini güçlendirecek barışçıl bir müzakere çözümüne yol açmasını sağlamak için son derece proaktif bir şekilde hareket etmeye devam ediyor” dedi. Barrack, X platformunda Washington'un ‘dostları ve ortaklarıyla iş birliği içinde Suriye'de refah için çalışmaya devam edeceğini’ yazdı ve ‘istikrarlı, güvenli ve birleşik bir Suriye'nin büyük komşular ve müttefikler temelinde inşa edileceğini’ belirtti. Barrack, geçen hafta başında Suriye'yi ziyaret ettikten sonra Beyrut'a geçmişti.



Magen Oz: İsrail'in Gazze Şeridi’ni bölme sopası

Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025
Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025
TT

Magen Oz: İsrail'in Gazze Şeridi’ni bölme sopası

Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025
Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah yakınlarında, ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım malzemeleri almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025

Salim er-Rayes

Hamas, temmuz ayının ikinci haftasında, iki taraf arasında bu ayın başından beri ABD, Katar ve Mısır'ın arabuluculuğunda doğrudan yürütülen geçici ateşkes ve rehine takası müzakereleri kapsamında, İsrail'in Gazze Şeridi'nden ne kadar çekileceği ile ilgili haritaları reddettiğini duyurdu. Haritalara göre İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasını, yani 365 kilometrekareyi ele geçirmesi sebebiyle bunu reddettiğini ve İsrail'in, geçen ocak ayında üzerinde anlaşmaya varılan haritadaki toplanma noktalarına çekilmesini talep ettiğini açıkladı. Hamas’tan bu açıklama gelirken İsrail ordusu, Han Yunus şehrini doğu ve batı olarak ikiye bölen yeni bir koridorun inşası üzerinde çalışıyordu.

İsrail ordusu, 16 Temmuz'da 15 kilometrelik “Magen Oz” Koridoru’nun inşasının tamamlandığını duyurdu. Koridor, doğu sınırındaki Deyr el-Belah ve Han Yunus şehirleri arasındaki Kissufim Sınır Kapısı’ndan başlıyor ve Han Yunus'un merkezinden geçerek Morag Koridoruna kadar uzanıyor. Nisan ayında kurulan Morag Koridoru, o tarihten beri tamamen İsrail’in askeri kontrolü altında olan Han Yunus ve Refah şehirlerini ayırıyor. Bu koridor, müzakerelerde başlıca anlaşmazlık noktalarından biri. Zira Hamas, ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un uygulanmasına ilişkin teknik detaylar üzerinde hâlâ mutabakata varılmaya çalışılan önerisine göre, ateşkes döneminde ordunun burada konuşlanmaya devam etmesine karşı çıkıyor.

Siyasi açıdan, Hamas liderlerinden Dr. Basem Naim, İsrail'in yeni koridorla ilgili son duyurusu hakkında, koridor ve inşası duyurusunun bir değeri olmadığı yorumunu yaptı. Sebep olarak da İsrail’in tüm Gazze Şeridi’ni tamamen kontrol etmesini, Hamas ile İsrail arasında özellikle haritaların, ateşkes döneminde ordunun konuşlanacağı noktaların, Gazze Şeridi'nin kuzey, doğu ve güney sınır bölgelerinde askerilerin konuşlanacağı bölgenin boyutunun belirlenmesi ile ilgili müzakerelerin, şüphesiz ateşkes döneminde bile ordunun sahada gerçekleştirdiği değişiklikleri, gelişmeleri ve genişlemeleri içerecek olmasını gösterdi. Başka bir deyişle, Naim’e göre Magen Oz, mevcut müzakere sürecinde bir engel teşkil etmeyecek.

En büyük sorun, ordunun sahada dayattığı jeopolitik ve demografik değişimlerdir. Bu değişimlerden, öncelikle yaşadıkları bölgelerden zorla çıkarılan ve geri dönüşleri engellenen sakinler etkilenmektedir

Ancak en büyük sorun, ordunun sahada dayattığı jeopolitik ve demografik değişimlerdir. Bu değişimlerden, öncelikle yaşadıkları bölgelerden zorla çıkarılan ve geri dönüşleri engellenen sakinler etkilenmektedir. Bu arada ordu, savaş boyunca uyguladığı “hobilerini” sürdürmeye devam ediyor. Yerleşim alanlarını yıkıyor, evleri ve tarım arazilerini yerle bir ediyor, yollar, elektrik, su ve iletişim ağları dahil olmak üzere altyapıyı yok ediyor, bölgeyi daha önce güneydeki Refah, kuzeydeki Cibaliye, Beyt Lahiye ve Beyt Hanun beldelerine yaptığı gibi yaşanmaz ve çorak bir toprağa dönüştürüyor. Buna ilaveten, Gazze Şehri'nin doğu mahallelerini buldozerlerle yerle bir ediyor.

Gazze Şehri'ndeki açlık krizinde bir yardım kuruluşundan gıda yardımı almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025 (Reuters)Gazze Şehri'ndeki açlık krizinde bir yardım kuruluşundan gıda yardımı almak için toplanan Filistinliler, 24 Temmuz 2025 (Reuters)

Filistin Merkez İstatistik Bürosu'nun 2023 yılı tahminlerine göre, Ekim 2023'te başlayan İsrail soykırım savaşından önce Han Yunus yaklaşık 54 kilometrekarelik bir alana ve 438 bin nüfusa sahipti. Nüfusunun yarısından fazlası, merkezi ile doğusundaki yerleşim bölgelerinde yoğunlaşmıştı ama burası son operasyonlardan sonra İsrail’in kontrolüne geçti. Han Yunus’un durumu, 18 Mart'ta savaşın yeniden başlamasının ardından sakinlerinin tahliye edilmesi ve İsrail askeri kontrolünün dayatılmasının ardından Refah'ta yaşananlara çok benziyor.

İsrail ordusu, Han Yunus’un doğusundaki el-Fahari, Büyük Abasan, Yeni Abasan, Huza’a ve Beni Suheyla mahallelerini ilhak etti. Bu mahallelerin sakinleri, son iki ayda ordunun verdiği tahliye emirleri ve işlediği katliamlar sonrasında zorla göç ettirildiler. Bu katliamlar onlarca kişinin ölümüne, binlerce ailenin şehrin batısındaki el-Mevasi bölgesine kaçmasına neden oldu. Daha önce Mevasi’de sınırlı sayıda aile yaşar ve bölge en önemli tarım alanlarından biri olup, ana gıda deposu olarak kabul edilirken, son zamanlarda yerinden edilenler seralarda ikamet etmek zorunda kaldılar.

Yeni koridor, ordunun savaş sırasında kurduğu dördüncü koridordur. Öncelikle Gazze Şeridi'nin kuzeyini merkezden ve güneyden ayıran Netzarim Koridoru açıldı, ardından İsrail ordusu, Gazze’nin Mısır ile güney sınırı boyunca uzanan Philadelphia Koridoru’nun (Selahaddin Koridoru) kontrolünü ele geçirdi. Daha sonra da Refah ve Han Yunus şehirlerini ayıran Morag Koridoru’nun kontrolünü ele geçirdi. Son olarak da askeri durumu daha karmaşık hale getirmek, sakinlerin koşullarını daha da zorlaştırmak için bir baskı aracı haline gelen Magen Oz Koridoru ilan edildi.

Doğu Han Yunus sakinlerinden olan ve Mevasi bölgesine sığınmak zorunda kalan 42 yaşındaki Mahmud Ebu Rida, al-Majalla'ya İsrail'in son duyurusunun ardından evini ve doğup büyüdüğü mahalleyi kaybettiğini hissetmeye başladığını söyledi. “Magen Oz öncesinde, her an ateşkes deklare edilebileceğini ve evlerimize dönebileceğimizi söylerdik. Ancak bugün korkularımız var. Ordunun kontrolü devam ediyor ve geri dönemeyebiliriz. İşler kolay değil. Uzun süredir sokaklarda yaşıyoruz ve müzakerelerde gerileme yerine herhangi bir ilerleme bekliyoruz.”

38 yaşındaki Abdullah Ebu Cezer de Ebu Rida'nın evlerine dönmelerine izin verilmeyeceği yönündeki endişelerini paylaşıyor. Majalla'ya konuşan Abdullah, son haftalarda zorla yerinden edilmeyi reddettikleri için evinin yakınında doğrudan bombardımana maruz kalan ve öldürülen çok sayıda akrabası ve arkadaşı olduğunu belirtti. Kendisinin ve diğerlerinin, akrabalarını ve komşularını gömmek için geri dönmeyi umduklarını, ancak, yerinden edilenler arasında umutları yeşerten müzakerelerin bu kritik döneminde, Magen Oz Koridoru’nun kuruluşunun ilan edilmesinin onlarda hayal kırıklığına yol açtığını söyledi.  

İsrail ordusu, bölgeleri askeri olarak ayırmaya ve bölge sakinlerinin geri dönmesini engellemeye yardımcı olması için Gazze Şeridi'ni koridorlar ile ayrılmış askeri bloklara bölmeyi hedefliyor

İsrail ordusu, bölgeleri askeri olarak ayırmaya ve bölge sakinlerinin geri dönmesini engellemeye yardımcı olması için Gazze Şeridi'ni koridorlar ile ayrılmış askeri bloklara bölmeyi hedefliyor. Bunun için de bölgeleri, Filistinli fraksiyonlardan askeri olarak temizlemeyi, yer altındaki tünel ağları ve fraksiyonlara ait silah depoları dahil olmak üzere altyapıyı yok etmeyi, üyelerini yıkılmış binalar arasında takip etmeyi hedeflediğini açıklıyor. Yine ordu düzenli olarak kontrolü altındaki bölgelerde tünel ağları keşfettiğini ve imha ettiğini duyuruyor.

Ordu, askeri operasyonlarının bir parçası olarak, İsrail'in Gazze'den tek taraflı olarak çekildiği 2005 yılından önce Gazze Şeridi'ni ayıran askeri koridorları yeniden tesis etmeye çalışıyor olabilir.Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre o dönemde bu askeri koridorlar, İsrail yerleşim yerleri arasında uzanırken, Gazzelilerin hayatını zorlaştırıyor ve binlerce dönüm araziyi yutuyordu. Ordunun çekilmesinin ardından tüm bunlar yerleşim yerlerine ve tarım alanlarına dönüştüler.

 Ancak tüm bunlardan daha tehlikelisi, Hamas ve İsrail arasında devam eden müzakerelerin başarısız olması halinde ne olacağıdır? Keza sözde “temizlik” operasyonlarının ardından ordunun askeri kontrolü altındaki bölgelerin geleceğinin ne olacağıdır?

Herkes, iki taraf arasında bir ateşkes anlaşmasına varılması ve şartlarının bu ayın sonundan önce açıklanması konusunda iyimser görünüyor olabilir. Bu iyimserlik, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya Hamas ile ateşkes amacıyla bir anlaşma yapması yönündeki baskısından kaynaklanıyor. Ne var ki bu anlaşmada ateşkesten daha önemli olan, Hamas'ın Gazze'deki askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın elindeki İsrailli rehinelerin yarısının iadesidir. Bunların on canlı rehine olduğu tahmin ediliyor. Ancak İsrail ordusu bu iyimserlikle hareket etmiyor.

Operasyon, Deyr el Belah ve Han Yunus şehirlerini ayıracak beşinci bir koridor oluşturmak için yer üstündeki ve altındaki her şeyi yok etmeyi amaçlıyor

İsrail ordusu, askeri operasyonlarını yayılmacı bir şekilde sürdürüyor ve ateşkes ilan edilene kadar da bu şekilde devam edecek. Askeri birlikler tüm senaryolara hazır bir şekilde beklemeye devam edecekler. Böylece siyasi ve arabuluculuk çabaları geçici ateşkes hedefine ulaşamazsa, İsrail yayılmacı askeri operasyonlarını sürdürecek. Bu operasyonlar, hükümetin bu ay duyurduğu Gazze sakinlerini Refah şehri içinde kontrolü altındaki bölgelere nakletme planını hayata geçirmesi için önünde ilave ufuklar ve seçenekler açılmasına katkıda bulunabilir. Hamas ise bu planı reddediyor ve İsrail'i Gazze beldeleri içindeki bölgelerden çekilmeye zorlayarak planı engellemeye çalışıyor. Ancak ateşkesin ardından savaş yeniden başlarsa bunun uygulanmayacağını kim garanti edebilir?

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta gıda malzemesi taşıyan bir kamyona baskın düzenlendikten sonra un çuvallarını taşıyan adamlar, 22 Temmuz 2025 (AFP)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta gıda malzemesi taşıyan bir kamyona baskın düzenlendikten sonra un çuvallarını taşıyan adamlar, 22 Temmuz 2025 (AFP)

Magen Oz Koridoru, büyük olasılıkla İsrail'in sopası, hükümetin gelecekte tüm Gazze Şeridi'ni kontrol etme yönündeki yayılmacı planlarını uygulamaya devam etmesini sağlayacak bir güç noktası oluşturacak. Birkaç gün önce, savaşın iki tarafı arasında bir anlaşmaya varılamaması ve yanıtlarda yaşanan gecikmeler nedeniyle İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el Belah beldesinin güneybatısındaki bölgeler için büyük çaplı tahliye emri yayınladı. Ardından da bir kara harekâtı, tarım arazilerine ve evlere yönelik topçu ateşi ve buldozerlerle bir saldırı gerçekleştirildi. Bu, savaşın başlangıcından bu yana ordunun kara kuvvetleriyle bölgeye yönelik ilk kara harekâtıydı.

Harekâtın dikkat çekici yanı, ordunun Deyr el Belah'ın güney bölgelerine yakın yeni dördüncü koridoru bir hareket ve ikmal noktası olarak kullanmasıydı. Haaretz'in ismini açıklamadığı askeri bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, harekât, bölgeyi temizlemeyi, yer üstündeki ve altındaki her şeyi yok ederek Deyr el Belah ve Han Yunus’u birbirinden ayıran beşinci bir koridor oluşturmayı amaçlıyor. Bu durum, İsrail'in Gazze Şeridi'ni küçük kantonlara bölmeye devam ederek kademeli olarak kontrolü ele geçirmeyi amaçlayan yayılmacı niyetlerini teyit ediyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.